“Veli bir öğrenciyi kucağıma aldığımı ve uygunsuz vaziyette gördüğünü söyledi. Sınıfımın beden eğitim dersi vardı. Ben ve bir kız öğrenci sınıfta kalmıştık. Amacım ders göstermekti. Sınıfın kapısı kapalıydı. Ben bu sırada sandalyemi çekip oturdum. Sevmek ve motive etmek için kucağıma aldım. Birden kapı açıldı ve veli sınıfa girdi. Ben o an utandım ve kızardım. Üç kız çocuğunu daha kucağıma alıp ısırdığım, öptüğüm ve okşadığıma dair ifadeler verilmiş. Benim bu çocuklara karşı ayrı bir sevgim vardır. Özellikle bir kızı çok seviyorum. Çok güzel bir kızdır. Kendisini teşvik için bazen kucağıma alıp seviyor, okşuyor ve öpüyordum. Bir defasında sevgim o kadar ileri gitmişti ki canım kaynadı. Boynundan öptüğümden, beyaz tenli olduğundan boynu morardı. Annesi bu durumu sorduğunda kötü bir niyetimin olmadığını, kendisini şeker gibi gördüğüm için boynundan öptüğümü söyledim. Diğer öğrencileri de öpmüş olabilirim.”
Midem bulanıyor. Her bir ifade için söyleyeceğim o kadar çok söz var ki… Ama gerçekten midem bulanıyor. Bu ne rahatlık be insan, bu ne yılışık laf kalabalığı, bu ne iğrençlik. Canı kaynamış. Canı kaynar tabii. İstismarcılara canı kaynayan, iç içe geçmiş istismar davalarından hiç utanmayan bir hükümetin keyfine göre değiştirdiği bir düzende bu istismarcı neden utansın? Tabii ki utanmayacak, diğer istismarcıların yaptığı gibi. Tabii ki canı kaynayacak. Ne de olsa devir sapıkların, manyakların, istismarcıların devri. Devir; serseme çevrilmiş bir halkı uyutmayı görev bilmiş, uyutmak az gelince gönlünce işte, evde, sokakta, okulda her yerde bir de öpebilme, tahrik olma, canı kaynama, asılma gibi davranışları kendine hak görebilenlerin devri. Bu koşullar gerçekleştiğinde ancak toplumun kalabalık bir kesimi tarafından fark edilince göstermelik cezalar veren, ama sapıklara her daim yol verenlerin devri.
Çocuklarınıza dikkat edin, devir onlara zarar vermekten çekinmeyenlerin, emri verenlerin devri. Ölebilir çocuğunuz, dövülebilir, taciz edilebilir, psikolojisi -hâlâ bozulmadıysa- bozulabilir, kalıcı hasarlara neden olabilecek bu olayların sonucunda hayatı mahvolabilir.
Aylardır, belki de hiç al(a)madığımız kadar fazla istismar haberi alıyoruz. Bu olayda muhtemelen Karaman’da yaşanan Ensar vakfı tacizlerinin etkisi büyük. Her olayda, fail ve failin arkasını kollayanlar ilk olarak inkar yolunu tercih etseler de bazı gerçekler su götürmüyor ve açığa çıkıyor tüm inkarlara rağmen. İstismarcıların açıklamaları önce inkar, sonra pisleşerek tahrik, can kaynama, tuzak gibi bahaneler ile normalleştirilmeye çalışılıyor. Sonra bu sapıklardan birine 508 sene hapis cezası veriliyor ve hükûmet ile yargının istismarcıları kollamadığı vurgulanma gayretine giriliyor.
Bakın Diken’de yer alan son zamanlardaki bazı istismar vakaları aşağıda. Kimi kuran kursu hocası, kimi çocuk gelişiminde ve eğitiminde belki de en önemli kişi olan ilkokul öğretmeni. Hepsi birbirinden iğrenç. Oysa hepsi birbirinden değerli olmalıydı. Çocukların emanet edildiği, geleceğimizin emanet edildiği yerlerde bu insanlar.
Diyarbakır’da sekiz ve dokuz yaşlarındaki dört öğrenciyi istismar ettiği iddiasıyla tutuklanan 25 yaşındaki öğretmen A.D. savcılık sorgusunda verdiği ifadede, “Bazı öğrencileri çok severdim. Bir defasında bir öğrencime sevgim o kadar ileri gitmişti ki, canım kaynadı. Beyaz tenli olduğundan, boynundan öpünce boynu morardı” dedi.
Bu uzun zamandır görmediğimiz bir haber değil, artık alıştık bile denebilir:
Yaklaşık iki hafta önce; Van Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nde temizlik işçisi olarak çalışan 36 yaşındaki M.C., 11 yaşındaki erkek çocuğu H.A.’yı istismar ettiği iddiasıyla tutuklandı.
Manisa’da bir edebiyat öğretmeni 14 yaşındaki öğrencisine dört yıl boyunca cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla görevden alındı. (Bu haber nedense yasaklanmış, ancak dns ayarlarınızı değiştirerek veya bu işe yarayan programlar aracılığı ile okuyabilirsiniz.)
Edirne’de 14 yaşındaki işitme engelli bir çocuğa “cinsel istimar“dan 10 kişi mahkum olurken, bakanlığa yapılan başvuruya rağmen istismara uğrayan çocuğun koruma altına alınmadığı dönemde tekrar istismara uğradığı ve hamile kaldığı ortaya çıktı.
Gaziantep’te Suriyeli mültecilerin kaldığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) bağlı Nizip Mülteci Kampı’nda bir temizlik işçisi, 30 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklandı. Gaziantep’te Suriyeli mültecilerin kaldığı Nizip Mülteci Kampı’ndaki cinsel istismar vakasından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın geçtiğimiz yılın eylül ayında bir çocuğun şikayetiyle haberdar olduğu, ancak harekete geçmediği ortaya çıktı.
11’inci sınıf öğrencisi bir çocuk, camideki imam odasında imamın cinsel istismarına maruz kaldığını söyleyerek şikâyetçi oldu. İmam açığa alındı.
Bianet’ten Çiçek Talhaoğlu’nun haberine göre Nisan ayındaki taciz haberlerinin yüzde 67’si eğitim kurumlarından gelmiş ve istismarcıların yüzde 73’ü öğretmenlerden oluşuyor!
Çok acı ki, insanlar atanamadıkları için intihar ediyorlarken, öğretmen deyince akla gelen kutsal bir mesleği icra eden iyi kalpli, fedakâr ve bilinçli insanlarken kadrolaşan saçma insanlar topluluğu nedeniyle artık aklımıza gelen sapık, taciz, istismar kelimeleri oluyor.
Dünyayı bilmem ama Türkiye’nin çivisi çıktı, üstelik çivi çakma iddiasıyla başımıza geçip her şeyi inşaattan ibaret, tek gerçeğin ibadette bereket olduğunu sananlar sayesinde! Çirkinlikler, rant ve makam uğruna feda edilen doğa, çocuk, hayvan ve kadının sürekli sömürülmesi ibadetleri gölgede bırakıyor, o ibadetleri konuşup durmak, insanların çok hayırlı olduğunu anlata anlata bitirememek maalesef onların tacizci olduklarını aklımızdan silmeye yetmiyor. Her yerimizi inşaatlarla donatan bizi betonlarla kaplayan yobazların ellerinde çocuklarımız. Kafalarımızı da betonlaştırmak, kadınlarımızı pıstırmak, erkeklerimizden de kendileri gibi sapıklar yaratmak istiyorlar. Ne yazık ki kendi kendilerine durmayacaklar. Ses çıkarmadığımız bu şartlar altında, şartları değiştirmek için hiçbir şey yapmadan lütfen herhangi bir umut da barındırmayınız. Zira bu olanları 2002’den beri alkışlamaktan avuçlarınız patladı.