Ergene Nehri’nin kirliliği defalarca kanıtlanmış suyunun Marmara Denizi’ne dökülmesi gündemde. Etrafında bulunan herkese hastalık ve kirliliğini taşıyan Ergene, Marmara’ya döküldüğü takdirde etkileri de hızla artacak.
Trakya’nın başlıca çevre sorunu olan Ergene Nehri kirliliği için; Çorlu’da TTB, TMMOB, MAREM (Marmara Environmental Monitoring) projesi, yani Marmara Doğa Gözlem grubu yetkilileri, Ergene ve Trakya Platformu katılımıyla bir rapor hazırlandı. Tekirdağ Valiliği koordinatörlüğünde Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj AŞ tarafından Ergene Nehri’nden deşarjın yapılacağı Şerefli Deresi ve Marmara Denizi kıyısında incelemeler yapan komisyonun raporunda ranttan kansere, ağır metallerden Marmara’ya pek çok önemli uyarı yer alıyor.
Ergene Nehri’nin suyunun Marmara’ya dökülmesi hâlinde Marmara Denizi’nin öleceğini belirten uzmanlar, hatta önlem alınmazsa çevrede canlı kalmayacağının da altını çizdi.
Rapordan bazı satır başları ile bazı uzman görüşleri ise şu şekilde:
Yıldız Dağları yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle Trakya’nın yaşam kaynağı, Ergene Nehri ise bu ekosistemin atardamarıdır. Yaklaşık 300 bin dekarlık tarım alanlarını besler. Ergene, 20 yıldır sanayi, evsel-tarımsal ilaç, gübre atıkları ile kirletilmiştir. Ergene Acil Eylem Planı çerçevesinde bugüne dek etkin bir faaliyetin görülmediği anlaşılmıştır.
DSİ verilerine göre Ergene nehri yıllardır IV. Sınıf kıta içi kirli sudur ve hiçbir amaç için kullanılamaz.
Endüstriyel atıkların arıtılmadan dere, gölet, nehir ve denize verilmesi hâlinde; toksik kimyasallar bu alanlara taşınır. Bu kirli yüzey suların tarımsal sulamada kullanılmasıyla tarım toprakları ağır düzeyde kirlenir. Ağır metallerle kirlenmiş toprak, kayıptır. Bölgedeki ağır metaller ve kanser konusunda insan kaynaklı çalışmalar yapılmıştır.
Meriç ve Tunca nehirlerindeki ağır metallerin su ve balık türlerindeki etkisini inceleyen Saniye Sibel Arabacı‘nın yüksek lisans tezinde balık numunelerinde ölçülen kadmiyum, kurşun ve çinko konsantrasyonları Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının 1991 yılı 200.884 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğindeki balık ve yumuşakçalar için önerdiği kabul edilebilir değerlerin üzerinde bulunmuştur (Arabacı, 2011).
Marmara iç denizimiz. Uğradığı aşırı kirlenme karşısında kendi oksijen gücü yetersiz. 1983’ten bu yana Marmara’nın 25 metreden derin suları pek çok deniz canlısı için yaşanamayacak duruma gelmiştir. Bunda en önemli etken, Haliç’ten çıkan atıkların Marmara’ya atılması. Amaç kirli suyu süzüp katı maddeleri tutmaksa; zaten can çekişen Marmara’ya son ölümcül darbe olacaktır. Bu yaklaşım sorun çözmek değil, saklamak, başka sorunlara yol açmaktır. Tekirdağ bölgesinde Marmara Denizi hedefli “derin deniz deşarjı” olanağı bulunmamaktadır.
Çorlu ve civarında yetişen bitkilerdeki ağır metal düzeyleri ile ilgili Semra Çalışkan’ın yüksek lisans tezinde Yumrulu ve Yapraklı Bitkiler ile Tahılların tamamında Türk Gıda Kodeksi limitlerini aşan kurşun değerleri saptanmıştır. Çorlu’da yetişen bitki örneklerinde kurşun, kadmiyum ve kurum düzeyleri oldukça yüksek bulunmuştur. Bahsi geçen tezde “Bu nedenle bazı yenilebilir bitki örneklerinde bulunan ağır metal düzeyleri halk sağlığı açısından risk oluşturma olasılığı vardır” uyarısı 2007 yılında yapılmıştır.
Trakya Üniversitesi tarafından H. H. Tok’un öncülüğünde 2001’de yürütülen, sulama suyunda ve pirinçte ağır metal düzeylerini araştıran çalışmada; prinçte demir, mangan çinko, kurşun, nikel ve bakır yüksek bulunmuştur (Tok. 2004).
2011 yılında Ümit Veysel Filiz‘in hazırladığı yüksek lisans tezinde yörede yetiştirilen çeltik bitkisinde bazı ağır metallerin toksik düzeyde olduğu saptanmıştır. Bunlar kadmiyum, kobalt, krom, nikel, bakır ve demir olarak sayılmıştır (Filiz. 2011).
Bölgedeki ağır metaller ve kanser konusunda Prof. Dr. Faruk Yorulmaz ve arkadaşlarının Çorlu bölgesindeki yapmış olduğu çalışmada; kendisinde ve aynı hanede oturan birinci derecedeki akrabasında kanser olanların dereye ortalama uzaklığı 750 metre olarak tespit edilmiş.
Prof. Dr. Osman İnci ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmalarda, bölgedeki ağır metal kirliliğinin Mesane kanseri, böbrek, prostat tümörü üzerinde etkisi olduğu belirlenmiş.
Sivil toplum kuruluşları hazırladıkları raporda Tekirdağ Valiliği’ni sağlık sorunlarına dikkat çekerek uyarıyor. STK’lar, ağır metallerin arıtılmadan Marmara’ya dökülmesi hâlinde tüm bu sorunların Marmara bölgesine hızla yayılmasından endişe ediyor.
Dünya otoritelerinin takdir ettiği “hayat öpücüğü”!
Önce Hürriyet Gazetesi’nin paylaştığı bu habere istinaden bugün sabah saatlerinde, Sabah Gazetesi’ne konuşan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Lütfi Akça ise konuyla ilgili; “Ergene’ye verdiğimiz ‘hayat öpücüğü’ nasıl olur da ‘ölümcül darbe’ olarak gösterilir. Biz orada hem çarpık sanayileşmeyi önlüyoruz hem de kirliliğe neden olan sanayinin yüzde 90’ını atık suyunu kurduğumuz 5 tesiste arıtacağız. Arıtılmış atık suyun Marmara’ya hiçbir olumsuz etkisi yok” dedi. Ayrıca Akça, CHP’nin çarpık yapılaşmaya göz yumduğunu ve bunun da kaçak sanayileşme ile birlikte kirliliğe neden olduğunu savundu. 2011’den bu yana Ergene’yi kurtarmaya yönelik çalıştıklarını da iddia eden Akça Ergene suyunun Marmara’ya dökülecek olmasının beraberinde getirdiği tehditler için de şöyle konuştu: “Resmen algı cinayeti, içinde bir tek doğru bilgi yok. Projemiz dünya otoriteleri tarafından takdir alan bir proje.”
Kaynak: Radikal, Karşı Gazete