Epiktetos, Denizli’de doğdu. Ailesi ve özel hayatına ilişkin herhangi bir bilgi yok. İsmi bile bilinmiyor. Epiktetos; köle, uşak manasına geliyor. Efendisinin fiziksel şiddeti nedeniyle sakat kalmış. Köle iken Roma’da, felsefe okumak ve öğrenmekten geri durmuyor. Bir şekilde özgür kaldıktan sonra bildiklerini başkalarına aktarmaya gayret ediyor. Ancak kendisi tarafından kaleme alınmış herhangi bir eseri bulunmuyor filozofun. Takipçisi ve öğrencilerinin çabaları ile günümüze ulaşabilmiş düşünceleri.
Yunanistan’ın kuzey batısında yoksul ve zor şartlarda yaşayıp hayata veda eden Epiktetos, Stoik felsefe ekolüne dâhildir. Söylem ve görüşleri daha çok ahlak konularında yoğunlaşan filozof, kişinin benliği ve iradesine dair, dönemin koşulları ve bireysel yaşamına dayanarak tarihe kısa, pratik, aynı zamanda derinliği haiz notlar düşmüştür. Bunlardan benim açımdan çarpıcı olanı, kişinin her koşulda aklının ve vicdanının sesini dinleyip Tanrı’ya güveni içsel bir olgu haline getirerek yaşamasıdır. Bu huzur ve kişisel tatmin ile hayatını sürdüren insan; şahsi iradesi dışında bir iyi ve kötünün olmadığını bilecek, kendisine sunulan fırsatı ya da başına gelen olumsuzluğu, bunlara herhangi bir olağanüstülük atfetmeden doğal seyir içinde kabul edecek ve gerekeni yapacaktır.
Özel mülkiyetin her türlüsü, geçmişte de bugün de bir şekilde elde edilebilir, edilebiliyor. Gerçek mutluluğun kaynağı ise başka bir insan olma tasavvurundadır. Başka’nın içini doldurma meziyetine sahip Epiktetos’un ağzından çıkan birkaç dize bile neyin peşinde olduğumuzu göstermeye yetiyor. Isparta’nın, tabiat ile tarihin birleşimiyle malul sayısız güzelliklerinden biri olan Yazılı Kanyon’unda, bu büyük filozofun elleriyle kazıdığı söylenen ve maalesef tahrip edilmiş kaya parçasında, çileli yaşamından mürekkep satırlar, ders alınmayı bekliyor: