“Baskıya direnmek, insanın diğer haklarının bir sonucudur.
Toplumun tek bir üyesi baskı altına alındığında, tüm toplum
baskı altındadır. Toplum baskı altına alındığında, her bir üyesi
baskı altındadır. Hükümet halkın haklarını bastırdığında,
ayaklanma halk ve halkın her bir kesimi için hakların
en kutsalı ve ödevlerin en vazgeçilmezidir.”
(1793 Fransız Devrim Anayasası Önsözü’nden)
İktidara yakın olmayan her medya kuruluşuna “FETÖ ile bağlantısı var” suçlamasıyla operasyonlar yapan AKP hükümeti, bu kez de Cumhuriyet Gazetesi’ni hedef aldı.
Cumhuriyet Gazetesi’ne, yöneticilerine, yazarlarına, çalışanlarına yönelik operasyonda Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile yazarlar ve yöneticiler geçtiğimiz gün sabah saatlerinde evlerinde yapılan arama sonrasında gözaltına alındı. Ardından ise gözaltına alınan yazar ve yöneticilere beş gün boyunca avukat yasağı konuldu.
Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt olan Cumhuriyet Gazetesi, Fethullah Gülen ve cemaat yapılanmasının Türkiye Cumhuriyeti için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu yıllardır dile getirmiş, hatta 2005’in Mart ayında Fethullah Güleni eleştiren haberlerinden dolayı yayınları da durdurulmuştu…
Cumhuriyet’i, FETÖ’yü eleştirdiği için zamanında yerden yere vuranların, şimdi Cumhuriyet’i, FETÖ’cü olmakla suçlaması demokrasiyi, hukuku nasıl katlettiklerini de gözler önüne sermektedir. Hukuki dayanağı bulunmayan iddialar ile Cumhuriyet Gazetesinin yayınına son vermeye çalışıldığı son derecede açıktır. İnandırıcılığı olmayan bu iddialarla yapılan gözaltılar, sadece Cumhuriyet gazetesine yapılmış bir operasyon değildir; basın ve ifade özgürlüğüne de bir darbedir.
15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasıyla, özgürleşme ve demokratikleşme yolunda ciddi adımlar atılması beklenirken, hükümet ne yazık ki basın ve yayın özgürlüğüne adeta darbe üstüne darbe yapmaktadır.
TGC’nin verdiği bilgiye göre, darbe girişiminin ardından kapatılan gazete, dergi, TV ve haber ajansı sayısı 170’e ulaştı, 105 gazeteci ise cezaevine gönderildi. Kapatılan basın kuruluşları nedeniyle de 2 bin 500 gazeteci işsiz bırakıldı.
Ses çıkarmadığımız sürece sıra hepimize gelecek
İktidar basına yönelik bu baskı politikasından bir an önce vazgeçmelidir. Her güne yeni bir antidemokratik uygulamayla uyandığımız şu zamanlar, bir olmanın, dayanışmanın zamanıdır. İktidar, basın emekçilerini tutuklayarak, gözaltına alarak halka gözdağı vermeye çalışmaktan, medyayı çağdaş demokrasilerde görülmemiş bir şekilde baskı altına alarak, korku iklimi yaratmaya çalışmaktan vazgeçmelidir. Hiçbir karşı ses duymak istemeyen hükümet, bilmelidir ki, özgür basın mensupları; yöneticileri, yazarları, çalışanları, okurları ve destekçileri ile birlikte her türlü baskıyla sonuna kadar mücadele edecek güçtedir!
Bizler de Gaia Dergi olarak, halkı, haber alma hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz.