90’lı yıllar grunge müzik akımının tüm müzik dünyasına hâkim olduğu yıllardır. 1991’de çıkan bir albüm ise sadece bu akımın değil, tüm zamanların en iyi rock albümleri listelerinde zirveye kuruldu. Bu albüm Pearl Jam’in “Ten” albümü idi.
1991 yılı müzik aleminde gerçekten sıradışı bir yıldır. Bu yıl çıkan albümlere baktığımızda gerçekten bazı şarkıcı ve grupların adeta sözleşmişçesine başyapıtlarını bu 365 güne sığdırdığını görürüz. Hangileri mi, birkaç örnek verelim hemen; U2’dan One şarkısının da yer aldığı Achtung Baby albümü, Michael Jacskon’ın belki de en popüler olduğu dönemde çıkardığı Dangereous albümü, Red Hot Chili Peppers’in en çok bilinen albümlerinden Blood Sugar Sex Magik ve tabii Metallica’nın efsanevi Black albümü.
Nevermind ile birlikte iki büyük grunge başyapıtından biri
1991’de bir başyapıtsal albüm daha var: Pearl Jam’in Ten albümü. Ten, Seattle’lı rock grubu Pearl Jam’in 27 Ağustos’ta Epic Records’ten çıkarılan ilk stüdyo albümü. Pearl Jam’in çıkışı 90’lı yıllara damgasını vuran grunge akımının da yükseliş dönemine denk geliyor. Pearl Jam, öncülük ettiği bu akımın belki de en önemli iki albümünden birine imzasını da daha ilk albümüyle atıyordu. Nirvana, Alice in Chains ve Soundgarden ile birlikte grunge’ın en tanınan dörtlüsünü oluşturan Pearl Jam’in Ten albümüne en yaklaşan albüm ise Nirvana’nın Nevermind‘ı olmuştur.
Bir yıl sonra listelerde patladı
Ten‘in asıl patlaması esasında 91 yılının sonuna doğru, Jeremy single’ı ve klibinin yayınlanması ile oldu. 1992’nin sonlarına doğru ise albüm zirve yolculuğunun en yüksek noktasına, Billboard listelerinde ikinci sıraya kadar yükseliyordu. Grup, sadece albümü, single’ları değil solistleri Eddie Vedder’in bitmeyen enerjisiyle yön verdiği uzun ve etkileyici konserleriyle de gündem yaratıyordu.
İsyan, hüzün, öfke ve kayboluş
Albümdeki şarkılara baktığımızda albümün en öne çıkan şarkıları Jeremy, Alive, Black ve Even Flow. Single olarak da yayınlanan bu şarkılar, sadece müzikal altyapılarıyla da değil kuşağının isyanlarını, hissiyatlarını, öfkelerini ve hüzünlerini anlatan sözleriyle de dikkat çekiyor. Albümün geneline de bu hava hâkim zaten. Bundan da öte, grunge akımının da bu çizgide ilerleyen bir müzik akımı olduğunu ve kuşağının hem bir izdüşümü hem de öncüsü olduğunu söylemek gerekiyor.
Giyimleri ve hayata bakış açısını etkileyen müzik: Grunge
Grunge akımı gençlerin müzikal tercihleri kadar giyimlerini ve hayata bakış tarzlarını da 90’lı yıllarda yoğun bir şekilde etkilemişti. Başta Kurt Cobain olmak üzere grunge müzisyenlerinin üst üste giydikleri kalın oduncu gömlekler, bol ve geniş montlar, uzun asker postalları, dağınık saçlar bir kuşağın görünümü şekillendiren öğeler olmuştu. Grunge akımı kendini arada kalmış ve kayıp bir kuşak olarak tanımlayan bir gençliğin çıkış ve kaçış için aradığı bir kapı idi adeta.
İşte bu yılların ve kuşağın tarihini yazan albümlerden biriydi “Ten”. Albüm geçtiğimiz günlerde 25. yılını devirdi. Şu kesin: Bir 25, hatta 50, 100 yıl boyunca “Ten” hem grunge hem rock denince akla gelen ilk albümlerden biri olacak.