Avustralya Hükümeti, geçtiğimiz günlerde ekosistemin sürdürülebilirliği açısından 2020 yılına kadar 2 milyona yakın kediyi öldüreceğini duyurdu. Tüm dünya ayağa kalktı, imza kampanyaları başlatıldı, hayvanseverliği ile bilinen Avustralya hükümeti açıklamalar yapmak zorunda kaldı. Peki, bu işin aslını ne kadar biliyoruz?
Tehlike Altındaki Türler Zirvesi’nde, Çevre Bakanı Greg Hunt ve Tehlike Altındaki Türler Komisyon Üyesi Gregory Andrews, vahşi kedilere savaş açtıklarını belirtti. Tüm çevre bakanları, vahşi kedilerin oluşturduğu zararı önlemek ve istilacı tutumlarının üstesinden gelmek zorunda olunduğu konusunda hemfikir.
Avustralya’da toplam var olan hayvan türü yaklaşık 7 bin 300. Bu 7 bin 300 tür içinde bulunan kedilerin oranı ise bir hayli yüksek. Tüm kıtada 3 milyon evcil, 18 milyon vahşi kedi bulunuyor.
Vahşi kediler, toplamda 124 Avustralyalı hayvan türünün soyunun tükenmesine ciddi şekilde katkıda bulunuyor. Bu türler arasında tilkiler, tavşanlar ve kuşlar başı çekiyor. Bunun yanında vahşi kediler, 50’den fazla tür üzerinde sosyal etkilerde bulunuyor ve hastalıkların yayılmasını sağlıyor.
Dr. John Woinarski, vahşi kedilerin etkilerini anlatırken, biyoçeşitliliğin yüzyıllar öncesine döndüğünden ve uygarlıktan uzak yerlere koydukları tuzaklara hiçbir canlının takılmamasından bahsediyor.
Arnhem Land’da yaşayan Aborjin Warddeken Kabilesi korucuları da, vahşi kedi sayısının artması ile yerli hayvan sayısının düştüğüne dikkat çekiyor. Aborjin korucular, öldürdükleri bir vahşi kedinin karnından bir kuş, bir sıçan ve bir kertenkele ile çok sayıda böcek bulduklarını ve bu miktarın sadece bir hayvanın bir günlük öğünü olduğunu belirtiyor.
Tehditi Azaltma projesine göre; 2020 yılına kadar hedeflenen 2 milyon vahşi kediyi toplatma ya da öldürme sonucunda, soyu tehdit altında bulunan türlere yeni bir yaşam alanı sağlanması, çok kritik olan bu tehdite müdahale edilmesi planlanıyor. Bu rakama dahil olmayan vahşi kediler ise kafeslerde gözlem altına alınıyor. Bu konu ile ilgili Avustralya’nın her yerinde farklı projeler yaratılarak, toplamda 6,6 milyon dolar bütçe oluşturuluyor.
Akıllı telefonlara yüklenen, “FeralCatScan” adında, vahşi kedilerin yol açtığı zararı hemen paylaşmak ve yakalanmalarını kolaylaştırmak için bir uygulama da hazırlanıyor.
Bu vahşi kedileri kontrol altında tutmak için hangi alternatifler kullanılıyor?
Vurmak
Vahşi kedileri vurararak öldürmek, uzun vadede en uygun gördükleri teknik. Bunun için uzman avcılar kullanılıyor. Yaralı, hamile ya da küçük yavruları olan kediler için bu işlem hızlandırılıyor.
Zehirlemek
Yıllarca uygulanan bu yöntem, Batı Avustralya Park ve Doğal Yaşam Departmanı tarafından, avlanmanın nadir yapıldığı yerlerde uygulanıyor. Zehirleme işlemi için önce vahşi kedilerin yakalanması gerekiyor. Yakalanamazsa, kontrol altına alınan küçük mesafelere zehirli etler konuluyor. Fakat kedilerin bu sosisleri bulma olasılığı çok az ve bulsalar dahi tercih etmiyor. Çünkü vahşi kediler avlanarak beslenmeyi seviyor. Hükümet de, vahşi kedilerin en aç olduğu zamanlarda bu işlemi uyguluyor.
Zehiri üzerlerine püskürtmek
Vahşi kediler tuzak noktalarından geçerken üzerlerine zehir fışkırtmak kullanılan başka bir teknik. Zehirli etleri yemek için çok aç olmaları gereken hayvanlara, kendilerini yalayarak temizlerken bu zehiri vermek, daha kolay uygulanıyor.
Kısırlaştırmak
Son 25 yılda çitler çevrilerek yakalanan vahşi kedilerin bine yakını kısırlaştırılmış. Ancak tüm hedefi düşününce 2 milyonun kısırlaştırılması imkânsız gibi duruyor.
Peki, bu vahşet gerekli mi?
İçerisinde birçok Avustralyalının da bulunduğu pek çok hayvansevere göre gerekli değil. Gerekli olmadığını savunan ve vahşi kedileri öldürmeye karşı olanların da birkaç dayanağı var. Kedileri öldürerek soylarını azaltmak, çok da mümkün olmayabilir. Daha önce denenmiş ve başarılı olunamamış birçok yöntem bulunuyor. Uzun araştırmalar sonucunda varılan nokta, şimdiye kadar vahşi yaşamı korumaya yönelik hayvan seleksiyonu çalışmalarının işe yaramadığı. Bu noktada iki olası alternatif sonuç düşünülmüş. Biri, vahşi kedilerin katledilmesi, onların Avustralya’nın boş arazilerine göç etme imkânı sunabilir ve o bölgelerde türlerinin kontrolsüzce artmasına neden olabilir. Dahası, vahşi kedileri öldürmek, onların yediği tavşan ve sıçanların türünün çoğalmasını da sağlayabilir.
Kediseverlerin savunduğu bir diğer nokta ise ekosistemin sanılandan çok daha kompleks ve muhteşem işlemesi. Türler çoğu zaman birbirlerine çok kolay adapte olabiliyor. Avustralya’da yaşayan karakurbağası ile yırtıcıların ilk karşılaşmasında, yırtıcıların kurbağayı yeme denemesinin, sırtındaki zehiri farkedince başarısız olması örnek gösteriliyor. Türler birbirinden öğreniyor ve doğaya adapte oluyor. Şimdiye kadar bazı türlerin sayısının azalması ve adapte olamaması ise doğal ortamlarına çok fazla karışılması ile ilişkilendiriliyor.
Vahşi kedilerin sayısı ve diğer türlere etkisi, tamamen ekolojik bağlamın işlevselliği olarak düşünülüyor. Birlikte var olabilen türleri avlamak bitki örtüsü ve diğer türler üzerinde daha kötü sonuçlar doğurabilir. Yani vahşi kedilerle savaşı kazanmak, tilkilere açılan savaşın kaybedilmesine neden olabilir.
Siz de bu katliama dur demek için oluşturulmuş kampanyaları imzalamak isterseniz aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz: Change, The Petitionsite
Kaynak: Environment