Çin-Moğolistan sınırında bulunan Gobi Çölü uçsuz bucaksız kum tepeciklerinde ışığın dans ettiği vakitlerde hoş bir doğa manzarasına ev sahipliği yapar. Ne yazık ki bu manzara aynı zaman Asya’nın en ciddi çevre sorunlarından birinin kaynağı. 1,3 milyon kilometrekarelik bu çorak ve ıssız alan dünyanın en büyük beşinci çölü ve gittikçe büyüyor.
Çin’in kuzeybatısındaki Gobi ve Taklamakan çöllerinden gelen kum, tarım ve madencilik alanları açmak için büyük çapta ormanın yok edilmiş olması sebebiyle gittikçe daha geniş bir alana yayılıyor. Uzun yıllar süren orman tahribatından sonra çöl fırtınaları başkent Pekin’i düzenli olarak kum örtüsü altında bırakıyor.
Muazzam mimari yapılarıyla bilinen Çin, çölleşmeyi engellemek için tıpkı Moğol akınlarını durdurmak için inşa edilmiş Çin Seddi gibi bir set yapılmakta.
1978 yılında Çin hükümeti yeşil alanların çölleşmesini engellemek amacıyla kuzeydeki çöl bölgesini çevreleyen Rüzgâr Perdesi Projesi’ni başlattı.
Yeşil Çin Seddi olarak da bilinen proje kapsamında 4 bin 500 kilometre uzunluğundaki çöl çevresine 100 milyar ağacın ekilmesi planlanmıştı.
Bugün itibariyle çiftçileri belirtilen bölgelere ağaç dikmeye yönlendiren eden para teşvikleri ve havadan tohumlama aracılığıyla 66 milyardan fazla ağaç dikilmiş durumda.
1934 yılında Amerikan Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafın başlatılan Büyük Ovalar Rüzgar Perdesi projesi, Yeşil Çin Seddi projesine benzer olarak planlanmış, 1942 yılı itibariyle Kanada’yla Brazos Nehri arasındaki 29000 kilometrelik alana 220 milyon ağaç dikilmişti.
Bir başka benzer proje ise 2007’de Afrika Birliği tarafından arazi kaybını çölleşmeyi engellemek için tasarlanan Orta Afrika’da yapılması planlanan Büyük Sahra ve Sahel Yeşil Duvarı İnisiyatifi (GGWSII).
Hawaii Üniversitesi-Maona’dan Hong Jiang, Çin’in ağaç dikmekteki aceleciği yüzünden planın başarılı olamayacağını belirterek doğayı kontrol etmek değil onu takip etmek gerektiğini söylüyor.
Alabama Üniversitesi-Tuscaloosa’dan David Shankman ise proje kapsamında yapılan ağaçlandırmanın ne kadar sürdürülebilir olduğunu sorgulamakta: “Dikilen ağaçların ölüm oranı nedir? Ağaçlar öldüğünde ne oluyor? Ve bu ağaçlar kuraklık ve erozyona genel olarak daha dayanıklı olan çimen ve çalıları nasıl etkiliyorlar?”
Pekin Ormancılık Üniversitesi’nden Cao Shixiong’un tahminlerine göre ise 1949 yılından bu yana Çin’deki kurak alanlara ekilen ağaçların sadece yüzde 15’nin hayatta kalmış, ölenlerin çoğunluğunu ise yaş sebebiyle ölmüş durumda.
Tüm bunların yanı sıra, Coğrafi Bilimler ve Doğal Kaynak Araştırmaları Enstitüsü’nden Minghong Tan tarafında yürütülen bir çalışma projenin olumlu sonuçlar vermeye başladığını gösteriyor. Tan, New Scientist’e yaptığı açıklamada “Diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, Yeşil Çin Seddi bölgesinde bitki örtüsünün geliştiğini ve kum fırtınalarının azaldığı söylenebilir” dedi. Tan, genel olarak ise Çin hakkında umutlu: “Doğanın bütün Kuzey Çin’de daha iyiye gittiğini söyleyebiliriz.”
Kaynak: The Plaid Zebra, New Scientist