15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimi sonrası, hükümet tarafından, geçmişte kol kola yürünen ama sonrasında “kandırıldık” söylemi ile kendilerini aklayarak suçu yükledikleri FETÖ ile başlayan, sonrasında PYD ve DHKP-C ile bağlantılı olduğu ileri sürülerek yapılan büyük temizlik harekatı, ülkemizde muhalif söylemlerde bulunan veya aktivistlik yapan her insanı hedef almaya başlamıştır.
Asker ve polis ile başlayan büyük temizlik operasyonu, ülkedeki tüm muhalif eğitimcilerin, akademisyenlerin, solcuların tutuklanmasına, işten uzaklaştırılmasına ve taciz edilmesine neden olmaktadır.
Darbe girişiminin kendisi kadar, sonrasında ilan edilen OHAL süreci ile birlikte ortaya çıkan baskılar ve tutuklamalar da, bir o kadar vahimdir.
Bu süreçte ülkemizdeki bu baskılara yurt dışından da dayanışma sesleri yükseliyor. Özellikle İMC TV, Hayatın Sesi TV, Özgür Radyo gibi televizyon ve radyo kanallarının kapatılması ile başlanarak, ülkenin en çok satan ve köklü gazetelerinden Cumhuriyet Gazetesi’ne dek uzanan baskı zinciri; Uluslararası kamuoyunda, özellikle basın özgürlüğü aktivistlerinin tepkisini çekiyor. Yurt dışında çeşitli sivil toplum kuruluşları ve sendikalar aracılığı ile Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik yapılan baskılara karşı protestolar düzenlendi.
Geçtiğimiz ay başında ise Uluslararası ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (IFJ – EFJ), ülkemizde medyaya karşı yapılan baskı ve şiddeti kınayarak, tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması amacıyla bir imza kampanyası başlattı.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ – EFJ)’nun imza kampanyası çağrı metni:
“Darbe girişiminden sonra yüzlerce gazeteci tutuklandı, işten atıldı ve taciz edildi- gazetecileri serbest bırakın. 15 Temmuz darbe girişiminde 250 kişi hayatını kaybetti ve ayni zamanda bu darbe girişimi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gibi temel bir demokratik yapıyı kendisine hedef olarak seçti. Uluslararası ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (IFJ-EFJ) hem darbeyi hem de sivil topluma, gazetecilere ve medya şirketlerine karşı uygulanan şiddetti koşulsuz bir şekilde kınıyor.
Başarısız darbe girişiminden sonra ohal ilan edip darbeyle bağlantısı olduğunu düşündükleri kişilere yönelik ölçüsüz baskı ve şiddet uygulamaya devam ediyorlar.
Türk Hükûmeti, simdi eleştirileri susturmak için karşı görüşteki gazetecileri tutukluyor, radyo ve televizyon kanallarını kapatıyor ve interneti sansürlüyor. Temmuzdan beri 90 gazeteci hapsedildi ve 130’dan fazla medya kurumu yasaklandı. 2500 gazeteci işini kaybetti ve onlarca medya işçisine tutuklama emri çıkartıldı. Saklanan veya kaçan gazetecilerin ailelerine baskı uygulayarak onları tutukluyorlar.
Dünyanın her yerinde basın işçileri, gazeteciler ve özgür basın için çalışan aktivistler birleşerek, Türkiye’de ki tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmaları için protestolar düzenlediler.
Özgür basın demokrasinin temelidir. Hak arıyoruz. Türkiye’deki gazeteciler serbest bırakmalı. Gazetecilik suç değildir.
İmza kampanyası için linke tıklayabilirsiniz.
Gazetecilik Suç Değildir.”