Başak/Balık eksenine hala maruz kalmak sanırım tepki oluşturuyor. Tepkinin kaynağı, neden hala buradayız üreticisi, ancak söz konusu bu üretici tepki yaratmalı mı? Sonuçta dünyada ilkel kabilelerden yüksek inisiyelere kadar geniş bir yelpazede insan üniteleri bulunmakta. Hayatlar boyu elde ettiğimiz en yüksek inisiyasyon derecesine bakarsak bunu anlayabiliriz sanırım. Bir dakika birileri geçmiş hayatlarını mı hatırlıyor yoksa?
Şimdi şu tepkiyi konuşalım.
Önceki uygarlıklarımız ya da atalarımız ışığa talimat veriyorlardı. Kök ırk ve alt ırk konusunda da şunları söyleyeyim hemen, Beşinci ırkın ilk alt ırkları Hindu-Pers / Mısır-Maya / Arap-Sami / Keltik-Latin / Tötonik. Dördüncü kök ırkı hepimiz biliyoruz Atlantis, üçüncü Lemurya öyle gidiyor. Bu varlıklar Işığı manipüle ediyorlardı. Şimdi biz, Aryan ırkının son aşamasına yaklaşmışlar olarak kendimizi aradan çekelim, benim değil O’nun iradesi olsun şemsiyesinin altında yağmurdan korunuyoruz.
Bu çocuğun abisine ya da annesine söylemesi gibi değil mi? Sen büyüyeceksin, aradan çekileceğin doğru zaten aradan çekilmezde kendi istediğini yaparsan sol ele doğru gidersin. Burada eksik olan şey, tepkinin üretildiği şey şu “Aradan çekiliyorsun, yukarının iradesi olsun diyorsun ancak iradeyi nasıl uyguluyorsun?” İşte burada boşluk var. İradenin ne olduğunu çalışmazsan bu lafın etkisi görünmeyene nasıl yardım eder acaba?
Doğanın yani, görünen Tanrı’nın arkasında, kısaca yaratımın arkasında yasalar var, kanunlar var, ışık bu kanunlara göre akıyor, form alıyor, değişiyor. Biz, bunları kullanmayı bilmiyoruz ve kendimizi aradan çekiyoruz, peki bunu yapıyorsun ama hangi kanunla Tanrı’nın yaratımına destek oluyorsun? İnsanın yeri Tanrı’nın yanı diye geçmiyor mu Kutsal yazılarda? İnsan birimleri yönetici olmak, hiyerarşideki yerlerinin almak için yetiştiriliyor. Neden bu mavi gezegen okulundayız? Kendimizi aradan çıkarmak ve kanunları bilmeyip, sen gel yap demek için mi yoksa kendimizi aradan çıkarıp, kanunları, yasaları onun iradesi için uygulamak mı?
İşte bu insan gelişiminin iki ucu. Birinde mistisizm var diğerinde aklın alevleri var. Pasif bir insan ırkı, yaratıma dahil olmayan bir insan ırkının gelişmesini istememek sanırım ortak bir anlayış değil. Sen ışığa talimat vermezsen ya da ışığı anın ihtiyacına göre yönlendirmezsen, bunu sevgi ve yüksek akılla yapmazsan kim yapacak? Her şeyi Dünya Rabbi mi gelip yapacak? Eğer o yaparsa biz nasıl gelişeceğiz? Bizden önceki uygarlıkların ışığa nasıl talimat verdiği çok açık değil mi? Mısır var en yakınımızda, orada ışığı şekilden şekle soktular. Şimdi biz maddeye indik ve buradan çıkıştayız. Çıkış için elimizde sağlam iplerin olması gerekiyor. Ben aradan çıkayım dersek, yerine koyacağımız şey yüksek aklın alevi olmalıdır. Bir önceki dönemin realitesiyle, suyla, adanmışlıkla, kendini aradan çekme olmamalıdır. Bu dönemin altın buzağını ne zaman göreceğiz acaba?
Gelişmiş insan psişesinin, daha da gelişmesi, yaratımın yasalarını öğrenmesi gerekiyor. Ancak bunu yapmak çok zor. Nerede bu yasalar? Gizlide duruyor, biz gizlidekinin almayalım, uğraşmayalım – çünkü bu bir yerde objektif spiritüel bilimdir ve subjektif adanmışlık realitesi içinde yorumladığımız yol, yolculuklar, Tanrı ve yaratılış değildir- bunun yerine yorumlamayalım ve konu daha da subjektif hale gelsin.
Hiyerarşi insanlık ailesini korur, Hiyerarşiyi de Dünya Rabbi ve onun yüksek inisiyeleri korur. Dünya Rabbi ve onun yüksek inisiyelerini de daha yüksekteki yüce varlıklar korur. Ancak kimsenin başkasını işini gelip senin yerine yaptığını sanmıyorum. Hiyerarşiden, melek krallığından ve diğer yardımcılardan destek alabilirsiniz ancak her şey sizin gelişmeniz için verilmiş durumda. Böyle bir durumda kendini aradan nasıl çıkarabilirsin? Yasaları öğren, objektif bilimine çalış, konuyu duygularla ferdi anlayışlarla kişiselleştirme, kaynak-referans belli, hiyerarşi dağıtımını yapmış. Diğer türlü illüzyon içinde, gizemler olarak tanımladığın pratikler içinde ışığın farklı seviyelerini manipüle etmiş oluyorsun bunu da büyük iyiliğe bağlıyorsun? Sürekli boyama kalemleriyle oynayan çocuklar gibi. Ateş nerede dostlar?
Pratik okültizmdeki dostlar elinde gizemler tuttuğu doğrudur, kıymetlidir ortada büyük emekler vardır. Ustalar, ehli olanlar, yogiler, yoginler, Lamalar, Rinpoçeler, Tulkular, büyük ruhların enkarnasyonları kısaca realitenin farklı hallerindeki uygulayıcıların çatıları hiyerarşi ve Dünya Rabbi olması dünya insanlığını nasılda geliştirirdi? Yine de öyledir bir yerde, ben burada da görünür olmasından bahsediyorum. Bütün bu bilgimizle eğer beyaz olanı ve karanlık olanı tanımlayamıyorsak ve karanlık olanla, insanlığın/dünyanın aydınlanması için savaşmıyorsak bilginin, tecrübelerin ne anlamı var?
Öğretiler içinde farklı farklı tanımlar yer almış olabilir ancak onlar birbirlerini anlarlar. Steiner’ın Ahriman, Lusifer dediği güçler, diğer taraflarda karanlık kardeşlik olarak anılabilir. Önemli olan bunlarla mücadele yönetimidir. Sonunda inisiyenin hedefi buradaki bahçeyi inşa etmektir. Dünya Rabbinin planı altında çalışmak, o plana hizmet etmektedir. Bu şu an çok büyük gibi görünse de, zaman içinde planı içinizde hissettiğiniz ölçüde, ki bu bir süre sonra objektif hale gelecektir, o planlarla bağlantılı Üstatları tanıdıkça, onların Işınlarını ve Aşramlarını anladıkça netleşecektir.
Şu anda maddenin en derin yerindeyiz ve buradan çıkıyoruz. 1875 ve 1950 arasındaki ezoterik/okült dağıtım bize gerekli olanı verirken bunların bütünleşmesiyle devam edelim. Işık, bizden talimat almak, irade uygulayıcısı insan ünitelerine cevap vermek üzerine kendi hazırlığı içindedir. Bunu tesirini aldığımız Yedinci Işında görmekteyiz, eterik doğa krallığı buna hazırlanırken insanlık ailesi ilkokul seviyesinde kalmaktadır. Çünkü ya kendini aradan çıkarır ya duygusal moda girer ya Tanrı ile kavuşmak ister ya ona bakıp hallenir, ya erimek ister, yok olmak ister … Ancak çok az kişi, ona, onun planına ortak olmak, onun yaratımını güçlendirmek ister. Bunun için yasalarını, akışın, kompleksin nasıl işlediğini görmemiz, çalışmamız kısaca inisiye olmamız gerekir.
Master DK’nın 1919-1950 arasında Alice A. Bailey ile çalışmasından bizlere kalan çok kıymetli eserler vardır. Bilgi, referans oradadır. Oradaki ışığı görenler burada çalışmaktadır.