Kitap tanıtımına geçmeden önce kısaca yazarımızı tanıtayım sizlere. Erdem Şimşek dergimiz yazarlarından olup kendisi uluslararası ilişkiler mezunu. Önceleri Yurt Gazetesinde muhabirlik ve editörlükte yapan yazarımız kısa film çalışmaları da yapmakta. Kısa filmlerinde de edebi ağırlıklı işlere soyunan Erdem’in ilk romanı (ya da novellası) Dakhumn‘un hikâyesini anlatmak bize düştü. Buyurun bakalım.
Öncelikle Dakhumn için en kısa tanımlama sanırım “Epik” olurdu. Erdem kitapta baştan sona destansı bir anlatım kullanarak bizi hikâye kurgusunun içine çekmeyi başarıyor. Başlarda –her yazarda olduğu gibi- diline alışmakta biraz zorlansanız da sayfalar ilerledikçe bu anlatım dili sizi konuya daha da yakınlaştırıyor. Eğer ki Dakhumn tamamen gerçeklik üstüne kurgulanmış olsaydı Erdem’in üslubu okuyucuyu zorlayabilirdi fakat genel çerçevede anlatılan bir kurt adam ve varoluş destanı için daha uygun bir dil kullanılamazdı.
Evet genel hikayeye baktığımızda anlatılmakta olan bir kurt adam diyebiliriz ama Dakhumn bundan daha fazlası. Dakhumn bizlere, iki ayak üzerinde dursa da kurdun hislerini ve deneyimlerini sunarak bilinenden farklı bir kurt adam profili çiziyor. Kurt ve insan özelinde bize yaşam ile ölümün sonsuzluktan önce başlayan öyküsünü aktarıyor yazar. Karanlık ormandan, büyük savaştan başlayarak insanın yıkıcılığına şahit oluyoruz. Bildiğimiz dünyanın karanlıklarına da tanıklık ediyoruz; kâh bir madende kâh bir ormanın derinliklerinde.
İnsanın türcü yanını çok iyi işleyen yazar siyah ve beyazın yanında gri olanı da hikâyesine eklemiş. Dünyanın ve yaşamın tarafsız ve yetim yanını da anlatmış. Bazı noktalarda vurucu anlatımıyla hikâye etse de olayları yazarın en iyi yaptığı şeyin imgeleme olduğunu söyleyebiliriz. Anlatımında kullandığı imgeler ve temsil ettikleri gerçeklikle de eseri tek boyutlu olmaktan kurtarmış yazarımız.
Böylesi bir hikâyeyi güzel anlatımıyla bizlere sunduğu için Erdem’e teşekkür ediyor hepinize iyi okumalar diliyorum.