“Yaralarını öpemiyorum…”
Gaia okurları için yeni bir albüm müjdesi var. Kraliçe beni masaya zamkladığından beri sözcükleri onun şerefine sıralıyorum. Dişil enerjinin dirilten yüzüne biraz yüzümü sürdüm böyle oldum. Ejderin pulları saçılırken yeryüzüne, kulaklıklarımda müziği dönerken ve dönerken Gaye Su Akyol, nicedir çöle dönen müzik alemlerinde bereketli bir yağmurun altında ıslanmak güzel.
Okur, kim bilir nerede, ne okur? Ne yer, ne içer? Buradan bakınca en çok ne dinler diye düşünmeden yazmanın tatlı semalarında eşlik etmenizi diliyorum bu uçuşa.
Dolu dolu bir albüm daha yeni doğmuşken (25 Kasım), kendi tatsızlıklarınızın büyüsüne kapatın pencerenizi. Ezber bildiğimiz ezber, var olmak hep sancılı, olmamaksa mümkün değil; ne de olsa bahanesi olamaz yaşamın. Galiba bunu haykırıyor Kraliçe, en çok ve nasıl bir haykırışsa artık, tam da öpemem dediği yerden tüm yaraları öpüyor.
Müzik gibi her kulağa ayrı gelen bir tat için yazmak belki boş ama bizi de bu boş işler besliyor. Oturmuşuz bir ateşin başına, coğrafya kaderdir diye bir türkü tutturmuşlar dinlemekten bıkmışız, usanmışız. Kraliçe bu nedenle kraliçe, yazı da bu nedenle onun güzel albümüne…
25 Kasım’da dinleyenle buluşan Anadolu Ejderi, kapağından alt yapısına, incelikle işlenmiş ama daha önemli bir şey barındırıyor, gürül gürül akıyor albümün ilk parçasından sonuna dek, ki bu nadir bulunan bir yetenek.
Anadolu Ejderi
Albümün ilk parçası albüme de ismini veriyor. “Hamdık, pişdik, kandık, yandık, yok mu duyan?” diye soruyor. Bu toprakların ritimleriyle de harlanan parçadan Kraliçe, “ne süperim, ne kahraman,” dese de bende dediğine tezat bir hitabı doğuruyor.
Vurgunum ama acelesi yok
Parçanın nakaratının hoşluğuna bakar mısınız?
“Ben sana vurgunum ama acelesi yok, beklerim bin ömür bence bi sıkıntı yok, ağır gelir duygular altında kalırım, İstanbul’u verseler, ben seni alırım.”
Özellikle gitar sololarıyla göz dolduran parça, fantazi müzik, flamenko ve ah, o kalbe giren sözleriyle, dinlemeye doyulmaz türden.
Biz ne zaman düşman olduk
Kraliçe, bu sound ve sesle divalığa kanat açmış. Varır mı bilinmez… O kanatlarını çırparken, “al hançeri vur göğsüne” kalpleri değiştireceğin de bu dişil enerji olduğu gibi bir hisse kapılıyorum. Serzenişe kulak verir misiniz? “Yaralarını öpemiyorum.”
Bu ızdırabın panzehiri
Karanlık, kasvetli bir şeyler var bu parçada, gece yarısından sonra yalnız ve özellikle İstanbul’da dinlemek yüksek dozda acıyı tetikleyebilir, bu da bir uyarı olarak burada dursun bence.
Yaram derin derin kanar
“Yanar, yanar, içim çöldür / yağsana yağmur çölümü söndür” diyen parçanın kendisi dem.
Sen benim mağaramsın
Ritmik bir biçimde kafanızı sallamaya, salınmaya ve kendinizi bırakmaya hazır olun bu parça diğerlerinden daha korist bir duyguyu tetikliyor.
Martıların öpüşür, kediler sevişir
“Ah, beni yordun sen,” diyen ve içinizin ahlarını saçacağınız sonra da gitarla çıktığınız yükseklerden, aa burası yine sımsıcak, bizim buralar diyeceğiniz parça afiyetlerimize eşlik olsun.
Kör bıçakların ucunda
Her şeyimiz yeni nesil, kahvemiz, meyhanemiz, müziğimiz, bu da yeni nesil bir yorum olarak burada dursun: Bu şarkıdan bıkılmaz arkadaş.
Artık başka bir lisansın
Demiş Kraliçe, demişse vardır bir bildiği, bize de dinlemesi düşer.
“Su akar yangını bulur.”
Gel yanıma gel
Albümün sözleri, Gaye Su Akyol’a ait olmayan tek parçası, Neşet Usta’dan.
İçinde uyanıyoruz hakikatin
Dinlediğinizde albümü de geride bırakmış oluyorsunuz. Nihavent bu hikayenin hangi parçasını seversiniz bilinmez ama Ali Güçlü Şimşek ve Barlas Tan Özemek’in imzalarını taşıyan Anadolu Ejderi’nin çarpıcı kapağı, Rajab Eryiğit tarafından hazırlanmış. Emeği geçen herkes rahatça arkasına yaslanıp bir oh, demiş olmalı, diye yazımı kapatıyorum. Dinleyeni bol olsun. Herkes benim gibi mi düşünür bilemem ama bence Kraliçe kendi kulvarında 2022’nin açık ara en iyi albümünü yapmış. Kışımıza yaz, yazımıza bahar, baharımıza çiçek, yaralarımıza merhem olsun. Yolu açık olsun.