Hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkı için çalışmalarına devam edeceğini açıklayan Aysel Tuğluk İçin Bin Kadın Kampanya grubu, “Bu kampanya için yola çıktığımızda söylediğimiz söz halen gereğini koruyor, hasta mahpusların göz göre göre ölüme mahkum edilmesine izin vermeyeceğiz çünkü biz yaşamı, yaşam hakkını savunuyoruz” diyerek 21 Mart’ta açıklama yapmıştı. Şimdi, seçim sürecinde hasta mahpusların durumunun gündemine alınması için tüm muhalefet partilerine açık mektup yayımlayan kadınlar “Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde, siyasi partilerin ve ittifakların olduğu kadar tek tek adayların da gündeminde hasta tutsaklar konusu olmak zorundadır” diyerek çağrı yaptı.
Hasta tutsakların tahliyesinin seçim bildirgelerinin ve yargı reformuna dönük çalışmaların bir parçası olması gerekliliğini vurgulayan kadınlar, tüm siyasetçileri hasta tutsakların yaşama hakkına sahip çıkmak için gereken tüm tedbirlerin alınması konusundaki planlarını kamuoyuna açıklamaya davet etti.
Kadınların mektubunun tamamı şöyle:
“Bizler hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkı için mücadele eden bir grup kadınız. Türkiye’deki cezaevlerinde birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpus var. İnsan Hakları Derneği Merkezi Hapishane Komisyonu verilerine göre, Nisan 2022 itibari ile cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta mahpus bulunuyor. Sadece 2021 yılı içinde, yedisi infaz ertelemelerinden kısa bir süre sonra olmak üzere en az 59 hasta mahpus yaşamını yitirdi.
Bizler hasta siyasi tutsaklardan biri olan Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun hızla kötüye gittiği bir dönemde, 2022 yılı başında, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasını başlattık. Aysel Tuğluk şahsında, birçoğu ağır hasta olan yüzlerce diğer hasta tutsağın evinde ve sevdiklerinin arasında yaşama ve tedavi görme hakkını savunmak için yan yana geldik.
Aysel Tuğluk Türkiye’de mücadele eden ve dünyanın farklı yerlerinden bu mücadeleye destek veren kadınların emeği ve çabasıyla, artık cezaevinde değil. Fakat bu kampanya için yola çıktığımızda söylediğimiz söz hâlâ geçerliliğini koruyor; hasta tutsakların göz göre göre ölüme mahkum edilmesine izin veremeyiz!
Herkesin sağlıklı yaşama hakkı vardır ve bu hakkın savunulması hepimiz için önemlidir. Cezaevlerinde yaşama hakkı korunmuyorsa ve tehdit altındaysa, demokrasi ve insan hakları askıya alınmışsa, dışarıda da özgür ve demokratik bir yaşam sürdürülemez.
Yirmi yıllık AKP iktidarının yaşamı ve yaşatmayı öncelemediği, yurttaşların sağlıklı ve güvenli biçimde yaşamasına yönelik tedbirleri hiçbir şekilde almadığı gerçeğiyle, 6 Şubat 2023 tarihli depremde bir kez daha çok acı biçimde yüzleştik. Deprem toplumsal ve siyasal alanda gerçek bir yıkım yarattı. Bunun bir sonucu olarak cezaevlerindeki hasta tutsaklar kaderlerine ve ölüme terk edildi. Bizler onların sesini duyuyor ve bu sesin her yerden duyulmasını sağlamak istiyoruz. Aysel Tuğluk’tan sonra şimdi de cezaevlerindeki diğer hasta kadın tutsaklar için mücadeleyi sürdürüyoruz. Bugün birçoğu sadece ve sadece düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ya da gösteri özgürlüğü kapsamındaki eylem ve sözleri nedeniyle cezaevinde olan tutsakların, AKP-MHP iktidarının siyasi rehineleri olduğunu biliyoruz. Hasta siyasi tutsaklar özgürlüklerinden sonra yaşamlarıyla da tehdit ediliyor ve toplumsal muhalefet bu yolla da yılgınlığa sürüklenmek isteniyor.
Devletin sağlıklı yaşam hakkını bütün hasta tutsaklar için korumak yükümlülüğü vardır. Bu konuda ideolojik nedenlerle çifte standart gözetilemez. Hasta tutsakların bir an evvel tahliye edilerek yakınlarının gözetiminde, sağlıklı koşullarda ve insan onurunu zedelemeden tedavi olma hakkına kavuşmalarını istiyoruz. Bu talebin demokratik bir gelecek beklentisinin parçası olduğu inancıyla, mücadelemizi hasta kadın tutsaklar için sürdürme kararlılığımızı ilan ediyoruz.
Önümüzde, çok kısa süre sonra bir seçim var. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde, siyasi partilerin ve ittifakların olduğu kadar tek tek adayların da gündeminde hasta tutsaklar konusu olmak zorundadır. Bu demokrasinin gereğidir. Siyaset alanının en öncelikli vaatleri arasında olması gereken yaşama hakkının savunulmasıdır. Cezaevlerindeki hayatlar kolaylıkla vazgeçilir olduğu sürece, dışarıdaki hayatlarımızın kıymetli ve güven içinde olması mümkün değildir.
Bu düşünceyle, hasta tutsakların tahliyesinin seçim bildirgelerinin ve yargı reformuna dönük çalışmaların bir parçası olması gerekliliğini önemle vurgulamak istiyoruz. Bu insanların çoğunun siyasi görüşleri sebebiyle işkence, baskı ve tecride maruz kalıp sistematik olarak sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldıkları için hasta olduklarının da bilinciyle, hasta tutsakların tahliyesinin seçim bildirgelerinin ve yargı reformuna dönük çalışmaların bir parçası olması gerekliliğini önemle vurgulamak istiyoruz. Hasta tutsaklar için bir özgürlük talebinin gündeme alınması da çok değerli bir çaba olacaktır.
Hasta tutsakların yaşama hakkına sahip çıkmanızı bekliyor, sizi, bu konuda gereken tüm tedbirlerin alınması ya da yapılması gereken her şeyin yapılmasına katkı sunmaya ve bu konudaki planlarınızı kamuoyuna açıklamaya davet ediyoruz.”
“HASTA KADIN MAHPUSLAR İÇİN BİN KADIN” KİMDİR?
2022 yılı başında, Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasıyla Aysel Tuğluk şahsında, birçoğu ağır hasta olan yüzlerce mahpusun evinde ve sevdiklerinin arasında yaşama ve tedavi görme hakkını savunmak için yan yana gelen kadınlar, yürüttükleri kampanya ile Aysel Tuğluk’un cezaevinde çıkması sürecinde etkili olmuşlardı. Kampanyaya ülke içinden binlerce kadın destek verirken, uluslararası alanda da büyük destek görmüş ve hasta mahpusların durumunun gündeme getirilmesi konusundaki çabalara katkı sunmuştu.
Bu yılın Mart ayında yeni bir açıklama yayımlayan kadınlar, Aysel Tuğluk için yürütülen kampanya sürecinde söyledikleri sözün halen gereğini koruduğunu ve hasta mahpusların göz göre göre ölüme mahkum edilmesine izin vermeyeceklerini dile getirmişlerdi.
“Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyasını başlatan ve yürüten bizler şimdi başka hasta kadın mahpusların sağlık ve yaşam hakkına sahip çıkıyoruz ve bu talebin demokratik bir gelecek beklentisinin parçası olduğu inancıyla mücadelemizi hasta kadın mahpuslar için sürdürme kararlılığımızı ilan ediyoruz.” diyerek yeni bir çağrı yapmışlardı.
Siyasetçilere gönderdikleri açık mektup ile kadınlar, seçim sürecinde siyasi partilerin, ittifakların ve adayların hasta tutsaklar konusundaki tutumlarını demokrasinin bir gereği olarak açıklaması gerektiğinin altını çizerek, hasta mahpuslara özgürlük talebinin gündeme alınmasını istedi.