Ana SayfaYaşamKadınGerçekten eşit miyiz?

Gerçekten eşit miyiz?

-

Tarih boyunca kadınların mecbur bırakıldığı sıkıntılı durumların sonuçları, pek çok alanda halen “buradayım” demektedir. Günlük yaşamın getirdiği ağır ve zorlu şartlar hiçbir zaman kadın ve erkek için eşit olmamıştır. İş hayatına erkeklerden daha sonra dahil edilen, daha doğrusu kadının işgücüne ve zekasına sonradan başvurmak zorunda kalan ataerkil sistemin çarkları, ister köy olsun, ister şehir; gerek ücretlerin eşitsizliği, gerekse kazanılan haklar olarak, ilk başta kadın için her anlamda geriden başlamasına ve hatta günümüzde de bu durumun yarattığı dezavantajların güncellenmesine sebebiyet vermiştir. İş hayatında, ailede, medyada, sporda, sanatta önyargıların hep önünde engel olduğu kadının savaşımı, erkek egemen alanlarda, elbette büyük bir direnişin göstergesidir. Fakat size üstüne basa basa soruyorum; “cam tavan” sendromunu kaçımız yaşıyoruz? “Aaa o hiç kadın işi mi, canım?” yorumunu kaç kişiden duydunuz? “Elinin hamuru ile gelmiş buraya, olacak iş mi bu?” gibi daha pek çok  klişeyi duymaya devam ediyor muyuz? 

 Köhnemiş yargıları ve geriletici düşünceleri, çağımıza uyarlanmış biçimlerde düzenleyerek, onları sürdürebilebilir kılmak için ne gerekiyorsa yapmaya ne yazık ki devam eden belli bir grup bulunuyor. Belki de yaşadığınız kesim tarafından, görünmez cam fanusun içindeki hayatlar, bu durumun çok abartıldığını düşünebilir. Bu sebeple biraz alanınızın dışına çıkabilmenizi, hiç ayak basmadığınız toprakları görmenizi, oraları ziyaret edemeseniz de okuyarak, izleyerek ya da araştırarak bilgi edinmenizi tavsiye ederim. Bahsettiğim bu gerici yapıdaki toplumların genel yapısı dahilinde, büyük patronların değişen koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun bir şekilde kadının evinde oturması övüle övüle göklere çıkarılmaya çalışılmış, çalışan kadınların ailelerini ihmal ettiği gerekçesiyle suçlandıkları bile olmuştur. Ortaya asırlar önce çıkarılmış olan “baba otoritesi” kavramı kadını hep alt sınırda tutmaya ve üzerine adeta yapıştırılan görevlerin kimlikleştirilmesine sebebiyet vermiştir. 

Bu yazıyı kaleme almama sebep olan içimdeki ses, Kandaka eylemlerindeki kadınların göz alıcı direnişindedir; ve pek tabii ülkemin kadınları için de benzer bir uyanışı her bir bölge, her bir mahalle ve her bir birey ve zihin için diliyorum. Altını kalın kalın çizmek istediğim husus; ayrımcılığın her türlüsünü reddederek,  birlikten gerçek bir gücün doğacına olan inancımdır. İşte bu inancı tarih boyunca iliklerimize kadar hissettiren durumları, olayları ve onları, gizli kahramanları kaleme alan, bize aktaran isimler sayesinde perçinlediğimiz ve inancımızdan vazgeçmediğimiz de tartışmasız şekilde doğrudur.

Siyasi tarih sürecinde hep dışta tutulmuş, adeta temsilinin bile yapılmadığını okuyarak/araştırarak öğrendiğimiz ya da bizzat şahit olduğumuz kadınların verdikleri mücadele ve kazandıkları haklı zaferlerinin, fikirlerinin ve umutlarının kitlelere yayılmasına güçlü bir araç olan edebiyat sayesinde bu sürecin daha kısa zamanda katedildiğini düşünmek pek yanlış olmaz. Savaşlar, milli mücadeleler ve kolektif hareketlerin gelişim süreçlerine bakıldığında, edebi gücün hafife alınmaması gerekir. Geniş kitlelere umutların aktarıldığını, fikirlerin dalga dalga yayıldığını görmek ve toplumlara yön verecek aydın düşüncelerin, edebi eserler içerisinde temsillerinin olduğunu söylemek de mümkündür. Kadınların ve de erkeklerin mutlak bir eşitliğe ulaştığını toplumumuz için söylemek, üzülerek söylüyorum ki, halen yerinde olmayacaktır. Bana belki de diyeceksiniz ki; “bak parlamentomuzda kadın vekiller var, radyoda, televizyonda, belediyede vs. her alanda varsınız, daha nesi?” Temsilimiz elbette var; ancak kaç kadın vekilimiz bulunuyor ya da kaç kadın başkan var veya kadın başkanların sorumlu olduğu alanlar/bakanlıklar ve de neden partiler kadınlar ile ilgili belli bir kotayı doldurmak mecburiyetindeler; veyahut kaç kadın yazarımızın, kadın bilim insanımızın, futbolcumuzun adını bir nefeste sayabiliyoruz diye düşündüğümüzde verdiğimiz cevaplardan kendimiz bile tatmin olamıyorsak, mutlak ve gerçek bir eşitliğe ulaştığımızdan bahsetmemeliyiz. Vardığımız bu noktanın sebeplerini sorguladığımızda ise, cevaplarını zaten bu konuya duyarlı olan kişiler olarak zaten biliyoruz. Ama kaç kişiye bildiklerimizi aktarıyoruz? Hepimiz birimiz için diyebiliyor muyuz çocukken dediğimiz gibi? Günümüzde “eşitlik” adına vardığımız noktaya ulaşmamız için ciddi savaşlardan, sınavlardan geçildiğini, yine edebiyat yoluyla siyaset yapabilmiş olan kadınların mücadelesinden ya da onları destekleyen herkesin mücadelesinden takip edebiliyoruz. İzin verin daha nicelerini görmek istediğimiz, daha önceki yazılarımda da bahsettiğim(!), birkaç örneği sizinle paylaşayım.

Çerkes bir aileden alınıp sarayda eğitim verildikten sonra evlendirilen Nuriye Ulviye Mevlan-Civelek kadınlara ses olabilmek, onları bilinçlendirebilmek üzere Kadınlar Dünyası isimli dergiyi çıkararak başlattığı feminist siyaset, Osmanlı toplumunda en ses getiren kadın hareketlerinden biri olmuştur. Derginin masraflarını karşılayabilmek adına mücevherlerini sattığı bilinen Mevlan-Civelek yazı kadrosunu sadece kadınlardan oluşturmuş; kadınların başka bir yaşam biçimi bilmediğini, kendi haklarından habersiz olduğunu belirterek bu durumu aşmak için kadının kendi geçimini sağlaması ve toplumsal yaşama katılması gerektiğini ileri sürmüştür. Derginin diğer yazarlarından Mükerrem Belkıs, kadınların ancak hemcinsleriyle dayanışma içinde, ortak bir mücadeleye girişmeleriyle kadının ezilmişliği sorununun aşılacağını ileri sürmüştür. Dergi bu amaçla, Osmanlı kadınlarının hak mücadelesini yürüten Osmanlı Müdafaa- i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti’ni kurmuştur. Yayın ilkesini kadının erkekle eşit olmasına çalışmak olarak belirleyen Kadınlar Dünyası, Osmanlı döneminde ilerici kadın hareketinin en kararlı sesi olmuştur. Dergi aynı zamanda 28 Mayıs 1913 tarihinde açılan Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti’nin resmi yayın organıdır. Cemiyet, din ve mezhep ayrımcılığına gitmeden her kadının hakkını savunan ve arayan, eşit hak mücadelesi için çalışan bir cemiyet olmuştur. Kadınlara yol göstermeyi ve onlara toplumda yeni roller biçmeyi amaçlamıştır. Kadınların çalışma hayatına girebilmeleri, eğitim alabilmeleri için büyük uğraşlar vermişlerdir.

