J.R.R Tolkien’in diğer karakterlerinden ayrılan Kullervo, İthaki Yayınları ile okuyucuya ulaşıyor. Verlyn Flieger’ın hazırladığı ve daha önce Yüzüklerin Efendisi üçlemesini çeviren Çiğdem Erkal’ın çevirdiği kitapta okuyucuyu neler bekliyor? Verlyn Flieger’ın girişi, Kullervo’nun Hikâyesi ve Tolkien’in Kalevala ve Kullervo’nun Hikâyesi üzerine konuşması. Şu şekilde ifade edelim, daha önceden Tolkien’e ve Orta Dünya’ya aşina olanların keyifle okuyacağı bu kitapta hem etkileyici bir yazarın kendi efsanelerini yazmak için çıkış noktası olarak gördüğü bir hikâye ve hem yazarın bu hikâye üzerine notları var.
Kullervo’nun Hikâyesi
Kullervo, Kalervo’nun oğlu. Kullervo’nun amcası Untamo, Kullervo’nun babasını öldürüyor annesini kaçırıyor, üç kere Kullervo’yu öldürmeye çalışıyor. Bütün bunlardan kız kardeşine olan sevgisi ve büyülü köpek Musti sayesinde kurtulan Kullervo, bir köle olarak satıldıktan sonra intikam almaya yemin ediyor.
Kullervo, Tolkien’in karakterleri içinde en kaba, huysuz ve kinci olanı olabilir. Fiziksel açıdan da bir çekiciliği yok, ama doğaüstü güçleri ve talihsiz bir hayatı var. Kullervo’nun en önemli özelliği ise Tolkien’in yeni başlayan bir yazar olarak ilk girişimi, bir çalışma hikâyesi olması. Tolkien’in kendi ifadesi ile yazacak olursam, kendi efsanesini yazmasının ilk tohumu.
Kullervo’nun Hikâyesi aslında Fin destanı Kalevala içinde yer alan bir hikâyenin yeniden yorumlanması. Tolkien ilk kez öğrencilik yıllarında okuduğu Kalevala’dan o anda etkileniyor ve bu destan daha sonra onun için özel bir yer ediniyor. Tolkien’e göre Kalevala’nın çekici gelmesinin de sebepleri var. Bunlardan biri metnin inandırıcılık kaygısının olmaması, imkânsızı gizlemek için kurnazlıkları olmaması ve elbette, ilkel bir kahramanlık hikâyesi olması. Ayrıca, İngilizlere ait böyle metinlerin eksikliğini duyduğunu ve bu konudaki düşüncelerini belirtiyor. Tolkien’in ifadeleri haricinde Kalevala’nın Tolkien için ne anlam ifade ettiği ile ilgili çeşitli görüşler de kitapta var.
Notlar ve Açıklamalar
Kitabın geri kalanında yazım süreci hakkında notlar ve çeşitli açıklamalar var. Böyle bir bölümü de okuması hem gerekli hem de çok keyifli, çünkü hikâye boyunca okuyucunun kafasını karıştıran noktalar, örneğin karakterlerin isimlerinin değişmesi, hakkında okuyucu bilgilendirilmiş ya da ileri sürülen fikirlerle karşılaşmış oluyor.
Tolkien’in notları ise hem Kullervo hem de Orta Dünya’ya ışık tutuyor. Tolkien’i yakından tanıma fırsatı da diyebiliriz. Burada çok sevdiğim birkaç cümleyi paylaşmak istiyorum:
“(Francis Thompson’ın dediği gibi) “Artık kimse sabahın seherinde Apollo’yu seyredemeyecek veya semanın yükseklerinde altın buklelerinin uzun ışıltısını yayan Afrodit’i göremeyecek.”Artık yaşlandık ve bu gerçeği kabul etmek zorundayız. Bu kadim şeylerin şiirselliği ölümsüz olmaya devam ediyor fakat hem şiir hem de inançla zehirlenmiş bizler için değil.”
Hikâyeyi okurken bir yazarın kendi efsanesini yaratma teşebbüsü ve yazmaya girişimi olduğunu bilerek okumakta fayda var. Söz konusu Tolkien olunca, onun yazarlığa ilk adımını okumak ise kuşkusuz heyecanlandırıcı olacak. Herkes için iyi okumalar diliyor ve bu kitabı okuyucuyla buluşturan İthaki Yayınları’na da sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.