Ana SayfaYaşamDünya Kültürleriİtalyanlar Güney Amerikan diyalektini nasıl etkiledi?

İtalyanlar Güney Amerikan diyalektini nasıl etkiledi?

-

Yabancı dil ve arsız kelime oyunlarından etkilenerek. Buenos Aires’in lunfardo argosu şehrin çeşitli popülasyonunun ve şakacı tavrının göstergesi.

“Arjantin İspanyolcası biraz zor anlaşılır,” dedi kız kardeşim bir vantilatörü fişe takarken. Buenos Aires’te hava sıcak ve rüzgarsızdı, balkonunda limonata içiyorduk.

Güney Amerika’ya ilk kez gitmiştim ve uçakta fazla uyumamıştım. Bunaltıcı jetlagı yerel bir diyalekt üzerine yoğunlaşmaktan daha çok umursuyordum. Ama Nicaragua’dan yeni gelmiştim, anlaşacak kadar İspanyolca konuşuyordum… ya da ben öyle düşünüyordum.

O akşam daha sonra kız kardeşim beni yeni erkek arkadaşıyla tanışmaya götürdü. Fermin, yerli bir porteño (Buenos Aires yerlisi). O ve arkadaşları karizmatik ve kibarlardı. Ancak konuştukları tek bir kelimeyi bile anlayamıyordum. İspanyolca konuşuyorlardı, ama kelime hazneleri o ana kadar hiç duymadığım kelimelerle doluydu.

(Lunfardo, Buenos Aires’te sıkça kullanılan bir argo çeşididir)

Akşam boyunca Fermin tekrar tekrar arkadaşlarından ‘los pibes’, diye söz etti. Buenos Aires’te popüler olan lunfardoda “çocuklar” anlamına geliyor. Lunfardo leksikonunu oluşturan yaklaşık 6,000 kelimeden biri. Fermin ve arkadaşları akşam boyunca paradan bahsederlerken dinero kelimesi yerine mango kelimesini kullandılar. Yiyecekten bahsederken de comida kelimesi yerine morfi kelimesini kullandılar.

‘Lunfardo’ adı argonun tarihine ima ediyor. 19. yüzyılın sonlarında Arjantin polisleri hırsızların ve diğer küçük suçluların birbirileriyle iletişim kurmak için yeni kelimeler kullandığını fark etti. Argonun bir çeşit kriminal jargonu olduğunu varsayan güvenlik kuvvetleri duydukları kelime ve tabirleri not alarak liste yapmaya başladılar. Sözlüğe İspanyolcada ‘hırsız’ anlamına gelen ‘lunfardo’ adını verdiler.

(Lunfardo konuşanlar yiyecek için ‘comida’ yerine ‘morfi’ kavramını kullanıyor)

Ancak bu konuda iki kitap yazmış olan Arjantinli profesör Oscar Conde’ye göre polisler yanılıyordu.

“Lunfardonun doğuşu kriminallikle ilgili değil,” diye yazdı Conde. “ama Arjantin’in 1880 ile Birinci Dünya Savaşı’nın başı arasındaki yıllarda Avrupalı göçü ile alakalı.” O yıllarda dört milyon insan, en çok İtalyanlar ve İspanyollar, Buenos Aires’e ulaştı. Conde’nin söylediğine göre şehir “gerçek bir Babil”e dönüştü.

20. yüzyılın başında Buenos Aires’te İtalyanca kelimeler çabucak günlük konuşma diline adapte oldu. Bazen bu kelimelerde biraz değişiklik yapıldı. İtalyanca femmina (kadın) kelimesi, örneğin, ‘mina’ya kısaltıldı. Fiacco (tembellik) kelimesi ‘fiaca’ya dönüştü. Benzeri şekilde Biaba (saç boyası ya da parfüm), bacán (zarif veya zengin) ve labruar (çalışmak) kelimesi İtalyanca’dan geliyor.

20. yüzyıla ait Arjantinli bir yazar olan ve Arjantin’in konuşma dilini çalışan, kar amacı gütmeyen kuruluş olan Academia Porteña del Lunfardo’nun kurucusu José Gobello’ya göre pibe (Fermin’in arkadaşları için kullandığı lakap) İtalyanca bir kelime olan pivello (çaylak ya da genç) kelimesinden geliyor olabilir. Ya da Cenova dialektinde bir kelime olan
ve ‘çırak’ anlamına gelen pive kelimesinden geliyor olabilir.

(20. yüzyılın başında İtalyanca kelimeler günlük konuşma diline çabucak adapte oldu.)

İspanyolca kelime oyunu – özellikle vesre, kelimenin son hecesinin kelimenin başına eklendiği bir çeşit dil modifikasyonu – lunfardonun gelişimine katkı sağladı. ‘Vesre’ kelimesinin kendisi İspanyolca bir kelime olan ‘revés’ (ters) kelimesiyle oynanmış hali. ‘Amigo’ (arkadaş) kelimesi ‘gomía’ya, ‘café’ (kahve) kelimesi ‘feca’ya ve ‘leche’(süt) kelimesi ‘chele’ kelimesine dönüştü.