Eğitimini evde özel öğretmenlerle tamamlayan, dört yabancı dil bilen ve Osmanlı kadınlarının aydınlık yüzlerinden olan Nezihe Muhiddin, Sabah, İkdam gibi gazetelerde sosyoloji, pedagoji ve psikoloji konularında yazılar yazmış; yazdığı piyesleri, operetleri sahnelenmiş; senaryoları filme alınmıştır. Çalışan, üreten, rasyonel eğitim görmüş, meslek sahibi, siyasal ve toplumsal hayata tam olarak katılan kadın, Nezihe Muhiddin’in idealindeki kadın kimliğini olmuştur. Kadın hakları mücadelesini Cumhuriyet ilanından sonra da sürdürmeye devam eden Muhiddin, Cumhuriyet’i “kadın hakları için uygun bir zemin” olarak gördüğünden, ilanından önce, 15 Haziran 1923’te, kadınlara oy hakkı ve siyasal haklar talebiyle “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurmuştur. Bu uğurda verdiği mücadelede bölücülük ile suçlanarak, derneğinin çatısı altında, Türk Kadınlar Birliği’ni kurarak Temmuz 1925 tarihinde Kadın Yolu dergisini çıkarmaya başlamıştır. İlk yazısı kadınlara siyasi haklar tanınması üzerine olan dergide, kadın hakları savunucusu erkek yazarlar da yer almıştır.

İyi bir eğitim alarak farklı ülkelerde tahsilini tamamlayan, yabancı kültürler ile kendi kültürümüzün mukayesesini yaparak, yabancı kültür değerlerinin milli kültürümüzde karşılığını araştıran Halide Edib Adıvar, kadının edebiyat üzerinden siyasette nasıl güçlü bir konuma geldiğinin ve verilen kadın hakları mücadelesinin en güzel örneklerinden biridir. Batı kültürünü ve değerlerini eğitimini tamamlarken yakından inceleme fırsatı bulan Adıvar, milli mücadelenin seyrini etkileyecek olan güçlü hitabeti sayesinde düzenlediği mitingler ile halkı bilinçlendirmeye, kadına ve kadın haklarına dair tarihimizde ilk kez somut adımları atan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte çalışarak, toplumsal bilinci uyandırmış güçlü bir kadındır. Türk halkını harekete geçiren ve önderlik edenler devrin münevverleri, yazar ve edebiyatçılardır. Yazıları ile milli heyecanı ve direnci besleyen Adıvar, 1919 yılında, Vakit Gazetesi’nde sürekli yazmaya başlar; Büyük Mecmua’nın da başyazarı olur. Halide Edib Adıvar, 1926-1939 yılları arasında, edebi faaliyetlerine ara vermemekle beraber, tarih felsefesi, Şark ve Garb medeniyetlerinin mahiyetleri, karşılıklı tesirleri üzerinde çalışmalar yapmış; Amerikan üniversitelerindeki derslerinde ve muhtelif Hindistan üniversitelerinde bu meseleleri sistemli olarak ele almıştır. Batı edebiyatı ve Türk edebiyatından okudukları onun mizacı etrafında birleşir. Mizacının, ayırıcı özelliği aklına koyduğunu elde etmek, şartları zorlamak ve hâkim olmak kelimeleriyle ifâde edilebilir. İşte bu mizaç, Handan’da, Yeni Turan’ın Kaya’sında, Vurun Kahpeye’nin Aliye’sinde, Sinekli Bakkal’ın Rabia’sında edebî türün hazırladığı imkân ölçüsünde varlığını hissettirdiği gibi Halide Edib Adıvar, Türk kadının da hayatını şekillendirmiştir.

Başka örneklerin verilebilmesi ya da bu değerli isimlere yenilerinin katlanarak eklenmesi temennisi ile…

\n

Tarih boyunca kad\u0131nlar\u0131n mecbur b\u0131rak\u0131ld\u0131\u011f\u0131 s\u0131k\u0131nt\u0131l\u0131 durumlar\u0131n sonu\u00e7lar\u0131, pek \u00e7ok alanda halen \u201cburaday\u0131m\u201d demektedir. G\u00fcnl\u00fck ya\u015fam\u0131n getirdi\u011fi a\u011f\u0131r ve zorlu \u015fartlar hi\u00e7bir zaman kad\u0131n ve erkek i\u00e7in e\u015fit olmam\u0131\u015ft\u0131r. \u0130\u015f hayat\u0131na erkeklerden daha sonra dahil edilen, daha do\u011frusu kad\u0131n\u0131n i\u015fg\u00fcc\u00fcne ve zekas\u0131na sonradan ba\u015fvurmak zorunda kalan ataerkil sistemin \u00e7arklar\u0131, ister k\u00f6y olsun, ister \u015fehir; gerek \u00fccretlerin e\u015fitsizli\u011fi, gerekse kazan\u0131lan haklar olarak, ilk ba\u015fta kad\u0131n i\u00e7in her anlamda geriden ba\u015flamas\u0131na ve hatta g\u00fcn\u00fcm\u00fczde de bu durumun yaratt\u0131\u011f\u0131 dezavantajlar\u0131n g\u00fcncellenmesine sebebiyet vermi\u015ftir. \u0130\u015f hayat\u0131nda, ailede, medyada, sporda, sanatta \u00f6nyarg\u0131lar\u0131n hep \u00f6n\u00fcnde engel oldu\u011fu kad\u0131n\u0131n sava\u015f\u0131m\u0131, erkek egemen alanlarda, elbette b\u00fcy\u00fck bir direni\u015fin g\u00f6stergesidir.\u00a0Fakat size \u00fcst\u00fcne basa basa soruyorum; \u201ccam tavan\u201d sendromunu ka\u00e7\u0131m\u0131z ya\u015f\u0131yoruz? \u201cAaa o hi\u00e7 kad\u0131n i\u015fi mi, can\u0131m?\u201d yorumunu ka\u00e7 ki\u015fiden duydunuz? \u201cElinin hamuru ile gelmi\u015f buraya, olacak i\u015f mi bu?\u201d gibi daha pek \u00e7ok\u00a0 kli\u015fe<\/em>yi duymaya devam ediyor muyuz?\u00a0<\/p>\n\n\n\n

\u00a0K\u00f6hnemi\u015f yarg\u0131lar\u0131 ve geriletici d\u00fc\u015f\u00fcnceleri, \u00e7a\u011f\u0131m\u0131za uyarlanm\u0131\u015f bi\u00e7imlerde d\u00fczenleyerek, onlar\u0131 s\u00fcrd\u00fcrebilebilir k\u0131lmak i\u00e7in ne gerekiyorsa yapmaya ne yaz\u0131k ki devam eden belli bir grup bulunuyor. Belki de ya\u015fad\u0131\u011f\u0131n\u0131z kesim taraf\u0131ndan, g\u00f6r\u00fcnmez cam fanusun i\u00e7indeki hayatlar, bu durumun \u00e7ok abart\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnebilir. Bu sebeple biraz alan\u0131n\u0131z\u0131n d\u0131\u015f\u0131na \u00e7\u0131kabilmenizi, hi\u00e7 ayak basmad\u0131\u011f\u0131n\u0131z topraklar\u0131 g\u00f6rmenizi, oralar\u0131 ziyaret edemeseniz de okuyarak, izleyerek ya da ara\u015ft\u0131rarak bilgi edinmenizi tavsiye ederim. Bahsetti\u011fim bu gerici yap\u0131daki toplumlar\u0131n genel yap\u0131s\u0131 dahilinde, b\u00fcy\u00fck patronlar\u0131n de\u011fi\u015fen ko\u015fullar\u0131na ve ihtiya\u00e7lar\u0131na uygun bir \u015fekilde kad\u0131n\u0131n evinde oturmas\u0131 \u00f6v\u00fcle \u00f6v\u00fcle g\u00f6klere \u00e7\u0131kar\u0131lmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131lm\u0131\u015f, \u00e7al\u0131\u015fan kad\u0131nlar\u0131n ailelerini ihmal etti\u011fi gerek\u00e7esiyle su\u00e7land\u0131klar\u0131 bile olmu\u015ftur. Ortaya as\u0131rlar\u00a0\u00f6nce \u00e7\u0131kar\u0131lm\u0131\u015f olan \u201cbaba otoritesi\u201d kavram\u0131 kad\u0131n\u0131 hep alt s\u0131n\u0131rda tutmaya ve \u00fczerine adeta yap\u0131\u015ft\u0131r\u0131lan g\u00f6revlerin kimlikle\u015ftirilmesine sebebiyet vermi\u015ftir.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

Bu yaz\u0131y\u0131 kaleme almama sebep olan i\u00e7imdeki ses, Kandaka eylemlerindeki kad\u0131nlar\u0131n g\u00f6z al\u0131c\u0131 direni\u015findedir; ve pek tabii \u00fclkemin kad\u0131nlar\u0131 i\u00e7in de benzer bir uyan\u0131\u015f\u0131 her bir b\u00f6lge, her bir mahalle ve her bir birey ve zihin i\u00e7in diliyorum. Alt\u0131n\u0131 kal\u0131n kal\u0131n \u00e7izmek istedi\u011fim husus; ayr\u0131mc\u0131l\u0131\u011f\u0131n her t\u00fcrl\u00fcs\u00fcn\u00fc reddederek,\u00a0 birlikten ger\u00e7ek bir g\u00fcc\u00fcn do\u011fac\u0131na olan inanc\u0131md\u0131r. \u0130\u015fte bu inanc\u0131 tarih boyunca iliklerimize kadar hissettiren durumlar\u0131, olaylar\u0131 ve onlar\u0131, gizli kahramanlar\u0131 kaleme alan, bize aktaran isimler sayesinde per\u00e7inledi\u011fimiz ve inanc\u0131m\u0131zdan vazge\u00e7medi\u011fimiz de tart\u0131\u015fmas\u0131z \u015fekilde do\u011frudur.<\/p>\n\n\n\n

Siyasi tarih s\u00fcrecinde hep d\u0131\u015fta tutulmu\u015f, adeta temsilinin bile yap\u0131lmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 okuyarak\/ara\u015ft\u0131rarak \u00f6\u011frendi\u011fimiz ya da bizzat \u015fahit oldu\u011fumuz kad\u0131nlar\u0131n verdikleri m\u00fccadele ve kazand\u0131klar\u0131 hakl\u0131 zaferlerinin, fikirlerinin ve umutlar\u0131n\u0131n kitlelere yay\u0131lmas\u0131na g\u00fc\u00e7l\u00fc bir ara\u00e7 olan edebiyat sayesinde bu s\u00fcrecin daha k\u0131sa zamanda katedildi\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnmek pek yanl\u0131\u015f olmaz. Sava\u015flar, milli m\u00fccadeleler ve kolektif hareketlerin geli\u015fim s\u00fcre\u00e7lerine bak\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda, edebi g\u00fcc\u00fcn hafife al\u0131nmamas\u0131 gerekir. Geni\u015f kitlelere umutlar\u0131n aktar\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131, fikirlerin dalga dalga yay\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6rmek ve toplumlara y\u00f6n verecek ayd\u0131n d\u00fc\u015f\u00fcncelerin, edebi eserler i\u00e7erisinde temsillerinin oldu\u011funu s\u00f6ylemek de m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Kad\u0131nlar\u0131n ve de erkeklerin mutlak bir e\u015fitli\u011fe ula\u015ft\u0131\u011f\u0131n\u0131 toplumumuz i\u00e7in s\u00f6ylemek, \u00fcz\u00fclerek s\u00f6yl\u00fcyorum ki, halen yerinde olmayacakt\u0131r. Bana belki de diyeceksiniz ki; \u201cbak parlamentomuzda kad\u0131n vekiller var, radyoda, televizyonda, belediyede vs. her alanda vars\u0131n\u0131z, daha nesi?\u201d Temsilimiz elbette var; ancak ka\u00e7 kad\u0131n vekilimiz bulunuyor ya da ka\u00e7 kad\u0131n ba\u015fkan var veya kad\u0131n ba\u015fkanlar\u0131n sorumlu oldu\u011fu alanlar\/bakanl\u0131klar ve de neden partiler kad\u0131nlar ile ilgili belli bir kotay\u0131 doldurmak mecburiyetindeler; veyahut ka\u00e7 kad\u0131n yazar\u0131m\u0131z\u0131n, kad\u0131n bilim insan\u0131m\u0131z\u0131n, futbolcumuzun ad\u0131n\u0131 bir nefeste sayabiliyoruz diye d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm\u00fczde verdi\u011fimiz cevaplardan kendimiz bile tatmin olam\u0131yorsak, mutlak ve ger\u00e7ek bir e\u015fitli\u011fe ula\u015ft\u0131\u011f\u0131m\u0131zdan bahsetmemeliyiz. Vard\u0131\u011f\u0131m\u0131z bu noktan\u0131n sebeplerini sorgulad\u0131\u011f\u0131m\u0131zda ise, cevaplar\u0131n\u0131 zaten bu konuya duyarl\u0131 olan ki\u015filer olarak zaten biliyoruz. Ama ka\u00e7 ki\u015fiye bildiklerimizi aktar\u0131yoruz? Hepimiz birimiz i\u00e7in diyebiliyor muyuz \u00e7ocukken dedi\u011fimiz gibi? G\u00fcn\u00fcm\u00fczde \u201ce\u015fitlik\u201d ad\u0131na vard\u0131\u011f\u0131m\u0131z noktaya ula\u015fmam\u0131z i\u00e7in ciddi sava\u015flardan, s\u0131navlardan ge\u00e7ildi\u011fini, yine edebiyat yoluyla siyaset yapabilmi\u015f olan kad\u0131nlar\u0131n m\u00fccadelesinden ya da onlar\u0131 destekleyen herkesin m\u00fccadelesinden takip edebiliyoruz. \u0130zin verin daha nicelerini g\u00f6rmek istedi\u011fimiz, daha \u00f6nceki yaz\u0131lar\u0131mda da bahsetti\u011fim(!), birka\u00e7 \u00f6rne\u011fi sizinle payla\u015fay\u0131m.<\/p>\n\n\n\n

