Çilem Doğan avukatları Cemre Topal ve Fatoş Hacıvelioğlu’nun yaptığı başvuru sonucunda 50 bin TL kefaletle serbest bırakıldı. Çilem, kendisine sistematik şiddet uygulayan Hasan Karabulut’u öldürdüğü gerekçesiye yaklaşık bir yıldır cezaevindeydi.
Geçtiğimiz günlerde Evrensel gazetesinin sorularını yanıtlayan Çilem, “Elbet çıkacağım buradan ve hayatıma devam edeceğim, bu sefer dayaksız, şiddetsiz, özgür olarak” demişti. Çilem şimdi serbest ve şiddet görmeyeceği hayatına ilk adımını atmak üzere.
Öz savunma konusunda biz kadınları cesaretlendiren Çilem; fuhuşa karşı durmuş, yaşadığı şiddete son vermek için, yaşamak için öldürmek zorunda kalmış bir kadın.
Öz savunma haktır, yargılanamaz
Çilem’in içimize işleyen ifadesinden mahkeme pek etkilenmemiş, Çilem’e 18 yıl hapis cezası vermiş, iyi halden de 15 yıla düşürmüştü cezasını. Avukatlarının başvurusu karşılık buldu ve Çilem şimdi özgürlüğe ilk adımını attı. Ancak bu nihai bir özgürlük olmayabilir. Ne zaman sevinsek kursağımızda kalan hevesimiz bu kez Yargıtay’ın kararına bağlı. Eğer Yargıtay Çilem Doğan hakkındaki mahkumiyet kararını onarsa Çilem yeniden cezaevine girecek ancak Yargıtay kararı bozarsa Çilem bu kez tutuksuz olarak yargılanacak.
Bu noktada yargının iyice içine sindirmesi gereken çok önemli bir durum var. Öz savunma sebebiyle öldürmek ile tecavüze direneni öldürmek arasında fark vardır. Tecavüz edip öldüreni tahrik oldu diye affedip, tecavüze direnen yaşamak için öldüreni “katil” diyerek yargılamak ne adildir, ne ahlaklıdır, ne de masumdur. Suçun öznesinin erkek olduğu öz savunma davalarında özne yalnız kalmayıp büyük çoğunlukta yanına yargıyı, erkek hakimi, erkek savcıyı ve erkek iktidarı almaktadır. Buna hepimiz sağır sultan da dâhil hepimiz şahidiz.
Öz savunmanın bir hak olarak yargıca sindirilmesi, erkeklerce idrak edilmesi gerekiyor. Zaten kadınların erkeklerin şiddeti ile de yargının erkekliği ile de mücadelesi sürecek.
Eğer Çilem özgürlüğüne kavuşursa bu durum tüm kadınlar için çok büyük bir kazanım olacak. Erkekler içinse gerçek bir caydırıcı hamle. Omuz omuza mücadele etmek zorundayız, yaşamak için, kız kardeşlerimiz ölmesin ve geleceğimiz sönmesin diye ama en çok da kirpiğimiz yere düşmesin diye!