Ana SayfaEkolojiYeşilOrtak Hafızayı | ‘Mem’leri Korumak

Ortak Hafızayı | ‘Mem’leri Korumak

-


Evrim biyolojisi alanındaki çalışmalar, günümüzde varlığını sürdüren organizmaların, insan da dahil, DNA’larında kodlanmış genlerin çok az bölümünün aktif olduğunu ortaya çıkardı. Aktif olmayan ‘kapalı’ bölümler üzerinde yapılan çalışmalar, uzun evrim sürecinde hayatta kalan/olan bugünkü organizmaların DNA’larının evrim sürecinin değişik aşamalarında her yeni dönemde, her seferinde ve her organizma için sıfırdan oluşmadığını gösterdi. Uzun DNA zincirinin her bir halkası aslında dünya üzerindeki yaşamı dünden bugüne bağlayan bir zaman makinasının uğradığı durakları gösteriyor.

Organizmaların DNA’larındaki her gen ya da gen grubu aslında, organizmanın içinde yaşadığı çevrede var olabilmek için bulduğu çözümlerin kodlanmış ve aktarılabilir hali. Bu açıdan bakınca organizmaların DNA’larındaki aktif olmayan ‘gen’lerin, uzun evrim sürecinde çevrelerinde olan değişimlere karşı buldukları çözümlerin bir kataloğu, bir gen, bir kod kütüphanesi olarak ele alınabileceği ortaya çıkıyor.

Bir başka deyişle bu DNA bölümünü sadece bir gen deposu olarak değil, aynı zamanda bir evrim soy kütüğü olarak da görmek olanaklı. Teorik olarak; süreci tersten okursak ve bu ‘kapalı’ genlerin işlevlerini, ‘açık’ genlerin işlevlerinden çıkardığımız bilgilerle yorumlarsak, evrim tarihi içinde çözümünü o genin ifadesinde bulan sorunun ne olduğunu, yani dünyamızın doğal çevresinin geçirdiği evreleri de sonuçtan nedene giderek ortaya çıkarabiliriz. Öyleyse, bugün varlıklarını sürdüren organizmalar, sadece bugünün koşullarında hayatta kalacak çözümlere sahip olmakla kalmıyorlar, farklı koşullarda hayatta kalmayı sağlamış olan çözümleri de yanlarında taşıyorlar.

Bu yaklaşıma ilk ökaryotik hücrenin, ilkel prokaryotik hücrelerin ortak yaşamsal birliği olduğunu söyleyen Lynn Margulis’in endosimbiyoz teorisini de eklediğimizde bu evrimsel soy kütüğünün bize günümüzdeki DNA’ların aynı zamanda farklı organizmaların bir ortak yaşam oluşturacak şekilde nasıl bir araya gelmiş olduğunu anlatacağı gerçeği de ortaya çıkacaktır. Ama daha önemlisi bu bilgi bize, tek tek organizmaların evrim sürecinin önlerine çıkardığı ‘sorun’lara karşı verdikleri ‘yaşam-kalım’ mücadelelerindeki en önemli ‘silah’larının ortak yaşam oluşturacak şekilde bir araya gelmek olduğunu da gösterecektir. Bir başka deyişle, ‘seçilmiş’ olanlar ‘rekabeti işbirliği ile yenenler’dir.

Evrim biyoloğu Richard Dawkins, benzer şekilde insan topluluklarının da insanlık tarihi boyunca, bir organizma gibi hayatta kalmak için evrim geçirdiğini, bu süreçte buldukları çözümleri bir kültürel ‘DNA’ içinde günümüze taşıdıklarını düşündüğü bir önerme yapar. Buna göre, kültürel ‘DNA’mızın da ‘gen’leri vardır ve bunlara ‘mem’ demeyi önerir. Bugün kültürel antropoloji, etnoloji ve tarih gibi bilim dallarının yaptığı çalışmalar, ‘mem’ kütüphanemizdeki bu bilgileri ortaya çıkarmayı ve anlamayı amaçlıyor. Bu kültürel DNA’nın ‘gen’leri olan ‘mem’ler, insanlığın ortak hafızasında saklanır, kadim bilgilerinde aktarılır, geleneklerinde, tüm insanlığın ortak kültürel mirasında korunur.

Gerek doğal ve gerekse kültürel evrim sürecini anlamaktaki en büyük güçlük, herhangi bir anda sadece varlığını koruyabilenlerle, ‘seçilmiş’ olanlarla çalışmak zorunda olunmasıdır. Seçimi ‘kaybedenler’ ortada olmadığı için neden kaybettiklerini anlamak elbette tam olarak mümkün olmaz. Ama evrim ‘kitabını’ bu bakış açısıyla, verili anda ‘çalışmayan’ gen ve ‘mem’leri anlamaya çalışarak, bir anlamda ‘satır aralarıyla’ okumak, süreci anlamak açısından ufkumuzu genişletip, kavrayışımızı derinleştirir.

Eski söz, ‘insanlık tarihi önüne çözebileceği sorunları koyar’ diyor. Başka ifadeyle, insanlık sadece çözmeye hazır olduğu sorunları çözer. Ya da ‘çözülmüş’ sorunlar zaten ‘çözülmeye hazır’ olunan sorunlardır. Buradaki anahtar sözcük, ‘hazır’ olmak. Neye ve nasıl hazır olmak gerekiyor? Hazır olduğumuzu nasıl anlayacağız? Hazır olunduğunu anladığımızda ne yapacağız? Hazır olunduğunda sorun kendiliğinden birden bire çözülecek mi, yoksa uygun bir müdahale mi gerekecek? Daha da önemlisi çözülecek ‘sorun’ nedir? Bir durumun sorun olduğunu nasıl anlarız?

Sorun çözülüp, ortalık yatışıp, toz duman dağıldıktan sonra aslında ne olduğunu anlamak nispeten kolaylaşır. Ustalık sürecin hem öznesi, hem de nesnesi olunan durumda ne olduğunu anlayabilmekte. Bu nedenle politika sanat olarak değerlendirilir. Politikada doğru ve yanlış yoktur, ‘uygun’ vardır. Sonrasına tarih karar verecektir.

Ahlak, din ve inanç kurallarının, kanunların üzerine oturduğu iyi – kötü, doğru – yanlış, sevap – günah, suç – ceza kavramları, ‘oluş’ sürecinin herhangi bir ‘kararlı’ noktasında ve sonradan yapılan tanımlar. Felsefi olarak insan davranışına, dolayısıyla insanlık tarihine en ‘uygun’ kavram, Althusser’in önerdiği uygun kavramı.

Bu açmazı çözmek, her zaman en uygun adımın ne olacağını söyleyecek sihirli bir değnek aramak yıllar boyunca düşünürlerin temel sorularından biri olmuştur; çözümü politikacıların ‘güvenilmez’ iradelerinden alıp, filozofun, bilim insanının emin ellerine vermeyi, uygun olanın belirsizliği yerine ‘doğru’ olanı koymayı düşlemişlerdir.

‘İnsanlık’ varoluşunun belki de en kritik açmazını yaşıyor bugün; tüm zenginliği ve çeşitliliğiyle gezegenimizdeki doğal yaşamı bir ‘dış tehlike’, varoluşuna bir tehdit olarak tanımlayıp, doğadan sadece kendine gerekli olanların seçildiği, ‘akıllı’ bir toplum yaratmaya çalışıyor.

Bunun sonuçlarını hep beraber yaşayıp göreceğiz. Ancak her şeyin tek tipleştirildiği bu dönemde önce ‘mem’leri korumamız ve anlamamız lazım. Kadim dünyamızdaki yaşamımızı sürdüreceksek ve daha da önemlisi yenilerinin oluşmasını izleyeceksek bize çok lazım olacaklar. Evet, önce kadim dünyamızdaki doğal ve kültürel yaşamı tüm zenginliğiyle korumamız gerekiyor. Bu hem ahlaki hem de varoluşsal bir zorunluluk.

Peki, ama dünya bu hale nasıl geldi? Doğanın bir ürünü olan insanlığın masum yaşam-kalım savaşımı, nasıl önce kendisini, sonra içinden çıktığı doğayı ve en sonunda da tüm yaşanılabilir dünyayı yok edecek bir noktaya geldi? Bu sorunun yanıtını her birimiz yolculuğumuz boyunca arayacağız; bu arayacağımız ilk ve en önemli yanıt olacak. Çünkü gelecekteki dünyanın ‘nasıl’ mümkün olacağının yanıtını, onu bu hale nasıl getirdiğimizi öğrenmeden bulmamız olanaklı değil. Bildiğimiz tek şey böyle dönemlerin toplumların yaşamında önemli alt-üst oluş zamanları olduğudur.

İnsanın, doğanın bir ürünü; bir canlı, bir topluluk olarak var olması, Tarım Devrimi ile birlikte yerini bir toplum olarak var olmaya bıraktıkça; yaşamda kalmak için gereksinim duyulan her şeyin elde edilmesi ve giderek üretimi, insanın içinde var olduğu doğaya karşı bir yaşam mücadelesine ve giderek bir üstünlük savaşımına dönüştü. Bunun üzerinde şekillenen düşünce ve toplum yapısı, mantıksal bir sonuç olarak; insanlığın varlığını, doğanın önce yanında, sonra karşısında ve en sonunda da üstünde tanımladı. En idealistinden en materyalistine kadar tüm filozoflar ve tüm felsefe biçimleri ile tüm dinler, sonra da tüm bilimler öncelikle insan-insan ilişkisi üzerinde durdu. Ama asıl olarak, Aydınlanma Çağı ve Sanayi Devrimi sonrası; yani insanlığın doğa ile olan ‘savaşını’ resmen kazanmasından sonra; kazandığımız bu büyük savaşın çoşkusuyla ve tüm muzafferliğimizle artık tamamen kendimize, insana, sadece insana döndü düşünce sistemimiz. Tüm felsefeler ve artık onların yerini almaya başlayan bilimsel düşünce ile bilim yapma tarzımız asıl olarak insana odaklandı.

Ancak, çoşku yatışıp da kendimize gelmeye, kazandığımız zaferin yarattığı enkazı farketmeye başladığımızda; aslında doğayla birlikte o sevgili insanlığı da ‘yendiğimizi’ ve ortaya bir canavar çıkardığımızı anladık. Canavarın günümüzdeki hali insanlarda çok üretip çok tüketmeden iyi bir yaşamın olamayacağı algısını dayatınca, insanlar çok, daha çok, daha daha çok tüketerek mutlu olmak peşine düştü. Artık insanın tek tatmin aracı, tek mutluluk ölçütü tüketmek oldu. Ancak beklentilerimizin büyüklüğüyle mutsuzluğumuz da arttıkça bir türlü tatmin olmayan, doymak bilmez bu canavar gittikçe kontrolden çıkmaya başladı. Aklıbaşında kalan herkes, o gün bugün bu canavar ile uğraşıyor. Ele geçirdiği güçle bizzat kendisini yok etmemesi için bu onu kontrol etmeye çalışıyor.

Ne var ki, artık başka bir dünya yaratmadan bu kontrolü ilelebet sürdürmenin olanaklı olmadığı anlaşılmaya başladı. Bu ‘güç’ ne kadar dizginlenilmeye çalışılırsa çalışılsın, her an kontrolden çıkmak üzere kendi yarattığı sona doğru ilerleyişini sürdürüyor. Tekrar en başa dönmedikçe; insanlığı yeniden tanımlamadıkça, içinden çıktığı doğanın, onu ve bizzat kendisini anlayacak, hem en üstün ürünü; efendisi, hemde en aciz bir parçası; kölesi olduğunu kabul etmedikçe, yani yeni bir dünya kurmadıkça insanlık olarak varlığımızı sürdürmemiz olanaklı görünmüyor.

Ne mutlu ki, her yıkıcı güç yapar da… Doğaya karşı savaşı kazanmamızı sağlayan en önemli silahımız olan bilim, onu anlamamızı da sağladı. Düşmanımızı yenerken ve yenmek için onu öğrendik ve anladık. Artık doğayı yenmemiz gerekmediğini, onunla birlikte uyum içinde yaşayabileceğimizi biliyoruz. Bunu yapabiliyoruz. Yaparken de bilgimiz ve kavrayışımız artıyor.

İnsanlığın, doğanın, yaşamın bir amacı var mı, olabilir mi, olmalı mı? Her ne kadar günlük yaşantımızda insan olarak çok övündüğümüz bilinçli, iradi kararlarımızla hedef odaklı yaşıyor olsak da, aslında hepimiz tek tek bir ‘oluş’un parçalarıyız.

Felsefi kaos ve kuantum kuramlarında anlatılmaya çalışıldığı gibi; ‘doğru’yu yakaladığımızı sandığımız anda ‘oluş’u kaçırmış oluyoruz. İyi ve doğru; o anda uygun olduğunu düşündüğümüz, varsaydığımız, inandığımız kararlarımızın, davranışlarımızın, eylemlerimizin sonuçlarının sonradan değerlendirildiğinde vardığımız ve eniyisi olduğuna inandığımız, ‘kararlı’ bir insanlık durumunu korumak ve sürdürmek için yaptığımız tanımlar, verdiğimiz hükümler ve koyduğumuz kurallar.

‘Gen’ ve ‘mem’ kavramlarını tartışırken tanımladığımız, herhangi bir yapının, organizmanın ve toplumun; yapı, organizma ve topluluk olma ‘durumunu’ sürdürmek, yani var olmak, yani hayatta kalmak için bulduğu çözümlerin onun için bir kararlı olma ve kalma durumu olması, ‘oluş’ ve ‘duruş’ arasındaki diyalektik ilişkinin özünü anlatıyor. Hayatta kalma, kararlı olma; organizmaların ve aydınlanma çağına kadar insan topluluklarının karar verdiği, hedeflediği bir süreç değil, sadece oluş sonunda ortaya çıkan bir durum.

Aydınlanma düşüncesi, bilimi ve sonrasında sanayi toplumu ile birlikte rastlantısal topluluklar yerine, insanlık durumunun varlığını ve geleceğini garanti altına almayı amaçlayan ‘sosyal bir sözleşme’ ile malum yola girdik. Ve bu yolun bizi getirdiği yerdeyiz. Hiçbir yapı, organizma ya da topluluğun başaramadığı, başaramayacağı bir iddiamız var; rastlantıdan, belirsizlikten kurtulma, onu ‘yenme’.

İnsanlık olarak kendimize atfettiğimiz bilme, karar verme ve yapma gücünün şehvetiyle, ‘kaderimize’ razı olmak arasında sıkışmış kalmış durumdayız. Kovulduğumuz ‘cennete’ dönerek tüm günahlardan arınma arzumuz ile kendi kaderimizi elimizde tutma tutkumuz arasındaki yaman çelişki yüzyıllardır peşimizi bırakmıyor.

Bu yaklaşım insan topluluklarını nihayet, var olan her şeyin ‘bağımlı’ ve ‘bağımsız değişkenler’ olarak tasnif edildiği ve ‘bağımsız’ olanların dışlandığı sürekli ‘kontrollü bir deney’ ortamında yaşamaya mahkum bir insan toplumuna kalıcı olarak dönüştürmeyi amaçlıyor. Ama olmuyor, olmayacak.

Bu yoldan da, geldiği yerden deve görünen o ki gideceği yerden de memnun değiliz. Bu memnuniyetsizliğimizin yakın zamana kadar ifadesi olan sisteme karşı mücadele etme, direnme, yenme ve kazanma tutumu ise uygun değil; yendiğinin bir benzerini üretiyor.

Ama bu uygunsuzluğun karşısına ne konacağını da henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey artık yenerek, yıkarak değil, kurarak devam etmek gerektiği. Burada rastlantı ve zorunluluk, irade ve tevekkül, tesadüf ve kader konularının derin sarmalına giriyoruz. En iradi olduğumuzu sandığımız, yıkma, yenme ve kazanma anında aslında ‘irademiz’ eski tarafından sinsice yönlendirilmiş bir zorunluluk, ‘kader’ döngüsüne sokulmuş olmuyor mu? Burada en uygun tutum, karşı çıkarak sınırlanmak yerine, sadece geleceğe bakmak, tüm enerjimizi, tutkumuzu ve hayallerimizi ‘karşılıklı yardımlaşmayla kurmaya’ adamak değil mi?

Gaia, Ortak yaşamın Uzaydan Görünen Hali

Doğanın neden yok olduğu sorusuna öncesine göre çok daha farklı yanıtlar veriyoruz bugün. Anladık ki, doğanın yok oluşunun görünen nedenleri; örneğin sanayi üretimi, endüstriyel tarım, nükleer ve termik santraller ise de, asıl neden, insanlar arasındaki karşılıklı dayanışma ve yardımlaşmaya dayalı ilişkilerin bozulmuş olması. Buradan yola çıkarak, doğanın ‘kurtarılması’ için ürettiğimiz çözüm önerileri de değişiyor. Çünkü bunlar sorunun çözümünü bir başka hazır reçeteye, neredeyse yeni bir tüketim biçimine bağlıyor. Artık ne merkezi, ne de bireysel çözümlerin doğayı korumak için tek başına yeterli olmadığını biliyoruz. Artık, imeceye, küçük ve bağımsız toplulukların ürettikleri çözümlere ve doğanın kültürüne de ihtiyaç duyuyoruz.Bu günlük hedeflere ulaşmak için çalışırken, ‘mem’leri anlamak, ‘mem’ler bağlamında geçmiş ve gelecek topluluk dinamiklerini, bağlantıları ve ilişkileri kavramak istiyoruz.

Margulis, organizmaların ve bulundukları ortamların, ilişkili döngülerin birbirini etkilemesi üzerine kurulu kaotik bir düzen, Gaia oluşturduğunu da söyler. Greg Hinkle’ın deyişiyle, ‘Gaia, ortak yaşamın uzaydan görünen halidir.’ Biz, insanlık; yüzlerce binlerce parçanın yan yana geldiği, iç içe geçtiği, her daim kendiliğinden bozulan ve yeniden kurulan bu düzene müdahale ettiğimiz her seferinde, bu kaotik düzeni kendimize göre her hizaya sokma girişimimizde hüsrana uğruyoruz ve uğramaya devam edeceğiz. Unutmayalım ki, bu düzen biz olmadan varlığını sürdürebilir, ama ne yazık ki, biz bu düzen olmadan var olamayız. Kendimizi bu bütünün bir parçası olarak görmedikçe, kurduğumuz ‘uygarlığı’ doğanın dışında ve üstünde gördükçe başarmamız olası görünmüyor. Doğayı tahrip etmekten vazgeçmek bir yana, doğayı ‘koruma’ ve ‘kurtarma’ misyonu altında gizlediğimiz bu kibirden de kurtulmalıyız.

Doğanın bizim tarafımızdan korunmasının gerekmeyeceği bir gelecek umuduyla.

Şamil Tunçay Beştoy’un desteğiyle hazırlanmıştır.

\n


<\/p>\n\n\n\n

Evrim biyolojisi alan\u0131ndaki \u00e7al\u0131\u015fmalar, g\u00fcn\u00fcm\u00fczde varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcren organizmalar\u0131n, insan da dahil, DNA\u2019lar\u0131nda kodlanm\u0131\u015f genlerin \u00e7ok az b\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u00fcn aktif oldu\u011funu ortaya \u00e7\u0131kard\u0131. Aktif olmayan \u2018kapal\u0131\u2019 b\u00f6l\u00fcmler \u00fczerinde yap\u0131lan \u00e7al\u0131\u015fmalar, uzun evrim s\u00fcrecinde hayatta kalan\/olan bug\u00fcnk\u00fc organizmalar\u0131n DNA\u2019lar\u0131n\u0131n evrim s\u00fcrecinin de\u011fi\u015fik a\u015famalar\u0131nda her yeni d\u00f6nemde, her seferinde ve her organizma i\u00e7in s\u0131f\u0131rdan olu\u015fmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6sterdi. Uzun DNA zincirinin her bir halkas\u0131 asl\u0131nda d\u00fcnya \u00fczerindeki ya\u015fam\u0131 d\u00fcnden bug\u00fcne ba\u011flayan bir zaman makinas\u0131n\u0131n u\u011frad\u0131\u011f\u0131 duraklar\u0131 g\u00f6steriyor.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Organizmalar\u0131n DNA\u2019lar\u0131ndaki her gen ya da gen grubu asl\u0131nda, organizman\u0131n i\u00e7inde ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 \u00e7evrede var olabilmek i\u00e7in buldu\u011fu \u00e7\u00f6z\u00fcmlerin kodlanm\u0131\u015f ve aktar\u0131labilir hali. Bu a\u00e7\u0131dan bak\u0131nca organizmalar\u0131n DNA\u2019lar\u0131ndaki aktif olmayan \u2018gen\u2019lerin, uzun evrim s\u00fcrecinde \u00e7evrelerinde olan de\u011fi\u015fimlere kar\u015f\u0131 bulduklar\u0131 \u00e7\u00f6z\u00fcmlerin bir katalo\u011fu, bir gen, bir kod k\u00fct\u00fcphanesi olarak ele al\u0131nabilece\u011fi ortaya \u00e7\u0131k\u0131yor. <\/p>\n\n\n\n

Bir ba\u015fka deyi\u015fle bu DNA b\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u00fc sadece bir gen deposu olarak de\u011fil, ayn\u0131 zamanda bir evrim soy k\u00fct\u00fc\u011f\u00fc olarak da g\u00f6rmek olanakl\u0131. Teorik olarak; s\u00fcreci tersten okursak ve bu \u2018kapal\u0131\u2019 genlerin i\u015flevlerini, \u2018a\u00e7\u0131k\u2019 genlerin i\u015flevlerinden \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131m\u0131z bilgilerle yorumlarsak, evrim tarihi i\u00e7inde \u00e7\u00f6z\u00fcm\u00fcn\u00fc o genin ifadesinde bulan sorunun ne oldu\u011funu, yani d\u00fcnyam\u0131z\u0131n do\u011fal \u00e7evresinin ge\u00e7irdi\u011fi evreleri de sonu\u00e7tan nedene giderek ortaya \u00e7\u0131karabiliriz. \u00d6yleyse, bug\u00fcn varl\u0131klar\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcren organizmalar, sadece bug\u00fcn\u00fcn ko\u015fullar\u0131nda hayatta kalacak \u00e7\u00f6z\u00fcmlere sahip olmakla kalm\u0131yorlar, farkl\u0131 ko\u015fullarda hayatta kalmay\u0131 sa\u011flam\u0131\u015f olan \u00e7\u00f6z\u00fcmleri de yanlar\u0131nda ta\u015f\u0131yorlar.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Bu yakla\u015f\u0131ma ilk \u00f6karyotik h\u00fccrenin, ilkel prokaryotik h\u00fccrelerin ortak ya\u015famsal birli\u011fi oldu\u011funu s\u00f6yleyen Lynn Margulis\u2019in endosimbiyoz teorisini de ekledi\u011fimizde bu evrimsel soy k\u00fct\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcn bize g\u00fcn\u00fcm\u00fczdeki DNA\u2019lar\u0131n ayn\u0131 zamanda farkl\u0131 organizmalar\u0131n bir ortak ya\u015fam olu\u015fturacak \u015fekilde nas\u0131l bir araya gelmi\u015f oldu\u011funu anlataca\u011f\u0131 ger\u00e7e\u011fi de ortaya \u00e7\u0131kacakt\u0131r. Ama daha \u00f6nemlisi bu bilgi bize, tek tek organizmalar\u0131n evrim s\u00fcrecinin \u00f6nlerine \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131 \u2018sorun\u2019lara kar\u015f\u0131 verdikleri \u2018ya\u015fam-kal\u0131m\u2019 m\u00fccadelelerindeki en \u00f6nemli \u2018silah\u2019lar\u0131n\u0131n ortak ya\u015fam olu\u015fturacak \u015fekilde bir araya gelmek oldu\u011funu da g\u00f6sterecektir. Bir ba\u015fka deyi\u015fle, \u2018se\u00e7ilmi\u015f\u2019 olanlar \u2018rekabeti i\u015fbirli\u011fi ile yenenler\u2019dir.<\/p>\n\n\n\n

Evrim biyolo\u011fu Richard Dawkins, benzer \u015fekilde insan topluluklar\u0131n\u0131n da insanl\u0131k tarihi boyunca, bir organizma gibi hayatta kalmak i\u00e7in evrim ge\u00e7irdi\u011fini, bu s\u00fcre\u00e7te bulduklar\u0131 \u00e7\u00f6z\u00fcmleri bir k\u00fclt\u00fcrel \u2018DNA\u2019 i\u00e7inde g\u00fcn\u00fcm\u00fcze ta\u015f\u0131d\u0131klar\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fc bir \u00f6nerme yapar. Buna g\u00f6re, k\u00fclt\u00fcrel \u2018DNA\u2019m\u0131z\u0131n da \u2018gen\u2019leri vard\u0131r ve bunlara \u2018mem\u2019 demeyi \u00f6nerir. Bug\u00fcn k\u00fclt\u00fcrel antropoloji, etnoloji ve tarih gibi bilim dallar\u0131n\u0131n yapt\u0131\u011f\u0131 \u00e7al\u0131\u015fmalar, \u2018mem\u2019 k\u00fct\u00fcphanemizdeki bu bilgileri ortaya \u00e7\u0131karmay\u0131 ve anlamay\u0131 ama\u00e7l\u0131yor. Bu k\u00fclt\u00fcrel DNA\u2019n\u0131n \u2018gen\u2019leri olan \u2018mem\u2019ler, insanl\u0131\u011f\u0131n ortak haf\u0131zas\u0131nda saklan\u0131r, kadim bilgilerinde aktar\u0131l\u0131r, geleneklerinde, t\u00fcm insanl\u0131\u011f\u0131n ortak k\u00fclt\u00fcrel miras\u0131nda korunur.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Gerek do\u011fal ve gerekse k\u00fclt\u00fcrel evrim s\u00fcrecini anlamaktaki en b\u00fcy\u00fck g\u00fc\u00e7l\u00fck, herhangi bir anda sadece varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 koruyabilenlerle, \u2018se\u00e7ilmi\u015f\u2019 olanlarla \u00e7al\u0131\u015fmak zorunda olunmas\u0131d\u0131r. Se\u00e7imi \u2018kaybedenler\u2019 ortada olmad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in neden kaybettiklerini anlamak elbette tam olarak m\u00fcmk\u00fcn olmaz. Ama evrim \u2018kitab\u0131n\u0131\u2019 bu bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131s\u0131yla, verili anda \u2018\u00e7al\u0131\u015fmayan\u2019 gen ve \u2018mem\u2019leri anlamaya \u00e7al\u0131\u015farak, bir anlamda \u2018sat\u0131r aralar\u0131yla\u2019 okumak, s\u00fcreci anlamak a\u00e7\u0131s\u0131ndan ufkumuzu geni\u015fletip, kavray\u0131\u015f\u0131m\u0131z\u0131 derinle\u015ftirir.<\/p>\n\n\n\n

Eski s\u00f6z, \u2018insanl\u0131k tarihi \u00f6n\u00fcne \u00e7\u00f6zebilece\u011fi sorunlar\u0131 koyar\u2019 diyor. Ba\u015fka ifadeyle, insanl\u0131k sadece \u00e7\u00f6zmeye haz\u0131r oldu\u011fu sorunlar\u0131 \u00e7\u00f6zer. Ya da \u2018\u00e7\u00f6z\u00fclm\u00fc\u015f\u2019 sorunlar zaten \u2018\u00e7\u00f6z\u00fclmeye haz\u0131r\u2019 olunan sorunlard\u0131r. Buradaki anahtar s\u00f6zc\u00fck, \u2018haz\u0131r\u2019 olmak. Neye ve nas\u0131l haz\u0131r olmak gerekiyor? Haz\u0131r oldu\u011fumuzu nas\u0131l anlayaca\u011f\u0131z? Haz\u0131r olundu\u011funu anlad\u0131\u011f\u0131m\u0131zda ne yapaca\u011f\u0131z? Haz\u0131r olundu\u011funda sorun kendili\u011finden birden bire \u00e7\u00f6z\u00fclecek mi, yoksa uygun bir m\u00fcdahale mi gerekecek? Daha da \u00f6nemlisi \u00e7\u00f6z\u00fclecek \u2018sorun\u2019 nedir? Bir durumun sorun oldu\u011funu nas\u0131l anlar\u0131z?<\/p>\n\n\n\n

Sorun \u00e7\u00f6z\u00fcl\u00fcp, ortal\u0131k yat\u0131\u015f\u0131p, toz duman da\u011f\u0131ld\u0131ktan sonra asl\u0131nda ne oldu\u011funu anlamak nispeten kolayla\u015f\u0131r. Ustal\u0131k s\u00fcrecin hem \u00f6znesi, hem de nesnesi olunan durumda ne oldu\u011funu anlayabilmekte. Bu nedenle politika sanat olarak de\u011ferlendirilir. Politikada do\u011fru ve yanl\u0131\u015f yoktur, \u2018uygun\u2019 vard\u0131r. Sonras\u0131na tarih karar verecektir.<\/p>\n\n\n\n

Ahlak, din ve inan\u00e7 kurallar\u0131n\u0131n, kanunlar\u0131n \u00fczerine oturdu\u011fu iyi - k\u00f6t\u00fc, do\u011fru - yanl\u0131\u015f, sevap - g\u00fcnah, su\u00e7 - ceza kavramlar\u0131, \u2018olu\u015f\u2019 s\u00fcrecinin herhangi bir \u2018kararl\u0131\u2019 noktas\u0131nda ve sonradan yap\u0131lan tan\u0131mlar. Felsefi olarak insan davran\u0131\u015f\u0131na, dolay\u0131s\u0131yla insanl\u0131k tarihine en \u2018uygun\u2019 kavram, Althusser\u2019in \u00f6nerdi\u011fi uygun kavram\u0131. <\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Bu a\u00e7maz\u0131 \u00e7\u00f6zmek, her zaman en uygun ad\u0131m\u0131n ne olaca\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yleyecek sihirli bir de\u011fnek aramak y\u0131llar boyunca d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrlerin temel sorular\u0131ndan biri olmu\u015ftur; \u00e7\u00f6z\u00fcm\u00fc politikac\u0131lar\u0131n \u2018g\u00fcvenilmez\u2019 iradelerinden al\u0131p, filozofun, bilim insan\u0131n\u0131n emin ellerine vermeyi, uygun olan\u0131n belirsizli\u011fi yerine \u2018do\u011fru\u2019 olan\u0131 koymay\u0131 d\u00fc\u015flemi\u015flerdir. <\/p>\n\n\n\n

\u2018\u0130nsanl\u0131k\u2019 varolu\u015funun belki de en kritik a\u00e7maz\u0131n\u0131 ya\u015f\u0131yor bug\u00fcn; t\u00fcm zenginli\u011fi ve \u00e7e\u015fitlili\u011fiyle gezegenimizdeki do\u011fal ya\u015fam\u0131 bir \u2018d\u0131\u015f tehlike\u2019, varolu\u015funa bir tehdit olarak tan\u0131mlay\u0131p, do\u011fadan sadece kendine gerekli olanlar\u0131n se\u00e7ildi\u011fi, \u2018ak\u0131ll\u0131\u2019 bir toplum yaratmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

Bunun sonu\u00e7lar\u0131n\u0131 hep beraber ya\u015fay\u0131p g\u00f6rece\u011fiz. Ancak her \u015feyin tek tiple\u015ftirildi\u011fi bu d\u00f6nemde \u00f6nce \u2018mem\u2019leri korumam\u0131z ve anlamam\u0131z laz\u0131m. Kadim d\u00fcnyam\u0131zdaki ya\u015fam\u0131m\u0131z\u0131 s\u00fcrd\u00fcreceksek ve daha da \u00f6nemlisi yenilerinin olu\u015fmas\u0131n\u0131 izleyeceksek bize \u00e7ok laz\u0131m olacaklar. Evet, \u00f6nce kadim d\u00fcnyam\u0131zdaki do\u011fal ve k\u00fclt\u00fcrel ya\u015fam\u0131 t\u00fcm zenginli\u011fiyle korumam\u0131z gerekiyor. Bu hem ahlaki hem de varolu\u015fsal bir zorunluluk.<\/p>\n\n\n\n

Peki, ama d\u00fcnya bu hale nas\u0131l geldi?<\/strong> Do\u011fan\u0131n bir \u00fcr\u00fcn\u00fc olan insanl\u0131\u011f\u0131n masum ya\u015fam-kal\u0131m sava\u015f\u0131m\u0131, nas\u0131l \u00f6nce kendisini, sonra i\u00e7inden \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131 do\u011fay\u0131 ve en sonunda da t\u00fcm ya\u015fan\u0131labilir d\u00fcnyay\u0131 yok edecek bir noktaya geldi? Bu sorunun yan\u0131t\u0131n\u0131 her birimiz yolculu\u011fumuz boyunca arayaca\u011f\u0131z; bu arayaca\u011f\u0131m\u0131z ilk ve en \u00f6nemli yan\u0131t olacak. \u00c7\u00fcnk\u00fc gelecekteki d\u00fcnyan\u0131n \u2018nas\u0131l\u2019 m\u00fcmk\u00fcn olaca\u011f\u0131n\u0131n yan\u0131t\u0131n\u0131, onu bu hale nas\u0131l getirdi\u011fimizi \u00f6\u011frenmeden bulmam\u0131z olanakl\u0131 de\u011fil. Bildi\u011fimiz tek \u015fey b\u00f6yle d\u00f6nemlerin toplumlar\u0131n ya\u015fam\u0131nda \u00f6nemli alt-\u00fcst olu\u015f zamanlar\u0131 oldu\u011fudur.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

\u0130nsan\u0131n, do\u011fan\u0131n bir \u00fcr\u00fcn\u00fc; bir canl\u0131, bir topluluk olarak var olmas\u0131, Tar\u0131m Devrimi ile birlikte yerini bir toplum olarak var olmaya b\u0131rakt\u0131k\u00e7a; ya\u015famda kalmak i\u00e7in gereksinim duyulan her \u015feyin elde edilmesi ve giderek \u00fcretimi, insan\u0131n i\u00e7inde var oldu\u011fu do\u011faya kar\u015f\u0131 bir ya\u015fam m\u00fccadelesine ve giderek bir \u00fcst\u00fcnl\u00fck sava\u015f\u0131m\u0131na d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fc. Bunun \u00fczerinde \u015fekillenen d\u00fc\u015f\u00fcnce ve toplum yap\u0131s\u0131, mant\u0131ksal bir sonu\u00e7 olarak; insanl\u0131\u011f\u0131n varl\u0131\u011f\u0131n\u0131, do\u011fan\u0131n \u00f6nce yan\u0131nda, sonra kar\u015f\u0131s\u0131nda ve en sonunda da \u00fcst\u00fcnde tan\u0131mlad\u0131. En idealistinden en materyalistine kadar t\u00fcm filozoflar ve t\u00fcm felsefe bi\u00e7imleri ile t\u00fcm dinler, sonra da t\u00fcm bilimler \u00f6ncelikle insan-insan ili\u015fkisi \u00fczerinde durdu. Ama as\u0131l olarak, Ayd\u0131nlanma \u00c7a\u011f\u0131 ve Sanayi Devrimi sonras\u0131; yani insanl\u0131\u011f\u0131n do\u011fa ile olan \u2018sava\u015f\u0131n\u0131\u2019 resmen kazanmas\u0131ndan sonra; kazand\u0131\u011f\u0131m\u0131z bu b\u00fcy\u00fck sava\u015f\u0131n \u00e7o\u015fkusuyla ve t\u00fcm muzafferli\u011fimizle art\u0131k tamamen kendimize, insana, sadece insana d\u00f6nd\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcnce sistemimiz. T\u00fcm felsefeler ve art\u0131k onlar\u0131n yerini almaya ba\u015flayan bilimsel d\u00fc\u015f\u00fcnce ile bilim yapma tarz\u0131m\u0131z as\u0131l olarak insana odakland\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Ancak, \u00e7o\u015fku yat\u0131\u015f\u0131p da kendimize gelmeye, kazand\u0131\u011f\u0131m\u0131z zaferin yaratt\u0131\u011f\u0131 enkaz\u0131 farketmeye ba\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131zda; asl\u0131nda do\u011fayla birlikte o sevgili insanl\u0131\u011f\u0131 da \u2018yendi\u011fimizi\u2019 ve ortaya bir canavar \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 anlad\u0131k. Canavar\u0131n g\u00fcn\u00fcm\u00fczdeki hali insanlarda \u00e7ok \u00fcretip \u00e7ok t\u00fcketmeden iyi bir ya\u015fam\u0131n olamayaca\u011f\u0131 alg\u0131s\u0131n\u0131 dayat\u0131nca, insanlar \u00e7ok, daha \u00e7ok, daha daha \u00e7ok t\u00fcketerek mutlu olmak pe\u015fine d\u00fc\u015ft\u00fc. Art\u0131k insan\u0131n tek tatmin arac\u0131, tek mutluluk \u00f6l\u00e7\u00fct\u00fc t\u00fcketmek oldu. Ancak beklentilerimizin b\u00fcy\u00fckl\u00fc\u011f\u00fcyle mutsuzlu\u011fumuz da artt\u0131k\u00e7a bir t\u00fcrl\u00fc tatmin olmayan, doymak bilmez bu canavar gittik\u00e7e kontrolden \u00e7\u0131kmaya ba\u015flad\u0131. Akl\u0131ba\u015f\u0131nda kalan herkes, o g\u00fcn bug\u00fcn bu canavar ile u\u011fra\u015f\u0131yor. Ele ge\u00e7irdi\u011fi g\u00fc\u00e7le bizzat kendisini yok etmemesi i\u00e7in bu onu kontrol etmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

Ne var ki, art\u0131k ba\u015fka bir d\u00fcnya yaratmadan bu kontrol\u00fc ilelebet s\u00fcrd\u00fcrmenin olanakl\u0131 olmad\u0131\u011f\u0131 anla\u015f\u0131lmaya ba\u015flad\u0131. Bu \u2018g\u00fc\u00e7\u2019 ne kadar dizginlenilmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131l\u0131rsa \u00e7al\u0131\u015f\u0131ls\u0131n, her an kontrolden \u00e7\u0131kmak \u00fczere kendi yaratt\u0131\u011f\u0131 sona do\u011fru ilerleyi\u015fini s\u00fcrd\u00fcr\u00fcyor. Tekrar en ba\u015fa d\u00f6nmedik\u00e7e; insanl\u0131\u011f\u0131 yeniden tan\u0131mlamad\u0131k\u00e7a, i\u00e7inden \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131 do\u011fan\u0131n, onu ve bizzat kendisini anlayacak, hem en \u00fcst\u00fcn \u00fcr\u00fcn\u00fc; efendisi, hemde en aciz bir par\u00e7as\u0131; k\u00f6lesi oldu\u011funu kabul etmedik\u00e7e, yani yeni bir d\u00fcnya kurmad\u0131k\u00e7a insanl\u0131k olarak varl\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 s\u00fcrd\u00fcrmemiz olanakl\u0131 g\u00f6r\u00fcnm\u00fcyor. <\/p>\n\n\n\n

Ne mutlu ki, her y\u0131k\u0131c\u0131 g\u00fc\u00e7 yapar da... Do\u011faya kar\u015f\u0131 sava\u015f\u0131 kazanmam\u0131z\u0131 sa\u011flayan en \u00f6nemli silah\u0131m\u0131z olan bilim, onu anlamam\u0131z\u0131 da sa\u011flad\u0131. D\u00fc\u015fman\u0131m\u0131z\u0131 yenerken ve yenmek i\u00e7in onu \u00f6\u011frendik ve anlad\u0131k. Art\u0131k do\u011fay\u0131 yenmemiz gerekmedi\u011fini, onunla birlikte uyum i\u00e7inde ya\u015fayabilece\u011fimizi biliyoruz. Bunu yapabiliyoruz. Yaparken de bilgimiz ve kavray\u0131\u015f\u0131m\u0131z art\u0131yor. <\/p>\n\n\n\n

\u0130nsanl\u0131\u011f\u0131n, do\u011fan\u0131n, ya\u015fam\u0131n bir amac\u0131 var m\u0131, olabilir mi, olmal\u0131 m\u0131? Her ne kadar g\u00fcnl\u00fck ya\u015fant\u0131m\u0131zda insan olarak \u00e7ok \u00f6v\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm\u00fcz bilin\u00e7li, iradi kararlar\u0131m\u0131zla hedef odakl\u0131 ya\u015f\u0131yor olsak da, asl\u0131nda hepimiz tek tek bir \u2018olu\u015f\u2019un par\u00e7alar\u0131y\u0131z.<\/strong><\/em><\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Felsefi kaos ve kuantum kuramlar\u0131nda anlat\u0131lmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131ld\u0131\u011f\u0131 gibi; \u2018do\u011fru\u2019yu yakalad\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 sand\u0131\u011f\u0131m\u0131z anda \u2018olu\u015f\u2019u ka\u00e7\u0131rm\u0131\u015f oluyoruz. \u0130yi ve do\u011fru; o anda uygun oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm\u00fcz, varsayd\u0131\u011f\u0131m\u0131z, inand\u0131\u011f\u0131m\u0131z kararlar\u0131m\u0131z\u0131n, davran\u0131\u015flar\u0131m\u0131z\u0131n, eylemlerimizin sonu\u00e7lar\u0131n\u0131n sonradan de\u011ferlendirildi\u011finde vard\u0131\u011f\u0131m\u0131z ve eniyisi oldu\u011funa inand\u0131\u011f\u0131m\u0131z, \u2018kararl\u0131\u2019 bir insanl\u0131k durumunu korumak ve s\u00fcrd\u00fcrmek i\u00e7in yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z tan\u0131mlar, verdi\u011fimiz h\u00fck\u00fcmler ve koydu\u011fumuz kurallar.<\/p>\n\n\n\n

\u2018Gen\u2019 ve \u2018mem\u2019 kavramlar\u0131n\u0131 tart\u0131\u015f\u0131rken tan\u0131mlad\u0131\u011f\u0131m\u0131z, herhangi bir yap\u0131n\u0131n, organizman\u0131n ve toplumun; yap\u0131, organizma ve topluluk olma \u2018durumunu\u2019 s\u00fcrd\u00fcrmek, yani var olmak, yani hayatta kalmak i\u00e7in buldu\u011fu \u00e7\u00f6z\u00fcmlerin onun i\u00e7in bir kararl\u0131 olma ve kalma durumu olmas\u0131, \u2018olu\u015f\u2019 ve \u2018duru\u015f\u2019 aras\u0131ndaki diyalektik ili\u015fkinin \u00f6z\u00fcn\u00fc anlat\u0131yor. Hayatta kalma, kararl\u0131 olma; organizmalar\u0131n ve ayd\u0131nlanma \u00e7a\u011f\u0131na kadar insan topluluklar\u0131n\u0131n karar verdi\u011fi, hedefledi\u011fi bir s\u00fcre\u00e7 de\u011fil, sadece olu\u015f sonunda ortaya \u00e7\u0131kan bir durum. <\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Ayd\u0131nlanma d\u00fc\u015f\u00fcncesi, bilimi ve sonras\u0131nda sanayi toplumu ile birlikte rastlant\u0131sal topluluklar yerine, insanl\u0131k durumunun varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 ve gelece\u011fini garanti alt\u0131na almay\u0131 ama\u00e7layan \u2018sosyal bir s\u00f6zle\u015fme\u2019 ile malum yola girdik. Ve bu yolun bizi getirdi\u011fi yerdeyiz. Hi\u00e7bir yap\u0131, organizma ya da toplulu\u011fun ba\u015faramad\u0131\u011f\u0131, ba\u015faramayaca\u011f\u0131 bir iddiam\u0131z var; rastlant\u0131dan, belirsizlikten kurtulma, onu \u2018yenme\u2019.<\/p>\n\n\n\n

\u0130nsanl\u0131k olarak kendimize atfetti\u011fimiz bilme, karar verme ve yapma g\u00fcc\u00fcn\u00fcn \u015fehvetiyle, \u2018kaderimize\u2019 raz\u0131 olmak aras\u0131nda s\u0131k\u0131\u015fm\u0131\u015f kalm\u0131\u015f durumday\u0131z. Kovuldu\u011fumuz \u2018cennete\u2019 d\u00f6nerek t\u00fcm g\u00fcnahlardan ar\u0131nma arzumuz ile kendi kaderimizi elimizde tutma tutkumuz aras\u0131ndaki yaman \u00e7eli\u015fki y\u00fczy\u0131llard\u0131r pe\u015fimizi b\u0131rakm\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

Bu yakla\u015f\u0131m insan topluluklar\u0131n\u0131 nihayet, var olan her \u015feyin \u2018ba\u011f\u0131ml\u0131\u2019 ve \u2018ba\u011f\u0131ms\u0131z de\u011fi\u015fkenler\u2019 olarak tasnif edildi\u011fi ve \u2018ba\u011f\u0131ms\u0131z\u2019 olanlar\u0131n d\u0131\u015fland\u0131\u011f\u0131 s\u00fcrekli \u2018kontroll\u00fc bir deney\u2019 ortam\u0131nda ya\u015famaya mahkum bir insan toplumuna kal\u0131c\u0131 olarak d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fcrmeyi ama\u00e7l\u0131yor. Ama olmuyor, olmayacak.<\/p>\n\n\n\n

Bu yoldan da, geldi\u011fi yerden deve g\u00f6r\u00fcnen o ki gidece\u011fi yerden de memnun de\u011filiz. Bu memnuniyetsizli\u011fimizin yak\u0131n zamana kadar ifadesi olan sisteme kar\u015f\u0131 m\u00fccadele etme, direnme, yenme ve kazanma tutumu ise uygun de\u011fil; yendi\u011finin bir benzerini \u00fcretiyor.<\/p>\n\n\n\n

Ama bu uygunsuzlu\u011fun kar\u015f\u0131s\u0131na ne konaca\u011f\u0131n\u0131 da hen\u00fcz bilmiyoruz. Bildi\u011fimiz tek \u015fey art\u0131k yenerek, y\u0131karak de\u011fil, kurarak devam etmek gerekti\u011fi. Burada rastlant\u0131 ve zorunluluk, irade ve tevekk\u00fcl, tesad\u00fcf ve kader konular\u0131n\u0131n derin sarmal\u0131na giriyoruz. En iradi oldu\u011fumuzu sand\u0131\u011f\u0131m\u0131z, y\u0131kma, yenme ve kazanma an\u0131nda asl\u0131nda \u2018irademiz\u2019 eski taraf\u0131ndan sinsice y\u00f6nlendirilmi\u015f bir zorunluluk, \u2018kader\u2019 d\u00f6ng\u00fcs\u00fcne sokulmu\u015f olmuyor mu? Burada en uygun tutum, kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131karak s\u0131n\u0131rlanmak yerine, sadece gelece\u011fe bakmak, t\u00fcm enerjimizi, tutkumuzu ve hayallerimizi \u2018kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 yard\u0131mla\u015fmayla kurmaya\u2019 adamak de\u011fil mi?<\/p>\n\n\n\n

Gaia, Ortak ya\u015fam\u0131n Uzaydan G\u00f6r\u00fcnen Hali<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Do\u011fan\u0131n neden yok oldu\u011fu sorusuna \u00f6ncesine g\u00f6re \u00e7ok daha farkl\u0131 yan\u0131tlar veriyoruz bug\u00fcn. Anlad\u0131k ki, do\u011fan\u0131n yok olu\u015funun g\u00f6r\u00fcnen nedenleri; \u00f6rne\u011fin sanayi \u00fcretimi, end\u00fcstriyel tar\u0131m, n\u00fckleer ve termik santraller ise de, as\u0131l neden, insanlar aras\u0131ndaki kar\u015f\u0131l\u0131kl\u0131 dayan\u0131\u015fma ve yard\u0131mla\u015fmaya dayal\u0131 ili\u015fkilerin bozulmu\u015f olmas\u0131. Buradan yola \u00e7\u0131karak, do\u011fan\u0131n \u2018kurtar\u0131lmas\u0131\u2019 i\u00e7in \u00fcretti\u011fimiz \u00e7\u00f6z\u00fcm \u00f6nerileri de de\u011fi\u015fiyor. \u00c7\u00fcnk\u00fc bunlar sorunun \u00e7\u00f6z\u00fcm\u00fcn\u00fc bir ba\u015fka haz\u0131r re\u00e7eteye, neredeyse yeni bir t\u00fcketim bi\u00e7imine ba\u011fl\u0131yor. Art\u0131k ne merkezi, ne de bireysel \u00e7\u00f6z\u00fcmlerin do\u011fay\u0131 korumak i\u00e7in tek ba\u015f\u0131na yeterli olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 biliyoruz. Art\u0131k, imeceye, k\u00fc\u00e7\u00fck ve ba\u011f\u0131ms\u0131z topluluklar\u0131n \u00fcrettikleri \u00e7\u00f6z\u00fcmlere ve do\u011fan\u0131n k\u00fclt\u00fcr\u00fcne de ihtiya\u00e7 duyuyoruz.Bu g\u00fcnl\u00fck hedeflere ula\u015fmak i\u00e7in \u00e7al\u0131\u015f\u0131rken, \u2018mem\u2019leri anlamak, \u2018mem\u2019ler ba\u011flam\u0131nda ge\u00e7mi\u015f ve gelecek topluluk dinamiklerini, ba\u011flant\u0131lar\u0131 ve ili\u015fkileri kavramak istiyoruz.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Margulis, organizmalar\u0131n ve bulunduklar\u0131 ortamlar\u0131n, ili\u015fkili d\u00f6ng\u00fclerin birbirini etkilemesi \u00fczerine kurulu kaotik bir d\u00fczen, Gaia olu\u015fturdu\u011funu da s\u00f6yler. Greg Hinkle\u2019\u0131n deyi\u015fiyle, \u2018Gaia, ortak ya\u015fam\u0131n uzaydan g\u00f6r\u00fcnen halidir.\u2019 Biz, insanl\u0131k; y\u00fczlerce binlerce par\u00e7an\u0131n yan yana geldi\u011fi, i\u00e7 i\u00e7e ge\u00e7ti\u011fi, her daim kendili\u011finden bozulan ve yeniden kurulan bu d\u00fczene m\u00fcdahale etti\u011fimiz her seferinde, bu kaotik d\u00fczeni kendimize g\u00f6re her hizaya sokma giri\u015fimimizde h\u00fcsrana u\u011fruyoruz ve u\u011framaya devam edece\u011fiz. Unutmayal\u0131m ki, bu d\u00fczen biz olmadan varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrebilir, ama ne yaz\u0131k ki, biz bu d\u00fczen olmadan var olamay\u0131z. Kendimizi bu b\u00fct\u00fcn\u00fcn bir par\u00e7as\u0131 olarak g\u00f6rmedik\u00e7e, kurdu\u011fumuz \u2018uygarl\u0131\u011f\u0131\u2019 do\u011fan\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda ve \u00fcst\u00fcnde g\u00f6rd\u00fck\u00e7e ba\u015farmam\u0131z olas\u0131 g\u00f6r\u00fcnm\u00fcyor. Do\u011fay\u0131 tahrip etmekten vazge\u00e7mek bir yana, do\u011fay\u0131 \u2018koruma\u2019 ve \u2018kurtarma\u2019 misyonu alt\u0131nda gizledi\u011fimiz bu kibirden de kurtulmal\u0131y\u0131z.<\/p>\n\n\n\n

Do\u011fan\u0131n bizim taraf\u0131m\u0131zdan korunmas\u0131n\u0131n gerekmeyece\u011fi bir gelecek umuduyla.<\/p>\n\n\n\n

\u015eamil Tun\u00e7ay Be\u015ftoy\u0027un deste\u011fiyle haz\u0131rlanm\u0131\u015ft\u0131r.<\/strong><\/p>\n","post_title":"\ufeffOrtak Haf\u0131zay\u0131 | \u2018Mem\u2019leri Korumak","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"%ef%bb%bfortak-hafizayi-memleri-korumak","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2019-01-07 09:47:49","post_modified_gmt":"2019-01-07 06:47:49","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=106993","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":106993}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "211"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "53"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Çevre dostu mimarinin örneği: Sürdürülebilir yaşam, Casa Cosecha de Lluvia ve yağmur suyu yönetimi

Casa Cosecha de Lluvia, dağların kalbinde sürdürülebilirliğin ve yenilikçiliğin mükemmel bir örneğini sunuyor. Yağmur suyunu arıtan bu etkileyici yapı, çevre dostu tasarımıyla size ilham verecek! Robert...

Yeşil mimarinin geleceği: Tarımsal atıklardan mimarinin zirvesine; mısır koçanları karbon emici duvarlara dönüşüyor

Tarım atıklarının mucizevi dönüşümüne tanık olun: Mısır koçanlarından üretilen karbondioksit emen duvar kaplamalarıyla yeşil mimarinin geleceği şekilleniyor! Sürdürülebilirliğin sınırlarını zorlayan bu yenilikçi projeyi keşfedelim! İnşaat ve...

Sürdürülebilir mimari tasarımın yeni yıldızı: Ahşaptan ayırt edilemeyen pirinç kabuğu yapı malzemesi

ACRE, ahşap alternatifi olarak öne çıkan bir yapı malzemesidir; dayanıklılığı, suya ve çürümeye karşı direnci, estetik dokusu ve sürdürülebilirliği ile dış mekanlarda mükemmel performans sergiler. Alüminyum ve pirinç tozlarının muazzam bir sentezi olan bu malzeme, çitlerden kapılara, pervazlardan teraslara kadar geniş bir yelpazede dış mekan uygulamaları için ideal bir seçenektir. Dünya ormanlarını koruyan bu malzemeyi keşfediyoruz!

Bahar geldi: Aylardan Mayıs, günlerden Hıdırellez; gününüz hep güneşli, talihiniz hep bol olsun

Zaman akıp gider... İnsan bu hayattan geçerken nice mevsimleri ve nice baharları da beraberinde yaşar. Belki farkındadır, belki de bilincinde değildir ama kaç kez kim...

Avni Onur Sevinç
Avni Onur Sevinçhttps://www.avnionursevinc.com/
Gelişimimize uygun ekolojiyi inşa etmek için çalışan bir Doğa. Doğa, aynı zamanda arkadaşlarını da arar. Bu temiz ekolojide olmak ister misin?

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol