Bu hafta Mor Salı’da, hepimizi sinirden çatlatan “Bayan biniyor, arkaya doğru yanaşalım” la başlayıp bizi oturduğumuz yerde sinir küpüne çeviren, ayakkabıyı çıkarıp beyninin pekmezini akıtmak istememize sebep olan (Şakacıktan dedim. Şiddet tü kaka, bazen.) muhabbetlerin ve oranızda buranızda hissedip nerEden geldiğini anlamadığınız ani, tilki kurnazlığında bir zavallılıkla yapılmış dokunmalar, efendime söyleyeyim sürtünüp geçmeler gibi hareketlerin yaşandığı ‘toplu’ taşıma araçlarında yaşananlara değinelim dedim.
Ankara’nın bir türlü çözülmeyen ulaşım problemi neticesinde olan yine kadınlara oluyor. Sabah uyanmışım mesela bahar gelmiş, içim kıpırlanmış. Efendime söyleyeyim şarkı söyleye söyleye durağa yürüyorum. Minibüsü durdurup biniyorum. Oradan bir ses: “Bayana yer açın.” Ya sabır diyip sabah neşemi sabote etmelerine izin vermemeye karar verdikten sonra parayı uzatıyorum. Para üstümü geri uzatacak olan cinsiyeti erkek, beyni cücük kadar olan muavin beyden yükselen ses: “Bayan, para üstünüz.”
Yahu kardeşim ben uzaylı mıyım? Başka bir tür müyüm ki ismimi “bağyan” koymuşsun. Birincisi benim cinsiyetim ‘bayan’ değil; tıpkı senin cinsiyetinin ‘bay’ olmadığı, ‘erkek’ olduğu gibi ben de bir ‘kadın’ım. İkincisi; ya biz sana hitap ederken “Afedersiniz erkek” diyor muyuz? Eğer maksadın kibarlıksa cinsiyetimle hitap etmemen tercihimdir. “Yok illa olmaz” diyorsan, ‘hanım’ diyebilirsin mesela.
Neyse, dönelim hikayeye. Minibüsün iyice tıkış tıkış olmasına aldırmayan şoförün bir sonraki durakta tekrar durmasıyla arkadan bir ses yükseliyor: “Önüm bayan doldu, daha ne kadar alacaksın!” Önünün arkasının kadın dolmasıyla kendine hakim olamayacak ki herhalde, düşüncesini karşı tarafın cinsel uzuvlarından ayıramayarak böyle bir laf ediyor adamcağız. Haline acınmayacak gibi değil… Önündeki kadından başka düşünecek hiçbir şeyi olmayadursun, bir de aklının hakimiyetini bir tarafına vermiş olması durumu iyice iğrençleştiriyor benim ve minibüste benim gibi düşünen nice insanın gözünde.
Ankara’da oturarak yolculuk etmenin zaten bir hayal olduğunu düşünüp bir saatlik yolu ayakta gideceğinizi kabullenmişiz zaten. Çok şükür kolumuz bacağımız da tutuyor hani… Lakin bir koltuk boşalıyor. Yanınızda duran, sizin yaşlarınızdaki bir erkek “Buyrun” edasıyla koltuğu size bahşediyor. Neden? Aynı yaşta ve muhtemelen aynı kuvvette olduğunuzu düşündüğünüz bu insan neden size yer veriyor? Cevap basit: “Kibarlık” yapmaya çalışıyor. Çünkü bizim “fıtratımızın” çiçek gibi narin olduğuna inandırılmış. “Çiçek babandır” söylemini duymamış olsa gerek. Ama birazcık mantıklı düşünse anlayacak ki kadınların da kavramaya yarayan on adet parmağı, dengede durmayı sağlayan bir merkezi sinir sistemi filan var. Kaslarımız da var hani, yok değil. Anatomi falan desem,belki? Ha?
Hadi yine kötü değil. En azından iyilik yapmaya çalışıyor aklı sıra. En azından durumdan nemalanmaya çalışıp oranı buranı ellemiyor. Bu duruma ses çıkardığında “Ne diyorsun lan sen? Ne ellemesi?” gibi suçluluk psikolojisiyle çaresiz, acınası, komik cevaplar vermiyor. Ya da minibüsün sallanmasını fırsat bilip sürtünmeye çalışmıyor. O kadar “aç” kalmış ki bu insanlar, kelimenin tam anlamıyla. Keşke kendilerini bir de kadınların gözünden görseler diyeceğim de “çok da fifi” diyecek onlar da. Ama üzülmeyin kızlar, biz de onları zerre umursamıyoruz. N’apıyoruz? Bağırabildiğimiz kadar bağırıp, hakaret edip, yerin dibine sokup sonra da verdikleri aptal tepkilere kahkahalarla gülüp iyice küçük düşürüyoruz.
Yolculuğumuzun sonuna geldiğimizde, yavaşça yaklaşıyoruz muavine doğru. Kullandığı kelimelerin çirkinliğini anlatıp, yerine kullanması gerekenleri gayet mütevazi bir tavırla belirtiyoruz ve bu kez muavin n’apıyor dersiniz? Tabii ki yavşamaya başlıyor. “Nerede oturuyorsun?” ile başlayıp, inmek için düğmeye basmamla “Bir daha minibüse bindiğinde benim adımı ver, para almasınlar” diye bitirdiği bol salyalı muhabbetinden sonra kendimi minibüsten dışarı atıp bir “oh” çekiyorum.
Bu ve bu gibi hikayeler biz kadınların toplu taşıma araçlarında maruz bırakıldığı cinsiyetçi söylem ve davranışlardan çoğunu destekleyen hikayelerdir. En üzücüsü de bu gibi durumlar bir kadının başına geldiğinde diğer kadınların susuyor olmasıdır. Sen kulaklığını takıp “I am a boss ass bitch” dinlemeye devam ederken, göz ardı ederken biz bir kişi daha eksiliyoruz.
Bu arada; bu iş öyle pembe otobüslerle, kadınlara ayrı ulaşım araçlarıyla çözülmez efendim. Kadınlara sağlanan bu araçlar erkeklerinki kadar donanımlı olacak ya da onlarınki kadar erişilebilir olabilecek mi sanıyorsunuz? Onlara 15 dakikada birse kadınlara saatte bir olacak. Sonra talep yok diye saat aralıkları iyice uzatılacak. Sonra da bum! İyice dışlanacaksın dışarıdaki dünyadan.
Bu durum için erktolia.org‘un başlattığı Toplu Taşımada Tacize Karşı Bilinçlendirme Kampanyası‘nı imzalamanızın öneminin altını çizmeme gerek kalmadığını düşünüyorum.
Ha bir de cinsiyetçi söylem demişken; buyrun burdan.