Nemrud, Türkiye’den de evrensel çapta müzik yapılabileceğinin kanıtı olan gruplardan biri. Türkiye’de hiçbir zaman çok öne çıkamayan bir tür olan progresif rock kulvarında ilerleyen Nemrud, yaptıkları müzikle bu akımın Türkiye’deki belki de en iyi örneklerini ortaya koyarken, evrensel düzeyde de ilgi görüyor.
Nemrud, Türkiye’de rock dünyasında gerçekten farklı bir yerde duran bir grup. Genelde dünyadaki alternatif rock akımlarının takipçisi veya yıllar öncesinin Anadolu pop rock tınılarının devamı niteliğindeki Türkiye rock dünyası atmosferinin ötesinde Nemrud, daha progresif bir kulvarda yer alıyor. Rock müziğin sınırlarını; hikâyeleri ve tınılarıyla zorlayan grup, müziğinde progresif rock’ı; klasik müzik, caz gibi müzikal unsurlarla harmanlıyor. Grup ayrıca Türkiye’de örneklerine çok az rastladığımız, baştan sona bir bütün olan ve bir hikâyeyi anlatan konsept albümlere de imza atıyor.
Sadece Türkiye’de değil 30 ülkede
2008 yılı yaz aylarında, Mert Göçay Nemrud’u İstanbul’da kuruyor, istediği hikâyeleri bir bütün halinde müzikle aktarmak, anlatmak. 2010’un başında Nemrud ilk albümleri olan konsept progresif rock albümü “Journey of the Shaman”ı yayınlıyor. Üstelik bu albüm sadece Türkiye’de değil 30 ülkede de yayınlanıyor.
İlerleyen yıllarda ise grubun kadrosu aynı kalmıyor, değişiklikler oluyor. “Journey of the Shaman” albümünde konuk sanatçı olarak yer alan Mert Topel (org) ve Mert Alkaya (davul) gruba kalıcı olarak katılıyorlar. 2013’te ikinci albüm olan Ritual yayınlanıyor. Albüm yine Avrupa’da da yayımlanıyor. Son olarak ise Aycan Sarı’nın yurtdışına yerleşmesi üzerine Türkiye rock aleminin tanınan yüzü Levent Candaş, Nemrud ekibine dahil oluyor.
Nemrud’un yeni albümü Rainbow45 etiketi ile bu Mayıs ayı içerisinde dinleyicileriyle Türkiye’de ve yurtdışında buluştu. Yeni albüm “Nemrud”, grubun ismini taşıyor. Albüm konsept bir albüm olduğu için parçalar birbirleriyle bağlantılı ve ortak bir hikâyeyi anlatan bütünlük içerisindeler. Grubun bu albümdeki kadrosu ise Mert Göçay, Levent Candaş, Mert Topel ve Mert Alkaya’dan oluşuyor.
Türkiye’de progresif rock’ta yeni bir dönemeç
Dünyada progresif rock akımı 1960’lı yılların başından bu yana müzik dünyasında varlığını hissettiren bir akım. Özellikle 70’li ve 80’li yıllarda King Crimson gibi gruplarla altın çağını yaşayan bu müzik türü Türkiye’de ise hep bir takipçi kitlesi olsa ve bu türü deneyen gruplar olsa da dünyadaki kadar hiçbir zaman öne çıkamadı. Progresif rock akımı, Türkiye’de ilk olarak Moğollar, Erkin Koray, Barış Manço gibi isimlerin bazı küçük denemeleri ile kendine yer açmıştı. 90’lı yıllarda ise daha alternatif bir progresif rock diyebileceğimiz belki de “neo progresif” diye tanımlanabilecek bir tür oluşmuştu. İlk olarak Nekropsi sonra Replikas gibi gruplar bu kulvardaydı ve gerçekten de farklı ve özgün işlerin altına imzalarını attılar.
Nemrud ise bu progresif rock manzarasında farklı bir yerde duruyor ve bu yer zirveye de oldukça yakın. Nemrud’un tarzı dünyadaki klasik progresif rock çizgisine yakınken, bunu yerelden evrensele ulaşan tınılar da eklemeyi başarıyorlar; cazı, klasik müziği ya da bu müziklerini hissiyatını da yer yer müziğine yediriyorlar.
Nemrud dağının hikâyesi anlatılıyor
Yeni albümün konusu ise kutsal kabul edilen Nemrud dağı. Bu yüce dağın hikâyesini çeşitli mistik ve fantastik öğelerden de destek alıp anlatıyorlar. Hikâye birbirine bağlı dört şarkı ile anlatılıyor. Dinlere, savaşlara, yıkım ve hüzünlere tanıklık eden dağın hikâyesi anlatılan. Albümdeki uzun 4 parça ile hikâye dinleyiciye aktarılıyor, hem sözlerle hem notalarla.
Nemrud’un ilk iki albümü sadece Türkiye’de değil dünya çapında da ilgi görmüş, hatta grup Türkiye dışında adeta daha çok tanınmıştı. Yeni albümle de Nemrud, büyük ölçüde bu ilgiyi, övgüleri ve etkiyi devam ettirecek. İlk iki albümleri kadar bu albüm dinleyeni etkiliyor mu ya da daha doğrusu çarpıyor mu, belki de hayır. Nemrud’un tarzına artık aşina olduğumuzdan olabilir bu. Ama yine çok kaliteli bir müzikal altyapı ile, üzerinde çok düşünülmüş ve emek verilmiş bir müzikle karşı karşıyayız. Ve Türkiye rock dünyasında bu tarz gruplara dört elle sarılmak gerekiyor.
Nemrud’un müziği ile Türkiye’den çıkan bir grubun da evrensel olabileceğine tanık oluyoruz. Size de özellikle Mert Göçay’ın gitarına ve naif ama görkemli vokaline, Mert Topel’in org tınılarına odaklanmanızı öneririz. Albüm sizi hikâyesinin içine çekecek.