Ana Sayfaİnsan ve Toplumİnsanı insan olarak görebilmek 1: Irkçılık

İnsanı insan olarak görebilmek 1: Irkçılık

-

Asırlardır insanları ten renkleri, doğdukları coğrafya yüzünden birbirinden ayıran, insanları ötekileştiren; farklı fiziksel özelliklere sahip olanların bir diğerine üstünlük kurabileceğine inanış, bu sebeplerden doğan şiddet, nefret, savaşlar… “Sorun” ırkçılık, çözüm ise oldukça basit; insanı insan olarak görebilmek.

Sorun bile denilemeyecek bir sorun ırkçılık. Köklü, çözüme ulaştıramadığımız, koca bir sorun. Irkçılık her yerde; günlük hayatımızda, televizyonlarda, havaalanı kontrollerinde, vize başvurularında en kötüsü de kafamızın içinde. İnsanı insan olarak görmek yerine onu ten rengine göre, doğduğu topraklara göre ayırıp bu insanları çizgilerin içine hapsediyoruz.

İnsani özellikleri belirleyen neydi? Düşünceler, davranışlar, hisler mi? Ten rengi, saç tipi, doğdukları yerler mi? Irkçılık sorununun hâlâ devam ettiğini göz önünde bulundurursak bu sorunun cevabı olması gereken değil. İnsanı tanımak için çaba sarf etmek zor (!) olsa gerek ki önyargılardan vazgeçemiyor, kalıplardan sıyrılamıyoruz.

Irkçı düşünce yapısının ne kadar derin olduğunu fark etmiyoruz, insanlık duygularını, sevgiyi çaldığını görmüyoruz. Bombalar patlıyor, insanlar ölüyor ve ilk tepki “kim öldü“, “bombayı patlatan kim?” oluyor. Polis birine aşırı güç uyguluyor ve sorulan soru “o insan siyah mı beyaz mı?” oluyor.

İnsanlar ölüyor. İnsanlar bombalar yüzünden ölüyor. Birileri vahşi müdahalelere maruz kalıyor. İnsanların canı acıyor. Ortada aklın sınırlarını zorlayan bir şiddet var ve sorun şiddetin kendisi değil kimin öldüğü. Kimin öldüğü mü belirliyor senin tepkini? Onlardan biri mi yoksa bizden biri mi? Şiddete maruz kalan siyah bir insansa başka bir tepki beyaz bir insansa başka bir tepki… Irkçılık insanı öylesine körleştiriyor ki sesimizi çıkarmamız gereken asıl konuları görmez oluyoruz. Bomba patladı. Kim öldü? Biz öldük. Şiddete maruz kalan kim? İnsanlık. Siyahıyla, kızılıyla, beyazıyla, Türk, Kürt, Alman, Afrikalı, Fransız, Suriyelisiyle… Ölen insanlık. Gözlerinizi açıp bakın, hissedin. Sadece birileri ölmüyor, çok daha fazlası ellerimizin arasından kayıp giden.

Çok fazla rengimiz var, bunları birini diğerinden ayırıp ötekileştirmek için kullanmak yerine gökkuşağı renkleri gibi farklılıklarıyla bir bütün olup, her bir rengin gücünü kullanarak güzelliği, sevgiyi sakladığımız derin kuyulardan çıkarmak için kullanmalıyız. Yoksa bir gün gri, kasvetli, sevgiyi unutmuş bir dünyaya uyanacağız.

SON YAZILAR

Nedir bu normal?

Normal, Latincesi normalis olan “gönyeli, ölçüye uygun” sözcüğünden gelmektedir. Ayrıca Fransızca normale de “kurala uygun, kurallı” sözcüğünden alıntıdır. Norm, Fransızca norme "kural, standart, ölçü" sözcüğünden gelmektedir...

Tek kişilik azınlık

Sürekli bir şeylere yetişme çabası... Hep geç kalmışlık hissi içerisinde geçen günler... Düşünmeye bile zaman bulamayan insan selleri... Düşünmek bile istemeyen ve bundan kaçmaya çalışan...

Sessizliğin Sesi ve Mizofoni

Sümer’in baş tanrılarından Enlil, bir gün insanlardan çok rahatsız olduğu için onları yok etmeye karar verir. İnsanlardan rahatsız olmasının tek nedeni ise çok fazla üremeleri...

Arkeik Çığlık

"Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında elbette kat edilen epeyce bir yol vardır ama bilgi ve teknoloji çağında kulaklardaki o arkeik söylem, aslında kadının var olması gereken alanı...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol