Toplumun size baktığında gördüğünden memnun olduğu bir benliğe sahip olmamak her iki taraf için de ne kadar asap bozucudur. Halbuki böyle benlikler en ilgi çekici, en özgür olanlardır. Bize çevrilen gözlerle oluşturulan katı benliğin yıkımını ve küllerinden yeniden doğuşunu “bir ruhun otobiyografisi” olarak kaleme alan Antoni Casas Ros, kendi varlığının boşluğunda toplumsal her denklemi yıkıp kendi denklemleri ile yaşamaya yeniden özgürce başlamıştır. Almodovar Teoremi onun yazdığı ve 2008 yılında yayınlanan ilk kitabıdır.
Henüz yirmili yaşlarının başındayken geçirdiği ölümcül trafik kazasından yüzü parçalanmış halde kurtulan Ros, dünyayla ilişkisini kestiği ve çirkinliğe mahkum olduğunu düşündüğü on beş mutlak yalnızlık yılının içerisinden yazar olmaya karar vererek kurtulur. Bu süre zarfında aynalardan kaçıp kendi ruhuna vakit ayıran Ros’un entelektüel dünyası kitabın her satırına yansımaktadır. Tarihsel, edebi, felsefi, matematiksel ve psikanalitik açıdan analiz edilebilir bir yazım haline gelen otobiyografisi, bu yüzden roman dalında kabul görmüş ve özellikle İspanya ve Fransa’da takdir edilmiştir.
Romanının yardımıyla kendine hem toplumsal hem kişisel olan yeni bir kimlik yaratırken ona objektif bakabilecek iki kişiyle karşılaşır: Bir transseksüel olan Lisa ve Ros’un hayatını filme alacak olan Almodovar. Her ikisi de Ros’un ataerkil bakış açısını reddeden sembolik bir önem taşır.
Yazının bu aşamasından sonra yazara Antoni diye hitap edeceğim. Bunun nedeni ise otobiyografisinde yazarın kendisini bir roman kahramanı gibi tanıtmasıdır. Almodovar Teoremi diye adlandırdığı kavram da bu noktada devreye girer. Bir varlığın ona yüklenen anlamlarını silip yeniden kurgulamak. Bu onu boşlukta bırakmakla eşdeğerdir, arındırıcıdır. Yeni anlamların ve olasılıkların ortaya çıkmasına olanak sağlar. Almodovar filmlerinde ise bu kurgulama özellikle kadın ve erkek bedenlerinin üzerinde yoğunlaşır ve bize aykırı olan her görüntüyü sevdirebilir. Almodovar’ın filmlerinden aşina olduğumuz, hiçbir zaman tek yüze sahip olmayan kadın karakterler, anneler ve transseksüeller İspanya’daki Franco rejiminden kurtuluşun yansımalarıdır. Tekdüze ve bu yüzden de çirkin olan otoritenin karşısındadır Almodovar’ın kadınları. Kalıplaşmayı reddeden bin bir role bürünebilen güçlü kadın vücutları.
Almodovar sayesinde tanıştığı Lisa’nın bedeni Antoni’ye cinsellik ve duygusal ilişkilerle ilgili özgürlüğün ve güzelliğin en çarpıcı ve somut örneğini sunar. Antoni ve Lisa görsel yanılsamalarla dolu olduğundan bize onları yeniden kurgulama görevi verilir. Lisa her iki farklı kavramı, dişiliği ve erkekliği hem sınırsız hem de birbirine karıştırmadan en salt haliyle vücudunda ve ruhunda taşır. Sanki tüm ihtimaller bir aradadır. Edebiyat ve sinemanın herhangi bir kavrama karşı bakış açılarını manipüle edebileceğini kavrayan yazarımız, Lisa’yla olan ruh alışverişini okuyucuların tabularının yıkımına varacak kadar tahrik edici cinsel betimlemelerle anlatır. Antoni’nin hayatındaki bir başka tutkulu ve özgür kadın figürü ise annesidir. Küçükken Antoni’yi babasının faşist “erkek erkeğe” olan dünyasından koparmıştır. Ayrıca annesinden kaptığı matematik ruhu, kendi yaşam öyküsünü Newton’un kuramları üzerinden anlamlandırmasına neden olmuştur. Bu yüzden kitaptaki gelişmeler Yerçekimi Üzerine ve Cisimlerin Hareketi Üzerine adlı yapıtın başlıkları altında yer almaktadır.
Romanın bir otobiyografi olduğuna; dolayısıyla gerçekliğine kendimizi inandırmışken Antoni’ye kaza yaptıran geyik çıkagelir ve evine yerleşir. Kendine bir kanepe seçer, oraya kurulur. Yemek yer, Antoni’yi izler. Ancak o ne geçmişten ne de gelecekten bir anlam taşır. Sessiz varlığı huzurludur. Bunun nedeni Antoni’nin romanda geçmişle hiçbir çatışmaya girmemiş olmasıdır. Romanda geriye dönüşler olsa da bunların hiç biri kazadan sonraki on beş yılı anlatmaz. Geyik de suçlanmaz böylece. O bizzat Antoni’nin doğaya, ruhsal özgürlüğe, kanunsuzluğa bakması için karşısına geçen bir aynadır. Onun kazadan önceki yaşamına dur diyen sihirli bir gerçektir.
Antoni Casas Ros’un Almodovar Teorimi her sayfasında yeni bir ruhsal macera barındıran, klasikleşmiş toplum ve birey çelişkisinin dışına çıkan ve teoremin doğruluğunun okuyucu üzerinde denendiği bir taslak; küçük ama dolu dolu nitekim sevilmeyi bekleyen bir dünyadır. Peki, siz Antoni, Lisa ve Geyik’e perdeleri aralayarak bakmaya hazır mısınız?