Ana SayfaKültür & SanatÖyküMaviş ümit | Öykü

Maviş ümit | Öykü

-

İyi huyluydu. Annesiyle güne gittiği evlerde ya tek başına oynar ya da başka bir çocuk gelmişse hiç kavga etmez, suratını asmaz, türlü çeşit oyunlar kurar beraber oynardı. Tabağına konan mozaik pastayı damağında erite erite bitirdikten sonra bir dilim daha istemezdi. El alemin mutfağına gizlice girmez, buzdolabını, fırının içini karıştırmazdı. Ablalarının maviş oğlanı, anne babasının umut ışığıydı. Bu yüzden adını Ümit koymuşlardı. Yataktan kalkıp işemeye giderken de andımızı okutturmaya kürsüye giderken de aynı yavaşlıkta yürürdü. Yüzünün pek sık gülmeyişi ileride büyük adam olacağına yorulurdu.

İlkokul sona geldiğinde büyük ablası öğretmen çıkmıştı. Orta ikiye geçtiğinde küçük ablası hemşireliği bitirmişti. Avucuna, pantolonlarının ceplerine gizli gizli harçlık bırakıyorlardı artık. Gizli gizliydi çünkü maaş günü geldiğinde aylıklarının nerdeyse hepsini babalarının eline sayıyorlardı. Kendilerine sadece yol ve yemek parası kalıyor, arkadaşlarıyla bir yerlere gidecek olsalar ikisinin de içi sıkılıyordu. Bu sıkıntıların bir gün son bulacağını biliyorlardı. Yokuştan sonra ovanın gelmesi, yağmurun ardından güneşin doğması gibi beklenen güzel günler kapıdaydı. Babaları onlar için yatırım yapıyordu. Evlendiklerinde evleri, eşyaları, çeyizleri iğneden ipliğe hazır olacaktı. 

Maviş Ümit, her maaş günü salondaki masif ceviz masada babasının yanında oturur, aralarında tek bir toz taneciği olmayan vernik izlerinden gözlerini ayırmazdı. Ayırmazdı çünkü babasının her maaş günü ablalarına çektiği nutuktan usanır, ablalarının uzattığı para tomarlarına sebebini çözemediği bir utançla bakardı. Öyle bir utançtı ki bu cebine sıkıştırılan üç beş kuruşu bir an evvel harcamak için gücün çıkardı evden. Tanıdığı ne kadar yaşıtı varsa hepsini gazoza, gofrete, cipse boğardı. Akşamında annesine gider bu sefer ondan para isterdi. Annesi hem kızar hem de “malı yemeye oğlan gerek,” diye mırıldanır gülümserdi. Kilerdeki pirinç çuvalının altına sakladığı kâğıt beş liralardan bir tanesini cebine sıkıştırırken,

“Burada para olduğunu kimseye söyleme e mi oğlum?” diye her seferinde tembihlerdi. Cebine konan para değil de kor parçasıydı sanki. Ondan kurtulmak için annesinin onu kucaklayan kollarından cıva gibi kayarak kurtulup kendini sokaklara, mahalle arası oynanan futbol turnuvalarına verirdi Ümit. İçinde, kalbinin hemen altında hissettiği ağırlığı anlatmaya çalıştıysa da kimseyi inandıramazdı. Götürdükleri doktorlar hiçbiri bir şey bulamamış “evham” demişlerdi. Alıştı Ümit bu ağırlıkla yaşamaya, kendisini hücre hücre zehirlemesini engelleyemedi. Bu böyle sürüp gitmeyecekti elbette, bunu biliyordu. O anın ne zaman geleceğini bekliyordu sadece.

Lise sona geçtiği yaz, nemli sıcak bir sabah babası evden çıkmadan onu yakalamış:

“Gel de biraz konuşalım seninle oğlum” demişti. Ceviz masada her zamanki yerlerine oturmuşlardı. Karşısında ablaları yerine oymalı tahta bir kutu vardı. 

“Ablaların evleniyorlar, yuvadan uçuyorlar. Bu kutunun içindeki tapular artık senin oğlum…”

“Baba…” diyerek sözünü kesmeye çalıştıysa da babası omuzlarından bastırarak kalkmasını engelledi.

“Lafım bitmedi.  Ablaların bundan böyle kocalarına emanet olacak. Aklını başına devşir, it gibi dolanma sokaklarda artık. İşletme okuyacaksın. Sermayen hazır.” 

Babasının salondan çıkmasıyla büyük, simsiyah ve ağır bir kapının üzerine kapandığını düşündü, Ümit. Gözünü kapattı, ablalarının gözleri geldi gözünün önüne. Bakamadı gözlerine, hayalinde olsa bile. Yapması gereken tek bir şey vardı…  

O günün gecesinden sonra hiç kimse O’nu bir daha görmedi. Ta ki büyük ablası öğretmenler odasında arkadaşının cep telefonundan herkese tek tek neredeyse zorla gösterdiği tatil fotoğraflarında onu görene dek… Yere kapanmış gibi duran, başında pis bir kapüşonla bakışlarını kameraya dikmiş bir adamın fotoğrafına ister istemez diğerlerinden daha dikkat kesilmişti. Ayten seyahat anılarını anlatmak için arsız bir istek duyuyordu zaten.

“Bu köprü çok meşhurmuş, adını unuttum şimdi.  Ay zaten her yerini beğendim ben bu Prag’ın. Dilencileri bile bir başka. Bizdekiler gibi yalvarmıyorlar, bütün gün secde eder gibi böyle… “

Büyük ablanın fotoğraftan gözünü ayırmadığını görünce daha da ballandırmaya süslemeye başladı. 

“Bizim yabancı dilde konuştuğumuzu duyunca kaldırdı başını, yoksa gözleri hep yere bakıyordu…”

Büyük abla tek bir şey söyleyebildi

“Başkaymış hakikaten… Bana da gönderir misin bu fotoğrafı?”

\n

\u0130yi huyluydu. Annesiyle g\u00fcne gitti\u011fi evlerde ya tek ba\u015f\u0131na oynar ya da ba\u015fka bir \u00e7ocuk gelmi\u015fse hi\u00e7 kavga etmez, surat\u0131n\u0131 asmaz, t\u00fcrl\u00fc \u00e7e\u015fit oyunlar kurar beraber oynard\u0131. Taba\u011f\u0131na konan mozaik pastay\u0131 dama\u011f\u0131nda erite erite bitirdikten sonra bir dilim daha istemezdi. El alemin mutfa\u011f\u0131na gizlice girmez, buzdolab\u0131n\u0131, f\u0131r\u0131n\u0131n i\u00e7ini kar\u0131\u015ft\u0131rmazd\u0131. Ablalar\u0131n\u0131n mavi\u015f o\u011flan\u0131, anne babas\u0131n\u0131n umut \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131yd\u0131. Bu y\u00fczden ad\u0131n\u0131 \u00dcmit koymu\u015flard\u0131. Yataktan kalk\u0131p i\u015femeye giderken de and\u0131m\u0131z\u0131 okutturmaya k\u00fcrs\u00fcye giderken de ayn\u0131 yava\u015fl\u0131kta y\u00fcr\u00fcrd\u00fc. Y\u00fcz\u00fcn\u00fcn pek s\u0131k g\u00fclmeyi\u015fi ileride b\u00fcy\u00fck adam olaca\u011f\u0131na yorulurdu.<\/p>\n\n\n\n

\u0130lkokul sona geldi\u011finde b\u00fcy\u00fck ablas\u0131 \u00f6\u011fretmen \u00e7\u0131km\u0131\u015ft\u0131. Orta ikiye ge\u00e7ti\u011finde k\u00fc\u00e7\u00fck ablas\u0131 hem\u015fireli\u011fi bitirmi\u015fti. Avucuna, pantolonlar\u0131n\u0131n ceplerine gizli gizli har\u00e7l\u0131k b\u0131rak\u0131yorlard\u0131 art\u0131k. Gizli gizliydi \u00e7\u00fcnk\u00fc maa\u015f g\u00fcn\u00fc geldi\u011finde ayl\u0131klar\u0131n\u0131n nerdeyse hepsini babalar\u0131n\u0131n eline say\u0131yorlard\u0131. Kendilerine sadece yol ve yemek paras\u0131 kal\u0131yor, arkada\u015flar\u0131yla bir yerlere gidecek olsalar ikisinin de i\u00e7i s\u0131k\u0131l\u0131yordu. Bu s\u0131k\u0131nt\u0131lar\u0131n bir g\u00fcn son bulaca\u011f\u0131n\u0131 biliyorlard\u0131. Yoku\u015ftan sonra ovan\u0131n gelmesi, ya\u011fmurun ard\u0131ndan g\u00fcne\u015fin do\u011fmas\u0131 gibi beklenen g\u00fczel g\u00fcnler kap\u0131dayd\u0131. Babalar\u0131 onlar i\u00e7in yat\u0131r\u0131m yap\u0131yordu. Evlendiklerinde evleri, e\u015fyalar\u0131, \u00e7eyizleri i\u011fneden ipli\u011fe haz\u0131r olacakt\u0131. <\/p>\n\n\n\n

Mavi\u015f \u00dcmit, her maa\u015f g\u00fcn\u00fc salondaki masif ceviz masada babas\u0131n\u0131n yan\u0131nda oturur, aralar\u0131nda tek bir toz taneci\u011fi olmayan vernik izlerinden g\u00f6zlerini ay\u0131rmazd\u0131. Ay\u0131rmazd\u0131 \u00e7\u00fcnk\u00fc babas\u0131n\u0131n her maa\u015f g\u00fcn\u00fc ablalar\u0131na \u00e7ekti\u011fi nutuktan usan\u0131r, ablalar\u0131n\u0131n uzatt\u0131\u011f\u0131 para tomarlar\u0131na sebebini \u00e7\u00f6zemedi\u011fi bir utan\u00e7la bakard\u0131. \u00d6yle bir utan\u00e7t\u0131 ki bu cebine s\u0131k\u0131\u015ft\u0131r\u0131lan \u00fc\u00e7 be\u015f kuru\u015fu bir an evvel harcamak i\u00e7in g\u00fcc\u00fcn \u00e7\u0131kard\u0131 evden. Tan\u0131d\u0131\u011f\u0131 ne kadar ya\u015f\u0131t\u0131 varsa hepsini gazoza, gofrete, cipse bo\u011fard\u0131. Ak\u015fam\u0131nda annesine gider bu sefer ondan para isterdi. Annesi hem k\u0131zar hem de \u201cmal\u0131 yemeye o\u011flan gerek,\u201d diye m\u0131r\u0131ldan\u0131r g\u00fcl\u00fcmserdi. Kilerdeki pirin\u00e7 \u00e7uval\u0131n\u0131n alt\u0131na saklad\u0131\u011f\u0131 k\u00e2\u011f\u0131t be\u015f liralardan bir tanesini cebine s\u0131k\u0131\u015ft\u0131r\u0131rken,<\/p>\n\n\n\n

\u201cBurada para oldu\u011funu kimseye s\u00f6yleme e mi o\u011flum?\u201d diye her seferinde tembihlerdi. Cebine konan para de\u011fil de kor par\u00e7as\u0131yd\u0131 sanki. Ondan kurtulmak i\u00e7in annesinin onu kucaklayan kollar\u0131ndan c\u0131va gibi kayarak kurtulup kendini sokaklara, mahalle aras\u0131 oynanan futbol turnuvalar\u0131na verirdi \u00dcmit. \u0130\u00e7inde, kalbinin hemen alt\u0131nda hissetti\u011fi a\u011f\u0131rl\u0131\u011f\u0131 anlatmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131ysa da kimseyi inand\u0131ramazd\u0131. G\u00f6t\u00fcrd\u00fckleri doktorlar hi\u00e7biri bir \u015fey bulamam\u0131\u015f \u201cevham\u201d demi\u015flerdi. Al\u0131\u015ft\u0131 \u00dcmit bu a\u011f\u0131rl\u0131kla ya\u015famaya, kendisini h\u00fccre h\u00fccre zehirlemesini engelleyemedi. Bu b\u00f6yle s\u00fcr\u00fcp gitmeyecekti elbette, bunu biliyordu. O an\u0131n ne zaman gelece\u011fini bekliyordu sadece.<\/p>\n\n\n\n

Lise sona ge\u00e7ti\u011fi yaz, nemli s\u0131cak bir sabah babas\u0131 evden \u00e7\u0131kmadan onu yakalam\u0131\u015f:<\/p>\n\n\n\n

\u201cGel de biraz konu\u015fal\u0131m seninle o\u011flum\u201d demi\u015fti. Ceviz masada her zamanki yerlerine oturmu\u015flard\u0131. Kar\u015f\u0131s\u0131nda ablalar\u0131 yerine oymal\u0131 tahta bir kutu vard\u0131. <\/p>\n\n\n\n

\u201cAblalar\u0131n evleniyorlar, yuvadan u\u00e7uyorlar. Bu kutunun i\u00e7indeki tapular art\u0131k senin o\u011flum\u2026\u201d<\/p>\n\n\n\n

\u201cBaba\u2026\u201d diyerek s\u00f6z\u00fcn\u00fc kesmeye \u00e7al\u0131\u015ft\u0131ysa da babas\u0131 omuzlar\u0131ndan bast\u0131rarak kalkmas\u0131n\u0131 engelledi.<\/p>\n\n\n\n

\u201cLaf\u0131m bitmedi.  Ablalar\u0131n bundan b\u00f6yle kocalar\u0131na emanet olacak. Akl\u0131n\u0131 ba\u015f\u0131na dev\u015fir, it gibi dolanma sokaklarda art\u0131k. \u0130\u015fletme okuyacaks\u0131n. Sermayen haz\u0131r.\u201d <\/p>\n\n\n\n

Babas\u0131n\u0131n salondan \u00e7\u0131kmas\u0131yla b\u00fcy\u00fck, simsiyah ve a\u011f\u0131r bir kap\u0131n\u0131n \u00fczerine kapand\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc, \u00dcmit. G\u00f6z\u00fcn\u00fc kapatt\u0131, ablalar\u0131n\u0131n g\u00f6zleri geldi g\u00f6z\u00fcn\u00fcn \u00f6n\u00fcne. Bakamad\u0131 g\u00f6zlerine, hayalinde olsa bile. Yapmas\u0131 gereken tek bir \u015fey vard\u0131\u2026  <\/p>\n\n\n\n

O g\u00fcn\u00fcn gecesinden sonra hi\u00e7 kimse O\u2019nu bir daha g\u00f6rmedi. Ta ki b\u00fcy\u00fck ablas\u0131 \u00f6\u011fretmenler odas\u0131nda arkada\u015f\u0131n\u0131n cep telefonundan herkese tek tek neredeyse zorla g\u00f6sterdi\u011fi tatil foto\u011fraflar\u0131nda onu g\u00f6rene dek\u2026 Yere kapanm\u0131\u015f gibi duran, ba\u015f\u0131nda pis bir kap\u00fc\u015fonla bak\u0131\u015flar\u0131n\u0131 kameraya dikmi\u015f bir adam\u0131n foto\u011fraf\u0131na ister istemez di\u011ferlerinden daha dikkat kesilmi\u015fti. Ayten seyahat an\u0131lar\u0131n\u0131 anlatmak i\u00e7in ars\u0131z bir istek duyuyordu zaten.<\/p>\n\n\n\n

\u201cBu k\u00f6pr\u00fc \u00e7ok me\u015fhurmu\u015f, ad\u0131n\u0131 unuttum \u015fimdi.  Ay zaten her yerini be\u011fendim ben bu Prag\u2019\u0131n. Dilencileri bile bir ba\u015fka. Bizdekiler gibi yalvarm\u0131yorlar, b\u00fct\u00fcn g\u00fcn secde eder gibi b\u00f6yle\u2026 \u201c<\/p>\n\n\n\n

B\u00fcy\u00fck ablan\u0131n foto\u011fraftan g\u00f6z\u00fcn\u00fc ay\u0131rmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcnce daha da balland\u0131rmaya s\u00fcslemeye ba\u015flad\u0131. <\/p>\n\n\n\n

\u201cBizim yabanc\u0131 dilde konu\u015ftu\u011fumuzu duyunca kald\u0131rd\u0131 ba\u015f\u0131n\u0131, yoksa g\u00f6zleri hep yere bak\u0131yordu\u2026\u201d<\/p>\n\n\n\n

B\u00fcy\u00fck abla tek bir \u015fey s\u00f6yleyebildi<\/p>\n\n\n\n

\u201cBa\u015fkaym\u0131\u015f hakikaten\u2026 Bana da g\u00f6nderir misin bu foto\u011fraf\u0131?\u201d<\/p>\n\n\n\n

<\/p>\n","post_title":"Mavi\u015f \u00fcmit | \u00d6yk\u00fc","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"mavis-umit-oyku","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-08-30 19:33:13","post_modified_gmt":"2021-08-30 16:33:13","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117482","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117482}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "46"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "12"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Rüzgargülleri ve Duvarlar | Öykü

Artık cenaze törenlerine gitmiyorum. En son bizim güvenlik görevlisinin annesininkine gittim. Her zamanki gibi avlunun en ücra yerine gidip geleni gideni izlemeye başladım. Bir kadın,...

Çiy damlası | Öykü

Güneş Hoca yine saçma sapan atıp tutmaya başlıyor. Dayanamayıp söz alıyorum. Bu sefer Zeus gibi şimşeklerini bana çeviriyor. Tam yerimden fırlayıp sınıftan çıkacağım. "Çiy damlası...

Ölenle Ölünmüyor | Öykü

Vallahi günler nasıl geçiyor hiç anlamıyorum Semra ablacığım. Düşündüm de ne kadar oldu rahmetliler gideli? Yedi bilemedin sekiz ay olmuştur. Senin torun bile yürüyecek neredeyse....

ÇOK RİCA EDİYORUM

  Bakın, ben dramaların hatta romantik komedilerin ayrılık, kavga, küslük sahnelerine dayanamam. İleriye sararım o sahneler bitsin diye.  Kavuşma, barışma sahnelerini ise defalarca izlerim. Hepsini değil...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol