Başlık çoğumuzda bir yere oturmuştur. Çoğumuzun algısında, etrafta gördüğümüz ve üçüncü değişken miktarı ile belirlenen spiritüel ilanlar vardır. Spiritüalizmden ne anladığımıza bakacağız, bilgilerin nasıl biriktirildiğine, nasıl paylaşıldığına ve “bilgi” denilen o seyretilciyi nasıl kullanmamız gerektiğini anlatmaya çalışacağız hep birlikte.
Spirit, ruh demek. İngilizcesinde bu böyle. Spiritus da Latincesi. Birçok kavram spiritüalizm ile ilişkilendirilebilir. Ezoterizm, Mistisizm, Okültizm, Parapsikoloji, Teozofi gibi. Bu kavramlara ayrı ayrı değinmeden bizdeki spiritüalizmin son hali olan “Deneysel neo-spiritüalizm ya da kısaca neo-spiritüalizm”e ağırlık vermeyi düşünüyorum çünkü Dr. Bedri Ruhselman tarafından kuruldu ve geleneği de halen devam etmektedir. Ayakları, Anadolu topraklarına basmaktadır.
Yazıda geçen kavramların derinliği çok fazla. Bu konuyla ilgili ülkemizde Bedri Bey’in açtığı yoldan ilerlemiş, farklı alanlarda/yollarda psişik özellikleri olan çok sayıda insan olduğu da aşikar. Burada yazmaya çalıştığım bu kavramların bendeki izlenimleri ve gözlemlerimden gelen edinilmiş bilgilerin değer farkı ve ihtiyaç karşılaşması yaratması için ifadesidir.
Evet, bu girişlerden sonra gelelim günlük hayatın içindeki spiritüalizmin ifadelerine ve arayıştaki insanın zihnine yapılan “marketing”lere. İş yerindeyken bazen konu buralara geliyor ve bu konularda soru soranlara diyorum ki bu sorunun cevabı var. Karşıdaki ufak bir şok geçiriyor ve soruyor “Bu sorunun cevabı nerede?” Sana incilerimi veremem diyorum çünkü bunlar benim en değerlilerim. Senin en değerlin ne? Bu bilgileri ne kadar istiyorsun? Bu soruyu bir yere yazalım. İnsanlar sorunlar yaşıyor, bu sorunların nedenlerini ve ne yapmaları gerektiğini merak ediyorlar yani “bilmek” istiyorlar. Tamam, bu bilgi nerede peki?
Bilgi geleneği takip etmiş Hocalarda. Nerede bu Hocalar? Hangi gelenek? Sorular geliyor hemen değil mi? Gelir, zihin bilip tüketmek ister. Haa bu da böyle bir şeymiş der. Etrafımızdaki aydınlanma ve farkındalık etkinliklerinin bilgileri gelenekten gelebilir de gelmeye de bilir. Bir hafta sonu sıkı çalışarak varlığının ihtiyaçlarını karşılayacağının inancı mıdır bizi workshoplara katılmamıza iten? İzole bir ortamda ve benzer fikirlerin olduğu alanda yapılan çalışmalar hızlandırıcı olabilir elbet, peki pazartesi günü işe geldiğinde yine aynı varlıksın? Gölge yerinde duruyor, tamponlar yerinde duruyor, nedensellik döngüsü yine aynı karşılaşmalarla sıkıştırıyor seni? Ee?
Şöyle bir örnek vereyim, başka bir merkezdeki kundalini yoga dersinde, ders öncesinde “Niyet“ koymak için namaskar mudrada bekliyoruz ve Hocamızdan niyetler geliyor “Çalışmamıza bolluk, bereket, şifa, bırakamadıklarımız için, veremediğimiz kararlar için, cesaret, bilinç, aydınlanma ve farkındalıkla, kendimi birliğe, sevgiye teslim ediyorum”. 250 kiloluk bu devasa niyetin altında bizim varlıklar eziliyor. Bir niyette bütün işi bitireceğiz. Derse yukarıyı ve bu konuyla ilgili varlıkları, planları davet etmiyoruz. Dersi kimin için yapıyoruz? Yapılan çaba ve cehiti kim görecek de sana bu devasa “niyetlerini“ verecek? Kişi yapamaz, yaptığını sanması da apayrı bir konu. Yukarısı yapacaksa önce derse davet/rica edilmeli değil mi? Neyse ders bitti ve yataydaki çalışma sonrasında bu kadar güçlü niyetler olmaması konusunda biraz sohbet ettik Hocayla. Eğer bir derste olacaksa ne diye bunca hayat bekledik? Bedensel bir haz ile elde edilen mutluluk hali midir bizden sevgi çıkmasına neden olan şey?
Sen beden değilsin ki, bedeni “haz” için taşımıyorsun. Haz alan sen değilsin.
Kendimize dair, varlığımızın bu dünyadaki bedenlenme ihtiyacını anlamaya dair karşılamaları, bilgileri, gözlemleri ve izlenimleri, ince maddeleri elde etmeye dair olan ne varsa bunlar için yolda olup bir çalışma grubunun parçası olmamız bizi oldukça hızlandırır. Tek başınıza kendi mantığınızla, kendi form/biçim ve modellediğiniz dünya ile olumlu ya da olumsuz ilerlemek oldukça zordur. Grup sizin için, sizin ihtiyaçlarınızın da içinde olduğu bir çeşit habitat, o varlıklarla karşılaşmanız zaten bir şifa. Bilgiler bu yolla size gelir ve sizi dönüştürmeye, kendinizle ilgili, yaşadığınız zorluklarla ilgili, hayatınızın genel şekliyle ilgili “içsel bilmeye“ başlarsınız. Bu entelektüel bir bilme hali değildir, kitaplar okuyup konuyu sadece titreşim olarak ifade etmek değildir. Bilgiler geldikçe, size oturmaya başladıkça, etrafınızdaki diğer varlıklar içinde değer farkı olmaya başlarsınız, bulunduğunuz alanı değiştirmeye/geliştirmeye başlarsınız.
Ayınlanma çağı ya da son neslin ilk nesli olarak ya da meshin zamanlarında yaşayan varlıklar olarak işler bayağı hızlandı. Yolculuklar başlıyor, dışarıya değil içeriye. Nepal’e gitmek, Tibet’e gitmek, Peru’da Ayahuasca içmek ve sonucunda aydınlanma fikri sizi dışsalığa iten bir fikir olabilir. Tabii ki, içsel çalışma grupları yoğun enerjilerin olduğu yerde derin çalışmalar, yolculuklar yapabilir bu bambaşka bir konu. Yolu da yolculuklarda öğrenenler için olmazsa olmaz belki de. Benim demek istediğim ihtiyaçlarımız burada hem gizli hem de aşikar. Ailemizin içinde, ilişkilerimizde, burnumuzun dibinde oraya gideyim de aydınlanıp gelirim dersek olur mu?
Çalışma grubunun içinde olmak birçok spiritüel yasayı da çalıştıran bir kavram. Geçiştirmek, pasifize etmek, yerine koymak değil, dönüştürmek için kendini bilmek için yol bize daha da belirgin hale gelsin dostlarım. Bu ne marketing ne de başka bir şey. Bunun tadı çok ayrı, sevgisi de çok ayrı ve ince bağları olan bir şey. Birbirinizi bilme hali, tanıma hali.
Çalışma grupları bir hafta sonu olan, belli bir süre inzivada olan, workshoplarla karşılaşmış olan gruplardan ziyade, Ezoterik gelenekten gelen içrek gruplardır. Bu grupların da halka açık çalışmalarına katılıp size nasıl geldiklerine bakabilirsiniz.
Varlığınız hayatı cezbetsin.
Marketing: Pazarlama, reklam, satış gibi kavramları içerir.
Kapak Görseli : Flammarion – Universum – Paris 1888 – Colored Heliocentric Panorama