Özlemle beklenen yeni albümü geçtiğimiz hafta yayınlanan Radiohead, bu kez önceki albümleri gibi deneysel sularda fazla yüzmüyor. Ama önceki albümlerden çok iyi bildiğimiz o Radiohead tınıları yine en derinlikli ve dengeli haliyle karşımıza çıkarken, bu sefer yaylı aranjmanlar ve piyano melodileri ise biraz daha öne çıkmış görünüyor.
Radiohead günümüzün en büyük birkaç müzik grubundan biri desek mübalağa etmiş olmayız. Gerçekten her albümü büyük bir özlemle beklenen, çıktığında gündemin baş köşesine oturan, etkisi çok uzun bir dönem süren bir grup Radiohead. Yaşayan efsane deyimini hak edecek bir grup olan Radiohead, dokuzuncu stüdyo albümü “A Moon Shaped Pool”ı geçtiğimiz günlerde yayınladı. Radiohead, yıllardır biriktirdiği şarkılarla tekrar karşımıza çıktı, büyük bir özlemi dindirdi.
Sert ve isyankâr bir gitar şarkısı olan Creep ile popülerleşen Radiohead zaman içinde yaşadığımız çağın en güçlü ve müzikal açıdan en derin topluluklarından biri haline geldi. Radiohead’i popüler müziğin son 15 ila 20 yılını hem de avangart albümlerle şekillendiren bir grup olarak tanımlayabiliriz. OK Computer albümünü gitar müziği, Kid A ve takipçisi Amnesiac’ın deneysel elektronik müzik tınıları Radiohead’ı hep çok özel ve derinlikli kıldı. Grup, her yeni albümde giriştiği deneylerle müziğin gidişatında yeni bir yol açtı. Üstelik bunu yaparken sağlam bir politik duruşu da müziğine harmanlamayı hep başardı.
Albümlerin yayınlanma sürecinde de yine inovatif yaklaşımlar söz konusu idi. “In Rainbows” albümünün “istediğin kadar öde” şeklindeki satın alma opsiyonu ya da Thom Yorke’un son solo albümü “Tomorrow’s Modern Boxes“ın BitTorrent üzerinden yayınlanışı gibi. Ve günümüzün müzik dünyasının en çok saygı duyulan topluluklarından biri haline geldiler zaman içinde. Radiohead yeni albümünde ise deneyselliğin dozunu bir nebze hatta belki kendilerinin gelişim sürecine baktığımızda radikal bir şekilde azaltmış görünüyor. Ama her zamanki gibi yine çok derinlikliler.
Aniden yayınlandı, büyük özlemi dindirdi
Dokuzuncu Radiohead albümü A Moon Shaped Pool bir anda geldi diyebiliriz. Albümün çıkışı çok önceden duyurulmadı. Günler kala müzik dünyasının albümden haberi oldu. Radiohead’in kendi internet sitesinin yanı sıra iTunes aracılığıyla da satın alınabilen albüm, Tidal’dan “stream” de edilebiliyor, Spotify’da ise yer almıyor.
Yeni albümde Radiohead, bu kez deneysellik sularında çok derine açılmamış. Önceki albümlerden bildiğimiz bir Radiohead sound’u var. İlk dinleyişte insanı şaşırtmayan bir Radiohead bu, tanıdık, bilindik. Zaten albümdeki şarkıların birçoğu konserlerde de çalınan şarkılardan oluşuyor. Fakat limitleri zorlamaması bu albümü kesinlikle kötü, yetersiz, derinliksiz yapmıyor. Aksine Radiohead iyi yaptığı şeyleri daha da derinlikli kılmış diyebiliriz, özellikle orkestrasyonun kullanımı şarkıları ciddi anlamda zenginleştirmiş.
Akustik de, orkestrasyon da, az da olsa gitar, Yorke’un vokali hepsi dengede. Hiçbiri birbirinin üstüne çıkmıyor, bir diğerinin önüne geçmiyor. Albümü iyi yapanlardan biri de bu denge. Yaylı aranjmanlar, piyano melodileri, hüzün dozu yüksek vokaller. Diğer yandan yaylıların bu derece kullanımı Radiohead tarihi için de bir yenilik, yeni bir kulvar, bunu da belirtmek gerekir.
Toplumsal konulara ince dokundurmalar
A Moon Shaped Pool’da Radiohead toplumsal konuları da es geçmemiş. Tabii bunu sloganvari sözlerle yapmıyor. Burn The Witch yani “cadıları yak” adından da tahmin edilebileceği gibi toplumlarda farklı olanlara karşı duyulan önyargıları eleştiren bir şarkı. The Numbers şarkısında insanın doğayla girdiği savaşın anlamsızlığı ve yanlışlığına dair sözler var.
Radiohead’i farklı yapan öğelerden biri de video klipleri olmuştur hep. Yeni albüm için de şimdiye kadar iki klip yayınlandı, diğerlerini de merakla bekliyoruz. İşte o iki klip;