Çocuklar, bitkiler ve hayvanlar içinde okul eğitimi alıyorlar çünkü bu tasarımda tüm okul bir çiftlik.
Öğretmenler arasında ilkokul çocukları için matematik ve fen derslerinin dışarıda işlenmesi son zamanlarda çok yaygın bir uygulama oldu. Özellikle tüm okullara bahçe konulması gerektiği fikrinin olduğu Kaliforniya eyaletinde. Fakat bu yeni dizayn, okullara bahçe konulması fikrinden birkaç adım daha öteye gidiyor: Okulun küçük bir alanında oyun bahçesi tadında bir tarım alanı yerine, bu tasarımda tüm okul bir çiftlik.
En son mimarlık yarışmasını kazanan Romalı tasarımcı Edoardo Capuzzo, okul öncesi çiftlik konsepti için “Çocukların doğadan zevk alacaklarını düşünüyoruz” diyor. “Dolayısıyla biz de bu farklı okulu tasarladık: sınıf yok, bunun yerine etrafta hayvanların serbestçe dolaştığı ve içinde bitkilerin yetiştiği açık alanlar var. Burayı okul ve doğanın iç içe geçtiği bir yer olarak düşünebilirsiniz.”
Capuzzo ve birlikte çalıştığı diğer tasarımcı arkadaşları Gabriele Capobianco, Jonathan Lazar ve Davide Troiani, küçük çocukların doğaları gereği hayvanları ve bitkileri incelemeye ve onlarla uğraşmaya meyilleri olduğunu fark ettiler ve okulun da çocuğun bu ilgisini geliştirmesi – büyütmesi gerektiğini düşündüler. Birçok araştırma bahçede öğrenmenin faydalarından bahseder; çocukların gözlemledikleri ve incelediklerini hatırlama olasılığı daha yüksektir. Bu da çocukların okul başarısının artırmasına yardımcı olur. Benzer şekilde bir sebzenin nereden geldiğini gören bir çocuğun, eve gittiğinde onu yemeyi isteme olasılığı da daha yüksektir.
Ayrıca, çocukların etrafında bitkilerin ve hayvanların olduğu bir ortamda eğitim aldıkları bu model ile birlikte, okulun işleyişini sağlayan rüzgâr ve güneş enerjisi teknolojilerini de öğrenebilecekler.
Capuzzo, “Öğrenmek için farklı bir yol yapmayı denedik” diyor. “Yani, kitabı okuyarak veya öğretmeni dinleyerek öğrenmek yerine, doğrudan pratiğe dayalı bir şekilde tecrübe ederek öğrenmenin yolu bu. Tipik bir okulda sandalyeler ve sıralar vardır; bizim okulumuzda bunlar bulunmuyor; bizde içeride oturma veya dışarıya çıkma özgürlüğü var.”
Bu yaklaşım, geleneksel endüstriyel çağın okullarından çok farklı. 20’nci yüzyıla girerken, ilk sürekli anaokulunu başlatan ABD Eğitim Komisyonu okulları, “Okula gitmenin amacı, karanlık, havasız ve çirkin yerlerde daha iyi anlaşılabilir ve algılanır. Okullar, fiziksel benliğe hakim olmak ve doğanın güzelliğini aşmak içindir. Okul, çocukların dış dünyadan ayrışması için güçlerini geliştirmeleri gereken bir yerdir“ düşünceleriyle dizayn etti.
Tasarımcılar yeni model anaokulunun özellikle öğrencilerin doğadan izole oldukları şehirler için çok uygun olduğunu gördüler. “Roma veya Londra gibi büyük şehirlerde, çocukların büyüyebileceği yeşil alanların olmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz” diyor Capuzzo.
Ekip, kendileri ile benzer bir okul yapmak isteyen Romalı bir çocuk psikoloğu ile görüşmekteler. Burada onları zorlayacak şeyin okulların belli bir yol izlemeleri gerektiği varsayımını öngören yerel regülasyonlar ile uğraşmak olduğunu söylüyorlar. Tasarımcılar, bu konseptin bir benzerinin Norweç’te olduğunu öğrenmişler. “Dolayısıyla fikrimiz bu konuda ilk değil ancak eğer gerçekleşebilirse muhteşem olur. Bu fikri burada uygulamaya çalışacağım” diyor Capuzzo.
Kaynak: Fast Company