Ana SayfaKültür & SanatEdebiyatEdebiyat tekeli ve kırık kalemler

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

-

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım.

  • TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre son bir yıl içerisinde 15 yaş ve üzeri fertlerin yüzde 69’u hiç kitap okumadı, yüzde 31’i en az bir kitap okudu. Bunun en büyük nedeni ise gelir durumundan bağımsız ‘ilginin olmaması” idi.
  • Ülkemizde, günde sadece bir dakika kitap okumaya zaman ayrılıyor. Günlük televizyon izleme süremiz ise 4 saat 33 dakika. Türkiye, bu televizyon izleme süresi ile dünyada en çok televizyon seyreden ülkeler arasında.
  • Kitap satın almak, ülkemizde tüm ihtiyaçlar içerisinde 235. sırada.
  • Türkiye, kitap okuma oranı açısından 180 ülke içerisinde 140. sırada.
  • 2022’de önceki yıla oranla bandrol verilen kitap sayısı yüzde 14 oranında düştü.

Türkiye’de okumaya olan ilgisizliğin bir sonucu olarak kitap yayınlatmak da artık neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Yayınevleri çoğu zaman kitabın satmayacağı ve kâğıt-baskı masraflarının çok artmasından ötürü zarar edeceği kaygısıyla kitap basma konusunda pek iştahlı değil. O yüzden de riski en az, yani zarar ettirmeyecek kitapları yayınlamayı tercih etme noktasındalar.

Kitap okuyan sayısının bu kadar az olması ve kitap yayınlamanın çok maliyetli olması gibi birçok soruna rağmen son yıllarda parayla kitap basan yayınevlerinin sayısının inanılmaz sayıda artması ise ilginç bir çelişki. Kitap okumayan bir toplumda kitap yazanların bu kadar çok sayıda olması da açıkçası biraz ironik.

Sonuç olarak para ile kitap basılması, potansiyeli yüksek kitapların da artık parasız basılamaz hale gelmesini sağladı. Yayınevlerinin tüm yükü ve riski yazarın üzerine yıkmaya başlaması yayınevlerinin çoğunu sadece matbaacı konumuna getirdi. Belli başlı büyük yayınevleri dışındaki çoğu yayınevi artık sadece parayla kitap basar hale geldi. Kimisi bunu açık açık söyleyerek müşteri toplamanın derdine düşmüş durumda. Evet, yazar değil; müşteri! Bir de parayla kitap bastığını ilk aşamada gizleme çabası içerisinde olan yayınevleri var ki bu en kötüsü. Kitabınızı göndermenizi istiyorlar ve daha 24 saat geçmeden yani kitabınızı bile okumadan sadece sayfa sayısını hesaplayıp size tutarı iletiyorlar. Birçok insan da bu tuzağa düşüyor.

Yayıncılık bu değil elbette. Fakat piyasa maalesef potansiyeli yüksek ve yetenekli yazarları da zorunlu olarak bu yola itmeye başladı. Sonuç ise okumayan bir toplumda oluşan edebiyat tekeli.

Bu kadar çok sayıda kitap varsa edebiyat tekeli nasıl olabilir diye düşünebilirsiniz. Bu noktada ise şu soruları sormamız gerekiyor: O kadar kitabın içinden kaçı ikinci veya üçüncü baskıyı görüyor? Bu kitapların yazarları en fazla bir iki kitap daha yayınlatıp bu zorlu mücadeleden vazgeçiyor mu? Sonra aynı süreci yaşayan yeni yazarların birkaç denemesinden sonra aynı şey devam mı ediyor? Kaç yazar, sadece yazarak hayatını idame ettirebiliyor? Kaç yazar kitaplarından telif alabiliyor?

Siz yıllarca edebiyat diye yanıp tutuşurken, çok küçük yaşlardan beri elinizden kâğıt ve kalemi düşürmeden belki de milyonlarca kelime yazıp kitabınızı yayımlatmak için kapı kapı dolaşırken, hayatında tek bir öykü bile yazmamış birinin kitabı biraz editör desteği ile hızlıca basılabiliyor. Çünkü o kitabın satma olasılığı yüksek, yazarının tanınmış biri olması yeterli. Kitabın kötü veya iyi olması da pek o kadar önemli değil. Editörler kitabı ona göre ele alıp düzenliyor. Hem zaten kime göre iyi? Kime göre kötü?

Halihazırda ünlü olanların (yazar olması hiç de gerekli değil) kitapları ile yazar olarak tanınmış yazarların kitapları ikinci, üçüncü ve belki de onuncu baskıyı görebiliyor. Bir kurum, akademi, camia, dernek vb. oluşumların desteği ile güçlü bir PR ve WOM yaratabilen bazı yazarların kitap yayınlatması sürdürülebilir bir hal alıyor.

Çok satan bir yazarın mesela altıncı veya yedinci kitabı çok iyi olmasa da artık bu pek fazla sorun teşkil etmiyor. Sadece o yazarı takip edenlerin kitabı satın alacak olması bile yayınevine yetiyor. Siz de yazarın edebiyat yorgunluğunun kurbanı oluyorsunuz. Fakat bu da artık çok önemli değil.

Parayla basılan kitaplar ise eğer ciddi bir PR bütçesi ayrılmadıysa sadece basılıyor ve internette birkaç yerde satışa çıkabiliyor. Belki yüz, belki en fazla beş yüz adet satılıyor. Geriye kalan kitaplar ya yayınevlerin deposunda çürüyor ya da yayınevi beş-on lira gibi sembolik ücretlerle sırf deposu boşalsın diye kitapları satmaya başlıyor. Edebiyat çöplüğü, ciddi okurları da bu şekilde edebiyat tekeline mecbur kılıyor.

Nedir bu edebiyat tekeli derseniz?

Edebiyat tekeli; tanınmış, bilinen yazarlar ile PR desteği veya başka desteklerle iletişim-pazarlama gücü sayesinde çok satanlar listesine girebilmiş yazarların kitaplarından örülü bir dünyaya okurları hapseden bir piyasa gerçeğidir. Buna ek olarak, kitap dağıtım kanallarını elinde tutan birkaç firma olmasından ötürü maliyetler, ödeme, vadeler konusunda yayınevlerinin ayakta durabilmesini iyice güçleştiren böyle bir sistemde var olma çabasıdır.

Piyasadaki kitaplar veya yazarlar başarısız mıdır? Kesinlikle hayır. Azımsanacak bir sayıdan mı bahsediyoruz? Kesinlikle hayır. Sırf bunları bile okusa bir insan ömrünü mutlu mesut tamamlar. Mevzu kitap kurtları diye adlandırdığımız okuyucu kitlesinin sıkışmış bir ağın içerisinde dönüp durmasından ziyade, yetenek parıltıları gösteren, ileride belki de edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdırma potansiyeline sahip nice yazarın, okur kitlesi ile buluşmasını sağlayacak bir edebiyat ortamının asla ama asla oluşamaması veya bunun olma ihtimalinin çok düşük olması. Yetenekli olsa bile arkasında bir desteği olmayan, kitap basımı, PR, pazarlama için de ciddi meblağlar harcayamayacak bir yazarın açıkçası ülkemizde pek şansı yok. İstisnalar var mıdır? Elbette vardır ama adı üstünde “istisna”.

Hiçbir zaman yazarların ve hatta tüm sanatçıların bu zorlu yollardan geçmediğini iddia edemeyiz. Ne var ki çağımızda okumanın artık git gide önemini kaybetmeye başlamasına paralel, popüler kültürün dinamiklerinin de etkisiyle nicelik artarken niteliğin inanılmaz oranda bir düşüş sergilemesi, ciddi anlamda bir yozlaşma sorununu da beraberinde getirdi. Ayaklar baş oldu hesabı, edebiyatın ne olduğunu bilmeyen insanların “yazar” sanılmasından ötürü ortalıkta iki satır yazanı yazar, iki fırça tutanı “sanatçı” ilan eden bir çağın yanılsamalarında gerçek sanatçılar da kendi gölgeleriyle baş başa kalıverdi. Maddiyatın her şeyin belirleyicisi olduğu böyle bir çağda niteliğin bu kadar değer kaybetmesi ise bizi her şekilde fakirliğe itti. Fikir fakirliği, edebiyat fakirliği, sanat fakirliği… Çünkü çevremiz fikir çöplüğü, edebiyat çöplüğü ve sanat çöplüğü ile dolup taştı. Değerli olanları tarih hatırlayacak olsa da bu hengamede birçok insan harcandı. Ve toplum edebiyat çöplüğünde veya sanat çöplüğünde artık değerli olanı medyanın veya başkalarının değer ölçülerine göre belirlemenin derdine düştü. Başarılı olan herkes iyi sanıldı. Aslında bu kocaman bir yalandı. Her zaman öyleydi… Fakat çağımızdaki kadar bir yozlaşmaya bu anlamda pek fazla rastlandığını sanmıyorum.

Bunların farkındayız zaten ama yapacak bir şey yok diyen çok insan var. Şikâyet edip kafayı kuma gömdüğünde, yani oyunu kurallarına göre oynamadığında, kaybedenler kulübünün zorunlu bir üyesi olmak dışında seçenek olmadığını öne sürenler de çok. Çünkü sistem bunu gerektiriyor. Günün sonunda insanın elinde “ya bu çemberin içindesin ya da dışındasın” veya “ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin” hissiyatından başka pek bir şey de kalmıyor.

Peki, tüm suçu insanlar okumuyor veya kitap basma maliyetleri çok yüksek gibi nedenlere yüklemek doğru mu? Karşımızda çok belirli ve somut nedenler varsa, bunlarla savaşmak için neler yapılıyor diye düşünmemek elde değil. Pek bir şey yapılmadığını gördüğümüzde ise demek ki bu engeller aslında yayınevleri için çok da önemli değil izlenimi uyanıyor. Ne de olsa satışı neredeyse garanti kitapları bastığı veya zaten maddi külfeti yazara yüklediği için sorunlarla da baş etmesine gerek kalmıyor sanki.

Mutlaka sınırlarını zorlayan, bunlarla mücadele etmeye çalışan yayınevleri olmuştur. Tek başına bir yere kadar ayakta durabildiğinden ötürü bu savaştan vazgeçmiş olma olasılığı ise yüksektir. Benzer şekilde bu sorunlarla tek başına mücadele etmeye çalışan bir yazarın sonunda kalemini kırması gibi bir küskünlükle sonuçlanmış çabaların olduğuna eminim. Ve bu insanların ister yayınevi olsun ister yazar veya bir dergi grubu çağımızın şövalyeleri olduğunu söylemek gerekir. Örneğin; yakından takip ettiğim oldukça nitelikli bir dergi ayakta kalabilmek için son nefesine kadar savaşıyor ama maalesef böyle giderse yakında kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun farkında. Burada da bir tekel içerisinde olan gruplar dışında piyasada nefes almak kolay değil. Aynı yazarların dönüp dolaşıp aynı şeyleri kaleme aldıkları, popüler kültüre hizmet eden içerikleri tekrarlayan, Frida, Kafka gibi ikonik hale gelmiş isimleri kapaklarına taşıyarak, poster, takvim hediyeleri veren sözde edebiyat dergilerinden biri değilseniz, o camia içerisindeki yazarlardan biri değilseniz veya aynı edebiyatı sürekli yineleyen tuhaf bir tayfanın arasında değilseniz, yani popüler kültürün edebiyat modasına uymuyorsanız, şansınız az demektir.

Bu devranı değiştirmek için bir şeyler yapılamaz mıydı? Elbette… Bunun için önce elimizdeki gerçeklere odaklanacaksak, şu sorulara cevap aramamız gerekecektir:

  • Okuma alışkanlığını artırmak için neler yapılabilir?
  • Kitap basma maliyetlerini en aza indirmek ve kitap dağıtım kanallarına alternatifler yaratmak için nasıl bir yol izlenebilir?
  • Popüler kültüre ait dinamikler çağımızın olmazsa olmazı ise, toplumda kitap okuma alışkanlığını artırabilmek adına bu kültüre nasıl yön verilebilir?

Bu sorulara yanıt bulmak ve harekete geçmek için büyük çaplı yayınevlerinden tutun, vakıf, dernek, STK ve kurumlara kadar birçok yapının bir araya gelmesi gerekir.

Elbette bazı dernekler var ama çalışmaları genelde belirli bir çerçeve içerisinde kalıyor. Kamuoyunun büyük kısmının haberi bile olmayan güzel işlere imza atılsa da popüler kültüre dokunacak bir kampanya göze çarpmıyor. Halbuki bu öyle bir konu ki belirli bir kitle için yapılan çalışmalar takdir edilse bile herkese ulaşabilecek potansiyelde değil. Bu kolay değil elbette ama imkânsız da değil. Bunun için bazı büyük kurumların ve yayınevlerinin ellerini taşın altına koyması gerektiği de aşikâr.

Öncelikle yapılması gereken kurum, vakıf, dernek, STK ve yayınevlerinin bir araya gelmesini sağlayacak bir oluşum veya iş birliği. Peşi sıra bu, kamuoyunun yararına bir atılım olacağından, Reklamcılar Derneği veya benzeri bir yapı ile görüşülerek onu da bu çalışmanın bir paydaşı haline getirmek, ardından medya kurumları ve PR şirketlerinin kapısını çalmak. Diğer bir deyişle kamuoyunun yararına çalışabilecek kapasitede olan profesyonelleri oluşuma dahil etmek.

Durum tespiti, pazar yani piyasa, iletişim, dağıtım kanalları, hedef kitle analizi vb. birçok konu masaya yatırılıp SWOT analizi yapıldığında tüm resim de aşağı yukarı zaten ortaya çıkacaktır. Elde edilen veriler ve analizler sonucunda ise izlenecek yol haritası belirlenecektir. Fakat günün sonunda şöyle bir gerçek var ki kamuoyunu kitap okumaya özendirmek ve okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla bilinçlendirme çalışmaları yapıp farkındalık yaratmak için önce kamuoyunun dikkatini çekmek gerekiyor. İnsanlar kitap okumayı yeterince sıkıcı bulurken ve bundan kaçarken, kitap okumanın insana kazandırdıklarını anlatabilmek adına onları daha da sıkıcı bir iletişime maruz bırakmak, hedeflenin tam tersine ulaşmaktan başka bir yola götürmez bizi. İnsanların kitap okumayı sıkıcı bir eylem olarak görmesinin önüne geçebilecek bir şekilde hareket etmek, kitap okumanın bilgi edinmek dışında sağladığı faydalara da odaklanmak fayda getirecektir.

Popüler kültürün dinamiklerini kitap okuma alışkanlığını artırmak adına olumlu yönde kullanmak iyi olmaz mıydı? Örneğin; madem Türkiye’de televizyon izlemeye bu kadar zaman ayrılıyor, neden dizi yapımcıları ile görüşülerek uygun olabilecek popüler dizilerdeki karakterlerin kitap okumasına yönelik bazı sahneler dahil edilmiyor senaryo içerisine? Yabancı film veya dizileri izlediğimizde hepsinde olmasa da çoğunda mutlaka bir şekilde kitap, kütüphane veya sergi vs. gibi öğelerin filmlerin veya dizilerin içerisine entegre edildiğine tanık olabiliyoruz. Benzer şekilde, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü veya doğum günlerinde kitap hediye edilmesi adına kampanyalar kurgulanabilirdi. Ayrıca ilgili bakanlıklar ile görüşülerek televizyondaki kamu spotlarının kimisine televizyon seyretmeye biraz ara verip kitap okunmasının teşvik edilmesi adına çalışmalar yapılabilirdi.

Hem neden edebiyat veya kitaplar söz konusu olduğunda yaratıcılık kısmını es geçiyoruz?

Düşünsenize; metroya veya vapura biniyorsunuz ve onlarca insanı elinde aynı kitabı okuyorken görüyorsunuz. Evet, bu bir reklam: gerilla marketing. Bir yayınevi veya kitap tanıtımı yapmadan kitap okuma alışkanlığını artırmak adına kurgulanmış bir şey. Dahası devamında viral kampanyalar yapılabilir, sosyal medya efektif bir şekilde kullanılabilirdi.

Mesela; neden reddedilenler diye bir kitap serisi çıkarmak hiçbir yayınevinin aklına gelmiyor? Neden bu tarz ilginç ama finansal açıdan riskli görülen projelerde kurumlarla iş birliğine gidilemiyor? Ülkemizde neden kitap sponsorluğu yok? Kısıtlayıcı olmasından ötürü mü, yoksa ticari kaygının edebiyata sinmesi korkusu mu? Fakat çoktan bu kaygı sinmiş ki parayla kitap basılabiliyor. Genç bir adamın veya kadının hayat mücadelesini konu alan bir kitapta sabun markasının sponsorluğunu görmek abes kaçabilir ve zaten bu riske ne marka ne de yayınevi girer haklı olarak ama yukarıda bahsettiğim büyük projeler için kurumlarla sponsorluk görüşmeleri yapılabilir. Reddedilenler kitap serisi bir veya birkaç yayınevinin yetenek görse de ticari anlamında risk taşıdığından ötürü basamadığı kitaplardan oluşabilirdi.

Daha da güzeli yayınevlerinin potansiyeli olduğuna inandıkları yetenekli ama ismi hiç duyulmamış yazarların kitaplarını basabilmeleri adına fon alabilecekleri bir oluşum söz konusu olamaz mıydı? Bazı kurumlar veya vakıflar buna ön ayak olamaz mıydı? Ülkemizde imkansızlıklardan veya fırsat tanınmadığı için kalemi kırılmış yetenekli yazarları keşfedebilmek gibi bir fırsata neden gözlerini kapamayı tercih ediyorlar? O yazarları Türk edebiyatına kazandırmak gibi bir vizyonu neden edinemiyorlar?

Yarışmalar düzenleyen yayınevleri, vakıflar, kurumlar var zaten diyeceksiniz. Bu yazarlar eserlerini oralara gönderebilir, o kadar yetenekli iseler mutlaka keşfedilirler diye de düşünebilirsiniz. Elbette bu çok önemli ve gerçekten de işe yarayan bir şey. Ne var ki binlerce yazardan sadece üç veya beş kişi için geçerli. Üstelik yeraltı edebiyatı diye adlandırdığımız tür veya fantastik edebiyat, bilimkurgu gibi türler için de buraların kapılarının pek açık olduğunu söylemek mümkün değil. Yani bu yarışmalar genelde belirli bir çerçeve içerisinde kalan eserlere öncelik vermektedir. Dolayısıyla ülkemizden bir Tom Robbins, Charles Bukowski veya Haruki Murakami çıkması bu yarışmalarla olacak iş gibi durmuyor.

Ayrıca her yazarın her kitabı da muhteşem olacak diye bir kural yok. Bazı kitaplar muhteşem olmaz ama yazarları gelecek vaat ederler. O yüzden yazarın okur kitlesini oluşturabilmesi adına bu aşamalardan geçmesi de önemlidir. Fakat maalesef yazarların böyle bir şansı ülkemizde çok fazla yok.

Mesela; neden ilk kitap fuarı diye bir şey yok ya da yeni yazarlar fuarı? Sadece ilk kitabı veya en fazla birkaç kitabı çıkan yeni yazarları tanıtmak ve desteklemek amaçlı yapılacak böyle bir fuar, aynı zamanda yeni yazarlar keşfetmek isteyenleri de kendisine çekmez miydi? Bu fuara sponsor bulunamaz mıydı?

Neden büyük yayınevleri, hele ki arkasına kurumları almış olan büyük yayınevleri ülkemizde okuma alışkanlığını geliştirmek için ve adını duyuramamış, desteklenememiş onca yazara kucak açmak için bazı projeleri hayata geçiremiyor?

Neden usta yazarlar bu yetenekli insanlara destek vermiyor, onlarla ortak projeler yaparak keşfedilmelerine katkı sağlamıyor? Mesela; neden Orhan Pamuk, Ahmet Ümit, Hakan Günday, Ayşe Kulin gibi tanınmış yazarlarla, henüz adı duyulmamış ama gelecek vaat eden yazarların eserlerini bir araya getirilebilecek bir kitap projesi yapılmıyor? Hakan Günday’ın bir yere kadar getirdiği öyküyü başka bir yazarın tamamlaması harika olmaz mıydı? Ya da belirli bir kavramdan yola çıkarak o kavram odağındaki öykülerden oluşan bir kitap yayınlanamaz mıydı? Hakan Günday’ın yalnızlığa dair öyküsü ile Ahmet Ümit’in öyküsü ve ardından adını duyma fırsatımız olmayan yetenekli yazarlarımızın bakış açısıyla yalnızlığın öyküsünü okuyamaz mıydık?

Belki de buna benzer bazı çalışmalar yapılmıştır fakat eğer okuma alışkanlığını geliştirme adına bilinçlendirmekten ve farkındalık yaratmaktan bahsediyorsak, bu projelerin tek atımlık değil, sürdürülebilir bir şekilde olması en önemli etkendir.

Ütopik veya idealist bir bakış açısı sanılan bu tarz fikirlerin, tekelin tekerine çomak sokmak olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat aslında bunun, edebiyat fakirliğini bitirmek için bir adım atmak ve insanları daha fazla okumaya özendirme adına farkındalık sağlamak için ezberleri bozmanın bir yolu olduğunu düşünürseniz eğer, aslında her tarafın kârlı çıktığını anlayabilirsiniz.

Her şeyden öte tüm bunlar için vizyon sahibi olunması gerektiği aşikâr. Ezberleri bozmadan, sadece düzene göre adım atmak bizi sürünün bir parçası yapar ve en radikal insanlar bile genelde sürünün güvenliğine sığınarak kendi radikal adımlarını atar. Yoksa edebiyat aşkına veya ülkemizdeki bu sorunlara çözüm bulmak adına adım atmak isteyenler için ne okuma oranlarının düşük olması ne de kitap basma maliyetlerinin yüksek olması birer engel olurdu.

Çok yetenekli yazarlarımız var; kendini ifade etmek için fırsata ve desteğe ihtiyacı olan… Büyük yayınevlerinin sırt çevirdiği, kitap başvurularını okumadığı veya reddettiği, diğer yayınevlerinin okumadan direkt sayfa sayısına istinaden bütçe geçtiği, hasbelkader yayınlansa da hiçbir tanıtımı yapılmadığından depolarda çürümeye yüz tutmuş kitapları ile nice değerli yazar…

Edebiyatımız kırık kalemlerin tarihi olmadan umudumuzu korumaya devam etmeliyiz. O yüzden de bu yazıyı kaç kişi okur, kaç yazar, yayınevi, dernek veya vakıf görür; okusa da kaçının umurunda olur, inanın hiçbir fikrim yok. Nitekim diğer yazılar gibi pek fazla okunacağını sanmıyorum. Yine de bu çağrıma birilerinin kulak vermesini diliyorum. Aksi halde her birimiz körler ülkesinde yaşayıp elimizdeki mumlarla kendimizi aydınlatmaya devam ederiz.