\u00c7erkes bir aileden al\u0131n\u0131p sarayda e\u011fitim verildikten sonra evlendirilen Nuriye Ulviye Mevlan-Civelek kad\u0131nlara ses olabilmek, onlar\u0131 bilin\u00e7lendirebilmek \u00fczere Kad\u0131nlar D\u00fcnyas\u0131<\/em> isimli dergiyi \u00e7\u0131kararak ba\u015flatt\u0131\u011f\u0131 feminist siyaset, Osmanl\u0131 toplumunda en ses getiren kad\u0131n hareketlerinden biri olmu\u015ftur. Derginin masraflar\u0131n\u0131 kar\u015f\u0131layabilmek ad\u0131na m\u00fccevherlerini satt\u0131\u011f\u0131 bilinen Mevlan-Civelek yaz\u0131 kadrosunu sadece kad\u0131nlardan olu\u015fturmu\u015f; kad\u0131nlar\u0131n ba\u015fka bir ya\u015fam bi\u00e7imi bilmedi\u011fini, kendi haklar\u0131ndan habersiz oldu\u011funu belirterek bu durumu a\u015fmak i\u00e7in kad\u0131n\u0131n kendi ge\u00e7imini sa\u011flamas\u0131 ve toplumsal ya\u015fama kat\u0131lmas\u0131 gerekti\u011fini ileri s\u00fcrm\u00fc\u015ft\u00fcr. Derginin di\u011fer yazarlar\u0131ndan M\u00fckerrem Belk\u0131s, kad\u0131nlar\u0131n ancak hemcinsleriyle dayan\u0131\u015fma i\u00e7inde, ortak bir m\u00fccadeleye giri\u015fmeleriyle kad\u0131n\u0131n ezilmi\u015fli\u011fi sorununun a\u015f\u0131laca\u011f\u0131n\u0131 ileri s\u00fcrm\u00fc\u015ft\u00fcr. Dergi bu ama\u00e7la, Osmanl\u0131 kad\u0131nlar\u0131n\u0131n hak m\u00fccadelesini y\u00fcr\u00fcten Osmanl\u0131 M\u00fcdafaa- i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti\u2019ni kurmu\u015ftur. Yay\u0131n ilkesini kad\u0131n\u0131n erkekle e\u015fit olmas\u0131na \u00e7al\u0131\u015fmak olarak belirleyen Kad\u0131nlar D\u00fcnyas\u0131<\/em>, Osmanl\u0131 d\u00f6neminde ilerici kad\u0131n hareketinin en kararl\u0131 sesi olmu\u015ftur. Dergi ayn\u0131 zamanda 28 May\u0131s 1913 tarihinde a\u00e7\u0131lan Osmanl\u0131 M\u00fcdafaa-i Hukuk-i Nisvan Cemiyeti\u2019nin resmi yay\u0131n organ\u0131d\u0131r. Cemiyet, din ve mezhep ayr\u0131mc\u0131l\u0131\u011f\u0131na gitmeden her kad\u0131n\u0131n hakk\u0131n\u0131 savunan ve arayan, e\u015fit hak m\u00fccadelesi i\u00e7in \u00e7al\u0131\u015fan bir cemiyet olmu\u015ftur. Kad\u0131nlara yol g\u00f6stermeyi ve onlara toplumda yeni roller bi\u00e7meyi ama\u00e7lam\u0131\u015ft\u0131r. Kad\u0131nlar\u0131n \u00e7al\u0131\u015fma hayat\u0131na girebilmeleri, e\u011fitim alabilmeleri i\u00e7in b\u00fcy\u00fck u\u011fra\u015flar vermi\u015flerdir.<\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

E\u011fitimini evde \u00f6zel \u00f6\u011fretmenlerle tamamlayan, d\u00f6rt yabanc\u0131 dil bilen ve Osmanl\u0131 kad\u0131nlar\u0131n\u0131n ayd\u0131nl\u0131k y\u00fczlerinden olan Nezihe Muhiddin, Sabah, \u0130kdam <\/em>gibi gazetelerde sosyoloji, pedagoji ve psikoloji konular\u0131nda yaz\u0131lar yazm\u0131\u015f; yazd\u0131\u011f\u0131 piyesleri, operetleri sahnelenmi\u015f; senaryolar\u0131 filme al\u0131nm\u0131\u015ft\u0131r. \u00c7al\u0131\u015fan, \u00fcreten, rasyonel e\u011fitim g\u00f6rm\u00fc\u015f, meslek sahibi, siyasal ve toplumsal hayata tam olarak kat\u0131lan kad\u0131n, Nezihe Muhiddin\u2019in idealindeki kad\u0131n kimli\u011fini olmu\u015ftur. Kad\u0131n haklar\u0131 m\u00fccadelesini Cumhuriyet ilan\u0131ndan sonra da s\u00fcrd\u00fcrmeye devam eden Muhiddin, Cumhuriyet\u2019i \u201ckad\u0131n haklar\u0131 i\u00e7in uygun bir zemin\u201d olarak g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcnden, ilan\u0131ndan \u00f6nce, 15 Haziran 1923\u2019te, kad\u0131nlara oy hakk\u0131 ve siyasal haklar talebiyle \u201cKad\u0131nlar Halk F\u0131rkas\u0131\u201dn\u0131 kurmu\u015ftur. Bu u\u011furda verdi\u011fi m\u00fccadelede b\u00f6l\u00fcc\u00fcl\u00fck ile su\u00e7lanarak, derne\u011finin \u00e7at\u0131s\u0131 alt\u0131nda, T\u00fcrk Kad\u0131nlar Birli\u011fi\u2019ni kurarak Temmuz 1925 tarihinde Kad\u0131n Yolu <\/em>dergisini \u00e7\u0131karmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. \u0130lk yaz\u0131s\u0131 kad\u0131nlara siyasi haklar tan\u0131nmas\u0131 \u00fczerine olan dergide, kad\u0131n haklar\u0131 savunucusu erkek yazarlar da yer alm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\u0130yi bir e\u011fitim alarak farkl\u0131 \u00fclkelerde tahsilini tamamlayan, yabanc\u0131 k\u00fclt\u00fcrler ile kendi k\u00fclt\u00fcr\u00fcm\u00fcz\u00fcn mukayesesini yaparak, yabanc\u0131 k\u00fclt\u00fcr de\u011ferlerinin milli k\u00fclt\u00fcr\u00fcm\u00fczde kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 ara\u015ft\u0131ran Halide Edib Ad\u0131var, kad\u0131n\u0131n edebiyat \u00fczerinden siyasette nas\u0131l g\u00fc\u00e7l\u00fc bir konuma geldi\u011finin ve verilen kad\u0131n haklar\u0131 m\u00fccadelesinin en g\u00fczel \u00f6rneklerinden biridir. Bat\u0131 k\u00fclt\u00fcr\u00fcn\u00fc ve de\u011ferlerini e\u011fitimini tamamlarken yak\u0131ndan inceleme f\u0131rsat\u0131 bulan Ad\u0131var, milli m\u00fccadelenin seyrini etkileyecek olan g\u00fc\u00e7l\u00fc hitabeti sayesinde d\u00fczenledi\u011fi mitingler ile halk\u0131 bilin\u00e7lendirmeye, kad\u0131na ve kad\u0131n haklar\u0131na dair tarihimizde ilk kez somut ad\u0131mlar\u0131 atan Ulu \u00d6nder Mustafa Kemal Atat\u00fcrk ile birlikte \u00e7al\u0131\u015farak, toplumsal bilinci uyand\u0131rm\u0131\u015f g\u00fc\u00e7l\u00fc bir kad\u0131nd\u0131r.\u00a0T\u00fcrk halk\u0131n\u0131 harekete ge\u00e7iren ve \u00f6nderlik edenler devrin m\u00fcnevverleri, yazar ve edebiyat\u00e7\u0131lard\u0131r. Yaz\u0131lar\u0131 ile milli heyecan\u0131 ve direnci besleyen Ad\u0131var, 1919 y\u0131l\u0131nda, Vakit Gazetesi<\/em>\u2019nde s\u00fcrekli yazmaya ba\u015flar; B\u00fcy\u00fck Mecmua\u2019<\/em>n\u0131n da ba\u015fyazar\u0131 olur. Halide Edib Ad\u0131var, 1926-1939 y\u0131llar\u0131 aras\u0131nda, edebi faaliyetlerine ara vermemekle beraber, tarih felsefesi, \u015eark ve Garb medeniyetlerinin mahiyetleri, kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 tesirleri \u00fczerinde \u00e7al\u0131\u015fmalar yapm\u0131\u015f; Amerikan \u00fcniversitelerindeki derslerinde ve muhtelif Hindistan \u00fcniversitelerinde bu meseleleri sistemli olarak ele alm\u0131\u015ft\u0131r. Bat\u0131 edebiyat\u0131 ve T\u00fcrk edebiyat\u0131ndan okuduklar\u0131 onun mizac\u0131 etraf\u0131nda birle\u015fir. Mizac\u0131n\u0131n, ay\u0131r\u0131c\u0131 \u00f6zelli\u011fi akl\u0131na koydu\u011funu elde etmek, \u015fartlar\u0131 zorlamak ve h\u00e2kim olmak kelimeleriyle if\u00e2de edilebilir. \u0130\u015fte bu miza\u00e7, Handan\u0027da, Yeni Turan\u0027\u0131n Kaya\u0027s\u0131nda, Vurun Kahpeye\u0027nin Aliye\u0027sinde, Sinekli Bakkal\u0027\u0131n Rabia\u0027s\u0131nda edeb\u00ee t\u00fcr\u00fcn haz\u0131rlad\u0131\u011f\u0131 imk\u00e2n \u00f6l\u00e7\u00fcs\u00fcnde varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 hissettirdi\u011fi gibi Halide Edib Ad\u0131var, T\u00fcrk kad\u0131n\u0131n da hayat\u0131n\u0131 \u015fekillendirmi\u015ftir.<\/p>\n\n\n\n

Ba\u015fka \u00f6rneklerin verilebilmesi ya da bu de\u011ferli isimlere yenilerinin katlanarak eklenmesi temennisi ile\u2026<\/p>\n","post_title":"Ger\u00e7ekten e\u015fit miyiz?","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"gercekten-esit-miyiz","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-09-29 15:10:24","post_modified_gmt":"2020-09-29 12:10:24","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=114850","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":114850}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "540"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "135"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol