Denizin kıyılara vuran hırçınlığının yeşilin huzuru ve dinginliğinde eriyip gittiği bir bölge… İçlere ve uçlara gittikçe çetinleşen coğrafyası, her an yağmurun yağabilme ihtimalinin aklınızda yer bulduğu iklimi ve bütün bu doğallığa sadık kalmasını başarabilen insanı ile Karadeniz, diğer bölgelerden ayrılabilen bir öneme sahip.
Samsun’dan başlayıp Batum’a uzanan Karadeniz yolculuğumuza kıyı şeridini takip ederek devam ediyoruz. Giresun’un kale bölgesi ve çevresi, şehrin güzelliklerini bir araya toplamış, denize ve karaya hakim, havası tertemiz bir yer. Giresun’dan sonra, hemen her şehrin, şehri tepeden görebilen bir Boztepe’si var. Teleferik sayesinde, herkesin belli bir yüksekliğe erişebileceği ve şehri kolaylıkla kucaklayabileceği bir sefer imkânı sunuluyor. Özellikle Ordu Boztepe, hele bir de sislerin gel-gitliliğine denk geldiyseniz unutulmayacak manzaralar yaşatmayı başarabiliyor.
Trabzon merkeze varmadan hemen önce Faroz Limanı’na demir atıyoruz. Balıkçıların her birinin küçük birer kulübeye ve tekneye sahip olduğu liman olan Faroz, Trabzon’un en köklü bölgelerinden. Yüze yakın balıkçı kulübesi, her birinin yapı şekli aynı olsa da her bir balıkçının kendinden kattığı ufak farklılıklar sayesinde renklilik kazanıyor. Liman çevresinde dolaşmak ve gün batımını bütün renkleriyle yakalamak enfes bir ziyafet, oradan yürüyerek şehrin merkezine varabilirsiniz. Yalnız, kıyıya çarpan dalgalardan sırılsıklam olmamaya gayret göstermek gerek.
Uzungöl ziyareti bir hayal kırıklığına dönüşüyor, çünkü o eski takvimlerde gördüğümüz yemyeşil doğanın içinde bir cami ve bir göl imajı tamamen yıkılmış durumda.Betonlara basmamaya çalışarak yoğun turist gruplarının arasından görmek istediğimiz manzaraları yakalayıp yola devam ediyoruz.
Artvin, kıyıdan içerilere gidildikçe belki de doğa severlerin görmek isteyeceği en mühim alanlara sahip, keşfedilmemiş ancak keşfedilmeye yakın doğabilecek tehlikelerin de önüne geçilmesi gerektiğine inanan, engebeli dağları arasında doğanın bütün el değmemiş güzelliklerini bir arada barındıran yaylalara sahip muhteşem bir il. Hâlen keşfedilmemiş türlere ev sahipliği yapan bir bitki örtüsü olduğundan bahsedilir Macahel bölgesinin, Borçka ve Şavşat-Karagöl görülmelidir.
Geneli kıyı şeridinden oluşan yolculuğumuzun bir de iç yüzünü, gezmek ve görmekle bitirilemeyecek yaylalarına sahip olduğunu düşünecek olursak Karadeniz, doğa severler için paha biçilemez güzelliklere sahip. Özellikle mayıs ayından sonra yeşermeye başlayan ve yaz sonuna kadar devam eden doğasının, kışın da farklı bir atmosfer kazanacağını tahmin ediyoruz. Son dönemlerde, yaylaların el değmemiş dokularına balta vuracak çalışmalara engel olmak konusunda ise bizlere büyük işler düşüyor.
Bitirmeden, gezi boyunca kaydettiğimiz görüntülerden bir kısa film oluşturduk. Beğeneceğinizi tahmin ediyor, teşekkür ediyoruz. Yeşille ve sevgiyle kalın.
Fotoğraflar ve Video: F. Mert Erdoğan
Yazı: F. Mert Erdoğan