2000 bireyin imzasıyla başlanılan “İklim İçin” kampanyası, uluslararası iklim hareketi ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekoloji hareketleri ile 55’in üzerinde oturumun yapıldığı bir “İklim Forumu” düzenledi.
Foruma katılan 2 bin 500’den fazla katılımcı ile fosil yakıt ekonomisinden kömüre, tarımdan ulaşıma iklim değişikliğinin nedenlerini, sonuçlarını, bize ve doğaya verdiği zararları tartışıldı. İklim Forumu sonucunda yarın başlayacak G20 zirvesi ve Aralık ayında Paris’te yapılacak COP21 konferansına yönelik talepleri ve mesajları içeren açıklama hazırlandı. İklim için Kampanyası ve Türkiye’deki iklim hareketi unsurları, açıklamaya başlamadan önce, dün gece Paris’te yaşanan terörist saldırıları kınadı, saldırılarda hayatlarını kaybedenler için taziyelerini sundu.
Gezegenimiz ölüyor
Ölü bir gezegende ekonomi de yoktur, kalkınma da! “Büyük insanlık” artık bir yol ayrımında: İklim değişikliğini durdurmak ve geleceğimizi kurtarmak için geri kalan fosil yakıtları yeraltında bırakmamız gerekiyor. Bunu başaramazsak, geri dönüşü olmayan iklim şokları yaşamamız kaçınılmaz olacak. Dahası, iklim değişikliği yüzünden, yalnız Ortadoğu’da değil, dünyanın her yerinde istikrarsızlıklar, göçler, çöken devletler, isyan ve ayaklanmalar, savaşlar ve iç savaşlar baş gösterecek. Dolayısıyla, Paris’teki COP21 konferansı, yalnızca bir iklim zirvesi değil, belki de tarihin en önemli barış konferansı olacak.
G20 iklim için harekete geçmeli
Paris’teki iklim zirvesinden önce devlet ve hükümet başkanları G20 toplantısında, Antalya’da son kez bir araya geliyor. Paris’te hükümetlerin fosil yakıtları yeraltında bırakma kararı almalarını talep ediyoruz. 2009’da “fosil yakıt teşviklerini bitireceğiz” kararı alıp aradan geçen altı yılda bu kararı uygulamayan G20 ülkelerini de fosil yakıtları çıkarmamaları, iklim suçları işlemeye devam etmemeleri için uyarıyoruz. G20 taahhüdünü gerçekleştirmeli, fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması için gereken eylem planını açıklamalıdır.
İklim değişikliğinin en önemli nedeni olan kömürlü termik santraller bir yandan da insan sağlığını doğrudan tehdit ediyor. Yeni kömürlü termik santral planları iptal edilmeli, var olan santrallerin de aşamalı olarak kapatılması için bir eylem planı hazırlanmalıdır. Türkiye de en fazla yeni kömürlü termik santral yapmaya devam eden ülkelerden biri olarak iklim suçlarının bir faili olmaktan vazgeçmeli, en kısa zamanda ekonomisini karbonsuzlaştırmaya başlayarak yeni termik santral planlarını iptal etmeli, kömüre verdiği teşvikleri sonlandırmalı ve kömüre dayalı enerji geleceği planlarından vazgeçmelidir.
İklim değişikliği sadece bir çevresel sorun değil
Ancak, iklim mücadelesi sadece fosil yakıtlara indirgenemez. İklim değişikliği ve G20’nin bir diğer gündem maddesi olan yoksullukla mücadele yan yana ilerlemek zorundadır. İklim değişikliği en çok yoksulları etkiliyor. Eşitsizliklerle mücadele ve toplumsal adalet için fosil yakıtları desteklemek için harcanan kaynaklar iklim değişikliği ile mücadeleye aktarmalıdır. Ulaşımdan tarıma, turizmden sanayiye ekonomik yaşamın tümünü kapsayan iklim krizinin çözümü için karbon temelli ekonomik düzen sona ermelidir.
G20, küresel ekonominin kademeli olarak karbondan arındırılması için harekete geçmeli; somut ve doğa dostu uygulama planlarını devreye sokmalıdır. Tüm bu taleplerimiz hayata geçirilirken, demokratik ve şeffaf mekanizmalar oluşturmalı, farklılıklara ve çeşitliliğe saygı duymalı, toplumsal cinsiyet hassasiyetlerimiz gözetilmelidir.
Türkiye iklim politikasını bir an önce değiştirmelidir. Fosil yakıt şirketleriyle el ele veren hükûmetler, önümüzdeki ay Paris’te yapılacak İklim Konferansı’nda da yine yetersiz hedeflerle hepimizi oyalayacak gibi görünüyorlar. Masaya getirilen emisyon azaltım hedefleri iklim değişikliğini sınırlamaktan çok uzak. Türkiye’nin önerdiği hedef de öyle. Türkiye hükümetine de sesleniyoruz: Kömüre ve enerjiye bağımlı kalkınma politikalarınıza teslim olmayacağız. İklim değişikliğiyle mücadele için üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirin, ciddi ve işe yarar hedefler belirleyin.
Türkiye’nin hemen başlayacak bir planla ekonomisini karbonsuzlaştırmasını, toplam sera gazı emisyonlarındaki artışı en geç 2020’de durdurarak azaltmaya başlamasını ve 2030’da 2010’daki emisyon seviyesine yani 400 milyon ton civarına indirmeyi iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı için Niyet Beyanı (INDC) olarak açıklamasını istiyoruz.
Bizler laf değil eylem istiyoruz
Ancak ne yazık ki hükümetlerin ve özellikle de G20’nin şu ana kadar yurttaşların talep ve haklarını gözetmediğinin farkındayız. Biz artık laf değil eylem istiyoruz. Bizim yaptığımız gibi eylemler istiyoruz. Biz her sabah devrim yapıyoruz: yemeden önce düşünüyoruz, bisiklete biniyoruz, tüketmiyoruz, toprağa dönüyoruz, HES’lere, otoyollara karşı duruyoruz. Tohuma verdiğimiz sudan onun meyvesine kadar hakkımızı arıyoruz. Erkek egemenliğini yıkıyoruz, türcülüğü bitiriyoruz, emeğin hakkını veriyoruz, gıda ve giysi kolektifleri kuruyoruz, enerjimizi üretip toprağı onarıyoruz, Barış için yaşamı savunuyoruz. Yerel, yatay, yavaş ama emin adımlarla dünyayı soğutuyoruz.
Bugüne kadar, G20 kendisine biçtiği liderlik görevini yerine getirmemiştir. İklim mücadelesi ve doğanın parçası olduğumuzun farkına varmak için acilen gerçek liderlere ihtiyacımız var. Evet, aradığımız liderler bizi. Yerel, yatay ve katılımcı davranarak kendimizi kurtarmaya girişmezsek iklim krizi ve ona sebep olan güçler ve devletler ,ekosistem ile beraber bizi de mahvetmeye devam edecek ve gezegeni mutlak felakete sürükleyecek.
Aradığımız insanlar biziz. Şunu biliyoruz: Bir zaman gelir, çocuklarımızın geleceği ve yeryüzündeki tüm canlılar adına direnmek gerekir. O zaman işte burada. İşte şimdi.