Havaya ve suya ne kadar muhtaç olduğumuzu biliyoruz. Peki, üzerinde yaşadığımız toprağın bu kadar önemi var mı? Hep bildiğimiz, ekolojistlerin de üzerinde olduğu konulardan biri: Toprak kirliliği. Bu kirlilik, toprağa bırakılan zararlı ve atık maddelerin toprağın özelliklerini bozmasıdır.
Toprak, kayaların ve organik maddelerin ayrışması sonucu oluşan ve yer yuvarının üstünü kaplamış doğal bir yapıdır. Az bir miktarında bile çeşitli mikroorganizma barındırır. Bitkilerin direkt yaşam alanı, beslenme depolarıdır. Oluşumunda başlıca etkenler: Sıcaklık farkı ile parçalanma, asitlik değişimi gibi kimyasal etkiler ve ayrıştırıcı canlılardır.
Toprağın içeriği genel olarak: Yaklaşık yüzde 40 kadarını mineraller, bunların yanında yaklaşık eşit oranlarda organik maddeler, toprak suyu ve toprak havası bulunur. Toprak havası özellikle tarımda çok önemlidir. Birçok çiftçinin hatası fazla sulama, bu sulama şekliyle toprakta bulunması gereken yeteri havanın yerini de su aldığı için bitki köklerinin havasız kalması söz konusu. Ayrıca fazla sulamanın su kaynaklarına yüklenmeyi arttırdığı için diğer çevre sorunlarını da beraberinde getirdiği bilinmekte. Günümüzde tarımda kullanılacak olan kimyasallar için hem ekonomik olması hem de toprak kirliliğini engellemek için toprak analizleri yapılmakta. Bu sayede fazla gübrelenme ile toprağı kirletmeden olabildiğince organik ürün yetiştirmek amaçlanıyor. Ayrıca toprağın kirlenmesi dolaylı olarak yeraltı sularını da etkiliyor. Kimyasallar ile kirlenen toprak, bünyesindeki atıkları sulara karıştırarak su kirliliğine yol açıyor.
Toprak kirlenmesi insan popülasyonunun ilk etkilerinden biri
Bu yüzyılın başlarında artan modern tarım ve sanayileşme toprak kirlenmesini ciddi anlamda arttırdı ve gündeme getirdi. Kentlerden çıkan atıklar, fazla gübreleme, tarım mücadele kimyasalları toprak kirlenmesinin başlıca etmenlerinden sayılıyor. Toprak kirlenmesinin insan popülasyonuna ilk etkilerinden birisi de tarımdan gelen besinlerin toprağa bırakılan atıklardan kontamine olmasıdır. Fakat son yıllarda ziraat işlerinde kontroller artmış durumda. Kontroller sayesinde tarımda bitkilere verilen gübre veya ilaçlar yeteri miktarda kullanılarak toprağa aşırı yüklenmek engellenmeye çalışılıyor.
Ülkemizin diğer önemli toprak problemi de erozyondur. Erozyon, yer yuvarının üzerindeki çeşitli yüzey maddelerinin sel, yağmur ve rüzgar gibi etkenlerle taşınmasıdır. Bu sorunla her yıl elimizden önemli ölçüde verimli toprak kayboluyor. Birçok Avrupa ve Afrika ülkelerine göre erozyon oranlarımız fazla durumda. Ülkemizin büyük kısmı şiddetli, orta şiddetli olmak üzere erozyona maruz kalmakta. Ancak yüzde 3’lük bir kısmı kayalık olmasından dolayı erozyona uğramıyor.
Aslında erozyon doğada olmasını beklediğimiz rutin bir olaydır. Fakat hızlandırılmış erozyon şeklinde isimlendirilen olay ise: Doğal olarak erozyonun gerçekleştiği bölgelerde insani etkilerle erozyonun hızlandırılmasıdır. Bu durum, tarım alanı açma ve dolaylı olarak iklime verdiğimiz insani zararlardan ötürü gerçekleşiyor. Yani hızlandırılmış erozyon çevrede ciddi tahribata neden oluyor.
Zaten Dünya’nın büyük kısmı sularla kaplıyken, bu toprak sorunlarını üstesinden gelerek çölleşmeyi engellemeliyiz. Toprağa saygısızlık sonucu ülkeler yıllık büyük miktarda ekonomik zarara uğruyor. Küresel boyutta bir farkındalık bekliyoruz, umuyoruz…