Lunfardo konuşma diliyle yayıldı ve edebiyatta, gazetecilikte ve hatta tiyatroda görülmesi uzun zaman almadı. Tango-canción (tango şarkısı) un doğuşu lunfardonun Arjantin kültürüne tutunmasını sağladı.

3 Ocak 1917’de Buenos Aires’teki Teatro Esmeralda’da Fransız-Arjantinli şarkıcı-söz yazarı Carlos Gardel (kendisi tango tarihinin en büyük efsanesi olmaya devam etti) Mi Noche Triste şarkısını sergiledi. Çoğu tango müziğinin aksine (serbest şekilde bestelenir) bu belirli bir başlangıca, ortaya ve sona sahipti. Bir pop şarkısı gibi, Mi Noche Triste oldukça popülerdi ve sıkça radyoda çaldı. Ve şarkı sözleri lunfardo ile doluydu.

(Müralda gösterilen Carlos Gardel, belirli bir başı, ortası ve sonu olan şarkılar yazarak tango müziğine yeni bir soluk geitrdi.)

Tango Buenos Aires’in müziğiydi ve lunfardo onun kalbindeydi. “İkisi arasında çok yakın üretken bir çağrışım vardı,” diyor Conde. “Tango şarkı sözleri dilin yayılımına katkı sağladı; karşılığında lunfardo tangoya bir ton ve bir stil verdi.”
Bugün hala ayrılamaz dercede karışmış haldeler.

Arjantina’ya ilk kez, kız kardeşimi görmek için ayak basalı on yıl oldu. Geçen on yılda Buenos Aires’te yaşadım ve yaşamadım. Bana Güney Amerika ile memleketim olan Amerika arasında mekik dokutan bir çok farklı işim ve ilişkim oldu. İspanyolca’yı çok iyi konuşuyorum şimdi, ancak porteño argosu hala kafamı karıştırıyor. Lunfardo Arjantin kültürünün o kadar derinine yerleşmiş ki, bazen lunfardoyu duyduğumu ya da konuştuğumu anlamıyorum. Sonuçta dil ediniminin bir kısmı taklittir.

“Qué quilombo,” dedim bir akşam Buenos Aires taksicisine. Trafiğin tıkadığı kavşakta neredeyse on dakika boyunca sıkışıp kaldık. Erkek arkadaşım Eduardo’nun basketbol maçına geç kalmıştım. Taksici güldü ve o deyimi nereden öğrendiğimi sordu. Benzeri durumlarda diğer insanların söylediklerini taklit ediyordum sadece. Daha sonra sözlükten baktım: esasen randevu evi ya da kölelerin saklandığı yer anlamına geliyor. Ama quilombo kelimesi lunfardoyu kullananlar tarafından dağınıklık ya da karışık durumlar için kullanılıyordu.

(Lunfardonun ünü 1900’lerin başında tango müzikle yayıldı.)

Maçtan sonra Eduardo’yla basketbol sahasının yanındaki tango kulübünde akşamı geçirdim. O gece kadınlar ve erkekler ahşap dans pistinde sarmaş dolaş dans ediyordu. Orkestra yoktu, sadece eski Gardel klasiklerini çalan antika bir ses sistemi vardı. Dansı çalıştım ve şarkı sözlerini anlamayı denedim, ikisi de zor.

“Endişelenme, her kelimeyi ben de anlamıyorum,” dedi Eduardo. “Ve babamla sürekli tango dinleyerek büyüdüm.”

Por Una Cabeza, Gardel’in trajik uçak kazasında öldüğü yıl olan 1935 yılında yazıp kaydettiği klasik tango, çalmaya başladığında Eduardo’nun telefonu çaldı. Telefonu açtı ve gelen mesaja güldü. “A que hora abre el cheboli?” (“Klüp saat kaçta açılıyor?”) diyordu gelen mesaj. Görünüşe bakılırsa arkadaşları haftasonu için plan yapıyordu.

(Lunfardo Arjantin kültürüne öyle derinden yerleşmiş ki, duyduğunuzun farkına varmayabilirsiniz.)

Birden onu neyin güldürdüğünü anladım. Tangonun sözleri üzerine konuşmamızın tam ortasında porteño kelime oyunu, lunfardonun evrimi ve mesaj üçünü de örnekledi. Boliche kelimesinin farklı bir hali olan cheboli kelimesi kırsal Arjantin’de dükkan anlamı taşıyor. Lunfardoya “tango kulübü” olarak adapte edilmiş.

Gardel lunfardoyu günlük konuşma diline katan tango şarkısını yazalı yüz yıl oldu. Ama Buenos Aires’te dildeki oyunculuk ve müzikteki neşe hala canlı ve sağlıklı.

Kaynak: BBC

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

Yeni nesil ne diyor?

Her şey bir konuşmayla başladı. Bir arkadaşım yeni nesil sözcüklerden bahsediyordu. Konu hakkında konuştukça konuştuk. Dedim, bir yazı yazayım ben de, dergide de bulunsun. Çünkü...
Ece Uyumaz
Ece Uyumaz
1995 yılında İstanbul'da doğdum. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Resim, edebiyat, çeviri ve yabancı dil alanlarıyla ilgileniyorum.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol