Doğa konusunda duyarlılığı ve aktivistliği ile tanınan İzlandalı müzisyen Björk, ülkesinin eşsiz doğasına ve ekosistemine zarar vereceğini düşündüğü enerji projelerine karşı mücadelesini sürdürüyor. Son yıllarda bu yönde birçok farkındalık yaratma çalışması yürüten Björk, son olarak geçtiğimiz hafta uluslararası basının karşısına çıktığı bir basın toplantısında konuyu gündeme getirdi ve tüm dünyaya İzlanda’daki doğa mücadelesine destek olma çağrısı yaptı.
İzlanda, ülkemizde genelde Zaytungvari esprilere konu olan bir ülke. Gündemin her an değişebildiği Türkiye’den bakılınca nufüsü ve yüzölçümünün yanı sıra refah düzeyinden de yola çıkılarak bu ülke için “İzlanda Haber Ajansı bugün de hiç haber geçemedi” tarzı espriler üretiliyor. Fakat ülkenin gerçek gündemi esasında bu kadar da boş değil tabii ki. Birkaç yıl önce ciddi bir ekonomik krizle neredeyse iflasın eşiğine gelen bu küçük ülke, diğer yandan kişi başına enerji tüketiminin de en çok olduğu ülkelerden biri. Hem bu yönüyle hem de enerji kaynağı potansiyeliyle İzlanda, enerji devleri ve lobilerinin de her daim odağında, hedefinde ve de kıskacında olan bir ülke.
İzlanda’nın dünyada en çok tanınan siması ise hiç kuşkusuz Björk. Müzikal yönünün yanı sıra çevreci ve aktivist yönüyle de bilinen Björk, uzun süredir İzlanda’da doğaya onulmaz yaralar açacağını düşündüğü enerji yatırımlarına karşı muhalefet oluşturmaya çalışıyor. 49 yaşındaki sanatçı geçtiğimiz hafta düzenlediği basın toplantısında, İzlanda hükümetinin enerji devi şirketlerle 50’den fazla projeye imza attığını, tüm bu girişimlerin İzlanda’nın eşsiz tabiatını ve ekosistemini geri dönülmez bir biçimde yok etmekte olduğunu ve önüne geçilmezse yok etmeyi sürdüreceğini savundu.
Björk dünyada da gündem yaratmaya çalışacak
İzlanda’da şu an neo-liberal ve sağ eğilimli bir hükümet işbaşında. Sağ tandanslı hükümetin girişimleriyle yapılan tesisler, enerji yatırımları ve otoyolların ise ciddi bir çevre tahribatına neden olduğu çevreciler tarafından savunuluyor. Ayrıca bu yatırımların birçoğunda Britanya sermayesinin olduğu ve onların kendi çıkarlarına göre ülkeyi mahvettiği eleştirileri dile getiriliyor. Ülkede gündemde olan projelerden biri de okyanus altından bir hatla enerji nakli fikri. Ülkede tüm bu tahribata karşı mücadele eden Gaetum Gardsins adlı hareket oluşturuldu.
Bu hareket, ülkede tabiatı koruyabilecek yasal düzenlemelerin henüz oluşmamasından hareketle yola çıkmış bir oluşum. Basın toplantısında “Bundan sonra bütün enerjimi bu işe harcayacağım ve hem ülkemdeki hem de dünyadaki çevrecileri İzlanda’daki projelere karşı organize edeceğim” diye konuşan Björk, Gaetum Gardsins hareketine de destek çağrısı yaptı.
Hükümetin kararından vazgeçmesinde etkili olmuştu
Björk’ün daha önce ülkesinde gerçekleştirdiği benzer bir farkındalık yaratma çabası somut sonuç vermişti. 2011’de İzlanda’da Björk’in önayak olduğu bir kampanya sonucu oluşan kamuoyu tepkilerine dayanamayan hükümet, ülkenin en büyük enerji firmalarından birini yabancılara satmaktan vazgeçmişti. Kararda İzlandalı ünlü sanatçı Björk’ün başlattığı imza kampanyasının büyük etkisi olduğu belirtilmişti. İzlanda’da yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülkenin en büyük üç enerji üreticilerinden biri olan HS Orka isimli firmayı satışa çıkaran hükümet, Kanada merkezli bir alıcı bulunca halkın tepkisine neden olmuştu. Ülkenin doğal enerji kaynaklarının yabancılara satılmasına karşı çıkan İzlandalılar, gerçekleştirdikleri etkili protestolarla hükümeti geri adım atmaya zorlamıştı.
Doğanın her türlü suretine duyulan sevgi
Björk’ün çevreci yönü ve doğaya karşı duyarlılığı yazdığı şarkı sözlerinde, metinlerde ve ses kayıtlarında da kendini gösteriyor. iPad üzerinden yayınlanan dünyanın ilk app (uygulama) albümü olma özelliğini taşıyan Biophilia Ekim 2011’de piyasaya çıkmıştı. Björk, bu albümünü anlatırken, resmi sitesinde şu ifadeler yer vermişti:
“Biophilia’ya hoş geldiniz. Doğanın her türlü suretine karşı duyulan sevgiye. En küçük organizmadan, evrenin derinliklerinde seyreden devasa kırmızıya kadar. Biophilia bitmek bilmez bir merak uyandırır, doğa ile buluştuğumuz, ulaşılması güç yerleri araştırma ve keşfetme isteğidir. Renkler ve biçimler, parfümler ve kokular, tuzlu rüzgârın dile dokunuşu ve tadı; doğanın duyularımız üzerinde oyunlar oynadığı yerler. Ancak, doğanın büyük kısmı bizden gizlidir, onu göremeyiz veya ona dokunamayız, aynen günlük hayatımızda bizi her şeyden çok etkilediği söylenilen fenomen olan ses gibi. İnsanlar tarafından kontrol altına alınan sesin cömertçe ve duygularla dağıtılmasına müzik diyoruz.
Müzik olmasaydı şu anda gizli kalmış olacak parçalarımızı ifade etmek için müziği kullandığımıza göre, doğanın gizli dünyasını biraz daha görünür kılmak için teknolojiyi de kullanabiliriz. Biophilia’da bu üçünün nasıl bir araya geldiğini göreceksiniz: Doğa, müzik ve teknoloji. Dinle, öğren ve yarat. Parmağının ucunda yatan evreni dolaş. Üç boyutlu galaksilere dokun, içerisinde yolculuk et. Takımyıldızlarının içine yerleştirilen farklı şarkı uygulamalarını ve bu uygulamaların ek özelliklerini keşfet. Boşlukta kaybolduğunu hissedersen, seni eve götürmesi için her zaman müzikal pusulayı kullanabilirsin. Şimdi, insan bedeninin boyutunu unut. Evrensel ile mikroskobik arasında bir geçit olduğunu hatırla. Varlığının derinliklerini harekete geçiren görülmemiş güçler ve seni ve var olan her şeyi kucaklayan doğa. İnsanları teknolojik yenilikler aracılığıyla doğayla yeniden birleştirecek bir devrimin eşiğindeyiz. Oraya ulaşana kadar, hazırlan, keşfet, Biophilia.”
Kaynak: Wikipedia