“Çocuk” denildiğinde aklımıza neşeli kahkahalar savuran, gözlerinin içi ışıl ışıl parıldayan, meraklı, enerji dolu ve masumiyetiyle dünyayı ısıtan varlıklar gelir.
Peki ya işçi gelir mi aklımıza? Çocuk kelimesinin yanına gelecek binlerce sıfattan birisi işçi midir? Oyunlar oynaması, arkadaşlıklar kurması, ailesiyle birlikte vakit geçirmesi, okula gitmesi, eğitim görmesi, yeteneğini keşfetmesi, ilgi alanına yönelmesi gereken gereken çocuklar ekonomik ve sosyal sebeplerle maalesef ağır şartlar altında çalışmaya mahkum ediliyor.
ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) verilerine göre dünyada tam 168 milyon çocuk çalışma yaşamında. Yine ILO’ya göre 40 milyon insan modern köleliğin pençesinde iken bu 40 milyon insanın %25’lik dilimini çocuk işçiler oluşturuyor. Tam 10 milyon çocuk modern köleliğin pençesinde. Çalışan çocukların %38’i tehlikeli işlerde çalışıyor ve yaklaşık 3’te 1’i eğitim sisteminin dışında yer alıyor.
Merceği biraz daraltıp ülkemize bakacak olursak 2012 yılında TÜİK araştırmalarına göre 6-18 yaş arasında 893.000 çocuk ekonomik faaliyette bulunuyorken DİSK Genel-İş’in son raporuna göre bu sayı 2 milyona yaklaştı. Çalışan çocukların %49.8’i okula devam ederken, %50.2’si eğitim hayatına devam edemiyor.
2 milyonu ülkemizde olmak üzere 168 milyon çocuğun evrensel beyannamede belirtilen “Çocuk sağlığı, eğitimi ve gelişmesi açısından tehlike teşkil eden işlere karşı korunma” hakkı ihlal ediliyor. Bu ihlal onlarda fiziksel, ruhsal, toplumsal ve ahlaki açıdan olumsuz etkiler bırakıyor, biyolojik/bedensel gelişimini geriletiyor.
“Bir dünya bırakın biz çocuklara
Yazalım üstüne sevgili dünya…”
Kaynak: International Labour Organization, Unicef