Bu yazı, Azerbaycan edebiyatının başyapıtlarından biri, 33 dile çevrilmiş, 66 ülkede yayınlanmış, bazı Avrupa ülkelerinde “asrın romanı” sayılan, Kurban Said tarafından, Viyana’da Almanca yazılmış “Ali ve Nino” romanıyla ilgilidir. Son dönemlerde eser daha çok aynı isimli filminin vizyonlara girişi ile dikkat odağında.
Eser ilk önce bir aşk romanı gibi gözükse de aslında bu eserde çok daha derin mevzular işlenmiştir. Şöyle ki, romanın temelinde İslam ve Hristiyanlık olmakla ayrı dinlere, Doğu ve Batı olmakla da ayrı medeniyetlere ait olan iki gencin sevgi hikâyesi sunuluyor. Fakat romanı okurken emin olun, aşk-meşk konusundan daha fazlasını bulacaksınız ve sizi temin ediyorum ki bulacağınız, o klişe haline gelmiş “yasak aşk” konusundan çok uzak ve farklı bir şey.
Azerbaycan tarihinin en mühim, en karışık dönemlerini kapsayan bu kitap, (bu kitabı okuyan) her bir Azerbaycanlıda vatan sevgisi, vatana bağlılık duygularını eserin baş kahramanı Ali hanın örneğinde yaratmayı başarmıştır. Eser, Azerbaycanın ilk bağımsız Cumhuriyetinin kurulmasını görmeyen yeni nesiller için belirli ölçekte o dönemin muhitini anlamaya yardımcı oluyor. Eserde Azerbaycan halkının geleceği ile ilgili konuların her gün bilgili, eğitimli gençler tarafından tartışılmasına, onların bağımsız devlet kurmak isteklerine yer verilmesi ise romana ayrıca güzellik katıyor.
Romanda Ali han karakteri tipik 19-20 yüzyıl Azerbaycan erkeğinin örneğidir. Eser boyunca Ali han ve Nino’nun ilişkisi insana her şeyin güzel olacağına dair umutlar veriyor. Fakat, gel gör ki, derin sevgi yaşayan bu iki genç her zaman mutlu-mesut yaşamıyor, ilişkileri konusunda da zor günler yaşıyorlar. Özellikle de savaşın başlaması, Rusya’daki isyanlar bilhassa kendilerini etkiliyor. Lakin bütün zorluklar ve engeller karşısında Nino çok dayanıklı bir görüntü sergiliyor. Kurban Said, o dönem Azerbaycan edebiyatında hristiyan kadınından çok müslüman kadınlara atfedilen dayanıklılık, cesaret ve sadakati, kendi eserinde Nino’ya atfetmiştir.
Kitap ile film arasındaki en temel fark tam da burda. Kitapta, Nino okuyucuya bazı konularda verdiği kararlarla güvensizlik duygusu aşılayıp sonra yeniden güvenini kazansa da filmde güvensizlik konusu işlenmemiş, daha doğrusu bazı kararları değiştirilmiş. Bu yüzden ilk önce kitabı okuyup sonra filmi izlemenizi tavsiye ederim. Şayet önce kitabı okuyan kimseler filmi kitaptan çok aşağı görüyorlar. Fakat film de farklı bir bakış açısı getirmiş diyebiliriz. Bu yüzden filmini de izlemekte yarar var.
Batı ve Doğu kültürün ortasında kalmış bu iki gencin aşk hikâyesi okuyucuyu esere bağlıyor ve onun kalbinde ayrı bir yere sahip oluyor, en azından çoğu kimse için bu böyle oldu. Kısa olarak özetleyecek olursak “Ali ve Nino” gelenek, din, inanç ve milliyet farkı olan iki hayat dolu gencin aşk romanıdır.
Tarihi hadiseler ekseninde yazılmış, gerçek hayatta yaşanmış bir sevgi romanı okumak istiyorsanız, “Ali ve Nino” eseri tam size göre bir roman olacaktır.
İyi okumalar…