Praksis müzik kolektifinin öncülük ettiği, “Merhaba Sanat Tiyatrosu” ve “Derme Tiyatro’nun” katılımcı olduğu bir gezici defans kumpanyası: Üç beş ağaç kervanı.
3 5 Ağaç Kervanı Türkiye’nin dört bir köşesinde yapılan termik santrallere halk destekli bir hodri meydan. Çoluk çocuk, çapulcu vandal demeden hep birlikte bağırıyorlar: HES yapma boşuna yıkacağız başına!
Talancılara korku salıyor kervan, eşsiz müziği ve orantısız zekâsı ile. Toplumsal özgürlük için el ele mücadele ediyorlar, cesaretin bulaşıcılığı üzerinde sanat camiasına da feyiz oluyorlar! Şarkılar kuklalar, dramalar, pandomimler; kumpanyanın heybesinde neler var neler. Aynı zamanda bir okul statüsündeki kervan şunu bağırıyor her gittiği yerde: “Hiçbir kuş kafese, hiçbir çiçek saksıya, hiçbir insan hapse yakışmıyor.”
Şeytanın aklına gelmeyeni iktidar akıl ediyor:”Daha fazla kâr” diye diye salyaları akıyor!
Minik anarşistler ile büyük çapulcuları buluyorlar gittikleri yerlerde. “Şeytanın aklına gelmez buraları talan etmek ama bu iktidarların aklına geliyor. Özetle kapitalizmi acilen yıkmalıyız” diyorlar başlıyorlar halaya, bando hazır çocuklar cıvıl cıvıl. Bir çocuğu uçurtma şenliğinde pamuk şeker satmak zorunda bırakan bu “daha fazla kâr” toplumsallığının acilen yıkılması üzerine düşünüyorlar. Bir de ne görseler iyi? Çocuklar şirketlerin başını büyük belaya sokacak kadar hızlı büyüyorlar, umutlular, umut veriyorlar. Bize, derelere, ağaçlara, kervanlara, her birimize.
“İsyana gerek var, devrime gerek var” diyor bir ses. Sinop, nükleer santralden doğru Mersin ile kardeş; çevre talanından doğru Van-Erciş ile teyze çocuğu, Çanakkale’yle arkadaş. Yollar uzuyor, zaman daralıyor, talan büyüyor. “Haydi barikata, ekmek, adalet ve özgürlük için” sesleri yükseliyor, HESlere bilenen halktan ve kervanların kervanı üç beş ağaç kervanından. Artıyor kervan eksilmiyor, yanan her canda, kesilen her ağaçta, kurutulan her derede. Biraz daha artıyor her talancının her sözünde, umutlar artıyor, direniş büyüyor gün geçtikçe.
Dönerken o köylerden, kentlerden, derelerden vedalaşıyorlar özgürlük fikirleri ayan beyan sevgili kardeşleriyle: “Bizi unutmayın, derenizi kirletenleri de!”
Sponsorsuz, kârsız, desteksiz: Kervan geliyor!
Üç beş ağaç kervanı üyelerinden sorularımı samimiyetle yanıtlayan Uygar Tür ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede bu yılın rotasını ve rota üzerinde neler yapacaklarını konuştuk. Kervandakiler doğa talanına karşı bir sanat siperi diye tanımlıyor kendilerini. Kervan kesinlikle sponsor kabul etmiyor. Kendi imkânları ile yola çıkıyorlar. İlerledikçe, dayanışma sayesinde ve verilen mücadelenin kattığı motivasyonla tur bir şekilde tamamlanıyor.
Uygar Tür geçen sene gerçekleşen turda sadece 2-3 gece çadırda kaldıklarını, gittikleri yerde insanların kendilerini ya evlerinde ağırladıklarını ya da bir otel ayarladıklarını anlatıyor. Yemek, ulaşım gibi mecburi masrafları sorgusuz sualsiz ve hatta talep gelmeden kendiliğinden karşılayan insanlar bu ekibi sevmiyorlar mı sizce? Keşke Ankara’dan da geçse bu kervan, saklı direnişe bir selam çaksa, tadından yenmez doğrusu.
“Bu dereler bizim”
Gittikleri yerlerde meddah Ali abi soruyor çocuklara: “Bu dereler kimin?” Çocuklar hemen cevap veriyor: “Allah’ın.” Etkinlik bitince tekrar soruyor Ali abi, çocuklar bağırıyor: “Bizim!” Çocuklara öğretirken derelerin kimin olduğunu “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” dercesine yetişkinlere de bir ders gidiyor aslında: Bu dereler bizim, kurutulmasına izin vermeyin!
Üç beş ağaç kervanı, turuna 23 Ağustos’ta Yırca’dan başlayacak. Yırca’dan çıkıp saat yönünde direnişleri selamlayacaklar. Tur 20 Eylül’de İzmir Konak’ta sona erecek.
Kervana destek olabilirsiniz. “Ben ne yapabilirim ki?” ,“Tek başıma ne kadar etkili olabilirim ki?” demeyin. Herkesin yapacak bir şeyi vardır, yeter ki isteyin. Hiçbir şey bilmiyorsanız, “Ben de geleceğim” deyip takılın kervanın peşine.
Onlarla iletişime geçin, çok samimi, eğlenceli ve düşünceliler. Hep yanlarında duran müzikleri de cabası!
İnternet sitesi için tıklayınız.
Facebook
Twitter