Her geçen gün bir yeni kötü haber daha alıyoruz. Üstümüze çöken kara bulut sürüsünden ziyade, paranın bürüdüğü cahil gözlerden oluşan bir insanımsı akımı. Bu bir süreç, bir gün geçecek. Fakat geçecek diye durup öyle bakmak, suça ortak olmaktır.
Ermenistan hükümetinin kullanım zamanı dolmuş bir nükleer santrali ısrarla kullanmaya devam etmek istemesi; bunu duyan bakan Taner Yıldız’ın çevrecileri birlikte yürüyüş yapmaya çağırması, İran’ın Batı ülkelerini nükleerle tehdit etmesi, bahsi geçen vergi cennetleri, geçmişi mat, kusurlu nükleerciler; gerçekliğinden rahatsızlık duyduğumuz yarı gerçek yarı dedikodu, ama sonuçta ateş olmayan yerden duman çıkmayacağı bilinciyle oluşuveren düşünceler… Beni huzursuz ettiler!
Geleceğimiz birkaç zibidinin fikrisabit ve hatta paraya sabit halleri dolayısıyla büyük tehlike altında. Nükleerin bir gelecek, yatırım, bir enerji kaynağı değil; ölüm, kayıp ve masraflı bir yapı olduğunu anlamaları gerek. Çok daha az maliyetle ve çok daha az risk ile daha fazla kazanç getiren yenilenebilir enerji kaynakları çuvallara girmiş kaybolmuş sanki. Bir elektrik kesintisi ile baş edemeyen ülkemin vahlar olsun haline. Yazıklar olsun emriverenlere!
Susup kalmak ortak olmaktır. Sağlıklı bir gelecek, biz ölünce ortada kalacak paralar, haksızlıklar, yolsuzluklar, vergi cennetleri. Bunların hiçbiri bizimle ilgili değil. Bizi tek ilgilendiren yaşamsal bir güvencemizin olmaması.
Ermenistan’da son kullanma tarihi çıkmazı
Ermenistan hükümeti, Türkiye sınırında bulunan, kullanım yaşının dolması ve güvenlik nedenleriyle tartışma konusu olan Metsamor Nükleer Santrali’nin işletim süresinin 2026 yılına kadar uzatılmasını onayladı.
Ermenistan parlamentosunun oturumunda, Ermenistan’ın Türkiye sınırına 16 kilometre uzaklıktaki Metsamor Nükleer Santrali’nin işletim süresinin 2026 yılına kadar uzatılması konusunda Rusya ile arasındaki işbirliği anlaşmasını onayladı. Karar; 111 lehte, 1 aleyhte ve 3 çekimser oyla kabul edildi. Anlaşmaya göre, Rus şirketi “Rosatom”, Ermenistan’ın enerji ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan nükleer santralin genel tamir ve ekipman değişiminden sorumlu olacak, aynı zamanda bakım ve personel yetiştirme işlerini de yürütecek. Ermenistan Enerji ve Doğal Kaynakları Bakanı Yardımcısı Areg Galstyan, parlamentoda yaptığı konuşmada, “Rosatom” şirketi yetkililerinin Metsamor Nükleer Santrali’nde hazırlık çalışmaları yürüttüğünü belirterek, “Her şey başarılı bir şekilde biterse ve değerlendirmeler de olumlu olursa, nükleer santrali 2026 yılına kadar işletebiliriz“ dedi. Bir milletvekili konunun bir “itibar” meselesi olduğunu, söylerken; bir başka milletvekili ve eski Başbakan Hrant Bagratyan da santralin 1990’larda, kendisinin başbakanlığı döneminde yeniden açıldığını hatırlattı. Bagratyan, santralin işletilme kararının “zor bir karar” olduğuna dikkat çekti.
20 Nisan 2014’te Moskova’da Ermenistan ile Rusya hükümetleri arasında imzalanan sözleşmeye göre, Rusya, Ermenistan’a 270 milyon dolar kredi ve 30 milyon dolar hibede bulunacak. Anlaşma, Rosatom Genel Müdürü Sergey Kiriyenko ile Ermenistan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yervand Zakarian arasında imzalanmıştı.
Rus Devlet Nükleer Şirketi (Rosatom) aynı zamanda Akkuyu Nükleer Santrali’nin de ihalesini kazanan şirkettir. Şirketin diğer nükleer enerji santrali projeleri; Belarus, İran, Hindistan, Slovakya, Vietnam, Çin, Ukrayna, Finlandiya, Bangladeş, Macaristan, Ürdün ve Mısır’da devam etmektedir.
Geçmişte…
Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın 32 kilometre batısında yer alan, Türkiye sınırına ise 16 kilometre uzaklıktaki santral, 1970 yılında inşa edilmişti. Bölgede 1988 yılında meydana gelen ve 25 bin kişinin ölümüne neden olan depremden bir yıl sonra santral güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştı. 1995’te tekrar açılan santral, o zamandan bu yana kesintisiz çalışıyor. Santral, Ermenistan’ın elektrik ihtiyacının yüzde 40’a yakınını karşılıyor.
1989 yılında kapatılan santral, Ermenistan-Azerbaycan savaşının ardından 1995 yılında tekrar çalıştırıldı. Bölgeye yakın Türkiye, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na (UAEK) defalarca başvuruda bulunarak santralin kapatılmasını talep etmişti.
Taner Yıldız Türkiye’de açılan ve büyük itina ile savunduğu santralleri bu kez kötüledi: Başka bir seçenek var dedi!
Enerji Bakanı Taner Yıldız, kullanım yaşını doldurduğu halde Metsamor Nükleer Santrali işletim süresini 11 yıl daha uzatan Ermenistan’ı uyardı. Yıldız “Bu santral burnumuzun dibinde çalışamaz” dedi.
21. Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı ICCI-2015’in açılışında soruları yanıtlayan Yıldız “Biz Ermenistan’daki Metsamor nükleer enerji santralinin riskleri ve dolan ömrüyle beraber Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nın direktiflerine aykırı olarak çalışmasını doğru bulmuyoruz. Yalnızca enerji ihtiyacı var diye bir nükleer santral burnumuzun dibinde çalıştırılamaz. Bununla alakalı girişimlerimizi yaptık. Ermenistan’ın savunması ise ‘Eğer bu nükleer santral durursa elektriksiz kalırız’. Mutlaka farklı çözümlerin olduğu kanaatindeyim” diye konuştu. Yıldız, keşke aynı fikriyata Türkiye’de yapılmak istenen nükleer santraller için de sahip olabilseydi. Bakan Yıldız, konuştukları bu kadar çelişiyorken bir de çevrecileri suçladı: “Ben arkadaşlarıma bir tavsiyede bulunuyorum. Çevreyi bu kadar seviyorsunuz, bu takdir edilecek bir şey. 1980 yapımı, ömrünü tamamlamış bir santral var ve bu Iğdır’a 30, sınıra 16 kilometrelik bir yerde bulunuyor. Iğdır’da hep beraber Metsamor santrali ile alakalı bir çevre yürüyüşünde bulunalım. Neden hassasiyetinizi orada da göstermiyorsunuz?” Yani anlayacağınız, Taner Yıldız şaşırdı ama ne yazık ki yine şaşırtmadı.
Vergiden, denetimden muaf şirkette neyin nesi? Bu neyin endişesi?
Sinop Nükleer Santrali’ni işletecek şirket, her türlü kanundan ve denetimden muaf olması için AKP tarafından vergi cenneti olarak nitelendirilen Jersey Kanal Adaları’nda kuruluyor.
AKP hükümeti, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) bağlı olarak Sinop Nükleer Santrali’ni işletecek bir alt kamu şirketi kurma kararı aldı. Şirketin hiçbir yasal denetim ve incelemenin yapılmayacağı, vergi cenneti olarak bilinen Jersey Kanal Adaları’nda kurulmasını öngören “vatanseverler”, Türkiye tarihinde devlet ilk kez her türlü denetimden uzak, vergi beyannamesi vermekten ve hesaplarının incelenmesinden muaf kişilerin başvurduğu bir yola başvurmuş oldu. Amacının yabancı ülkelerde elektrik sektöründe yatırım yapmak, santral kurmak, elektrik ticareti ve tedariği gibi konularda faaliyette bulunmak olduğu savunulan şirketin, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına tabi olmama gerekçesi ise, projede hızlı kararlar alabilmek olarak belirtildi. Saçma!
Taraf Gazetesi’nden Sümeyra Tansel’in haberinde ise görüş aldığı uzmanlara göre, devletin vergi cennetinde şirket kurması bir skandal. Uygulamanın devlet ciddiyetine, geleneğine ve organizasyonuna aykırı olduğunu belirten uzmanlar, Türkiye’nin de üyesi olduğu G20 zirvesinde vergi cennetlerinin kapatılmasına yönelik bir karar olduğunu, bu kararın altında Türkiye’nin de imzasının bulunduğunu hatırlattı.
Sinop’a doğru hızla yaklaşan bir hüsran
Sinop’ta yapılması planlanan Türkiye’nin ikinci nükleer santralinin reaktörünü Japon Mitsubishi Heavy Industries’le (MHI) birlikte üretecek Areva şirketinin, Fransa’da yapımı süren nükleer santral için kurduğu reaktörün kusurlu olduğu tespit edildi.
Normandiya bölgesindeki Flamanville’deki nükleer santralin EPR tipi reaktörünün çelik basınç teknesinin yeterince dayanıklı yapılmadığı ortaya çıktı. Durumun ciddiyetini açıklayan kurumun başkanı Pierre Franck Chevet, hatanın çok ciddi olduğunu belirterek, kazanın dayanıklılık sorunu kesin olarak çözülmeden projeyi onaylayamayacaklarını söyledi.
Küresel Eylem Grubu’na göre ise, Finlandiya’da Areva’nın inşa ettiği EPR tipi reaktör de Finlandiya Nükleer Otoritesi tarafından projedeki kaynak kalitesi açısından eleştirilmişti. Otorite, talimatların düzgün izlenmediğini ve evrakların tesliminde gecikmeler olduğunu kaydetmişti. Fin Nükleer Konsorsiyumu Fennovoima, Areva’yı 2013’te EPR modeli bir nükleer santral yapımı için aday listesinden çıkardı. Öte yandan, çelik kazanının kusurlu imal edildiği Flamanville’deki santralin inşaat bedeli de 3.3 milyar’dan 8.5 milyara yükseldi ve 2014’te yapılması planlanan santralin son hatayla birlikte ne zaman bitirileceği belli değil.
Areva’nın Mitsubishi’yle birlikte Sinop’ta yapacağı nükleer santralse EPR (European Pressiruzed Reactor-Avrupa Basınçlı Reaktörü) tipi değil, dünyada ilk kez üretilecek olan Atmea tipi olacak. İki şirketin birlikte geliştirdikleri Atmea, yeni jenerasyon basınçlı su reaktörü olarak inşa edilecek ve 1100 megavatlık enerji üretecek. İlk olarak Fransa’da yapılması planlanan Atmea tipi santral projesi, Fransa’da iptal edilince ilk kez Türkiye’de inşa edilmiş olacak. Uzman olduğu EPR’de imalat hatası fark edilen Areva’nın, bu yeni jenerasyon reaktörü nasıl inşa edeceğiniyse zaman gösterecek.
Tüm bunlar konuşulurken bir başka nükleersever giriyor devreye ve tehditler savuruyor:
İran Meclis Başkanı Ali Laricani, resmi haber ajansı IRNA’ya yaptığı açıklamada, nükleer müzakerelerde dürüst olmamakla suçladığı Batı ülkeleri ve ABD’yi, “Batılılar küstahlık eder ve müzakerelerde verdikleri sözleri yerine getirmezlerse, halkımıza ikili oynarlarsa biz de kendi yolumuza geri döneriz” sözleriyle uyardı.
“Bunu tekrar söylüyoruz, eğer uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirmeyi durdurduysak, ihtiyacımız olmadığı için yaptık” diyen Laricani, karşı tarafın İran halkına karşı küstahça davranması durumunda ihtiyaç duydukları her oranda uranyum zenginleştirmeye devam edeceklerini belirtti.
İran ile BM’nin 5 daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oluşturduğu 5+1 Grubu’yla yürütülen müzakerelerde, 2 Nisan’da uzlaşmaya varılmıştı. Taraflar, 30 Haziran’a kadar nihai anlaşma metnini imzalamayı hedefliyor.
Herkese bol şans.
Kaynak: Diken, AA, sendika.org