Dünya sağlık örgütü COVID-19 Corona Virüsü salgınıyla ilgili bilgileri objektif olarak bizlere ulaştırıyor. İptal olan toplantılar, toplu gösterimler, spor organizasyonları, okulların tatil olması, marketlerdeki rafların boşalması, bazı ürünlerde fiyatların artması derken ne oluyor bakalım corona virüsünde?
Konu oldukça spiritüel.
Ekonomistler piyasalardaki dalgalanmayı, borsadaki düşüşleri, batan çıkan şirketleri takip ediyor. Ekolojik bakanlar da karbon monoksit azaldı, çoğaldı, dünya daha mutlu oldu diye yorumluyor. Fabrikaların kapanması, baca gazı salınımlarının azalmasının etkileri dünyaya iyi geliyor yani?
Dünyadaki canlılara çok daha kötü gelen bir şey var “korku”. Korku oldukça düşük seviyeden bir titreşim ve rengi hiç de güzel değil. Daha öncede yazmıştım korkuyla ilgili. Gri ve siyah bulutlar etrafta dolanırken, sevgi azalıyor ve dünyasal titreşimimiz düşüyor. Şimdi CO azalsa ne olacak? İnsanlık ailesi olarak korkuyoruz, etrafa verdiğimiz titreşimle her şeyi aşağıya çekiyoruz. Beslediğimiz varlıklar aşağı seviyedeki minnoşlar. Onları geliştiriyoruz. Haydi onlara cin diyelim de biraz daha korkalım.
İnsanlığın sorumluluğu nedir? Sadece fiziksel bedeni korumak için uğraşıp duruyoruz. Evde on kilo makarna, beş kilo şeker olunca yaşayacak mıyız? İnsan sadece makarna ile mi yaşıyor? Eğer öyle ise korkuyu ne yapacağız? Bu apaçık sınavı hiyerarşi izliyor, bakıyor ve değerlendiriyor. Korkuyu aşacak, onun yerine yüksek duyguları koyacak anlayış geliştirmemiz gerekli. Neden gerekli? Çünkü şu anda insanlarımız, fabrikaların baca gazını görüyor, yani dışsalı görüyor. İlerideki organize sanayi bölgelerindeki fabrikaların gazlarını görüyor. Tamam, kendi duygularının kısaca fabrikalarının çıkardığı baca gazını görebiliyor muyuz?
Bacalarımızdan çıkan gazlar asit yağmuru olarak toprağa düşüyor, topraktaki yaşamı olumsuz etkiliyor. İnsanın duygusu ve düşüncesi, binlerce fabrikadan çok daha mühim. İnsanlığın geliştireceği güven ve birlik duygusu bir saniyede her şeyi yok edecek güçtedir.
Korku bizleri bireyselleştirir. Sadece kendi alanlarımızı düşünmeye iter. Bu alt seviyedeki egonun işleridir. Şimdi, korkmuş, ayrışmış ve kendi küçük aklımızla fiziksel önlemler aldığımız bir virüsle karşı karşıyayız. Hemen hemen herkesin şuurunda olan bir şey. Belki de virüsü şuurlandırdık. O kadar çok dikkat enerjisi yolladık ki… Acaba hangi kelimeyi bu kadar anmadık insanlık olarak son zamanlarda?
Ellerimizi dezenfektanlarken korkuyu da silelim, yerine güven ve huzuru verelim.