1950’lerde İngiltere’de doğduğu halde asıl gelişme alanını Amerika’da bulmuş olan Pop Sanat yirminci yüzyılın başlıca sanat hareketlerinden biri olarak nitelendirilmektedir. “Pop Sanat” terimini ilk kez 1958 yılında, İngiliz eleştirmen Lawrence Alloway (1926-90), Architectural Design dergisine yazdığı “Sanatlar ve Kitle İletişimi” başlıklı makalesinde popüler kültür ürünlerini tanımlamak için kullanmıştır.
Toplumsal değişim sürecinde reklam imgeleri ve resimli romanlar gibi kitle iletişim araçlarından alınan tema ve teknikleri kullanımıyla yirminci yüzyıl sanatına önemli açılımlar sağlamıştır. Pop sanat, döneminde hakim olan soyut dışavurumculuğun baskın fikirlerine karşı bir eğilim olarak yorumlanır. Soyut dışavurumculuğun elitist yaklaşımına karşı popüler imgelerin kullanımını amaçlamaktadır. Pop sanat kullandığı imgelerin kültürel anlamda yaygınlığıyla geniş halk kitleleri tarafından benimsenmiştir. Bu anlamda sanatçı ve topluluk arasındaki uzlaşmayı temsil ederken, eleştirdiği kültürün bir parçası olmaktan kurtulamamıştır. (Yard. Doç.Dr. Türkmenoğlu, Dilek, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2007/2, Sayı 23, SS. 95-101)
Pop Sanat akımının ortaya çıkmasında rol oynayan sosyo-kültürel etmenler oldukça karmaşıktır. Bu etmenlerden bir tanesi Amerikan seri üretim yöntemlerinde ortaya çıkan artıştır. Makineleşme ve gittikçe artan seri üretim, toplumsal yaşamdaki ilişkileri de değiştirmiştir. Bu anlamda Pop Sanat, toplumsal ve kültürel değişim sürecinde yeni bir yaşama biçimi ve kültürün simgesi olmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nde endüstriyel gelişimin sonuçları ve gittikçe artan ulusal gelir, toplumda doyum tanımayan ve temeli tüketime dayalı bir yaşam biçimini oluşturmaya başlamıştı. Pop Sanat’ın oluşma zemini bu savaştan sonra kapitalist ekonominin patlamasıyla ortaya çıkmıştır. Mutluluğu yalnız maddi yaşam koşullarında arayan bu toplumun bireyleri, psikolojik olarak da bireysel özgürlüğün sınırlarını zorluyorlardı. Bütün bu gelişimlerin sonucunda, geleneklere sırt çeviren ve toplumun değer yargılarını önemsemeyen, istediği gibi davranan bireyci insan tipi ortaya çıkıyordu. Bu da tek tip insan tipini beraberinde getiriyordu. (Gençaydın, Zafer, Boyut Dergisi, 3/4 haziran 1984:11)
Daha çok batılı kapitalist ülkelerin yaşadığı bu geçici ekonomik refah dönemi, tüketim alışkanlıklarını değiştirirken iki kutuplu dünyanın ideolojik çatışmasını somutlayan bir alanı da işaret etmiştir. Gösterişli yaşamlar, cinsel özgürlük hareketi, filmler (Hollywood sinemasının yeni şöhretler üretirken yeni düşler üretmesi), posterler, müzik, elektronik araçlar, fastfood, konserve, otomobil teknolojisi gibi yaşama kültürünü dolaysız şekilde biçimleyen her şeyde sosyalizm karşıtı bir alternatif yaşam ideali dile getirilmek istenmiştir. (Murat, Özlem, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Eğitimi, Feminist Sanat ve Pop Sanatın İncelenmesi, 2009)
Pop Sanat’ın ortaya çıktığı 1950’lerde toplum içindeki sınıfsal ayrılıkların, alt/üst kültür çatışmalarının daha belirgin bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Yüksek kültürün popüler kültürü yargıladığını ve bunun sebebininde kültürlerarası rekabetin olduğunu görüyoruz. Örneğin; Amerikan Yaşam kültürüne ilgi duyan bireylerin, kendi tercihlerinden farklı sanat, müzik biçimlerini veya kentli kültürlerin kırsal kesim kültürünü bir kültürsüzlük olarak tanımlamaları, kültürel iletişim biçimlerinin var olma çabalarına işaret etmektedir. Kitle kültürü, kapitalizmin halkın beklentilerine göre düzenlediği, paketleyip sunduğu bir kültürdür.
