Son yüzyılın pandemisi olan Koronavirüs, tüm dünyada etkisini devam ettirirken, birçok aşı çalışması da hayata geçti. Bu aşılardan biri de BioNTech firmasına ait. Bu firmanın başında ise “milli gururumuz” olan Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci bulunuyor. Tüm dünyayı ve özellikle Türkiye’yi heyecanlandıran bu aşı haberinin iki Türk tarafından verilmesi de, haberin epeyce gündemimizde kalmasını sağladı. Peki, aşıyı gerçekten iki Türk mü buldu? Gelin bu soruyu cevaplamadan önce, Özlem Türeci ve Uğur Şahin hakkında daha detaylı bilgi edinelim.
Özlem Türeci ve Uğur Şahin Kimdir?
Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Almanya’da yaşayan iki bilim insanı. Nerede okudukları, ne yaptıkları çokça yazılıp çizildi. O yüzden biz burada ortak özelliklerine değinelim. Bu bilim insanları, ailelerinin Almanya’ya göçmesi ile birlikte ya orada doğmuş, ya da küçük yaştan beri Almanya’da yaşamakta. Eğitimlerine Almanya’da başlamış, bilimsel çalışmalarını da orada sürdürmüşler. Sonra ise tanışıp, evlenmişler. Kendilerine ait bir firma kurmuşlar.
Peki, Koronavirüs aşısını bulan bu iki değerli bilim insanı için Türkiye, hayatlarında hangi yerde? Bu aşıyı bulmasalar ama çalışmalarına devam etselerdi, onlardan haberimiz olacak mıydı? Muhtemelen hayır… Tüm hayatları Almanya’da geçen, tüm eğitimlerini Alman eğitim sistemlerinden alan, orada bilimsel çalışmalar yapmak için bir şirket kuran bu iki insanı düşünürsek, hala aşıyı iki Türk buldu diyebilir miyiz?
Aşıyı Almanya’da yaşayan iki insan buldu!
Almanya’da eğitim gören ve bilim insanı olan bu iki insan için Türkiye herhangi bir yol açmış mı? Hayır. Türkiye, onların çalışmalarını takip edip, araştırmalarına katkı sunup, onları Türkiye’ye davet etmiş mi? Onları ödüllendirmiş mi? Hayır. Peki, bugün bu iki başarılı bilim insanı, gündemde olan bir konu ile popüler hale geldiğinde, gururlanmalı mı, yoksa üzülmeli miyiz? Neden bu başarılı insanlar ülkemizde değil ve biz onların adını tesadüfen duyuyoruz diye… Kesinlikle üzülmeliyiz.
Dünya üzerinde pek çok Türk bilim insanı ya da birçok önemli dünya markasında görev alan, çalışmalar yapan, eğitimler veren pek çok Türk var. En yakın zamandan hatırlayacağımız Aziz Sancar da Nobel Ödülü ile birlikte yakından tanıdığımız bir isim olmuştu. Kendisi Türkiye’de doğup eğitim almış ama eğitimine burada değil, ABD’de devam etmiş. Bugün Aziz Sancar ABD’ye gitmeyip, Türkiye’de doktor olmaya devam etseydi, onu bu kadar başarılı olarak görebilecek miydik? Tüm dünya tanıyabilecek miydi Aziz Sancar’ı, Özlem Türeci’yi, Uğur Şahin’i ya da birçok başka insanı?
Başarılardan Pay Çıkarmak, Başarıyı Yaratmaktan Kolaydır
Bu yazı, kim Türk ya da değil ayırmak için değil, ismi geçen ve geçmeyen birçok başarılı insanı, neden ülkemizde tutamıyoruz ya da ihtiyaçları olan eğitimi veremiyoruz diye, sorgulamak adına yazılmıştır. Beyin göçü oranı ülkemizde gittikçe yükseliyor. Bu durumun önüne geçebilmek ve engelleri kaldırmak adına hızlı adımlar atılması gerekiyor. Yüksek niteliklere sahip ve ulaşılabilir bir eğitimi sistemi kurmak adına çalışmalar yapmak ve genç insanları teşvik etmek gerekiyor. Onların bir ileriyi hayal edebilmesi için maddi yetersizlikler içerisinde debelenip, geri adım atmalarına ya da ülke değiştirmelerine neden olmayan bir sistem kurmak gerekiyor. Varolan sistem içerisinde bir şekilde hedeflerine ulaşmış ve başarılı olmuş insanlar da var elbette ama küçük örnekler sadece…
Çocuklara bilimi, kitabı ve teknolojiyi sevdirmek, onlara imkan tanımak ve yönlendirmek doğru olan. Tabii zor olan da. Ya zor olanı yapmak yerine, kendini yetiştirmiş ve bir şekilde göçüp ileriyi hayal etmiş insanların başarılarından pay çıkarıp, gurur duyacağız ya da özgür ve aydınlık bir gelecek kurmak adına, elimizi taşın altına sokacağız. İşte o zaman başarıları ile adını duyuran insanlar için göğsümüzü gere gere sevinebiliriz.