Türkiye coğrafyası, yaşadığımız şu soğuk toprak parçası, yüz yıldan az bir zaman içerisinde, hepsi birbirinden vahim onlarca katliama sahne oldu. Bu katliâmlara maruz kalanlar, kimi zaman etnik kimlikleri yüzünden, kimi zaman ekseri görüşe aykırı bir görüş benimsemelerinden, kimi zamansa sırf ailesine bir ekmek daha fazla götürmek isteminden dolayı katledildiler. Ama hepsinin ortak bir çatısı vardı elbette: Azınlık olmaları, güçlünün karşısında konumlanıyor olmaları ve güçlünün gücünü sekteye uğratacak bir tehdit olarak görülmeleri.
İşte bu vahim tablonun kısa bir özetini çıkaralım istedik ki, vahametin boyutlarını biraz olsun kavrayabilelim ve kavradığımız şeyi biraz olsun aktarabilelim. Bir dipnot olarak eklemek gerekir ki, Türkiye coğrafyasında birçok katliam yapılmıştır ve yazıda ele alacağımız katliamlar bunların sadece bir kısmıdır.
Zilan Deresi Katliamı
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 1930 senesinde düzenlediği harekâtta 15 bin civarı Kürt kökenli insan Zilan Deresi’nde öldürüldü. Köyler yakıldı ve bazı insanlar göç etmek zorunda bırakıldı. Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından birisi olan Zilan Deresi katliamı Cumhuriyet gazetesinde şu şekilde nakledildi: “Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk’ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur.”
Dersim Katliamı
1937-1938 senelerinde, Dersim’de devletin mutlak hâkimiyetini sağlamak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı ve 13 bin sivilin ölümü ve 10 binden fazla insanın zorunlu göçü ile sonuçlanan katliam. Türkiye tarihinin en ağır bilançolarından birisi olan katliam, hâfızalardaki yerini hâlen koruyor.
Kanlı 1 Mayıs
1 Mayıs 1977’de, İşçi Bayramı’nı kutlamak üzere Taksim Meydanı’nda toplanmış kalabalığın üzerine çeşitli yerlerden ateş açıldı. Gürûh panik hâlinde iken Panzer’ler devreye girerek kalabalığı Kazancı Yokuşu’na doğru itti. Ve büyük kayıp da burada yaşandı. Yokuşun başında bir kamyonet yolu kesmişti ve onlarca insan burada ezilerek can verdi. Toplamda ise ölü sayısı 34 olarak belirlendi. Katliamı kimin yaptığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla beraber, organize ve erk dahilinde bir katliam olduğunu tahmin etmek zor değildir.
Maraş Katliamı
1978 senesinde, Alevi kesime yönelik gerçekleştirilen saldırılar silsilesinde 105 kişinin öldüğü belirlendi. Bunun yanı sıra Alevilere ait birçok ev ve işyeri kundaklandı. Katliamın faillerinin aşırı sağ kesim olduğunu tahmin etmek güç değildir. Nitekim olayın yargılanma sürecinde, aşırı sağ görüşlü birçok insan idama ya da müebbet hapse mahkûm edildi.
Çorum Katliamı
1980 senesinde Ülkücü kesimin, Alevi mahallesi olarak bilinen Milönü’ye saldırması sonucu, Alevi ve sol görüşlü 57 kişi yaşamını yitirdi. Bunun yanı sıra da yüzlerce insanın yaralandığı bildirildi. Olayda TRT’nin ve polisin provokatif tavrı da tarihe not düşüldü.
Madımak Katliamı
2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin yapıldığı sırada, aşırı sağ bir grup Madımak Oteli’nin önüne gelerek içeride bulunan Aziz Nesin dahil birçok aydının ve ozanın katledilmesi yönünde fikir birliğine vardılar ve en sonunda otel grup tarafından ateşe verildi. Olayın görüntülerinde gruptaki birçok kişinin bu anı zevkle izlediği görülürken, olayın sonucunda çoğu aydın, ozan ve şair olmak üzere 37 kişi yaşamını yanarak ve boğularak yitirdi. Aziz Nesin ise hem yanan otelden, hem de otelden çıkarıldıktan sonra linç edilmekten son anda kurtuldu. Türkiye tarihine ise 2 Temmuz 1993, kara bir leke olarak işlendi.
Uludere Katliamı
28 Aralık 2011’de, Türk Hava Kuvvetleri, Uludere’de bombardıman yaptı ve 34 Kürt sivil katledildi. Daha sonra devlet, ölen sivillerin ailelerine tazminat ödemek istedi ama aileler bunu kabul etmediler.
Reyhanlı Katliamı
11 Mayıs 2013’te, Hatay, Reyhanlı’da iki ayrı bombalı saldırı düzenlenmiş, saldırının sonucunda 52 kişi ölmüş ve 100’ü aşkın kişi yaralanmıştır. Olayın şüphelileri ise Nasır Eskiocak liderliğinde Baas Partisi hükûmeti yanlısı El Muhaberat bağlantılı bir silahlı grup ve El Nusra’dır. Dönemin hükûmeti (ki hâlen iktidardalar) olayı provokasyon ya da çözüm sürecini baltalamak olarak yorumlamışlardır.
Suruç Katliamı
20 Temmuz 2015’te, IŞİD Kuşatması’ndan kurtulan Kobanê’nin yeniden inşâsı için yola çıkan SGDF üyesi gençler, Şanlıurfa, Suruç’ta, Amara Kültür Merkezi’nin bahçesinde basın açıklaması yaparken canlı bomba saldırısına uğradılar. Katliamda 34 kişi yaşama veda ederken yüzü aşkın kişi yaralandı. Saldırının failinin IŞİD bağlantılı Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu belirlenirken katliama dahil olanlar konusundaki şüpheler sürüyor.
Ankara Katliamı
Suruç’taki katliamın üzerinden çok geçmeden, bu kez Türkiye’nin başkentinde, Ankara’da, aralarında DİSK, KESK, TTB, HDP gibi grupların da bulunduğu çok sayıda insan Sıhhıye’de düzenlenecek Barış Mitingi için toplandılar. Ama grup Ankara Garı kavşağında canlı bomba saldırısına uğradı. En az iki patlama yaşandı ve resmi açıklamaya göre 97 yurttaş yaşama veda ederken çok sayıda yurttaş yaralandı. Katliamın failleri konusunda tartışmalar sürerken, olayın ardından İçişleri Bakanı, “Güvenlik zaafiyeti yok” açıklamasını yaptı. Hükümet ve hükümete yakın isimler, saldırının PKK ve HDP bağlantılı olduğunu imâ eden açıklamalar yaparken, katliama mâruz kalan halk, katliamın meydanlarda katliamın devlet tarafından yapıldığını haykırdı.
Ayrıca: Zirve Yayınevi Katliamı, 16 Mart Katliamı, Piyangotepe Katliamı…