Geçtiğimiz yıl telif hakları sorununun ortadan kalkmasıyla birlikte neredeyse attığımız her adımda Küçük Prens görmeye başlamıştık. Yayınevlerinin birbirleriyle yarışarak baskıya yolladığı Küçük Prens kitapları, boyama dergileri ve çıkartma albümleriyle dolup taşan günlerin ardından, asırlık kahramanımızı 72’inci yaş dönümü şerefine beyaz perde de izleme şansına en sonunda eriştik. Üstelik bu seferki denemede, ana temaya ulaşma aşamasında tercih edilen dolaylı betimlerin mevcut tereddütlerin aksine oldukça başarılı bir işleyişe dahil olduğunu söylememiz mümkün.
En son Kung Fu Panda ile karşımıza çıkan Oscar ödüllü yönetmen Mark Osborne‘un kalkışmış olduğu bu uyarlamada, kitabın bire bir aktarımından ziyade kitapla karşılaşan küçük bir çocuğun hayat ile kurmaya çalıştığı iletişimlere tanıklık ediyoruz.
Tabii bu aşamalarda yönetmenin perdeye yaydığı samimi sıcaklık sayesinde, efsane baş yapıtın hem hayran kitlesi hem de yeni kuşak izleyicisini yakalayabilmek adına her türlü denge sağlanıyor.
Küçük Prens animasyon versiyonunda da mucizevi
Sağlam bir gelecek elde edebilmek için sürekli ders çalışmak zorunda kalan küçük bir kızın bakış açılarıyla başlangıç yapan film, tahmini bir 20 dakikalık bekleyişin ardından bizleri esas kahramanın hikâyesine doğru yavaşça dahil etmeye başlıyor. Tabii bu bekleyiş aşamalarında kitabın hayran kitlesi tarafından belli başlı homurtuların çıkma ihtimalini de asla göz ardı edemeyiz. Nitekim, evrensel bir efsanenin başka bir konu üzerinden dolaylı bir tasvirle yansıtılmaya çalışılması, ana hikâyeye sadık kalınması gerektiği fikrinin ağır basmasına sebebiyet veriyor – ki bu durum filmin ilk fragmanının internete düştüğü andan itibaren yükselişini sürdürmekteydi. Ancak, Antonie de Saint Saint-Exupéry kitabında vurgulamaya çalıştığı muazzam çıkarımları, Osborne’un filminde çift aşamalı bir ilerleyiş ile yakalayabiliyoruz.
Filmin kırılma noktasını ise küçük kızın bakışlarını takip ederek bizleri Pilot ile Küçük Prens’in diyaloglarına götüren mükemmel sahneler oluşturuyor. Hayat, büyümek – hiç büyümemek gibi soyutlaşan tüm kavramları en baştan gözden geçirmemize vesile olan film, yeniden başlamak ya da her daim çocuk kalmak isteyenlere harika bir final ile yol gösteriyor…
Kitap tutkunlarını memnun edecek türden tadımlık stop motion geri dönüşleri ve günümüze uyarlanan dolaylı anlatımı ile Küçük Prens, sahip olduğu evrensel gücünü animasyon versiyonuyla da mucizevi bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Küçük Prens’i kupa bardaklar, süs aksesuarları ve anahtarlıkların üzerinde taşımak yerine bir an önce sinemada izlemenizi tavsiye ederim. Zira sene içerisinde vizyona giren Prenses Kaguya Masalı ile Ters Yüz’ün ardından bu yılın en başarılı animasyonuyla baş başa kalma keyfini doyasıya çıkaracaksınız.