Popüler kültür ise, kitlelerin popüler beğeni tercihleri ve sürekli tüketimi doğrultusunda kitle kültürünün belirleyicisi ve gerçekleştiricisi konumundadır. Popüler kültür, halkın seçimi ile belirlenmemekte, kitle iletişim araçları (posta, telefon, radyo, gazete, sinema, afiş, dergi, tiyatro, video, reklamcılık sektörü vb) ile halkı etki altında bırakmaktadır. Örneğin; özellikle kırsal kesimde yaşayan bireylerin, normalde hiç görmedikleri ve adını bile duymadıkları gösterişli marka ürünlerini talep etmeleri mümkün değildir. Bunu kitle iletişim araçları vasıtasıyla talep etmektedirler. Böylece arzu ve statü kavramları yer değiştirmeye başlar. (Murat, Özlem, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Eğitimi, Feminist Sanat ve Pop Sanatın İncelenmesi, 2009)
Popüler kültür nesnelerinin artması ve bunların sanatta kullanılmasıyla birlikte yüksek sanat ve yoz sanat aşağı kültür gibi kavramlar ortaya çıktı. Popüler kültür ya da yoz kültür (yüksek sanatın tersi), kitch olarak biliniyordu. Orta sınıf ve daha düşük gelirli halkın 19. yüzyıldaki endüstri devriminden itibaren yükselen ekonomik gücüyle birlikte sanatçılar bu kesimin ihtiyaçlarına yönelik yeni çeşitli eğlenceli şeyler yarattılar. Bunlar ucuz romanlar, çizgi romanlar, film, televizyon, reklam nesneleri gibi koleksiyonu yapılabilir şeyler içeriyordu. Bu bağlamda Türkiye’de 1950’li yıllara kadar giden geçmişte arabesk müziğin önemli yer aldığını görebiliriz.
Arabesk müziğin imgesel çağrışımlarına bakıldığında acı, kader, hiçlik, tutunamamazlık, çatışma gibi kelimelerle karşılaşırız. Alt kültür ve arabesk örneğinin yansıması olarak Müslüm Gürses örneğini verebiliriz. Müslüm Gürses’in kitlesi sınıfsal skalada en altta, tutunamayan, işsiz, kültürel olarak yoksun ve yoksul bırakılmış, kentsel yaşam biçimine temas etmemiş ve dışlanmış insanların içinden çıkar. Türkiye’de sanayileşme ile birlikte özellikle doğu illerinden kente başlayan göçlerle yakından ilişkilidir. Göç eden insan bir bakıma yarım kalır, geride bırakılan hüznü yeni bir yaşamın belirsizliği üzerinden şekillenir. Bu belirsizlik bireyin kendi tanımını kaybetmesine ve kendisini yeni bir kültürle var etmesine sebep olur. Bu kültürün müziksel yansıması ise arabesktir. (http://blog.radikal.com.tr/kultur-ve-sanat/bir-karsı-kultur-olarak-arabesk, 01.06.2014, 16.32)
1956 yılında Londra’daki Whitechapel Galerisi’nde “İşte Yarın” başlıklı sergide yer alan “Bugünün evlerini bu denli farklı, bu denli cazip kılan nedir?” başlıklı kolaj, “pop” türünde sanatın ilk örneklerinden biri olarak nitelendirilir. Kolajı gerçekleştiren İngiliz sanatçı Richard Hamilton’a göre Pop Sanat, toplumun değişen değerlerine yönelik sanatsal bir inancı yansıtmaktadır: 20.yüzyılda kent yaşamını soluyan sanatçının kitle kültürünün tüketicisi olması ne kadar kaçınılmazsa, o kültüre katkıda bulunması da o kadar kaçınılmazdır.
Hamilton’ın kolajı, bu söylemin görsel bir karşılığı gibidir: Pentür geleneğini dışlayarak herkesin elinden gelebilecek “kes yapıştır” tekniğini kullanması, sanatçının bilinçli bir tercihidir ve okura yönelen bir mesajdır. (Antmen, Ahu, 20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2008, ss 159 ) “Pop sanat”ın öncüsü olan Richard Hamilton’un bu kolaj çalışması bir ev içi görüntüsüdür. Herhangi bir iç dekorasyon, ister istemez bir dönemi yansıtacaktır. Ne var ki, bu resimde dikkat edilmesi gereken ilk özellik teknikle ilgili olandır: Kolaj oluşudur. Kolajın en temel özelliği imgesele açılmayı ön koşullamasıdır, ikonik olandan uzaklaşma kolaylığı sağlamasıdır.
Pop sanatçıları, dadacılar gibi yapıştırmaca ve fotomontaj tekniklerini kullanmışlardır. Dada’nın yapıştırmacalarında (kolajlarında) garip bir etki ya da anlamsız bir dünya imgesi yaratmak için çeşitli imgeler, gerçek mekan ilişkilerinden koparılarak belli bir gruplaşmaya (cofiguration) gidiliyordu. Oysa burada, bu tür “satirik” etkilere yer verilmemekteydi; pop eğilimlerinde yapıştırmaca ve fotomontaj imgeleri kendi gerçek içerikleriyle sanat yapıtına girmişlerdi. (Lynton, Norbert, Modern Sanatın Öyküsü, 2004, ss 287)
Richard Hamilton’ın bu çalışması pop sanatın ilk örneklerini oluşturur. 1950’li yıllarda modern yaşamın göstergeleriyle donanmış bir evin içerisini gösteren kolajda, televizyon, elektrikli süpürge, kasetçalar gibi aletlerin yanı sıra pencereden görünen sinema salonu ve duvarda asılı duran çizgi roman afişi gibi çeşitli öğeler aracılığıyla batı dünyasından gündelik yaşamın bir portresini sunar.
Hamilton’ın, her yerde bulunan bu tip nesnelerden yararlanarak sanat yapma konusunda ısrarı, geleneklere karşı bir davranış olarak değerlendirilebilir. Bu resim bir yandan dönemin kültürel durumuna işaret ederken, bir yandan da simgesel gösterge olmaya yönelir. Buna ek olarak resmin felsefi ve/ya ironik niteliğine değinilebilir. Ancak kullandığı rol geleneklere uygun da düşmektedir. (Antmen, Ahu, 20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2008, ss 160)
Öncelikle resimdeki ögeleri tarihsellikleri içinde ele alırsak: Odanın tavanı, tavan algısı yaratsa da normal bir tavan değil. Tavan ay yüzeyini sergiliyor. Bu işaret eden, o dönem için aya gitme çalışmaları yapan bir anlayışın simgesi olarak gelip evimizin içine yerleşir, bir anlamda insanlığın zihnine. Zaten yukarda oluşu da bu anlamda önemlidir. Bu çalışmada kitle iletişim araçlarının hepsi mevcuttur; gazete, televizyon ve bir Hollywood filmi yayınlanmaktadır, duvarda asılı bir pembe rüyalar afişi ve pencereden dışarıya bakıldığında görülen bir tiyatro ile sahne tamamlanır.Her şeyden önce afiş, insanın beş duyusuna seslenen bir Rönesans resmini andırır. Ayrıca bu afiş; on yedinci yüzyılda yapılmış ve günlük yaşamı simgeleyen; evdeki bir çift, işgören bir hizmetçi ve geri planda da kent yaşamını konu edinen bir Hollanda resmini akla getiriyordu (Lynton, Norbert, Modern Sanatın Öyküsü, 2004, ss 287).
Sehpada duran kahveler, hazır kek ve dönemin popüler araba markası olan Ford amblemli abajur da cabası. Hamilton Pop Sanat’ın belirleyici öğelerini sıralarken dönemin ruhunu vurgulamıştır; popüler, tüketilebilen, genç, seksapelli, para ile ilişkili. Richard Hamilton’ın bu yapıtı kendi zamanın varsıllık ölçütlerini sergiler ve satın alıyorum öyleyse varım sloganını yüksek perdeden seslendirir.(Murat, Özlem, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-İş Eğitimi, Feminist Sanat ve Pop Sanatın İncelenmesi, 2009)
Geleneksel cinsiyet rollerini yeniden üreten çalışmasında erkeğin kadın gibi seyirlik bir nesne halinde görülmesi oldukça ironiktir. Vücut geliştirme yönündeki ilk heveslerin bu dönemde yaşanmaya başlamasından kaynaklanır. Kadın bedeninden sonra erkek bedeninin de vitrinde yerini almaya başladığı bir gerçekti; çünkü bu, kadın vücudundan sonra erkek vücudunun da metalaştığına işarettir. Kolajda kadın son derece alımlı ve düzgün fizikli, erkek ise oldukça kaslıydı ve elinde lolipop taşıyordu.
Pop sanatçıları kadın formunu kullanırken onu bir tüketim nesnesi olarak tüketiciye sunmakta ve popüler olan kadınları veya tüketim nesnesiyle birleştirerek yapılan eser çekici hale getirilmektedir. Pop Art’da kadın imgesi ve nesneler duyguların dışa vurumu değildir ama Pop Art sanatında popüler kadın imgesi ve nesneler sanat yoluyla, popülerlik adına kullanımı, sanatta kendine mal etme, bir meta olarak kullanılarak basitleştirilip sıradan hale getirilmiştir. Kadın figürünün çekiciliği kullanılarak verilmek istenen mesaj sanat yoluyla topluma aksettirilmektedir, kadın bir nesne, meta, reklam aracı olarak kullanılmaktadır. (Antmen, Ahu, 20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2008, ss 160 )
Richard Hamilton’ın bu kolaj çalışmasında evin bir temizlikçisi de vardır. Bu doğrudan ideal bir hayat nasıl olmalının cevabı niteliğindeydi. Evet, ideal bir yaşam böyle olmalıydı. Bundan hareketle 1950’lerden 70’lere iletişim ve görüntü teknolojilerinin gelişmesi ile giderek medya toplumu haline geliş/dönüş dikkat çekmektedir. Dolayısıyla kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla imgeler bombardımanı ve akabinde imgeler yığını içinde hangilerinin gerçek olduğu sorusu sanatçıyı düşündürmeye başlamıştır. Düşünceler ise özellikle gerçekliğin yazılı basın ya da ekran üzerinde temsili sunumu, sunulan ile gerçekte yaşananlar arasındaki ince çizgidir. (Yard. Doç. Dr. Mamur, Nuray, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, ‘Görsel Kültürün Çağdaş Sanat Uygulamalarında Sorgulanması’) Richard Hamilton’ın bu çalışmasında televizyonun üzerindeki meyve tabağı ve odanın bir köşesine itilmiş bitki bile yapay bir atmosferin öğeleri olarak anlamını bulur.
Sanatta bir yenilik olarak görülen Pop Sanat, izleyici tarafından kullandığı nesnelerin kendi kültürünün bir parçası olarak değerlendirmesiyle büyük ölçüde kabul görmüştür.Bunun yanı sıra konu zenginliği, teknik ve uygulamalardaki yenilikleriyle 20. yüzyıl sanatsal eğilimlerinde birçok gelişme için öncü bir tavır üstlenmiştir. “Bugünün evlerini bu denli farklı, bu denli cazip kılan nedir?” başlıklı bu yapıt, tüketim toplumunun gerçek bir envanteridir ve pop sanatın kapsadığı tüm konuları içermektedir. Pop sözcüğü yapıtın içinde çok belirgin olarak yer almaktadır.
Fetiş nesnelerin yapıtta böylesi yığılması bir eleştiriden çok, çağdaş insanın gerçeğini ve doğal olarak aynı zamanda sanatçının gerçeğini oluşturan imgelerin betimlenmesidir.
Dilerseniz yazıyı Richard Hamilton’ın pop sanat ile ilgili açıklaması ile bitirelim. Richard Hamilton Pop Sanatını şu kelimelere açıklar: “Popülerdir (kitleler için tasarlanmıştır), Geçicidir (kısa vadeli bir çözümdür), Harcanabilirdir (hemen unutulur), Ucuzdur, Seri üretilmiştir, Gençtir (hedef kitlesi gençliktir), Esprilidir, Seksidir, Numaracıdır, Gösterişlidir, Ticaretin büyüğüdür.” (Antmen, Ahu, 20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 2008, ss 160