Şüphesiz ki bazı kitaplar vardır, bizi birtakım gerçeklerle yüzleştirir, derin derin düşünmemizi ve sonrasında neden sonuç ilişkisi kurmamızı sağlar. Daniel Keys’in 27 dilde ve 30 ülkede yayınlanıp, Prestijli Hugo, Nebula ödüllerini kazanan kitabı Algernon’a Çiçekler de tam olarak böyle bir kitap. Okudukça daha derinine inmek istiyorsunuz. Ve her şeyin fazlası zarar, azının da yetersiz olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.
Kitaptan Alıntı;
Ben akıllı olmak istiyorum. Benim adım Charlie Gordon. Donner’in fırınında çalışıyorum. 32 yaşındayım.
Kitabın kahramanı Charlie Gordon, düşük bir IQ seviyesine sahip, henüz hayatı ve iyi sandığı çevresini gerçekten tanımıyor. En büyük isteği ise akıllı olmak. Saf ve temiz duyguları ile kendi halinde yaşamını sürdürüyor. Ta ki bilimsel bir deneyde denek olarak kullanılıp, dahi konumuna getirilinceye kadar. Charlie, bu deneye başlamadan önce her gün ilerleme raporu denen, aslında günlük tutuyor. Okuma yazma bilmesine rağmen birçok kelimenin yazılışını bilmiyor ve kitabın yaklaşık 30 sayfasında Charlie’nin yazdığı ilerleme raporu yazım yanlışları ile dolu.
Sonrasında Charlie ameliyat ediliyor ve bir sünger gibi kendisine verilen her bilgiyi başarılı bir şekilde çekip, kullanıyor. Kendi değişiyor, hayatı değişiyor her ne kadar o bunu istemese de… Çevresinde daha önce onunla alay edenler, kendilerince eğlenen kişiler artık onun gelişimi ve zekası karşısında kendilerini aptal gibi zannediyorlar ve artık onu çekememeye başlıyorlar. Bir anda kendini dışlanmış gibi hissediyor. Hayatı hep iyi tarafı ile gören her insanın içinde iyilik duygusu barındırdığını düşünen Charlie, hayatın gerçekleri ile yüzleşiyor. Artık öyle bir IQ seviyesine geliyor ki etrafında tartışıp, sohbet edebileceği düzeyde bir insan bulamıyor. Ve belirli bir süre sonra asosyalleşiyor. Aslında o hayalini kurduğu “zeki adam” olmanın kendini zannettiği kadar mutlu etmediğini görüyor. Çocukken yaşadığı duygusal boşluğu ezilme ve hor görülme duygularını hatırlıyor. Yaşadığı ikilemlerden bir türlü kurtulamıyor. Küçük Charlie onun bilinçaltından çıkmıyor. Huzurlu olamamaya başlıyor.
Kitaptan Alıntı;
“Şimdi anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve iyi bir eğitim almanın en önemli nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin doğru olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmekmiş.
Kitabın anlatım tarzı ve dili oldukça samimi ilerleme raporunun gelişimi, Charlie’nin gelişimi, etrafını algılamaya ve kendini keşfetmeye başlaması çok akıcı bir dil ve üslupla okuyucu ile buluşturuluyor. Kitabın verdiği her mesaj okuyucuda derin etki bırakıyor. En etkili duygu ise empati! Yaşadığımız çağda kaçımız empati kurabiliyor? Gerçekten kişilerin neler yaşamış olabileceğini ne kadar düşünüyoruz? Bu tarz kişiler ile alay etme vs gibi durumlardan bahsetmek bile istemiyorken, onları toplumdan dışlamaya çalışmak, önemsiz ve değersiz görmek nasıl bir zihniyet oluyor? Hiçbirimiz yarın neler olacağını bilmiyoruz. Hayatımız bir saniyede bile değişebilir. Bunun ne kadar farkındayız? Zeka sandığımız şey aslında gerçek bir vicdana ve ahlak’a da sahip olmak değil mi?
Başımıza ne gelirse gelsin gerçekten azmedersek ve gerçekten istersek neleri başarabileceğimizin bir kanıtı aslında Algernon’a Çiçekler kitabı. Kitabın bende bıraktığı en güzel etki de iyilik duygusu ve vicdanımız olduktan sonra başımıza ne gelirse gelsin bizim huzurlu ve mutlu olacağımız… İyilik dünyayı güzelleştirecek ve Henry James’in de dediği gibi;
İnsan yaşamında üç önemli şey vardır: Birincisi iyi insan olmaktır, ikincisi iyi bir insan olmaktır ve üçüncüsü iyi bir insan olmaktır.