Dini hissiyatları ile siyasi görüşlerini yaptığı sanatın üstüne tutan bir yönetmen Emir Kusturica…
Bu sebepten dolayı da benim gibi sayısız sinema tutkununu beyaz perdeye kilitlemeyi başaran filmlerinin pek çoğu, bizlere din ile somut gerçeklik arasında çıkmaza sürüklenen kahramanların politik isyanlarına tanıklık ettirir. Lakin, Balkan Sineması kavramını Goran Bregoviç ortaklığıyla çektiği öyküler eşliğinde bütün dünyaya benimsetmeyi başaran bu sıradışı yönetmen, son zamanlarda ülkemizde filmlerinden çok vermiş olduğu demeçlerden dolayı uğradığı protestoyla hatırlanmaktadır.
Bosna Savaşı’nın hamile kalmış kız çocukları hakkında belirtmiş olduğu alaycı düşüncelerden dolayı pek çok kesimin kendisinden nefret etmesi için haklı gerekçeler sunan Kusturica’yı, ben de kendi açımdan geçmişte çektiği harika filmlerle hatırlamaya özen gösteriyorum. Özellikle de 60’ıncı yaşına adım attığı bugün itibariyle sinema kariyerine geriye dönüp baktığımızda, Johny Deep’in aktörlüğünün henüz başındayken Arizona çöllerinde hayat verdiği Axel’inden tutup da kucağında hindi, yüreğinde ki tarifsiz baskılar eşliğinde oradan oraya sürüklenen Perhan’a kadar sayısız hikâyeler kazandıran yönetmenin başarılı kariyerine küçük bir bakış atalım.
Kusturica Sineması’nda iki farklı bakış açısı bulunmaktadır. Bunlardan biri en fazlasını elde edebilmek adına bütün sınırları zorlayan kötü niyetli komik karakterler, bir diğeri ise bu kötü niyetler içerisinde kendi küçük dünyalarını yaşamak için direnen mazlum kahramanlardır – ki yönetmen bu durumun da karakterlerine en beklenmedik absürt anlarda kurdurduğu gerçekçi tiratlar ve başarısız intihar girişimi sahneleriyle sürekli tekrarlayarak üzerinde durmaktadır.-
Time of the Gypsies (Çingeneler Zamanı)
Filmlerindeki oyunculukları profesyonel isimlerden ziyade genellikle amatör çingene ruhunu yaşatabilecek sıradan insanlar arasından seçmeye özen gösteren yönetmen, Çingeneler Zamanı filminde aktarmayı çalıştığı varoluş temasının batılı versiyonu olan Arizona Rüyası aracılığıyla Holywood’a başarılı bir ilk adım atmıştır. Tabii bu filmlerin ardından gelen ve savaşın trajikomik bir parodisi olarak tanımlayacağımız Yeraltı filminde de, kültlük mertebesine ulaşacak çok yönlü finali sayesinde hafızalarımızda derinlemesine yer edinmeyi başarmaktadır.
En son geçtiğimiz yıl Arriaga’nın önderliğinde çekilen Tanrılarla Konuşmalar filminde boy gösteren yönetmen; birkaç yan rol, konser turneleri ve yazdığı kitaplarla kariyerini sürdürmeye devam ettiriyor. Günah Keçisi, sinema dehası, çatlak, müzisyen, istenmeyen adam ve daha pek çok tanımlamayı üzerine alabilecek bir potansiyele sahip olan Emir Kusturica; kendisinden istenilenden ziyade, kendisinin istediği şeyleri yaparak küçük çaplı meydan okuyuşlarını hayatının geri kalan kısmında da sürdüreceğe benziyor…