İnsan her hayvan gibi çiftleşir ve bu çiftleşmenin sonucunda her iki insanın ruhundan üflenmiş, kanından geçmiş bir canlının oluşum süreci başlar ve bizler bu oluşum olayını hamilelik diye adlandırırız. Hamilelik evresi sağlıklı geçen annelerin çocukları da sağlıklı bir şekilde dünyaya gelir.
Anne bu dönemini doğada, suda, toprakta sürdürüp hareket ederek kendinin ve çocuğunun gelecekteki sağlığına yatırımda bulunmuş olur. Genellikle hamile kadınlara verdiğim öneriler arasında televizyon, bilgisayar, telefonlardan oldukça uzak kalıp müziğe, doğaya eşleriyle birlikte odaklanmaları vardır. Aslında önerim yalnızca hamilerler için değil tüm insanlar için geçerlidir. Sadece hamilelerin yapmaları gereken ek birkaç şey konuşulabilir. Bunların başında, günlük içmeleri gereken su miktarını bebeğin her haftasında yarım çay bardağı kadar arttırmaları ve 9 ay 10 günlük süreci izleyip yaşamın ve evrenin var oluşunun kendi üzerlerinde resmedilen hallerini incelemeleridir.
Doğum süreci başlıyor ve yaşam ışığı ile buluşan bir insanlık dupduru bir şekilde dünyaya geliyor. Yaşanılan, canlı için seks kadar doğal bir süreçtir. Fakat bu doğal süreçte birçok yanlışlık yapılmaktadır. Örneğin gün geçtikçe, doğal ve içgüdüsel bir süreç olan doğumun doğallığı kaybediliyor, içgüdüselliği unutturuluyor. Oysa bebeğe ilk dokunanın normal şartlar altında anne olması, bebeğin ve annenin sağlığı açısından oldukça değerlidir.
Bebek anne karnında karanlık ve sıvı bir ortamda olduğu için çok ışıklı bir yerde doğup anneyle doğrudan bağ kurduğu göbek bağının kesilmesi sonucu korku ve endişe meydana gelir.
Doğal doğum sürecinde, bebeğe ilk dokunanın annesi olmasını öneririm. Doğduğu ortamın ise oldukça loş olması gerekir. Ayrıca doğar doğmaz göbek bağı kesilmeden anne kucağına konulması anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirecek, birbirlerini güvende hissedecekleri ortamın oluşmasını sağlayacaktır. Bu işlem hastanede de gerçekleşebilir, hekiminizden bunu rica edebilirsiniz. Bebeğinizin kordonu kesilmeden kucağınızı konulduğu vakit hareketlerini izleyin, memenize yöneldiğini görürken yaşayacağınız o hazzı hiç unutamayacaksınız. Tabii insan çamuruna katkı sunan babanın da varlığı anne açısından güç verici ve paylaşımcı olduğu kadar bebek açısından da çok değerlidir.
Doğum işlemi gerçekleşir ve bebek annenin memesini emerek ilk aşısını ve yemeğini sarı akan sütten alacaktır (Kolostrum sütü). Bir dönemler bu süt boşa akıtılırdı, çocuk kendisi için gerekli olan bu besinden mahrum edilirdi. Fakat son dönemlerde aileler kolostrum sütü konusunda bilinçlenmiş durumdalar. Hatta o kadar bilinçlenmişler ki birçok kadın o sütü bir kaba koyup yüzlerine sürerler. Bu tamamen bebeğin sağlığından ve besininden çalınmış demektir, çünkü bebeğin sadece üç gün boyunca akacak olan tatlı tuzlu karışık bir tada sahip, antikor ve immunglobin açısından zengin olan koyu renkli (kolostrum sütüne ) sütün her zerresine ihtiyacı vardır.
Kolostrum sütü bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirirken özellikle ilk günlerde bebeğin şekerinin düşmesi ve sarılık riskini azaltır. Bebeklerde, başta ishal olmak üzere mide, bağırsak enfeksiyonları, zatürre gibi solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak enfeksiyonları, menenjit, idrar yolu enfeksiyonları gibi mikrobik hastalıklara yakalanma sıklığı da azalır. Alerji ve diyabet, kolit, ateroskleroz gibi kronik hastalıklar da daha az görülür. Dişleri kolay kolay çürümez, çene ve diş sağlığı gelişimine katkı sağlar. Obezite ve ani bebek ölümü riski de azalır. Bebeğin sosyal, psikolojik ve zihin gelişimi olumlu yönde etkilenir.
Bebek ilk altı ay yalnızca anne sütü içmeli, bebeğe anne sütü ile birlikte su dahi verilmemelidir. Bebeğin su veya ek bir besin tüketmesi anne sütünün azalmasına sebep olmaktadır. Sizler bebeğinizi ne kadar emzirirseniz o kadar süt üretirsiniz. Bebek su veya ek besinle doydukça az emecektir sizin de sütünüz azalacaktır. Anne sütü bebeğin haftasına göre de değişim gösterir. Erken doğumun gerçekleştiği prematüre bebekler ile zamanında doğan bebeklerin anne sütleri farklıdır. Zamanla bebeğin ihtiyaçlarına göre sütün yapısı zaten değişir.
Emzirmek anne-bebek bağını güçlendirir
Sağlıklı her anne, bebeği için yeterli miktarda süt üretebilir. Emzirilen bebek, sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmiş olmakla birlikte, emzirme sırasında anne ile ilişkisi güçlenir. Annenin bebeğini benimsemesi ve bebeğin sağlıklı bir yapıya sahip olmasını kolaylaşır. Anneden gelen ilk sütün miktarı az olmasına rağmen bebeğin beslenmesi ve bağırsakların çalışması için yeterlidir. Anne sütü kolaylıkla sindirilebilir, anne sütü alan bebeklerde gaz sancısı, kabızlık ve huysuzlanma daha az görülür. Anne sütündeki protein ve mineraller inek sütüne göre daha azdır ve bu yüzden, bebeğin sindirim sistemini ve böbreklerini yormaz. (Her canlının sütü kendi yavrusu içindir ve ilk 1 yaşına kadar inek, koyun sütü tüketen çocuklarda gaz sancısı, böbrek hastalıkları riskleri bulunmaktadır. Bebeğin sağlığı için anne anomali nedenlerden ötürü sütten kesilmişse süt anne ile bebeğin ihtiyacının sağlanması devam sütü veya mamalardan daha sağlıklıdır.)
Emziren anneler çabuk kilo verir, stresle baş eder
Emzirme; bebek için önemli olduğu kadar anne için de oldukça faydalıdır. Kilo vermeyi kolaylaştırır. Rahim ve hormonal sistem daha çabuk toplanır. Bebekle anne arasında yakın bir bağ kurulur, annelik duygusu gelişir ve annenin kendine güveni artarak psikolojik tatmini sağlanmış olur, lohusalık süreci daha kolay atlatılır.
Emzirme anne için doğal bir sakinleştiricidir, annenin stresle baş etme gücü artar. Özel bir hazırlık gerektirmez, ekonomiktir. Yeni bir gebeliği geciktirir. Meme, yumurtalık ve rahim kanserine yakalanma riskini azalttığı gibi, anneyi (osteoporoz) kemik erimesine karşı da korur. Emziren annelerde doğum sonrası kanama miktarı daha azdır. Emzirmeye devam ettikleri sürece adet görme olasılıkları daha düşük olduğundan bu anneler, doğumda kaybettikleri demir depolarını daha kısa zamanda tekrar oluştururlar. Emzirme diabetik (şeker hastası) annenin günlük insülin ihtiyacını da azaltır.
Anne sütünü arttırıcı ürünler
Anne sütünü öncelikle arttırıcı ürünlerin en başında su gelmektedir. Anne emzirme sürecinde içtiği su miktarını yüzde 10 arttırmalıdır. Günde üç litre su içmesi gereken bir anne, üç litre artı bir buçuk bardak su tüketmelidir.
Bol yeşillik tüketilmelidir; tıpkı inekler, koyunlar, keçiler gibi.
Aroması yoğun olan yemeklerden kaçınılmalıdır. Mesela her gün 1 diş sarımsak yenmeli fakat bu sarımsak tek öğünde yenmemeli gün içine bölünmeli çünkü bazen küçük gurmelerimiz onlara sunulan sütlerini beğenmeyebiliyorlar.
Arpa, buğday, bulgur, mercimek tüketimi de süt üretimini attırmaktadır.
Gıdayla birlikte bebeklerimizi sık sık emzirmeyi aksatmayalım bu da süt artımını sağlayacaktır.
Uyarılar
İlk altı aya kadar anne sütü öneriyoruz ama bu, altı aydan sonra sütünüzü kesin anlamına gelmiyor; altı ay boyunca hiçbir ek besin kullanmaksızın anne sütü verilmesi gerektiğine değiniyor. Altı aydan sonra bebeğinize 1-2 yaşına kadar anne sütünü devam ettirebilirsiniz anne sütünün yanında su tüketmesine özen gösterin ve bebeğinize devam sütü, pastörize sütler hiçbir zaman vermeyin. Bunlar yerine yeşillik çorbaları veya suları, meyve ve mantar püreleri verebilirsiniz.
Unutmayın ki anne ne kadar mutlu, sağlıklı ve güçlü ise bebek de o kadar mutlu, sağlıklı ve güçlüdür. Çünkü bebeğiniz ruhunu da vücudunu da sizden almıştır.