AKP; 7 Haziran’a yaklaştığımız bu günlerde, icraat ve siyasetinden çok reklam çalışmaları ile gündemde. Bu reklamların çoğunu ayrı ayrı değerlendireceğim. Fakat öncelikle “Denizin altında tünel mi olur?” adlı reklam filmine değinmek istiyorum.
Cemil amca, diğer birkaç reklam filminde de karşılaştığı espri kabiliyeti oldukça yüksek olan gençlere sorar: “Avrasya Tüneli buraya yapılıyormuş, doğru mu?” Olumlu yönde cevap veren gençlere Cemal amca tekrar sorar: “Daha bir tanesi yeni yapıldı, ötekine ne gerek vardı?” Gençler cevaplar: “Ha sen Marmaray’ı diyorsun, o metro için. Bu Avrasya Tüneli, otomobiller için. Böyle atlıyorsun arabana, denizin altından hoop karşıdasın. Göztepe’den Kazlıçeşme’ye 15 dakikada geçiyorsun.”
Cemal amca soruyor, “Bu tüneller balık geçişini engelliyormuş, Avrupalılar izin vermiyormuş”, bunun üzerine hepimiz susuyoruz, gençlerin zekası konuşuyor: “Avrupa’da bu tünelin aynısından yapacaklarmış, yunuslar Güney’e kaçar diye vazgeçmişler.“
Buna ek olarak, bu konuşmanın balık tutulurken yapılması ise gözlerden kaçmayan ikinci bir fiyasko.
Reklam bildiğimiz formatta devam ediyor: “Herkes konuşur, Ak Parti yapar…”
Şimdi gerçek dünyaya dönelim.
Bir denizin içine hafriyat dökülüp, o denizin doğal tüm dengeleriyle oynuyoruz; fakat balık geçişlerinde herhangi bir değişim olmuyor öyle mi? Tabii ki değil. Reklam filminde hayvan hakları ile dalga geçilmesi ise apayrı bir üzüntü verici durum.
Avrasya Tüneli’ni savunanlar, bu tünelin trafiği normalleştireceğini iddia ediyorlar. Oysa ki, çok daha önemli meselelerimiz var; mesele etmeyi bırakıp mesele olmaktan çıktığını düşündüğümüz ama aslında düzelmeyen.
Mesela başlıkta da belirttiğim üzere, balık geçişleri. İstanbul’un bozulmakta olan ve her hamleyle biraz daha bozulan tarihi dokusu, hava kirliliği, karbon salımı… Bu liste böyle uzuyor. En üzücüsü de bizlerin, halkın her duyduğuna inanması ve gerçekleri kayıtsız şartsız reddetmesi.
Avrasya Tüneli Marmara Denizi’nde balık geçişlerine engel olacak, trafiği düzeltmeyecek, hava kirliliğini artıracak, olası bir kötü ihtimalde felakete dönüşecek, İstanbul’un tarihi dokusunu iyice bozacak bir projedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi‘ni reklam filmi aracılığı ile takındığı “türcü tavırdan” dolayı şiddetle kınıyorum.
* Türcülük, canlı bireylere sadece ve sadece ait oldukları türden ötürü farklı değer addedilmesidir. Oxford Sözlüğü türcülüğü “insan türünün üstünlüğü varsayımına dayanarak belli hayvan türlerinin sömürülmesi ya da ayrımcılığa uğratılması” şeklinde tanımlamaktadır. Genelde insan şovenizmi olarak kendini gösteren bu yaklaşım içinde yaşadığımız “uygar” insan toplumunun ruhuna nüfuz etmiş bir olgudur.
** Hayvan hakları, hayvanların insancıl muamele görmelerini sağlayan haklar.