Ana SayfaGüncelGölcük'te kalan çocukluk, geçmeyen acı, artan sızı ve bir şans dileği: 17...

Gölcük’te kalan çocukluk, geçmeyen acı, artan sızı ve bir şans dileği: 17 Ağustos 1999

-

17 Ağustos 1999. Sabah erkenden kalkıp halk oyunları kursuna gidecektim. Henüz 10 yaşındayım ama güçlü bir çocuğum. Kendim otobüse binip her yere gidebiliyorum. Uyanıp annemin yanına gittim. “Bugün gitme kızım” dedi. “Deprem olmuş Gölcük’te, anneannenlere ulaşamıyoruz.” Çok da anlayamadım o an ne olduğunu ve neden gitmemem gerektiğini. Sonra televizyonda haberler çıkmaya başladı. Sonra telefonlar çaldı. Baş sağlıkları, iyi dilekler…

O gün bitmek bilmedi. Sonraki birkaç gün ise kabustan beterdi. Annem Gölcük’e gitti. Dayımla birlikte buldular dedemi, depremden bir hafta önce tatilimizin sona erdiği o evin parçaları altında. Anneanneciğim saatlerin sonunda çok şükür sağ çıktı. Ama aslında hiçbirimiz tam olarak sağ çıkamadık o depremden.

Başta dedem, arkadaşlarım, komşularımız… Annemin çocukluğu mesela, benim tanışma şansı bulamadığım pek çok akrabamız, eş, dost… Anneannemin bizi oynayalım diye götürdüğü park mesela, şu an yok, denizin altında. Çocukluğumuzun yanında.

Cenazemizi kaldırdık sonra. Canım dedem memleketine, Taraklı’ya gömüldü.

Anlayamıyordum hâlâ. İnanmak çok zor, anlamak daha da zor. Benim dedem, annemin babası, anneannemin hayat arkadaşı. Hepimizin anıları, arkadaşları.

Aradan geçen her yıl daha da acılaştı benim için. O zaman yetişkin olanlar belki sakinleşti, alışmaya çalıştı, devam ettiler yaşamaya, mecbur. Ama benim için her deprem mevzusu ve her geçen yıldönümü boğazıma saplanan bir yumruk daha, içimi sızlatan yeni acılar her defasında. Dedemi hatırlamam, devlet sorumluluğunu anlamam her geçen yaşımda. Her yıl daha da kızıyorum, daha da artıyor acım.

Her yıl aynı. Numaradan bir “unutmadık”, sözde tedbir vaatleri. Aslına bakınca göreceksiniz. İktidar herkesle yaptığı gibi depremle de sidik yarıştırıyor. “Eyy deprem! Sen mi büyüksün yoksa benim yol verdiğim müteahhitler mi?!

Eğer böyle olmasa, herkesin avaz avaz bağırdığı “eli kulağında deprem” daha çok ciddiye alınmaz mıydı? Eğer biraz umurlarında olsaydı yitirdiklerimiz, kaybettiğimiz sevdiklerimiz; sizce yenileri olmasın diye çalışmazlar mıydı?

’99 depremimden sonra 2010 yılında İstanbul nüfusu 8.803.468 iken 2017 yılında 14.804.116. Sınırsızca çoğalıyoruz İstanbul’da. Üst üste yaşıyoruz.

1999 depremi sonrası İstanbul’da toplanma alanlarından geriye 77 yer kaldı. Çoğu toplanma alanına AVM yapıldı. Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı, Yüksek Mimar ve Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, “Eğer beklenen deprem olursa sonumuz ‘Nekropolis’ gibi olur. Yani ‘ölüler şehri’ demek maalesef. Deprem toplantı alanlarına AVM’ler kuruldu, cenazelerimizi gömecek yer dahi kalmadı, her yer betonlaştıdedi.

İstanbul hakkında belge, kanıt vermeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Zaten hepimiz biliyoruz. Parkların, ormanların, hayvanların yani doğal ortamların başına gelenleri. Onların başına getirdiklerimiz, bu işler olurken ses etmediklerimiz yarın tepemize yıkılacaklar. Maalesef. Deprem bir komplo teorisi değil, apaçık bir gerçek. Tedbir almak bir gereklilik, almak zorunda olduğumuz tedbiri almamak ise tanımlayamayacağım bir zihinsel eksiklik.

Kaybettiklerimiz ışıklar içinde uyusun. Kalanlar sabretmeye çalışsın. Hepimize bol şans.

SON YAZILAR

Yeni nesil ne diyor?

Her şey bir konuşmayla başladı. Bir arkadaşım yeni nesil sözcüklerden bahsediyordu. Konu hakkında konuştukça konuştuk. Dedim, bir yazı yazayım ben de, dergide de bulunsun. Çünkü...

“Gerçeği görüyoruz! Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Feminist ve LGBTİ+ örgütlerin biraraya gelmesiyle kurulan Hepimiz için Anayasa Koordinasyonu "Birbirimizin elini bırakmıyoruz! Hiçbirimizi geride bırakmıyoruz! Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!" başlıklı açıklamasıyla tüm toplumu...

Hataylılar 6 Ekim’de Meclis’te: #HatayıGör

6 Şubat depremlerinde en büyük yıkımı yaşayan Hatay'da depremin üzerinden geçen 8 aya rağmen hiçbir şey değişmedi. Barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi en...

Akbelen Ormanı TBMM Olağanüstü Genel Kurulu İçin Bilgi Notu

Geleceğini düşünenler Akbelen için mücadele ediyor. Yaşam Savunucuları TBMM'nin Akbelen gündemi ile olağanüstü toplanması için çağrı yapmış ve eklemişti: Koltukları boş görmek istemiyoruz! Direnen yaşam...
Gamzegül Kızılcık
Gamzegül Kızılcık
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Kadın hakları mücadelesi, çocuk hakları ve LGBTİ hakları konularına ilgili. Doğal hayatın korunması konusuna meyledişi ve Gaia Dergi ile yollarının kesişimi sonucunda da; direnişçi bir kadın, gazeteci.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol