Sadece katıldığımız şeyleri okuyoruz ve tıpkı bizim gibi olan diğerleriyle paylaşıyoruz. Eskiden internetin, insanları önceden olmadığı kadar bilgilendirmesi ve daha gelişmiş demokrasi sağlaması beklenirdi. Bu günlerde bu hayal antika hâline geldi. Öncekine göre daha kutuplaştık ve internet de bizi daha bilge yapmadı. Aksine bizi daha tahmin edilebilir ve aşırı hâle getirdi.
Michela Del Vicario tarafından İtalya’da Laboratory of Computational Social Science’da insanların nasıl Facebook kullandığı üzerine yürütülen çalışma, “beğen-akıllı” insanların yankı odası etkisi yaparak var olan inanışların pekiştirilmesine ve onların düşüncelerini değiştirebilecek bilgilere karşı vurdumduymaz olmalarına yol açtığını gösteriyor. Bu da komplo teorilerinin yayılmasına yol açıyor. Son zamanlardaki, binlerce insanın askeri eğitim alıştırmalarının aslında hükûmetin kendi vatandaşlarını yakalayarak hapsetmesi planının başlangıcı olduğuna inandıkları Jade Helm 15 söylentisi gibi.
Araştırma iki tip internet sayfasına yoğunlaşıyor: 32 komplo teorisi (tartışmalı konular, genellikle destekleyici kanıttan yoksun) ve 35 bilimsel çözüm öneren sayfa (gerçek bilgiler denilebilir).
2010 ve 2014 arasında araştırmacılar 1,2 milyon Facebook kullanıcısının bilgiyle ilk nasıl karşılaştıklarını analiz etti. Kısaca, insanlar zaten düşündükleri bir şeyi paylaşmayı tercih ediyor. Kendi akranlarından gelen hikâyeleri de tercih ediyor. Rapor “Bulgularımız insanların belirli bir anlatımla ilişkili içeriği seçmeye ve paylaşmaya eğilimli olup, kalanları görmezden geldiğini gösteriyor” diyor. “Özellikle, içeriğin yayılmasında birincil sebep toplumsal homojenlik, homojenleşmenin en sık sonucu ise kutuplaşmış gruplar. Kullanıcılar ilgi alanlarına göre toplanma eğilimindeler. Bu önyargıların beslenmesine, ayrımcılığa ve kutuplaşmaya yol açıyor. Bu dayanaksız söylentilerle önyargılı anlatıları yanlışları ve paranoyayı arttırıyor.”
Çoğu zaman, bu o kadar önemli bir olgu değil. Sahiden birkaç kaçığın Amerika’nın işgal edilmiş olduğuna inanması kimin umurunda? Kaçıklar hep vardı. Ama zaman geçtikçe bu bakış açısıyla anlatmak yozlaştırıcı olabilir ve önyargıların nasıl doğrulanacağı toplum için tehdit hâline gelebilir.
Google açıkça, araştırma sorusunu değerlendirmek için “güvenilirlik puanı” geliştiriyor, sadece popülerliğiyle değil, gerçekliğiyle de. Facebook, erişebildiği topluluğa, açıkça yanlışlık gördükleri şeyleri işaretlemelerini teklif ediyor. Ama bu, kullanıcılar olarak bize de bağlı, karşıt görüşlere açık olmalı ve internette daha yumuşak davranmalıyız.