Pendik’te belediyelerin toplayıp ormanlık alana bıraktığı binlerce köpek, hastalıkla ve açlıkla boğuşuyor. Çözüm olarak devasa bir barınak inşaatına başlanması ise sorunların üzerini örtmek için kullanılacak bir toplama kampına işaret ediyor.
İstanbul’da Kısırkaya Hayvan Barınağı’nın yapımı ile şiddetlenen tartışmalar, mahkemenin mevzuat hükümlerine aykırı bularak temmuz ayında aldığı yürütmeyi durdurma kararı ile bir nebze durulsa da Pendik’te başlayan yeni bir barınak projesi devlet kurumlarının sokak hayvanlarına bakışını yeniden gözler önüne seriyor. Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul Kent Savunması, Yeryüzüne Özgülük Derneği ve Dört Ayaklı Şehir ortaklığıyla çalışmalar yürüten İstanbul Kent Savunması Kent ve Hayvan Komisyonu, bu konuya dikkat çekmek için basına bir bilgilendirmesi toplantısı yaptı. Dört Ayaklı Şehir’den Mine Yıldırım, yaptığı sunumda Pendik’te yapılacak olan hayvan barınağını projesinin 10 Ağustos 2015’te askıya çıkarıldığını ve bir yıl içinde tamamlanmasını beklediklerini söyledi.
İnşaat ormanlık alanda
Toplam 723 bin m2 alanı kaplayacak olan barınağın Ballıca Köyü yakınında, Formula 1 pistinin kuzeyine yapılacağını belirten Yıldırım, “Bu alanın 600 bin m2’si devlet ormanı ve bu bölge ciddi bir şekilde ağaçsızlaşmakta. Orman arazisi olarak gözüken alanda yoğun bir şekilde inşaat devam ediyor. Barınağın yapılacağı yer aynı zamanda Ömerli Barajı’nın besleyen en önemli dere olan Değirmendere’nin taşma alanı. Dolayısıyla barınak, ağaçsızlaştırma ile birlikte daha da artacak bir şekilde bir taşkın, sel riski barındırıyor. Barınak, açıklanan resmi rakamlara göre 20 bin hayvan kapasiteli olacak. Bu rakam da düşünüldüğünde olası taşkında ölebilecek hayvan sayısı oldukça yüksek” diye konuştu.
“5 binin üzerinde köpek var”
Barınağın yapılacağı bölgeye İstanbul’un hemen hemen bütün belediyelerinin köpekleri kontrolsüzce bıraktığını, bölgede tespit ettikleri kadarıyla 5 bin ile 7 bin arasında köpek biriktiğini belirten Yıldırım, “Buraya terk edilen köpeklerin neredeyse tamamı buraya ait olmayan köpekler. Özellikle kentsel dönüşüm merkezlerinden, mahallelerden toplanıp buraya atılan köpekler. Belediyeler, toplama ve terk etme yapmadan önce burada bir köpek sorunu, köpek nüfusu yoktu. Burada boş köpekler var denilerek bu barınak yapılıyor. Bu alanda 2009’a kadar böyle bir sorun yoktu ama bugün var olan 2009’dan bugüne belediyeler eliyle oluşturulan bir problem” dedi.
“Kısırlaştırılmadan bırakılıyorlar”
5199 nolu Hayvanları Koruma Yasası’nda belediyelerin tek yetkisinin toplanılan hayvanı tedavi edip, kısırlaştırıp, küpeleyip aldığı yere bırakması gerektiğini hatırlatan Yıldırım, “Dolayısıyla bütün bu anlattığımız devasa hareket zaten yasadışı bir alanda yapılıyor. Belediyeler hayvanları kısırlaştırmadan bırakıyorlar. Burada sürekli olarak kısırlaştırılmayan, yavrulayan hayvanlar, ölümcül yarası olan hayvanlar ve yetişkin köpek ölüleri görüyoruz. Binlerce hayvanın yığılması ile insan ve hayvan arasında her iki tarafı da tehlikeye sokacak bir durum oluşuyor” diye konuştu.