\n

\u00dclkemizde okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131n \u00e7ok fazla olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 biliyoruz. Bunun i\u00e7in \u00e7evremize bakmam\u0131z bile yeterli ama gelin say\u0131lara da bir g\u00f6z atal\u0131m.<\/p>\n\n\n\n

    \n
  • T\u00dc\u0130K\u2019in 2023 y\u0131l\u0131nda yapt\u0131\u011f\u0131 ara\u015ft\u0131rmaya g\u00f6re son bir y\u0131l i\u00e7erisinde 15 ya\u015f ve \u00fczeri fertlerin y\u00fczde 69\u2019u hi\u00e7 kitap okumad\u0131<\/strong>, y\u00fczde 31\u0027i en az bir kitap okudu. Bunun en b\u00fcy\u00fck nedeni ise gelir durumundan ba\u011f\u0131ms\u0131z \u0027ilginin olmamas\u0131<\/em>\" idi.<\/li>\n\n\n\n
  • \u00dclkemizde, g\u00fcnde sadece bir dakika kitap <\/strong>okumaya zaman ayr\u0131l\u0131yor. G\u00fcnl\u00fck televizyon <\/strong>izleme s\u00fcremiz ise 4 saat 33 dakika. <\/strong>T\u00fcrkiye, bu televizyon izleme s\u00fcresi ile d\u00fcnyada en \u00e7ok televizyon seyreden \u00fclkeler aras\u0131nda.<\/li>\n\n\n\n
  • Kitap sat\u0131n almak, \u00fclkemizde t\u00fcm ihtiya\u00e7lar i\u00e7erisinde 235. s\u0131rada<\/strong>.<\/li>\n\n\n\n
  • T\u00fcrkiye, kitap okuma oran\u0131 a\u00e7\u0131s\u0131ndan 180 \u00fclke i\u00e7erisinde 140. s\u0131rada<\/strong>.<\/li>\n\n\n\n
  • 2022\u2019de \u00f6nceki y\u0131la oranla bandrol verilen kitap say\u0131s\u0131 y\u00fczde 14 oran\u0131nda d\u00fc\u015ft\u00fc.<\/strong><\/li>\n<\/ul>\n\n\n\n
    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    T\u00fcrkiye\u2019de okumaya olan ilgisizli\u011fin bir sonucu olarak kitap yay\u0131nlatmak da art\u0131k neredeyse imk\u00e2ns\u0131z hale gelmi\u015f durumda. Yay\u0131nevleri \u00e7o\u011fu zaman kitab\u0131n satmayaca\u011f\u0131 ve k\u00e2\u011f\u0131t-bask\u0131 masraflar\u0131n\u0131n \u00e7ok artmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc zarar edece\u011fi kayg\u0131s\u0131yla kitap basma konusunda pek i\u015ftahl\u0131 de\u011fil. O y\u00fczden de riski en az, yani zarar ettirmeyecek kitaplar\u0131 yay\u0131nlamay\u0131 tercih etme noktas\u0131ndalar.<\/p>\n\n\n\n

    Kitap okuyan say\u0131s\u0131n\u0131n bu kadar az olmas\u0131 ve kitap yay\u0131nlaman\u0131n \u00e7ok maliyetli olmas\u0131 gibi bir\u00e7ok soruna ra\u011fmen son y\u0131llarda parayla kitap basan yay\u0131nevlerinin say\u0131s\u0131n\u0131n inan\u0131lmaz say\u0131da artmas\u0131 ise ilgin\u00e7 bir \u00e7eli\u015fki. Kitap okumayan bir toplumda kitap yazanlar\u0131n bu kadar \u00e7ok say\u0131da olmas\u0131 da a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 biraz ironik.<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Sonu\u00e7 olarak para ile kitap bas\u0131lmas\u0131, potansiyeli y\u00fcksek kitaplar\u0131n da art\u0131k paras\u0131z bas\u0131lamaz hale gelmesini sa\u011flad\u0131. Yay\u0131nevlerinin t\u00fcm y\u00fck\u00fc ve riski yazar\u0131n \u00fczerine y\u0131kmaya ba\u015flamas\u0131 yay\u0131nevlerinin \u00e7o\u011funu sadece matbaac\u0131 konumuna getirdi. Belli ba\u015fl\u0131 b\u00fcy\u00fck yay\u0131nevleri d\u0131\u015f\u0131ndaki \u00e7o\u011fu yay\u0131nevi art\u0131k sadece parayla kitap basar hale geldi. Kimisi bunu a\u00e7\u0131k a\u00e7\u0131k s\u00f6yleyerek m\u00fc\u015fteri toplaman\u0131n derdine d\u00fc\u015fm\u00fc\u015f durumda. Evet, yazar de\u011fil; m\u00fc\u015fteri! Bir de parayla kitap bast\u0131\u011f\u0131n\u0131 ilk a\u015famada gizleme \u00e7abas\u0131 i\u00e7erisinde olan yay\u0131nevleri var ki bu en k\u00f6t\u00fcs\u00fc. Kitab\u0131n\u0131z\u0131 g\u00f6ndermenizi istiyorlar ve daha 24 saat ge\u00e7meden yani kitab\u0131n\u0131z\u0131 bile okumadan sadece sayfa say\u0131s\u0131n\u0131 hesaplay\u0131p size tutar\u0131 iletiyorlar. Bir\u00e7ok insan da bu tuza\u011fa d\u00fc\u015f\u00fcyor.<\/p>\n\n\n\n

    Yay\u0131nc\u0131l\u0131k bu de\u011fil elbette. Fakat piyasa maalesef potansiyeli y\u00fcksek ve yetenekli yazarlar\u0131 da zorunlu olarak bu yola itmeye ba\u015flad\u0131. Sonu\u00e7 ise okumayan bir toplumda olu\u015fan edebiyat tekeli.<\/p>\n\n\n\n

    Bu kadar \u00e7ok say\u0131da kitap varsa edebiyat tekeli nas\u0131l olabilir<\/em> diye d\u00fc\u015f\u00fcnebilirsiniz. Bu noktada ise \u015fu sorular\u0131 sormam\u0131z gerekiyor: O kadar kitab\u0131n i\u00e7inden ka\u00e7\u0131 ikinci veya \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc bask\u0131y\u0131 g\u00f6r\u00fcyor? Bu kitaplar\u0131n yazarlar\u0131 en fazla bir iki kitap daha yay\u0131nlat\u0131p bu zorlu m\u00fccadeleden vazge\u00e7iyor mu? Sonra ayn\u0131 s\u00fcreci ya\u015fayan yeni yazarlar\u0131n birka\u00e7 denemesinden sonra ayn\u0131 \u015fey devam m\u0131 ediyor? Ka\u00e7 yazar, sadece yazarak hayat\u0131n\u0131 idame ettirebiliyor? Ka\u00e7 yazar kitaplar\u0131ndan telif alabiliyor?<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Siz y\u0131llarca edebiyat diye yan\u0131p tutu\u015furken, \u00e7ok k\u00fc\u00e7\u00fck ya\u015flardan beri elinizden k\u00e2\u011f\u0131t ve kalemi d\u00fc\u015f\u00fcrmeden belki de milyonlarca kelime yaz\u0131p kitab\u0131n\u0131z\u0131 yay\u0131mlatmak i\u00e7in kap\u0131 kap\u0131 dola\u015f\u0131rken, hayat\u0131nda tek bir \u00f6yk\u00fc bile yazmam\u0131\u015f birinin kitab\u0131 biraz edit\u00f6r deste\u011fi ile h\u0131zl\u0131ca bas\u0131labiliyor. \u00c7\u00fcnk\u00fc o kitab\u0131n satma olas\u0131l\u0131\u011f\u0131 y\u00fcksek, yazar\u0131n\u0131n tan\u0131nm\u0131\u015f biri olmas\u0131 yeterli. Kitab\u0131n k\u00f6t\u00fc veya iyi olmas\u0131 da pek o kadar \u00f6nemli de\u011fil. Edit\u00f6rler kitab\u0131 ona g\u00f6re ele al\u0131p d\u00fczenliyor. Hem zaten kime g\u00f6re iyi? Kime g\u00f6re k\u00f6t\u00fc?<\/p>\n\n\n\n

    Halihaz\u0131rda \u00fcnl\u00fc olanlar\u0131n (yazar olmas\u0131 hi\u00e7 de gerekli de\u011fil) <\/em>kitaplar\u0131 ile yazar olarak tan\u0131nm\u0131\u015f yazarlar\u0131n kitaplar\u0131 ikinci, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc ve belki de onuncu bask\u0131y\u0131 g\u00f6rebiliyor. Bir kurum, akademi, camia, dernek vb. olu\u015fumlar\u0131n deste\u011fi ile g\u00fc\u00e7l\u00fc bir PR ve WOM yaratabilen baz\u0131 yazarlar\u0131n kitap yay\u0131nlatmas\u0131 s\u00fcrd\u00fcr\u00fclebilir bir hal al\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

    \u00c7ok satan bir yazar\u0131n mesela alt\u0131nc\u0131 veya yedinci kitab\u0131 \u00e7ok iyi olmasa da art\u0131k bu pek fazla sorun te\u015fkil etmiyor. Sadece o yazar\u0131 takip edenlerin kitab\u0131 sat\u0131n alacak olmas\u0131 bile yay\u0131nevine yetiyor. Siz de yazar\u0131n edebiyat yorgunlu\u011funun kurban\u0131 oluyorsunuz. Fakat bu da art\u0131k \u00e7ok \u00f6nemli de\u011fil.<\/p>\n\n\n\n

    Parayla bas\u0131lan kitaplar ise e\u011fer ciddi bir PR b\u00fct\u00e7esi ayr\u0131lmad\u0131ysa sadece bas\u0131l\u0131yor ve internette birka\u00e7 yerde sat\u0131\u015fa \u00e7\u0131kabiliyor. Belki y\u00fcz, belki en fazla be\u015f y\u00fcz adet sat\u0131l\u0131yor. Geriye kalan kitaplar ya yay\u0131nevlerin deposunda \u00e7\u00fcr\u00fcyor ya da yay\u0131nevi be\u015f-on lira gibi sembolik \u00fccretlerle s\u0131rf deposu bo\u015fals\u0131n diye kitaplar\u0131 satmaya ba\u015fl\u0131yor. Edebiyat \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fc, ciddi okurlar\u0131 da bu \u015fekilde edebiyat tekeline mecbur k\u0131l\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Nedir bu edebiyat tekeli derseniz?<\/h3>\n\n\n\n

    Edebiyat tekeli; tan\u0131nm\u0131\u015f, bilinen yazarlar ile PR deste\u011fi veya ba\u015fka desteklerle ileti\u015fim-pazarlama g\u00fcc\u00fc sayesinde \u00e7ok satanlar listesine girebilmi\u015f yazarlar\u0131n kitaplar\u0131ndan \u00f6r\u00fcl\u00fc bir d\u00fcnyaya okurlar\u0131 hapseden bir piyasa ger\u00e7e\u011fidir. Buna ek olarak, kitap da\u011f\u0131t\u0131m kanallar\u0131n\u0131 elinde tutan birka\u00e7 firma olmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc maliyetler, \u00f6deme, vadeler konusunda yay\u0131nevlerinin ayakta durabilmesini iyice g\u00fc\u00e7le\u015ftiren b\u00f6yle bir sistemde var olma \u00e7abas\u0131d\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

    Piyasadaki kitaplar veya yazarlar ba\u015far\u0131s\u0131z m\u0131d\u0131r? Kesinlikle hay\u0131r. Az\u0131msanacak bir say\u0131dan m\u0131 bahsediyoruz? Kesinlikle hay\u0131r. S\u0131rf bunlar\u0131 bile okusa bir insan \u00f6mr\u00fcn\u00fc mutlu mesut tamamlar. Mevzu kitap kurtlar\u0131 diye adland\u0131rd\u0131\u011f\u0131m\u0131z okuyucu kitlesinin s\u0131k\u0131\u015fm\u0131\u015f bir a\u011f\u0131n i\u00e7erisinde d\u00f6n\u00fcp durmas\u0131ndan ziyade, yetenek par\u0131lt\u0131lar\u0131 g\u00f6steren, ileride belki de edebiyat tarihine ad\u0131n\u0131 alt\u0131n harflerle yazd\u0131rma potansiyeline sahip nice yazar\u0131n, okur kitlesi ile bulu\u015fmas\u0131n\u0131 sa\u011flayacak bir edebiyat ortam\u0131n\u0131n asla ama asla olu\u015famamas\u0131 veya bunun olma ihtimalinin \u00e7ok d\u00fc\u015f\u00fck olmas\u0131. Yetenekli olsa bile arkas\u0131nda bir deste\u011fi olmayan, kitap bas\u0131m\u0131, PR, pazarlama i\u00e7in de ciddi mebla\u011flar harcayamayacak bir yazar\u0131n a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 \u00fclkemizde pek \u015fans\u0131 yok. \u0130stisnalar var m\u0131d\u0131r? Elbette vard\u0131r ama ad\u0131 \u00fcst\u00fcnde \"istisna\".<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Hi\u00e7bir zaman yazarlar\u0131n ve hatta t\u00fcm sanat\u00e7\u0131lar\u0131n bu zorlu yollardan ge\u00e7medi\u011fini iddia edemeyiz. Ne var ki \u00e7a\u011f\u0131m\u0131zda okuman\u0131n art\u0131k git gide \u00f6nemini kaybetmeye ba\u015flamas\u0131na paralel, pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcr\u00fcn dinamiklerinin de etkisiyle nicelik artarken niteli\u011fin inan\u0131lmaz oranda bir d\u00fc\u015f\u00fc\u015f sergilemesi, ciddi anlamda bir yozla\u015fma sorununu da beraberinde getirdi. Ayaklar ba\u015f oldu hesab\u0131, edebiyat\u0131n ne oldu\u011funu bilmeyen insanlar\u0131n \u201cyazar\u201d san\u0131lmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc ortal\u0131kta iki sat\u0131r yazan\u0131 yazar, iki f\u0131r\u00e7a tutan\u0131 \u201csanat\u00e7\u0131\u201d ilan eden bir \u00e7a\u011f\u0131n yan\u0131lsamalar\u0131nda ger\u00e7ek sanat\u00e7\u0131lar da kendi g\u00f6lgeleriyle ba\u015f ba\u015fa kal\u0131verdi. Maddiyat\u0131n her \u015feyin belirleyicisi oldu\u011fu b\u00f6yle bir \u00e7a\u011fda niteli\u011fin bu kadar de\u011fer kaybetmesi ise bizi her \u015fekilde fakirli\u011fe itti. Fikir fakirli\u011fi, edebiyat fakirli\u011fi, sanat fakirli\u011fi\u2026 \u00c7\u00fcnk\u00fc \u00e7evremiz fikir \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fc, edebiyat \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fc ve sanat \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fc ile dolup ta\u015ft\u0131. De\u011ferli olanlar\u0131 tarih hat\u0131rlayacak olsa da bu hengamede bir\u00e7ok insan harcand\u0131. Ve toplum edebiyat \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fcnde veya sanat \u00e7\u00f6pl\u00fc\u011f\u00fcnde art\u0131k de\u011ferli olan\u0131 medyan\u0131n veya ba\u015fkalar\u0131n\u0131n de\u011fer \u00f6l\u00e7\u00fclerine g\u00f6re belirlemenin derdine d\u00fc\u015ft\u00fc. Ba\u015far\u0131l\u0131 olan herkes iyi san\u0131ld\u0131. Asl\u0131nda bu kocaman bir yaland\u0131. Her zaman \u00f6yleydi\u2026 Fakat \u00e7a\u011f\u0131m\u0131zdaki kadar bir yozla\u015fmaya bu anlamda pek fazla rastland\u0131\u011f\u0131n\u0131 sanm\u0131yorum.<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Bunlar\u0131n fark\u0131nday\u0131z zaten ama yapacak bir \u015fey yok diyen \u00e7ok insan var. \u015eik\u00e2yet edip kafay\u0131 kuma g\u00f6md\u00fc\u011f\u00fcnde, yani oyunu kurallar\u0131na g\u00f6re oynamad\u0131\u011f\u0131nda, kaybedenler kul\u00fcb\u00fcn\u00fcn zorunlu bir \u00fcyesi olmak d\u0131\u015f\u0131nda se\u00e7enek olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 \u00f6ne s\u00fcrenler de \u00e7ok. \u00c7\u00fcnk\u00fc sistem bunu gerektiriyor. G\u00fcn\u00fcn sonunda insan\u0131n elinde \u201cya bu \u00e7emberin i\u00e7indesin ya da d\u0131\u015f\u0131ndas\u0131n\u201d<\/em> veya \u201cya bu deveyi g\u00fcdersin ya bu diyardan gidersin\u201d<\/em> hissiyat\u0131ndan ba\u015fka pek bir \u015fey de kalm\u0131yor.<\/p>\n\n\n\n

    Peki, t\u00fcm su\u00e7u insanlar okumuyor veya kitap basma maliyetleri \u00e7ok y\u00fcksek gibi nedenlere y\u00fcklemek do\u011fru mu? Kar\u015f\u0131m\u0131zda \u00e7ok belirli ve somut nedenler varsa, bunlarla sava\u015fmak i\u00e7in neler yap\u0131l\u0131yor diye d\u00fc\u015f\u00fcnmemek elde de\u011fil. Pek bir \u015fey yap\u0131lmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm\u00fczde ise demek ki bu engeller asl\u0131nda yay\u0131nevleri i\u00e7in \u00e7ok da \u00f6nemli de\u011fil izlenimi uyan\u0131yor. Ne de olsa sat\u0131\u015f\u0131 neredeyse garanti kitaplar\u0131 bast\u0131\u011f\u0131 veya zaten maddi k\u00fclfeti yazara y\u00fckledi\u011fi i\u00e7in sorunlarla da ba\u015f etmesine gerek kalm\u0131yor sanki.<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Mutlaka s\u0131n\u0131rlar\u0131n\u0131 zorlayan, bunlarla m\u00fccadele etmeye \u00e7al\u0131\u015fan yay\u0131nevleri olmu\u015ftur. Tek ba\u015f\u0131na bir yere kadar ayakta durabildi\u011finden \u00f6t\u00fcr\u00fc bu sava\u015ftan vazge\u00e7mi\u015f olma olas\u0131l\u0131\u011f\u0131 ise y\u00fcksektir. Benzer \u015fekilde bu sorunlarla tek ba\u015f\u0131na m\u00fccadele etmeye \u00e7al\u0131\u015fan bir yazar\u0131n sonunda kalemini k\u0131rmas\u0131 gibi bir k\u00fcsk\u00fcnl\u00fckle sonu\u00e7lanm\u0131\u015f \u00e7abalar\u0131n oldu\u011funa eminim. Ve bu insanlar\u0131n ister yay\u0131nevi olsun ister yazar veya bir dergi grubu \u00e7a\u011f\u0131m\u0131z\u0131n \u015f\u00f6valyeleri oldu\u011funu s\u00f6ylemek gerekir. \u00d6rne\u011fin; yak\u0131ndan takip etti\u011fim olduk\u00e7a nitelikli bir dergi ayakta kalabilmek i\u00e7in son nefesine kadar sava\u015f\u0131yor ama maalesef b\u00f6yle giderse yak\u0131nda kapanma tehlikesi ile kar\u015f\u0131 kar\u015f\u0131ya oldu\u011funun fark\u0131nda. Burada da bir tekel i\u00e7erisinde olan gruplar d\u0131\u015f\u0131nda piyasada nefes almak kolay de\u011fil. Ayn\u0131 yazarlar\u0131n d\u00f6n\u00fcp dola\u015f\u0131p ayn\u0131 \u015feyleri kaleme ald\u0131klar\u0131, pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcre hizmet eden i\u00e7erikleri tekrarlayan, Frida, Kafka gibi ikonik hale gelmi\u015f isimleri kapaklar\u0131na ta\u015f\u0131yarak, poster, takvim hediyeleri veren s\u00f6zde edebiyat dergilerinden biri de\u011filseniz, o camia i\u00e7erisindeki yazarlardan biri de\u011filseniz veya ayn\u0131 edebiyat\u0131 s\u00fcrekli yineleyen tuhaf bir tayfan\u0131n aras\u0131nda de\u011filseniz, yani pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcr\u00fcn edebiyat modas\u0131na uymuyorsan\u0131z, \u015fans\u0131n\u0131z az demektir.<\/p>\n\n\n\n

    \"\"<\/figure>\n\n\n\n

    Bu devran\u0131 de\u011fi\u015ftirmek i\u00e7in bir \u015feyler yap\u0131lamaz m\u0131yd\u0131? Elbette\u2026 Bunun i\u00e7in \u00f6nce elimizdeki ger\u00e7eklere odaklanacaksak, \u015fu sorulara cevap aramam\u0131z gerekecektir:<\/p>\n\n\n\n

      \n
    • Okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 art\u0131rmak i\u00e7in neler yap\u0131labilir?<\/li>\n\n\n\n
    • Kitap basma maliyetlerini en aza indirmek ve kitap da\u011f\u0131t\u0131m kanallar\u0131na alternatifler yaratmak i\u00e7in nas\u0131l bir yol izlenebilir?<\/li>\n\n\n\n
    • Pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcre ait dinamikler \u00e7a\u011f\u0131m\u0131z\u0131n olmazsa olmaz\u0131 ise, toplumda kitap okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 art\u0131rabilmek ad\u0131na bu k\u00fclt\u00fcre nas\u0131l y\u00f6n verilebilir?<\/li>\n<\/ul>\n\n\n\n
      \"\"<\/figure>\n\n\n\n

      Bu sorulara yan\u0131t bulmak ve harekete ge\u00e7mek i\u00e7in b\u00fcy\u00fck \u00e7apl\u0131 yay\u0131nevlerinden tutun, vak\u0131f, dernek, STK ve kurumlara kadar bir\u00e7ok yap\u0131n\u0131n bir araya gelmesi gerekir.<\/p>\n\n\n\n

      Elbette baz\u0131 dernekler var ama \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131 genelde belirli bir \u00e7er\u00e7eve i\u00e7erisinde kal\u0131yor. Kamuoyunun b\u00fcy\u00fck k\u0131sm\u0131n\u0131n haberi bile olmayan g\u00fczel i\u015flere imza at\u0131lsa da pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcre dokunacak bir kampanya g\u00f6ze \u00e7arpm\u0131yor. Halbuki bu \u00f6yle bir konu ki belirli bir kitle i\u00e7in yap\u0131lan \u00e7al\u0131\u015fmalar takdir edilse bile herkese ula\u015fabilecek potansiyelde de\u011fil. Bu kolay de\u011fil elbette ama imk\u00e2ns\u0131z da de\u011fil. Bunun i\u00e7in baz\u0131 b\u00fcy\u00fck kurumlar\u0131n ve yay\u0131nevlerinin ellerini ta\u015f\u0131n alt\u0131na koymas\u0131 gerekti\u011fi de a\u015fik\u00e2r.<\/p>\n\n\n\n

      \u00d6ncelikle yap\u0131lmas\u0131 gereken kurum, vak\u0131f, dernek, STK ve yay\u0131nevlerinin bir araya gelmesini sa\u011flayacak bir olu\u015fum veya i\u015f birli\u011fi. Pe\u015fi s\u0131ra bu, kamuoyunun yarar\u0131na bir at\u0131l\u0131m olaca\u011f\u0131ndan, Reklamc\u0131lar Derne\u011fi veya benzeri bir yap\u0131 ile g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fclerek onu da bu \u00e7al\u0131\u015fman\u0131n bir payda\u015f\u0131 haline getirmek, ard\u0131ndan medya kurumlar\u0131 ve PR \u015firketlerinin kap\u0131s\u0131n\u0131 \u00e7almak. Di\u011fer bir deyi\u015fle kamuoyunun yarar\u0131na \u00e7al\u0131\u015fabilecek kapasitede olan profesyonelleri olu\u015fuma dahil etmek.<\/p>\n\n\n\n

      Durum tespiti, pazar yani piyasa, ileti\u015fim, da\u011f\u0131t\u0131m kanallar\u0131, hedef kitle analizi vb. bir\u00e7ok konu masaya yat\u0131r\u0131l\u0131p SWOT analizi yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda t\u00fcm resim de a\u015fa\u011f\u0131 yukar\u0131 zaten ortaya \u00e7\u0131kacakt\u0131r. Elde edilen veriler ve analizler sonucunda ise izlenecek yol haritas\u0131 belirlenecektir. Fakat g\u00fcn\u00fcn sonunda \u015f\u00f6yle bir ger\u00e7ek var ki kamuoyunu kitap okumaya \u00f6zendirmek ve okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131 kazand\u0131rmak amac\u0131yla bilin\u00e7lendirme \u00e7al\u0131\u015fmalar\u0131 yap\u0131p fark\u0131ndal\u0131k yaratmak i\u00e7in \u00f6nce kamuoyunun dikkatini \u00e7ekmek gerekiyor. \u0130nsanlar kitap okumay\u0131 yeterince s\u0131k\u0131c\u0131 bulurken ve bundan ka\u00e7arken, kitap okuman\u0131n insana kazand\u0131rd\u0131klar\u0131n\u0131 anlatabilmek ad\u0131na onlar\u0131 daha da s\u0131k\u0131c\u0131 bir ileti\u015fime maruz b\u0131rakmak, hedeflenin tam tersine ula\u015fmaktan ba\u015fka bir yola g\u00f6t\u00fcrmez bizi. \u0130nsanlar\u0131n kitap okumay\u0131 s\u0131k\u0131c\u0131 bir eylem olarak g\u00f6rmesinin \u00f6n\u00fcne ge\u00e7ebilecek bir \u015fekilde hareket etmek, kitap okuman\u0131n bilgi edinmek d\u0131\u015f\u0131nda sa\u011flad\u0131\u011f\u0131 faydalara da odaklanmak fayda getirecektir.<\/p>\n\n\n\n

      \"\"<\/figure>\n\n\n\n

      Pop\u00fcler k\u00fclt\u00fcr\u00fcn dinamiklerini kitap okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 art\u0131rmak ad\u0131na olumlu y\u00f6nde kullanmak iyi olmaz m\u0131yd\u0131? \u00d6rne\u011fin; madem T\u00fcrkiye\u2019de televizyon izlemeye bu kadar zaman ayr\u0131l\u0131yor, neden dizi yap\u0131mc\u0131lar\u0131 ile g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fclerek uygun olabilecek pop\u00fcler dizilerdeki karakterlerin kitap okumas\u0131na y\u00f6nelik baz\u0131 sahneler dahil edilmiyor senaryo i\u00e7erisine? Yabanc\u0131 film veya dizileri izledi\u011fimizde hepsinde olmasa da \u00e7o\u011funda mutlaka bir \u015fekilde kitap, k\u00fct\u00fcphane veya sergi vs. gibi \u00f6\u011felerin filmlerin veya dizilerin i\u00e7erisine entegre edildi\u011fine tan\u0131k olabiliyoruz. Benzer \u015fekilde, anneler g\u00fcn\u00fc, babalar g\u00fcn\u00fc, sevgililer g\u00fcn\u00fc veya do\u011fum g\u00fcnlerinde kitap hediye edilmesi ad\u0131na kampanyalar kurgulanabilirdi. Ayr\u0131ca ilgili bakanl\u0131klar ile g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fclerek televizyondaki kamu spotlar\u0131n\u0131n kimisine televizyon seyretmeye biraz ara verip kitap okunmas\u0131n\u0131n te\u015fvik edilmesi ad\u0131na \u00e7al\u0131\u015fmalar yap\u0131labilirdi.<\/p>\n\n\n\n

      \"\"<\/figure>\n\n\n\n

      Hem neden edebiyat veya kitaplar s\u00f6z konusu oldu\u011funda yarat\u0131c\u0131l\u0131k k\u0131sm\u0131n\u0131 es ge\u00e7iyoruz?<\/p>\n\n\n\n

      D\u00fc\u015f\u00fcnsenize; metroya veya vapura biniyorsunuz ve onlarca insan\u0131 elinde ayn\u0131 kitab\u0131 okuyorken g\u00f6r\u00fcyorsunuz. Evet, bu bir reklam: gerilla marketing. Bir yay\u0131nevi veya kitap tan\u0131t\u0131m\u0131 yapmadan kitap okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 art\u0131rmak ad\u0131na kurgulanm\u0131\u015f bir \u015fey. Dahas\u0131 devam\u0131nda viral kampanyalar yap\u0131labilir, sosyal medya efektif bir \u015fekilde kullan\u0131labilirdi.<\/p>\n\n\n\n

      Mesela; neden reddedilenler<\/strong><\/em> diye bir kitap serisi \u00e7\u0131karmak hi\u00e7bir yay\u0131nevinin akl\u0131na gelmiyor? Neden bu tarz ilgin\u00e7 ama finansal a\u00e7\u0131dan riskli g\u00f6r\u00fclen projelerde kurumlarla i\u015f birli\u011fine gidilemiyor? \u00dclkemizde neden kitap sponsorlu\u011fu yok? K\u0131s\u0131tlay\u0131c\u0131 olmas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc m\u00fc, yoksa ticari kayg\u0131n\u0131n edebiyata sinmesi korkusu mu? Fakat \u00e7oktan bu kayg\u0131 sinmi\u015f ki parayla kitap bas\u0131labiliyor. Gen\u00e7 bir adam\u0131n veya kad\u0131n\u0131n hayat m\u00fccadelesini konu alan bir kitapta sabun markas\u0131n\u0131n sponsorlu\u011funu g\u00f6rmek abes ka\u00e7abilir ve zaten bu riske ne marka ne de yay\u0131nevi girer hakl\u0131 olarak ama yukar\u0131da bahsetti\u011fim b\u00fcy\u00fck projeler i\u00e7in kurumlarla sponsorluk g\u00f6r\u00fc\u015fmeleri yap\u0131labilir. Reddedilenler kitap serisi bir veya birka\u00e7 yay\u0131nevinin yetenek g\u00f6rse de ticari anlam\u0131nda risk ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc basamad\u0131\u011f\u0131 kitaplardan olu\u015fabilirdi.<\/p>\n\n\n\n

      Daha da g\u00fczeli yay\u0131nevlerinin potansiyeli oldu\u011funa inand\u0131klar\u0131 yetenekli ama ismi hi\u00e7 duyulmam\u0131\u015f yazarlar\u0131n kitaplar\u0131n\u0131 basabilmeleri ad\u0131na fon alabilecekleri bir olu\u015fum s\u00f6z konusu olamaz m\u0131yd\u0131? Baz\u0131 kurumlar veya vak\u0131flar buna \u00f6n ayak olamaz m\u0131yd\u0131? \u00dclkemizde imkans\u0131zl\u0131klardan veya f\u0131rsat tan\u0131nmad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in kalemi k\u0131r\u0131lm\u0131\u015f yetenekli yazarlar\u0131 ke\u015ffedebilmek gibi bir f\u0131rsata neden g\u00f6zlerini kapamay\u0131 tercih ediyorlar? O yazarlar\u0131 T\u00fcrk edebiyat\u0131na kazand\u0131rmak gibi bir vizyonu neden edinemiyorlar?<\/p>\n\n\n\n

      Yar\u0131\u015fmalar d\u00fczenleyen yay\u0131nevleri, vak\u0131flar, kurumlar var zaten diyeceksiniz. Bu yazarlar eserlerini oralara g\u00f6nderebilir, o kadar yetenekli iseler mutlaka ke\u015ffedilirler diye de d\u00fc\u015f\u00fcnebilirsiniz. Elbette bu \u00e7ok \u00f6nemli ve ger\u00e7ekten de i\u015fe yarayan bir \u015fey. Ne var ki binlerce yazardan sadece \u00fc\u00e7 veya be\u015f ki\u015fi i\u00e7in ge\u00e7erli. \u00dcstelik yeralt\u0131 edebiyat\u0131 diye adland\u0131rd\u0131\u011f\u0131m\u0131z t\u00fcr veya fantastik edebiyat, bilimkurgu gibi t\u00fcrler i\u00e7in de buralar\u0131n kap\u0131lar\u0131n\u0131n pek a\u00e7\u0131k oldu\u011funu s\u00f6ylemek m\u00fcmk\u00fcn de\u011fil. Yani bu yar\u0131\u015fmalar genelde belirli bir \u00e7er\u00e7eve i\u00e7erisinde kalan eserlere \u00f6ncelik vermektedir. Dolay\u0131s\u0131yla \u00fclkemizden bir Tom Robbins, Charles Bukowski veya Haruki Murakami \u00e7\u0131kmas\u0131 bu yar\u0131\u015fmalarla olacak i\u015f gibi durmuyor.<\/p>\n\n\n\n

      Ayr\u0131ca her yazar\u0131n her kitab\u0131 da muhte\u015fem olacak diye bir kural yok. Baz\u0131 kitaplar muhte\u015fem olmaz ama yazarlar\u0131 gelecek vaat ederler. O y\u00fczden yazar\u0131n okur kitlesini olu\u015fturabilmesi ad\u0131na bu a\u015famalardan ge\u00e7mesi de \u00f6nemlidir. Fakat maalesef yazarlar\u0131n b\u00f6yle bir \u015fans\u0131 \u00fclkemizde \u00e7ok fazla yok.<\/p>\n\n\n\n

      \"\"<\/figure>\n\n\n\n

      Mesela; neden ilk kitap fuar\u0131 <\/strong><\/em>diye bir \u015fey yok ya da yeni yazarlar fuar\u0131? Sadece ilk kitab\u0131 veya en fazla birka\u00e7 kitab\u0131 \u00e7\u0131kan yeni yazarlar\u0131 tan\u0131tmak ve desteklemek ama\u00e7l\u0131 yap\u0131lacak b\u00f6yle bir fuar, ayn\u0131 zamanda yeni yazarlar ke\u015ffetmek isteyenleri de kendisine \u00e7ekmez miydi? Bu fuara sponsor bulunamaz m\u0131yd\u0131?<\/p>\n\n\n\n

      Neden b\u00fcy\u00fck yay\u0131nevleri, hele ki arkas\u0131na kurumlar\u0131 alm\u0131\u015f olan b\u00fcy\u00fck yay\u0131nevleri \u00fclkemizde okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 geli\u015ftirmek i\u00e7in ve ad\u0131n\u0131 duyuramam\u0131\u015f, desteklenememi\u015f onca yazara kucak a\u00e7mak i\u00e7in baz\u0131 projeleri hayata ge\u00e7iremiyor?<\/p>\n\n\n\n

      Neden usta yazarlar bu yetenekli insanlara destek vermiyor, onlarla ortak projeler yaparak ke\u015ffedilmelerine katk\u0131 sa\u011flam\u0131yor? Mesela; neden Orhan Pamuk, Ahmet \u00dcmit, Hakan G\u00fcnday, Ay\u015fe Kulin gibi tan\u0131nm\u0131\u015f yazarlarla, hen\u00fcz ad\u0131 duyulmam\u0131\u015f ama gelecek vaat eden yazarlar\u0131n eserlerini bir araya getirilebilecek bir kitap projesi yap\u0131lm\u0131yor? Hakan G\u00fcnday\u2019\u0131n bir yere kadar getirdi\u011fi \u00f6yk\u00fcy\u00fc ba\u015fka bir yazar\u0131n tamamlamas\u0131 harika olmaz m\u0131yd\u0131? Ya da belirli bir kavramdan yola \u00e7\u0131karak o kavram oda\u011f\u0131ndaki \u00f6yk\u00fclerden olu\u015fan bir kitap yay\u0131nlanamaz m\u0131yd\u0131? Hakan G\u00fcnday\u2019\u0131n yaln\u0131zl\u0131\u011fa dair \u00f6yk\u00fcs\u00fc ile Ahmet \u00dcmit\u2019in \u00f6yk\u00fcs\u00fc ve ard\u0131ndan ad\u0131n\u0131 duyma f\u0131rsat\u0131m\u0131z olmayan yetenekli yazarlar\u0131m\u0131z\u0131n bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131s\u0131yla yaln\u0131zl\u0131\u011f\u0131n \u00f6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc okuyamaz m\u0131yd\u0131k?<\/p>\n\n\n\n

      Belki de buna benzer baz\u0131 \u00e7al\u0131\u015fmalar yap\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r fakat e\u011fer okuma al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 geli\u015ftirme ad\u0131na bilin\u00e7lendirmekten ve fark\u0131ndal\u0131k yaratmaktan bahsediyorsak, bu projelerin tek at\u0131ml\u0131k de\u011fil, s\u00fcrd\u00fcr\u00fclebilir bir \u015fekilde olmas\u0131 en \u00f6nemli etkendir.<\/p>\n\n\n\n

Derya Gül
Derya Gül
1 Mart 1980 doğumlu sanatçı, on sene boyunca «usta-çırak kültürü» içerisinde yetişti. Sanat ve atölye eğitimleri alırken bir yandan da resim çalışmalarına başladı. Sanatçı, ilk eserlerinde kolaj tekniğini kullandı. Ardından çalışmalarına, kendi oluşturduğu teknik ve üslupla devam ederek buna yönelik eserler üretti. Uzun bir süre sadece portre üzerine çalışan sanatçı, ilerleyen yıllarda soyut figüre yöneldi ve son iki yıldır ise tamamen soyut dışavurumcu resimler yapmaya başladı. Sanatçının ilk dönem eserlerinde «denge» arayışı göze çarparken, son döneme ait çalışmalarında «kontrollü otomatizm ve geometrik soyutlama» dikkat çekmektedir. Edebiyat, felsefe, mitoloji ve tarihle de yakından ilgilenen Derya Gül’ün “Ayadaki Göz” ve “Ah Şu Cahil Filozoflar” isimli iki kitabı bulunmaktadır.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol