Kadını doğadan ayırmak elbette ki korkunun ürünüdür ve çok eski bir tarihe dayanır. Ancak savaşların, yasakların, baskıların başta kadınlar üzerinden yürütüldüğü böylesi şiddetli zamanlarda “duvarları aşmak” ve duvarları aşanları görmek çok daha büyük bir öneme sahip oluyor. Resimlerdeki ışık, umut; işlenen konular güç oluyor.
Aynur Epli, Gönül Bulut, Lamia Aso ve Özlem Özdemir yaptıkları resimleri “Görülmüştür” ekibine, Adil Okay‘a yazdıkları mektuplarla birlikte göndermişler.
Aynur Epli, 22 yıldır tutsak… “Çok ciddi tedavi görmeleri gerektiği için tahliye edilmesi beklenen hasta mahpuslardan” biri. Resim yapmaya duvarların arasına sıkıştırıldığında, daha doğru bir deyimle sıkıştırılmaya çalışıldığında başlamış. İlk sergisini 2004’te Sivas’ta yapan Epli, şimdi Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalıyor ve “Hissediyorsan, yaşıyorsan çiziyorsundur, bu kadar.” diyerek yıllardır çiziyor.
Gönül Bulut, 22 yıldır zindanda. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde. Yasal hakkı olmasına rağmen annesinin cenaze törenine bile katılamamış.
“Şu bir gerçek ki, dışarı tam bir cezaevi oldu. Cezaevi ise cehennem.” diyor. Ancak okuyor, tartışıyor, çiziyor, direniyor ve cehennemde yaşamayı başarıyor. O da duvarları çoktan aşmış.
Lamia Aso, “çok ciddi tedavi görmeleri gerektiği için tahliye edilmesi beklenen hasta mahpuslar”dan biri. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nden, Görülmüştür ekibine bu güzel resmi göndermiş.
Özlem Özdemir, Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde. Mektubunda, “Çiçeklerimizi aldılar önce. Hani şu zindanda çay demi ile yaratılan toprakta yeşertilen çiçeklerimizi. Düşünsene dostum; betonların yerine yemyeşil çiçekleri görmek, o görüntüye alışmak ve birden onun elinden alınması.” demiş. Duvarların cansız soğukluğunu derinden hissediyor, hissettiriyor.
Yeni resimleri, tutsakların durumunu takip etmek ve mektup adreslerine ulaşmak için gorulmustur.org adresini ziyaret edebilirsiniz.