Ana SayfaKültür & SanatEdebiyatGaleano'nun Kadınlar'ına Bakmak

Galeano’nun Kadınlar’ına Bakmak

-

Kadınlar; Eduardo Galeano’nun denemelerinin derlendiği bir kitabının adıdır. Kitapta binlerce yıl öncesinden başlayan hikayeleriyle bize gülümseyen kadınlar görürüz. Yılmayan, vazgeçmeyen, var olan kadınlardır onlar. Onları tanımak, onları bilmek, yerkürenin herhangi bir yerinde, herhangi bir zamanında, kadın olmanın ne demek olduğuna dair bilincimizi de tazelemektedir.

Bilincimizin tazelenmesi önemlidir. Önemlidir, çünkü ancak böyle, yani; nereden geldiğimizi bilerek, ayaklarımızı bastığımız toprağa daha güçlü kök salabiliriz. Bu nedenle, Galeano’nun Kadınlar’ından bahsetmek ve onun altı denemesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kadınlar

Eduardo Galeano’nun Kadınlar başlığıyla birleştirilen denemeleri 192 sayfasında, tarihin korkunç eril tahakkümüne karşı duran kadınların hikayelerini sunar okura. Onun kalemine aşina olanlar, dil ustalığını da bilirler. Anlatıcı, damıttığı fikirlerini en arı sözcüklerle sunmaktadır okuruna. 

“Concepcion

Bütün yaşamı cezaevleri cehennemine karşı canla başla mücadele ederek ve ev kılığına girmiş cezaevlerinde tutsak olan kadınların itibarı için çalışarak geçirdi.

Genelleyerek aklama alışkanlığına karşı o, ekmeğe ekmek, şaraba şarap diyordu:

“Suç herkesin olduğu zaman, aslında hiç kimsenindir,” diyordu.

Böylece çok sayıda düşmanı oldu.

Uzun vadede tartışmasız bir saygınlık kazanacak olsa da, ülkesinde ve yaşadığı dönemde bunu elde etmesi hiç kolay olmadı.

Concepcion Arenal, 1840’larda Hukuk Fakültesindeki derslere, göğüslerini çift korseyle gizleyip erkek kılığına girerek devam etmişti.

1850’lerde, uygunsuz saatlerde uygunsuz konuların tartışıldığı Madrid toplantılarına katılabilmek için erkek kılığına girmeye devam ediyordu.

Ve 1870’lerde, saygın bir İngiliz örgütü olan Cezaevi Reformu İçin Howard Topluluğu onu İspanya temsilcisi atadı. Atama belgesi Sir Concepcion Areal adına düzenlendi. 

Kırk yıl sonra bir başka Galiçyalı kadın, Emilia Pardo Bazan, bir İspanyol üniversitesindeki ilk kadın öğretim üyesi oldu. Hiçbir öğrenci onu dinlemeye layık bulmuyordu. Derslerini boş sınıflara veriyordu.” (s.41)

İnsanlık tarihiyle kıyaslandığında çok değil yüz yetmiş, yüz otuz yıl öncesi, maalesef ki kadınlar var olmak için erkek kılığına giriyor ve dinlenmeye değer görülmüyordu. Peki ya günümüzde erkekler kadınları ne kadar dinleniyor?

“Kadın Şampiyonlar

2003 yılında Üçüncü Dünya Kadın Futbol Şampiyonası yapıldı. 

Turnuvanın sonunda Alman futbolcular şampiyon oldular; 2007 yılında dünya kupasını yine onlar kaldırdı. 

Ancak buralara dikensiz bir gül bahçesinden geçerek gelmediler.

1955’ten 1979’a kadar Alman kadınlarının futbol oynaması yasaktı.

Alman Futbol Federasyonu’nun gerekçesi şuydu: top kapma mücadelesinde kadın zerafeti ortadan kalkıyor, beden ve ruh bazı hasarlara maruz kalıyor. Bedenin sergilenmesi de ahlaken sakıncalı.” (s.44)

Zerafeti ortadan kalktığı için futbol oynaması uygun bulunmayan kadınların yaşadığı bir Almanya çok değil kırk bir yıl uzağımızda duruyor.

Üstelik, şimdilerde olağan sayılan nice şey için edilen mücadeleye tanık kılıyor Galeano okuru:

“Alarm: Bisikletler!

“Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması yolunda bisikletin yaptığını ne başka bir şey ne de başka kimse yaptı,” diyordu Susan Anthony.

Mücadele arkadaşı Elizabeth Stanton da şöyle diyordu:

“Biz kadınlar oy kullanma hakkına doğru pedal çeviriyoruz.”

Philippe Tissie gibi bazı doktorlar bisikletin düşük ve kısırlığa sebep olabileceği konusunda uyarırken, başka meslektaşları bu edepsiz aletin ahlaksızlığı teşvik ettiğini, zira mahrem yerleri seleye sürtündükçe kadınların zevk aldıklarını savunuyorlardı.

Gerçek şu ki, bisiklet yüzünden kadınlar kendi başlarına çıkıp dolaşıyor, evden uzaklaşıyor ve özgürlüğün tehlikeli zevklerini tadıyorlardı. Ve yine bisiklet yüzünden, pedal çevirmeyi engelleyen o bunaltıcı korse elbise çıkıp müzedeki yerini alıyordu.”

Galeano’nun bu denemesini okuduktan sonra değişen şeylerin çokluğu sizi de mutlu etti mi? Bisiklet demişken, Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na katılanlara bir selam yollamak geliyor içimden. Bu selamla buralara dönmüşken bir de buralara dair bir denemeyi aktarıyorum.

“Harem geceleri

Yazar Fatma Mernissi, Paris müzelerinde, Henri Matisse tarafından yapılmış Türk odalıkları tablolarını gördü.

Onlar harem kadınlarıydı: cinsel zevk verici, duygusuz, itaatkar.

Fatma tabloların tarihlerine baktı, karşılaştırdı, kanıtladı: Matisse’in onları böyle resmettiği dönemde, yani yirmili ve otuzlu yıllarda, Türk kadınları vatandaşlık hakkına sahiptiler: Üniversiteye ve parlamentoya giriyor, boşanabiliyor ve peçeyi söküp atıyorlardı.

Kadınlar hapishanesi olan harem Türkiye’de yasaklanmıştı, ama Avrupalının hayal gücünde varlığını sürdürüyordu. Gündüzleri tek eşli, rüyalarındaysa çokeşli olan erdemli beyefendilerin, aptal ve dilsiz dişilerin zindancı erkeğe zevk vermekten çok mutlu oldukları bu egzotik cennete serbest giriş kartları vardı. Herhangi bir sıradan bürokrat, gözlerini kapar kapamaz, göbek dansı yaparken sahibi ve efendisiyle bir gece geçirebilmek için ona yalvaran bir sürü çıplak kadının okşadığı kudretli bir halifeye dönüşüyordu.

Fatma bir haremde doğmuş ve orada büyümüştü.” (s.190)

Avrupa’nın oryantalist bakışının ne ölçüde değiştiği tartışılır ama Manet’in bir tablosuna dair yazdığı denemeyle Matisse’den kısa bir süre önce yaşamış Manet’in gözünden sunulan Avrupalı kadınların durumunun da pek farklı olduğu söylenemez.

“Münasebetsizlik

Edouard Manet’i üne kavuşturan tablo tipik bir pazar günü sahnesidir: İki erkek ve iki kadın Paris’in dışında bir yerde çimenlerin üzerinde piknik yapmaktadır.

Bir ayrıntı dışında, ortada hiçbir tuhaflık yoktur. Erkekler giyinik haldeki kusursuz beyefendilerdir; kadınlarsa tamamen çırılçıplaktır. Erkekler kendi aralarında, sadece erkekleri ilgilendiren ciddi bir konu hakkında sohbet etmektedirler; kadınlar ise peyzajdaki ağaçlar kadar bile önem taşımamaktadır. 

Birinci planda görülen kadın bize bakmaktadır. Ötekiliğinin içinden sanki bize ben neredeyim, burada ne yapıyorum, diye sormaktadır.

Kadınlar orada fazlalıktır. Ve bu durum sadece tablo için geçerli değildir.” (s.182)

1951’in Amerika’sında sanat dünyasında durum nasıldır? Galeano’nun büyütecinden bir fotoğrafa bakarsak:

“Davetsiz misafir

1951’de Life dergisinde yayınlanan bir fotoğraf New York’un kültür çevrelerini karıştırdı.

Şehrin sanatsal avangardından seçkin ressamlar ilk kez toplu halde görülüyordu: Mark Rothko, Jackson Pollock, William de Kooning ve soyut dışavurumculuğun diğer on bir ustası.

Fotoğraftakilerin hepsi erkekti, ama arka sırada, siyah mantolu, şapkası ve çantası kolunda, tanınmamış bir kadın da vardı.

Fotoğraftakiler onun gülünç mevcudiyetinden ötürü hissettikleri hoşnutsuzluğu gizlememişlerdi.

İçlerinden biri, kadının bu kareye sızmış olması nedeniyle boş yere özürler diliyor ve aklınca ona övgüler düzüyordu:

“O bir erkek gibi resim yapar.”

Kadının adı Hedda Sterne’di.” (s.191)

Yine aynı yılı anlatan bir başka denemeye baktığımızda, 1951 yılında Kahire’de bin beş yüz kadının seçme ve seçilme hakkı için parlamentoyu işgal ettiğini görürüz. 

Kadınlar’daki Portreler

Kitap boyunca Kleopatra’dan Rahibe Terressa’ya, Plaza de Mayo Anneleri’nden Camille’ye pek çok kadının hikayesi anlatmaktadır Galeano: Karalamadan, çarpıtmadan, tüm görkemi ve sadeliğiyle.

Dünyanın çeşitli yerlerinde bağnaz bir tutuculukla kadını alaşağı etmeye çalışan bilinç can çekişirken, Galeano kulaklarımıza geçmişte neler olduğunu dostça fısıldamaktadır. Bu fısıltıya kulak vermeniz dileklerimle.

Eduardo Galeano, Kadınlar, Türkçesi: Süleyman Doğan, Sel Yayınları, Beşinci Baskı, 2018, İstanbul.

\n

Kad\u0131nlar; Eduardo Galeano\u2019nun denemelerinin derlendi\u011fi bir kitab\u0131n\u0131n ad\u0131d\u0131r. Kitapta binlerce y\u0131l \u00f6ncesinden ba\u015flayan hikayeleriyle bize g\u00fcl\u00fcmseyen kad\u0131nlar g\u00f6r\u00fcr\u00fcz. Y\u0131lmayan, vazge\u00e7meyen, var olan kad\u0131nlard\u0131r onlar. Onlar\u0131 tan\u0131mak, onlar\u0131 bilmek, yerk\u00fcrenin herhangi bir yerinde, herhangi bir zaman\u0131nda, kad\u0131n olman\u0131n ne demek oldu\u011funa dair bilincimizi de tazelemektedir.<\/p>\n\n\n\n

Bilincimizin tazelenmesi \u00f6nemlidir. \u00d6nemlidir, \u00e7\u00fcnk\u00fc ancak b\u00f6yle, yani; nereden geldi\u011fimizi bilerek, ayaklar\u0131m\u0131z\u0131 bast\u0131\u011f\u0131m\u0131z topra\u011fa daha g\u00fc\u00e7l\u00fc k\u00f6k salabiliriz. Bu nedenle, Galeano\u0027nun Kad\u0131nlar\u0027\u0131ndan bahsetmek ve onun alt\u0131 denemesini sizlerle payla\u015fmak istiyorum.<\/p>\n\n\n\n

Kad\u0131nlar<\/h2>\n\n\n\n

Eduardo Galeano\u2019nun Kad\u0131nlar ba\u015fl\u0131\u011f\u0131yla birle\u015ftirilen denemeleri 192 sayfas\u0131nda, tarihin korkun\u00e7 eril tahakk\u00fcm\u00fcne kar\u015f\u0131 duran kad\u0131nlar\u0131n hikayelerini sunar okura. Onun kalemine a\u015fina olanlar, dil ustal\u0131\u011f\u0131n\u0131 da bilirler. Anlat\u0131c\u0131, dam\u0131tt\u0131\u011f\u0131 fikirlerini en ar\u0131 s\u00f6zc\u00fcklerle sunmaktad\u0131r okuruna.\u00a0<\/p>\n\n\n\n

\u201cConcepcion<\/h3>\n\n\n\n

B\u00fct\u00fcn ya\u015fam\u0131 cezaevleri cehennemine kar\u015f\u0131 canla ba\u015fla m\u00fccadele ederek ve ev k\u0131l\u0131\u011f\u0131na girmi\u015f cezaevlerinde tutsak olan kad\u0131nlar\u0131n itibar\u0131 i\u00e7in \u00e7al\u0131\u015farak ge\u00e7irdi.<\/p>\n\n\n\n

Genelleyerek aklama al\u0131\u015fkanl\u0131\u011f\u0131na kar\u015f\u0131 o, ekme\u011fe ekmek, \u015faraba \u015farap diyordu:<\/p>\n\n\n\n

\u201cSu\u00e7 herkesin oldu\u011fu zaman, asl\u0131nda hi\u00e7 kimsenindir,\u201d diyordu.<\/p>\n\n\n\n

B\u00f6ylece \u00e7ok say\u0131da d\u00fc\u015fman\u0131 oldu.<\/p>\n\n\n\n

Uzun vadede tart\u0131\u015fmas\u0131z bir sayg\u0131nl\u0131k kazanacak olsa da, \u00fclkesinde ve ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 d\u00f6nemde bunu elde etmesi hi\u00e7 kolay olmad\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Concepcion Arenal, 1840\u2019larda Hukuk Fak\u00fcltesindeki derslere, g\u00f6\u011f\u00fcslerini \u00e7ift korseyle gizleyip erkek k\u0131l\u0131\u011f\u0131na girerek devam etmi\u015fti.<\/p>\n\n\n\n

1850\u2019lerde, uygunsuz saatlerde uygunsuz konular\u0131n tart\u0131\u015f\u0131ld\u0131\u011f\u0131 Madrid toplant\u0131lar\u0131na kat\u0131labilmek i\u00e7in erkek k\u0131l\u0131\u011f\u0131na girmeye devam ediyordu.<\/p>\n\n\n\n

Ve 1870\u2019lerde, sayg\u0131n bir \u0130ngiliz \u00f6rg\u00fct\u00fc olan Cezaevi Reformu \u0130\u00e7in Howard Toplulu\u011fu onu \u0130spanya temsilcisi atad\u0131. Atama belgesi Sir Concepcion Areal ad\u0131na d\u00fczenlendi. <\/p>\n\n\n\n

K\u0131rk y\u0131l sonra bir ba\u015fka Gali\u00e7yal\u0131 kad\u0131n, Emilia Pardo Bazan, bir \u0130spanyol \u00fcniversitesindeki ilk kad\u0131n \u00f6\u011fretim \u00fcyesi oldu. Hi\u00e7bir \u00f6\u011frenci onu dinlemeye lay\u0131k bulmuyordu. Derslerini bo\u015f s\u0131n\u0131flara veriyordu.\u201d (s.41)<\/p>\n\n\n\n

\u0130nsanl\u0131k tarihiyle k\u0131yasland\u0131\u011f\u0131nda \u00e7ok de\u011fil y\u00fcz yetmi\u015f, y\u00fcz otuz y\u0131l \u00f6ncesi, maalesef ki kad\u0131nlar var olmak i\u00e7in erkek k\u0131l\u0131\u011f\u0131na giriyor ve dinlenmeye de\u011fer g\u00f6r\u00fclm\u00fcyordu. Peki ya g\u00fcn\u00fcm\u00fczde erkekler kad\u0131nlar\u0131 ne kadar dinleniyor? <\/p>\n\n\n\n

\u201cKad\u0131n \u015eampiyonlar<\/h3>\n\n\n\n

2003 y\u0131l\u0131nda \u00dc\u00e7\u00fcnc\u00fc D\u00fcnya Kad\u0131n Futbol \u015eampiyonas\u0131 yap\u0131ld\u0131. <\/p>\n\n\n\n

Turnuvan\u0131n sonunda Alman futbolcular \u015fampiyon oldular; 2007 y\u0131l\u0131nda d\u00fcnya kupas\u0131n\u0131 yine onlar kald\u0131rd\u0131. <\/p>\n\n\n\n

Ancak buralara dikensiz bir g\u00fcl bah\u00e7esinden ge\u00e7erek gelmediler.<\/p>\n\n\n\n

1955\u2019ten 1979\u2019a kadar Alman kad\u0131nlar\u0131n\u0131n futbol oynamas\u0131 yasakt\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Alman Futbol Federasyonu\u2019nun gerek\u00e7esi \u015fuydu: top kapma m\u00fccadelesinde kad\u0131n zerafeti ortadan kalk\u0131yor, beden ve ruh baz\u0131 hasarlara maruz kal\u0131yor. Bedenin sergilenmesi de ahlaken sak\u0131ncal\u0131.\u201d (s.44)<\/p>\n\n\n\n

Zerafeti ortadan kalkt\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in futbol oynamas\u0131 uygun bulunmayan kad\u0131nlar\u0131n ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 bir Almanya \u00e7ok de\u011fil k\u0131rk bir y\u0131l uza\u011f\u0131m\u0131zda duruyor. <\/p>\n\n\n\n

\u00dcstelik, \u015fimdilerde ola\u011fan say\u0131lan nice \u015fey i\u00e7in edilen m\u00fccadeleye tan\u0131k k\u0131l\u0131yor Galeano okuru: <\/p>\n\n\n\n

\u201cAlarm: Bisikletler!<\/h3>\n\n\n\n

\u201cD\u00fcnyadaki kad\u0131nlar\u0131n e\u015fit haklara ula\u015fmas\u0131 yolunda bisikletin yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 ne ba\u015fka bir \u015fey ne de ba\u015fka kimse yapt\u0131,\u201d diyordu Susan Anthony.<\/p>\n\n\n\n

M\u00fccadele arkada\u015f\u0131 Elizabeth Stanton da \u015f\u00f6yle diyordu:<\/p>\n\n\n\n

\u201cBiz kad\u0131nlar oy kullanma hakk\u0131na do\u011fru pedal \u00e7eviriyoruz.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Philippe Tissie gibi baz\u0131 doktorlar bisikletin d\u00fc\u015f\u00fck ve k\u0131s\u0131rl\u0131\u011fa sebep olabilece\u011fi konusunda uyar\u0131rken, ba\u015fka meslekta\u015flar\u0131 bu edepsiz aletin ahlaks\u0131zl\u0131\u011f\u0131 te\u015fvik etti\u011fini, zira mahrem yerleri seleye s\u00fcrt\u00fcnd\u00fck\u00e7e kad\u0131nlar\u0131n zevk ald\u0131klar\u0131n\u0131 savunuyorlard\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Ger\u00e7ek \u015fu ki, bisiklet y\u00fcz\u00fcnden kad\u0131nlar kendi ba\u015flar\u0131na \u00e7\u0131k\u0131p dola\u015f\u0131yor, evden uzakla\u015f\u0131yor ve \u00f6zg\u00fcrl\u00fc\u011f\u00fcn tehlikeli zevklerini tad\u0131yorlard\u0131. Ve yine bisiklet y\u00fcz\u00fcnden, pedal \u00e7evirmeyi engelleyen o bunalt\u0131c\u0131 korse elbise \u00e7\u0131k\u0131p m\u00fczedeki yerini al\u0131yordu.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Galeano\u2019nun bu denemesini okuduktan sonra de\u011fi\u015fen \u015feylerin \u00e7oklu\u011fu sizi de mutlu etti mi? Bisiklet demi\u015fken, S\u00fcsl\u00fc Kad\u0131nlar Bisiklet Turu\u2019na kat\u0131lanlara bir selam yollamak geliyor i\u00e7imden. Bu selamla buralara d\u00f6nm\u00fc\u015fken bir de buralara dair bir denemeyi aktar\u0131yorum.<\/p>\n\n\n\n

\u201cHarem geceleri<\/h3>\n\n\n\n

Yazar Fatma Mernissi, Paris m\u00fczelerinde, Henri Matisse taraf\u0131ndan yap\u0131lm\u0131\u015f T\u00fcrk odal\u0131klar\u0131 tablolar\u0131n\u0131 g\u00f6rd\u00fc.<\/p>\n\n\n\n

Onlar harem kad\u0131nlar\u0131yd\u0131: cinsel zevk verici, duygusuz, itaatkar.<\/p>\n\n\n\n

Fatma tablolar\u0131n tarihlerine bakt\u0131, kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131rd\u0131, kan\u0131tlad\u0131: Matisse\u2019in onlar\u0131 b\u00f6yle resmetti\u011fi d\u00f6nemde, yani yirmili ve otuzlu y\u0131llarda, T\u00fcrk kad\u0131nlar\u0131 vatanda\u015fl\u0131k hakk\u0131na sahiptiler: \u00dcniversiteye ve parlamentoya giriyor, bo\u015fanabiliyor ve pe\u00e7eyi s\u00f6k\u00fcp at\u0131yorlard\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Kad\u0131nlar hapishanesi olan harem T\u00fcrkiye\u2019de yasaklanm\u0131\u015ft\u0131, ama Avrupal\u0131n\u0131n hayal g\u00fcc\u00fcnde varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcr\u00fcyordu. G\u00fcnd\u00fczleri tek e\u015fli, r\u00fcyalar\u0131ndaysa \u00e7oke\u015fli olan erdemli beyefendilerin, aptal ve dilsiz di\u015filerin zindanc\u0131 erke\u011fe zevk vermekten \u00e7ok mutlu olduklar\u0131 bu egzotik cennete serbest giri\u015f kartlar\u0131 vard\u0131. Herhangi bir s\u0131radan b\u00fcrokrat, g\u00f6zlerini kapar kapamaz, g\u00f6bek dans\u0131 yaparken sahibi ve efendisiyle bir gece ge\u00e7irebilmek i\u00e7in ona yalvaran bir s\u00fcr\u00fc \u00e7\u0131plak kad\u0131n\u0131n ok\u015fad\u0131\u011f\u0131 kudretli bir halifeye d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcyordu.<\/p>\n\n\n\n

Fatma bir haremde do\u011fmu\u015f ve orada b\u00fcy\u00fcm\u00fc\u015ft\u00fc.\u201d (s.190)<\/p>\n\n\n\n

Avrupa\u0027n\u0131n oryantalist bak\u0131\u015f\u0131n\u0131n ne \u00f6l\u00e7\u00fcde de\u011fi\u015fti\u011fi tart\u0131\u015f\u0131l\u0131r ama Manet\u2019in bir tablosuna dair yazd\u0131\u011f\u0131 denemeyle Matisse\u2019den k\u0131sa bir s\u00fcre \u00f6nce ya\u015fam\u0131\u015f Manet\u2019in g\u00f6z\u00fcnden sunulan Avrupal\u0131 kad\u0131nlar\u0131n durumunun da pek farkl\u0131 oldu\u011fu s\u00f6ylenemez. <\/p>\n\n\n\n

\u201cM\u00fcnasebetsizlik<\/h3>\n\n\n\n

Edouard Manet\u2019i \u00fcne kavu\u015fturan tablo tipik bir pazar g\u00fcn\u00fc sahnesidir: \u0130ki erkek ve iki kad\u0131n Paris\u2019in d\u0131\u015f\u0131nda bir yerde \u00e7imenlerin \u00fczerinde piknik yapmaktad\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Bir ayr\u0131nt\u0131 d\u0131\u015f\u0131nda, ortada hi\u00e7bir tuhafl\u0131k yoktur. Erkekler giyinik haldeki kusursuz beyefendilerdir; kad\u0131nlarsa tamamen \u00e7\u0131r\u0131l\u00e7\u0131plakt\u0131r. Erkekler kendi aralar\u0131nda, sadece erkekleri ilgilendiren ciddi bir konu hakk\u0131nda sohbet etmektedirler; kad\u0131nlar ise peyzajdaki a\u011fa\u00e7lar kadar bile \u00f6nem ta\u015f\u0131mamaktad\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

Birinci planda g\u00f6r\u00fclen kad\u0131n bize bakmaktad\u0131r. \u00d6tekili\u011finin i\u00e7inden sanki bize ben neredeyim, burada ne yap\u0131yorum, diye sormaktad\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Kad\u0131nlar orada fazlal\u0131kt\u0131r. Ve bu durum sadece tablo i\u00e7in ge\u00e7erli de\u011fildir.\u201d (s.182)<\/p>\n\n\n\n

1951\u2019in Amerika\u2019s\u0131nda sanat d\u00fcnyas\u0131nda durum nas\u0131ld\u0131r? Galeano\u2019nun b\u00fcy\u00fctecinden bir foto\u011frafa bakarsak:<\/p>\n\n\n\n

\u201cDavetsiz misafir<\/h3>\n\n\n\n

1951\u2019de Life dergisinde yay\u0131nlanan bir foto\u011fraf New York\u2019un k\u00fclt\u00fcr \u00e7evrelerini kar\u0131\u015ft\u0131rd\u0131.<\/p>\n\n\n\n

\u015eehrin sanatsal avangard\u0131ndan se\u00e7kin ressamlar ilk kez toplu halde g\u00f6r\u00fcl\u00fcyordu: Mark Rothko, Jackson Pollock, William de Kooning ve soyut d\u0131\u015favurumculu\u011fun di\u011fer on bir ustas\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Foto\u011fraftakilerin hepsi erkekti, ama arka s\u0131rada, siyah mantolu, \u015fapkas\u0131 ve \u00e7antas\u0131 kolunda, tan\u0131nmam\u0131\u015f bir kad\u0131n da vard\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Foto\u011fraftakiler onun g\u00fcl\u00fcn\u00e7 mevcudiyetinden \u00f6t\u00fcr\u00fc hissettikleri ho\u015fnutsuzlu\u011fu gizlememi\u015flerdi.<\/p>\n\n\n\n

\u0130\u00e7lerinden biri, kad\u0131n\u0131n bu kareye s\u0131zm\u0131\u015f olmas\u0131 nedeniyle bo\u015f yere \u00f6z\u00fcrler diliyor ve akl\u0131nca ona \u00f6vg\u00fcler d\u00fcz\u00fcyordu:<\/p>\n\n\n\n

\u201cO bir erkek gibi resim yapar.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Kad\u0131n\u0131n ad\u0131 Hedda Sterne\u2019di.\u201d (s.191)<\/p>\n\n\n\n

Yine ayn\u0131 y\u0131l\u0131 anlatan bir ba\u015fka denemeye bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda, 1951 y\u0131l\u0131nda Kahire\u2019de bin be\u015f y\u00fcz kad\u0131n\u0131n se\u00e7me ve se\u00e7ilme hakk\u0131 i\u00e7in parlamentoyu i\u015fgal etti\u011fini g\u00f6r\u00fcr\u00fcz. <\/p>\n\n\n\n

Kad\u0131nlar\u0027daki Portreler<\/h3>\n\n\n\n

Kitap boyunca Kleopatra\u2019dan Rahibe Terressa\u2019ya, Plaza de Mayo Anneleri\u2019nden Camille\u2019ye pek \u00e7ok kad\u0131n\u0131n hikayesi anlatmaktad\u0131r Galeano: Karalamadan, \u00e7arp\u0131tmadan, t\u00fcm g\u00f6rkemi ve sadeli\u011fiyle.<\/p>\n\n\n\n

D\u00fcnyan\u0131n \u00e7e\u015fitli yerlerinde ba\u011fnaz bir tutuculukla kad\u0131n\u0131 ala\u015fa\u011f\u0131 etmeye \u00e7al\u0131\u015fan bilin\u00e7 can \u00e7eki\u015firken, Galeano kulaklar\u0131m\u0131za ge\u00e7mi\u015fte neler oldu\u011funu dost\u00e7a f\u0131s\u0131ldamaktad\u0131r. Bu f\u0131s\u0131lt\u0131ya kulak vermeniz dileklerimle.
<\/p>\n\n\n\n

Eduardo Galeano, Kad\u0131nlar, T\u00fcrk\u00e7esi: S\u00fcleyman Do\u011fan, Sel Yay\u0131nlar\u0131, Be\u015finci Bask\u0131, 2018, \u0130stanbul.<\/p>\n","post_title":"Galeano\u0027nun Kad\u0131nlar\u0027\u0131na Bakmak","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"galeanonun-kadinlarina-bakmak","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-03-09 16:12:02","post_modified_gmt":"2020-03-09 13:12:02","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=112207","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":112207}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "1101"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "276"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol