Bugün Dünya Limit Aşımı Günü. Doğanın 2017 için bize sunduğu kaynakları 2 Ağustos itibarıyla tükettik. Yılın geri kalanını bir sonraki yıldan ödünç alarak geçireceğiz.
Küresel Ayak izi Ağı’na (Global Footprint Network) göre “Dünya Limit Aşımı Günü”, insanlığın doğa üzerindeki yıllık talebinin, dünyanın bir yılda sağlayabileceği kapasiteyi aştığı gün olarak tanımlanıyor. 1997 yılında Eylül ayına denk gelen limit aşımı günü, bu yıl şimdiye kadarki en erken tarihini gördü: 2 Ağustos.
İnsan aktivitelerinin doğa ve doğal kaynaklar üzerindeki eşi görülmemiş baskısını sembolize eden tarih, ekolojik ayak izi kavramını da yeniden gündeme getiriyor. Tükettiğimiz kaynakları üretmek ve yarattığımız atığı bertaraf etmek için gereken toprak ve su alanını işaret eden ekolojik ayak izimiz büyüdükçe limiti daha erken aşıyoruz.
İnsan nüfusu, kaynak talebi ve ekonomiler büyürken dünyamızın büyüklüğü ve kaynak miktarı değişmiyor. Limit aşımı, yıllık faizle geçinmek yerine bankadaki ana parayı harcamak veya kredi kartı borcunu ödeyememek gibi tercüme edilebilir. Bugün tüm insanlığın talebini karşılayacak tahmini doğal kaynak ihtiyacı için 1,7 Dünya gerekiyor. Özellikle gelişmiş ülkeler sanki birden çok dünyamız varmış gibi yaşıyor.
Türkiye 1,5 Dünya varmış gibi yaşıyordu, şimdi 1,9!
Ekolojik sınırları aştığımız her yıl ekosistemlerin tamamen çökme ihtimalini daha öne çekiyoruz. Denizler ve ormanların emebileceğinden daha fazla karbondioksit üretiyor, balık stoklarını daha kendilerini yenilemeden tüketiyor, ağaçları yeniden büyümelerine izin vermeden kesiyoruz. Dünya talebimize kaynak yetiştiremiyor.
2012 yılında Türkiye’nin 1,5 Dünya varmış gibi yaşadığına dikkat çeken Pasinli, “O yılki verilere göre dünyadaki herkes bir Türkiyeli gibi tüketse 2030’da iki gezegene ihtiyaç duyulacaktı. Küresel Ayak İzi Ağı’nın 2017 verilerine göre, Türkiye artık 1,88 Dünya varmış gibi yaşıyor. Dünya Limit Aşımı Günü, iklim değişikliğini durdurmak, ormanlarımızı, denizlerimizi, tatlı su kaynaklarımızı ve canlı yaşamını korumak için bireysel, ulusal ve küresel düzeyde ne kadar acil harekete geçmemiz gerektiğini hatırlatan bir çalar saat” diye sözlerine devam etti.
Pasinli, “Yalnızca bir dünyamız var. Onun çizdiği sınırlar içinde yaşamayı öğrenmezsek, bu gezegen bizim için yaşanılabilir bir yer olmaktan çıkacak. Tüketim biçimlerimizi değiştirmeli, sürdürülebilir üretim şekillerini benimsemeli, fosil yakıtlara bağımlılığımızı aşamalı olarak azaltmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli, kısaca dünyamızı insanlık için yaşanabilir bir yer haline getirmek için canla başla çalışmalıyız. WWF-Türkiye, ekolojikayakizim.org adresinden herkesi kendi ayak izini hesaplamaya davet ediyor ve ayak izini küçültmek için kişiye özel önerilerde bulunuyor” dedi ve değişimi nasıl hızlandıracağımıza dair ipuçları verdi.
Gidişatı tersine çevirebiliriz
Aslı Pasinli, “Bu gidişatı durdurabiliriz. Limit aşımını her yıl sadece 4,5 gün ileriye atmayı başarabilirsek 2050’de tek bir gezegenin sağladığı kaynaklar bize yetebilecek. Örneğin dünyadaki gıda atığını yüzde 50 azaltabilirsek Limit Aşımı Günü’nü 11 gün ileriye atabiliriz. Küresel karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltabilirsek Limit Aşımı tarihini 89 gün ileriye atabiliriz. Bu gidişatı tersine çevirmek mümkün. Yeter ki birlikte hareket edelim” diyerek sözlerini tamamladı.