Bölgeden izlenimler
Yapılan sunumun ardından gözlemlerimizi yapmak üzere barınağın yapılacağı ve hayvanların bırakıldığı alana gidiyoruz. Bölgede gönüllülerden oluşan altı grup besleme yapıyor. Ancak bu grupların da aktifliği değişkenlik gösteriyor. Bölgeye gittiğimizde Kurtköy Patileri isimli grupla buluşuyoruz. Onlar besleme yaparken biz de tek tek o noktaları gezme şansı yakalıyoruz. Her gittiğimiz noktada onlarca köpek etrafımızı sarıyor. Burunlarıyla, ayaklarıyla, kuyruklarıyla çarpa çarpa sevinç içinde etrafımızda dolanıyorlar. Kimisi üzerimize atlayıp “Merhaba” diyor. Köpeklerin ısırmasından değil ama hastalıklarından, mikroplarından çekiniyoruz. Görebildiğimiz kadarında bile birçok hasta köpekle karşılaşıyoruz. Birçok yavru köpeğin, doğar doğmaz kendini bu hastalıklı, muhtaç dünyanın içinde bulduğunu anlayabiliyoruz. Eski bölgelerine dönmek isteyen köpeklerin otoyollordan geçmek zorunda kalma ihtimali de bölgenin konumu sebebiyle bir hayli yüksek. Barınak bir ihtiyaç mı, yoksa bir sorunun üstünü örtmek için kullanılacak bir hapishane ya da toplama kampı mı olacak bunu anlamak çok zor değil. Terk edilen, hastalanmış çocuklarla dolu bir dünya burası ve onları buraya atanlar, şimdi onlara bakmıyorlarsa barınakta da bakacaklarından şüphe duymamamız elde değil.
Söylenenler ve söylenmeyenler
Besleme noktalarından sonra İstanbul Kent Savunması Kent ve Hayvan Komisyonu üyelerinin, imar planlarında yeni barınak inşaatı alanı olduğunu söyledikleri yere gidiyoruz. “Söyledikleri” diyorum çünkü burada da karışık bir durum. Barınak olduğu iddia edilen alandaki inşaat için “Buraya kesimhane yapılıyor” deniyor. İnşaatın yanında Pendik Belediyesi’ne ait alandaki görevliler ise kendi alanlarının piknik yeri olduğunu ve içeride herhangi bir barınak olmadığını söylüyor. Ancak İstanbul Kent Savunması Kent ve Hayvan Komisyonu ve Kurtköy Patileri üyelerinin iddiaları farklı yönde. Buna göre ilk inşaat piknik alanı içinde olan yerde yapılıyor. Mayıs ayında burada barınak inşaatını gördüklerini söyleyenler var. Daha sonra tepkiler sebebiyle, bu piknik yerinin dışında, hemen yan tarafında bu yeni inşaat başlıyor. Gördüğümüz bu inşaat gerçekten bir barınaktan çok kesimhaneye benziyor. Komisyon üyelerinin bir diğer iddiası yandaki piknik alanının da zaten imar planı içerisinde barınağa ait olduğu ve Pendik Belediyesi görevlileri bundan bihaber bile olsa inşaat alanının bu yöne doğru genişleyeceği. Burada ekleyeceğimiz bir diğer nokta ise Pendik Belediyesi’nin kendi sitesinde barınak inşaatının başladığını yayınlaması. Söylenen, yazılan, planlarda olan şeyler kafa karışıklığına yol açsa da ortada bölgeye yığılan köpekler ve ilerleyen bir inşaat var.
Gidin kendiniz görün!
Pendik’teki manzara ilk duyduğumuzda bir çoğumuzun “Bu gerçekten yaşanmış mı?” diye tepki gösterdiğimiz “Hayırsız Ada” olayını hatırlatıyor. Şimdi “Bunlar gerçekten yaşanıyor mu?” diye sorabilirsiniz. Alın mamalarınızı ve bölgedeki besleme noktalarına bir gidin. Yasal ve fiili arasındaki kafa bulandıran hayali bölgeler yerine ya da “Gerçekten toplama kampı gibi barınak mı yapılacak?” sorusu yerine gidin gerçekleri gözlerinizle görün, kendi değerlendirmenizi kendini yapın. Beslemenin kalıcı bir çözüm olamayacağını, o hayvanların sokaklarda bizimle birlikte yaşaması gerektiğini göreceksiniz ya da hatırlayacaksınız. Kedilerin, köpeklerin şehirlerdeki yokluğu, yalnızca onların dünyasını değil, bizim dünyamızı da sefalete sürükler. Bu en evcilleşmiş hayvanlarla da bir arada yaşayamıyorsak, neye dönüştüğümüzü kendimize sorma vakti gelmiş demektir.
