Ana SayfaGüncelSöyleşiAfrika'da sürdürülebilir yaşam: Sen De Gel Derneği

Afrika’da sürdürülebilir yaşam: Sen De Gel Derneği

-

Bugün, Gambia’da sürdürülebilir yaşam projesi ile kendisinden bi’hayli söz edilen Sen De Gel Derneği’nin kurucusu İbrahim Betil ile Sen de Gel Derneği ve sürdürülebilir yaşam üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sen De Gel Derneği’nin kuruluş hikâyesini bir de sizden dinleyelim.

2011 Eylül ayında, kurucusu olduğum Toplum Gönülleri Vakfı’nda (TOG) bir toplantıdayken kapıdan içeri iki siyahi adam girdi. Vakfın Küresel ilişkiler biriminden randevuları varmış, Gambia’dan görüşmeye gelmişler. Kadının Gelişimi ve Çocuk Bakımı ile ilgi bir sivil girişim kurmuşlar. TOG ile işbirliği istemekteler. Yan odaya geçtiler. Toplantım bitince, ben de yan odaya geçip onları dinledikten sonra, önerdikleri işbirliğine karar vermeden önce Gambia’ya gidip, ülkeyi, yereli tanımak, ihtiyaçları anlamak gerektiğini düşündüm.

2011 Kasım’da, dünyanın en az gelişmiş ülkeler sıralamasında en sonlarda bulunan Gambia’ya gittim. Bir hafta boyunca köylerde, yerel yönetimler, kadın grupları, gençlerle görüşmeler yaptım. Günde sadece bir öğün pirinç yiyerek yaşamda kalma mücadelesi veren, temiz suya erişemedikleri için çocukların önemli kısmının 5 yaşına gelmeden yaşamlarını kaybettiği, elektrik olmadığı için akşam saatlerinde aydınlanamayan bir toplumu tanıdım. Onların kaldığı ortamlarda kalıp, açlığın, susuzluğun etkilerini yaşadım. Buna rağmen doğallığın kaybolmadığı insan yaşamındaki sevgi ve dostluğun ne kadar büyük olduğunu gördüm.

Döndükten sonra, böyle bir projenin TOG çalışma konuları ile bağdaşmayacağını düşündüğümü arkadaşlarla paylaştım. Diğer yandan içinde yaşadığımız koşullara ve halimize “şükretmek” yerine, 1 milyar insanın açlıkla savaştığı dünyayı değiştirmek için bir şeyler yapmak için bir adım atmak gerektiğine karar verdi. Bir grup duyarlı arkadaşımla, Nisan 2012’de Sosyal ve Ekonomik yaşamda Nitelikli DEğişim ve GELişime destek Derneği’ni (SEN DE GEL) kurduk.

Derneğin misyonu “Yerel, ulusal ve uluslar arası alanda, her türlü toplumsal duyarlılık projelerinin oluşturulması ve geliştirilmesi kapsamında sosyal yardım projeleri, insanların ekonomik ve sosyal gelişimlerine yönelik destek projeleri ve toplumsal duyarlılık kapsamında benzer başka projeler hazırlamak, hazırlanmasına destek vermek ve uygulamak”. Bunun için şu an yürütülmekte olan çalışmalar hangileri?

Dernek kuruluşundan bugüne kadar geçen 5 yıllık sürede, balıkçılık, küçükbaş hayvancılık, tavuk çiftlikleri, su kuyuları, kadın tarım bahçeleri, köylere / ailelere güneş enerjisi ile aydınlatma panelleri, pirinç değirmenleri, fırın projeleri gibi çok çeşitli projeler uyguladık, uygulamaya devam etmekteyiz.

Amacımız “yardım etmek” bu insanları bize bağımlı kılmak değil, yerel insanın ihtiyacını dinleyip anlayarak, o ihtiyaçlara cevap verecek ve kendilerinin sahiplenmesini sağlayarak sürdürülebilirliği gerçekleştirmek. Bu projelerle bugüne kadar 300 binden fazla insanın yaşamına dokunmayı başardık.

Gambia’ya ilk gittiğinizde nasıl karşılandınız? Malum siyahilerin beyaz adamlara karşı izlediği düşmanca tutum yer yer gözleniyor. Böyle bir durumla karşılaştınız mı?

Ne yazıktır ki, “az gelişmiş” olmak, “siyahi” olmak, farklı etnik kimlikten, farklı düşüncelerden olmak bazı kesimlerce “düşmanlık” olarak algılanıyor, o şekilde yorumlanıyor. Gambia’nın Senegal’in en yoksul köylerinde, daha önce bir beyaz adamın bile gitmediği yörelerde benim gelişimi anlatılmaz bir coşku ve sevgiyle karşıladılar. İnsanların yaşamlarında ilk olarak gördükleri bir “yabancıya” gösterdikleri içten sevgi ve sıcak duygularla sarılmaları kafamda şu soruyu oluşturdu: “Az Gelişmiş” etiketini yapıştırdığımız kişilerde ve toplumlardaki doğallık, sevgi ve yakınlık acaba “gelişmişlik” denen kavramla insanları yozlaştırarak, diğerine yabancılaştırıyor mu, insanları birbirinden uzaklaştırıyor mu?

Gambia ve diğer Afrika ülkelerinin gerek barınma, gerek diğer hayat şartları ile ilgili durumları konusunda bilgi verebilir misiniz?

Afrika ülkelerini genel bir kavram içinde tutmak doğru olmaz. Afrika kıtasında toplam 54 ülke var. Bu ülkelerin bir kısmı En Az Gelişmişler listesinde, bir kısmı gelir düzeyleri daha yüksek olanlar. Gambia en az gelişmişler listesinde. Yaşa koşulları oldukça zor. İklim, yılın 3 ayı yağmur mevsimi dışında, kurak ve sıcak. 28-40 C derece düzeyinde. Merkez şehir Banjul dışında, barınma ortamları oldukça ilkel. Üzeri sazla kaplı, tüm ailenin bir arada yattığı, tabanı toprak alanlar. Aileler için ayrı mutfak, tuvalet yok. Tüm ihtiyaçların ortak kullanım alanlarında giderilmekte.

Yemeğin (genelde günde bir öğün pirinç) ortaya gelen bir büyük tepsi içinde, herkes tarafından ellerle yendiği bir yaşam tarzı. Bu yaşam tarzı, 7+ milyar insanın yaşadığı dünyamızda 1 milyardan fazla insanın açlıkla savaştığının en tipik örneği. Suya erişim çok zor. Pek çok köyde kadınlar ailenin, evin su ihtiyacını karşılamak için her gün 2-5 kilometre yürüyüp kendilerine yakın bir kuyudan su çekerek kovalarla taşımaktalar. Elektrik olmadığı için imkânı olanlar her gün bir adet mum alıp (bir mum bedeli yaklaşık 10 kuruş) aile ortamını aydınlatmaya çabalamakta. Ancak bazen mumlar devrilip yangınlara neden olmakta.

Okullara gidebilen çocuklar “sınıf” içinde toprak üzerinde oturmaktalar. Öğretmen, tebeşir olmadığı için sınıftaki kara tahtaya çakıl taşı ile yazmakta. Çocuklar kalem ve kâğıda sahip olmadıklarından ellerinde tahta tabletlerin (yaklaşık 60 cm x 30 cm boyutlarında) üzerine kömürle yazıp, sonra toprağa sürterek yazdıklarını silebiliyorlar.

Bu projeleri gerçekleştirmek adına herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı? Karşılaştıysanız bunlar nelerdi? Özellikle dil ve anlaşma konusunda zorluk yaşadınız mı?

Yerel insanda, topluluklarda “kendi doğrularını dayatmaya çalışan beyaz adam” izlenimi yaratmamaya özen gösterdiğimiz için projeleri gerçekleştirmeden önce yerel insanlarla konuşup, kendilerini dinlediğimiz, onların temel ihtiyaçlarını anladığımız, onarın potansiyel enerjilerini harekete geçirmeyi amaçladığımız için, insanların bize duyduğu güven çoğaldı. O nedenle projelerin gerçekleşmesinde yerelde sorun yaşamadık.

Başlangıçta yaşadığımız en önemli sorun bu projelerin gerçekleşmesi için gerekli maddi kaynağı bulmak oldu. Türkiye içinde destek almak için başvurduğumuz bazı kurumlarda “Türkiye bitti mi, ne işin var Afrika’da” gibi sorularla karşılaştık. Bize destek vermeye başlayan kuruluşlara süreçlerle, yapılan projelerle ilgili düzenli bilgi verdikçe, yurt içinden ve yurt dışından da destek verenlerimiz çoğalmaya başladı.

Gambia dışında hangi ülkelerde faaliyetler yürütülüyor ya da yürütülmesi planlanıyor?

Gambia dışında Senegal’de de proje çalışmalarına başladık. Kaynak sağladıkça ve işbirliği yapabileceğimiz güvenilir yerel sivil toplum kuruluşu buldukça başka En Az Gelişmiş ülkelerde de proje çalışmalarına başlamayı planlamaktayız.

Dernek bilindiği üzere gönüllülük esasına dayanıyor. Peki, bu gönüllülük şartları neler?

Dernek kuruluş amaçlarına saygı duyan, bu amacı gerçekleştirmek için destek verebilecek herkes bizim gönüllümüzdür, derneğimize üye olabilir, ayda bir kere toplanan yönetim kurulu toplantılarına katılabilir.

“Sen De Gel” aslına bakılırsa “Sosyal ve Ekonomik Yaşamda Nitelikli Değişim ve Gelişime Destek Derneği” nin kısaltılışı; fakat içerisinde farklı bir anlamı da barındırıyor. Peki, bu projeyi Türkiye’de de uygulamayı düşünüyor musunuz?

Sen De Gel derneğimizin kuruluş amacı En Az Gelişmiş ülkelerde sosyal ve ekonomik yaşamada insani gelişim için projeler geliştirmek. Türkiye en az gelişmiş ülkeler içinde olmadığı için bu projeyi Türkiye’de uygulamayı düşünmüyoruz.

Bunların dışında söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?

Derneğimiz yaptığı çalışmalar ve uyguladığı projelerle dünyada insani gelişimde en temel iki ihtiyaç olan açlığın ve susuzluğun giderilmesi için küçük adımlarla yola çıktı. İçinde bulunduğumuz koşullara bakarak, bilgi birikimi ve maddi olanakları harekete geçirerek aynı planette çok zor koşullarda yaşayan insanları yaşama bağlamak için herkesin yapacağı küçük bir katkı olabileceğini düşünmekteyiz. Yaptığımız bu çalışmaların sivil topluma düzgün bir örnek olmasına da önem vermekteyiz. Bunu sağlamak için bize güvenen kişi ve kurumlara şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesi gereği düzenli bilgi vermekteyiz. Kuruluşumuzdan beri, gelir ve giderimiz, bütün mali tablolarımız uluslar arası bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmektedir.

Dünyayı değiştirmek için şikayet etmek yerine bize katılıp destek verecek insanlarla çok daha fazla insanın yaşamına dokunarak, insanlığın gelişimine etki yaratmak isteyenler için Sen De GEL.

Bizleri bilgilendirdiğiniz için şahsım adına size teşekkür ederim.

Ayrıntılı bilgi için; www.sendegel.org.tr
Güncel bilgiler için de https://www.facebook.com/SenDeGelDernek/

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Belgeselci Ben Fogle ile vahşi yaşam ve belgesel serisi üzerine söyleşi

Adını ilk kez Castaway isimli televizyon programında duyuran ve şu anda Vahşi Yaşama Dönüş (Return to the Wild) adlı programı sunan Ben Fogle, dünyanın dört...

Enkaz bizi ezdi, üzdü, liyakatsızları yok edecek: Peki yeni düzende her canlı yaşam hakkına sahip olacak mı?

Yaşıyor olmak yüreğimizde koca bir kayaya dönüştürülmüş olsa da hayat, istemesek de bizi akışında sürükleyip götürüyor. Hem de daha yaralar sarılmadan, acılar dinmeden. Uzaktan izleyenler...
Pelin Güloğlu
Pelin Güloğlu
27.04.1995- Mersin Trakya Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik mezunu genç bir diyetisyen. Bunun yanısıra Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi görmekte. İlgi alanları başta kültür-sanat olmak üzere; çevre ve sağlık, insan psikolojisi ve sosyoloji; sürdürülebilir yaşam ve yeşilin her tonu. Şu an diyetisyenlik, belli başlı dergilerde yazarlık; amatör olarak fotoğrafçılık yapmakta ve kendini diksiyon konusunda geliştirmeye çalışmaktadır.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol